Fransız İkonu Türkiye'de! Alpine A110 Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Türkiye satışları üç farklı versiyon üzerinden başlayan Alpine A110 ailesinin öne çıkan özelliklerini keşfedin.

<IMG SRC="https://ad.doubleclick.net/ddm/trackimp/N5648.3129625OGGUSTO/B31666124.391919209;dc_trk_aid=583427051;dc_trk_cid=213575343;ord=[timestamp];dc_lat=;dc_rdid=;tag_for_child_directed_treatment=;tfua=;gdpr=${GDPR};gdpr_consent=${GDPR_CONSENT_755};ltd=;dc_tdv=1?" attributionsrc BORDER="0" HEIGHT="1" WIDTH="1" ALT="Advertisement">

“Alpler’de Renault 4CV’mi kullanırken çok keyif alırdım. Benim üreteceğim otomobillere sahip olacaklar da işte bu keyfi almalıydı.”

Jean Redele’nin 1955 yılında adının ilhamını Alpler’den aldığı Alpine markasını hayata geçirme felsefesi işte tam da bu noktadan başlıyor. Gerçek bir otomobil tutkunu ve profesyoneli olan Redele’nin sportif sürüşe olan ilgisi sayesinde günümüze kadar birçok önemli Alpine modeli yollara çıktı. Tüm bunlar arasında en popüler olanı ise şüphesiz A110. 70’lerde kazanılan Monte Carlo Rallisi zaferiyle bir anda tüm dünyanın ilgisini markaya çeviren A110, bugün yeniden doğuşun da öncüsü konumunda.

Renault Grubu çatısında Formula 1 ve Le Mans gibi dünyanın en zorlu motor sporları organizasyonlarında ve günümüzde de varlığını sürdürerek genlerine sadık kalınan Alpine‘in sokaklara dönüş yapılanması 2017’de yeni çağa taşındı. Bu geri dönüş için en iyi adres A110’dan başkası olamazdı ve klasik versiyona sadık kalınan tasarım çizgileriyle günümüzün en farklı karakterlerinden birisi yollara çıktı. Aradan geçen süreçte farklı versiyonlara da kavuşan yeni nesil Alpine A110 ailesi, 2024 itibarıyla artık Türkiye’de de satışa sunuldu.

Eşsiz Tasarım

Otomotiv endüstrisinin son dönemlerde yükselen trendlerinden birisi olan retro modelleri geri getirme sürecinin öncü adımlarından birisi Alpine ile karşımıza çıktı demek çok yanlış olmayacak. Klasik A110 Berlinette’in karakterini oluşturan temeli neredeyse tamamen koruyan Alpine tasarımcıları, dörtlü far grubundan başlayıp kaput çizgilerine kadar bizlere güzel bir harmoni sunuyor.

Yeni nesil A110’un ebatlarına baktığımızda ise standart versiyon üzerinden 4.181 milimetre uzunluk, 1.980 milimetre genişlik, 1.252 milimetre yükseklik ve 2.420 aks mesafesi değerleri karşımıza çıkıyor. Otomobil meraklıları için sadece bu değerler üzerinden bile sportif bir karakterin mesajının verildiği modelin, A110 S paketiyle birlikte verilerinde de ufak değişimler söz konusu. Dahil edilen ön ve arka bölüme eklenen karbon fiber kanatlar yüksek süratlerde otomobile stabilite katarken görünümü de yukarıya taşıyor. Bununla birlikte A110 S’in 4 mm alçaltılmış olması da dikkat çekiyor.

Hafiflik ve Dengenin İzinde

Günümüzde spor otomobil odaklı başlayan projeler için belli başlı zorluklar olduğu aşikar. Kullanıcı beklentilerinin artık farklı parametreler üzerine şekillendiği rekabette, otomobillerin sportif olduğu kadar modern teknolojiden de izler taşıması gerekiyor. Bu tip donanımlar sayesinde çift yönlü kullanımın yakalanması şüphesiz mutlu edici. Bir yandan ise otomobile eklenen ağırlık eksileri de denklemi yeniden oluşturmayı gerekiyor.

Alpine ekibinin yol haritasının ilk adımlarından birini şüphesiz şasi oluşturuyor. Tüm versiyonlarda yüzde 96’lık alüminyum alaşımın temel olduğu özel gövde, dinamik ve hafif bir sürüşün temmellerini oluşturuyor. Arka/ortadan motorlu bir otomobil olan A110 ailesinde ağırlık dağılımı %44 önde, %56 arkada olmak üzere şekilleniyor. Mühendisler bu tip modellerde gördüğümüz klasik ve güvenilir yaklaşıma giderek, ağırlık dengesi için benzin deposunu ön bölümde konumlandırıyor. Kendi içerisinde üç farklı kombinasyonda gelen ürün gamında ağırlık değeri 1.102 kilograma kadar düşebiliyor. Ağırlık tarafında GT versiyonu 1.119 kilogramlık değerle gelirken, S ile birlikte değerler 1.109 kilogram olarak teknik tabloya yansıyor.

A110’un hafif kalabilmesindeki şifrelerde kokpitte kullanın Sabelt imzalı ve tanesi sadece 13 kilogram olan koltukların dahi ciddi payı mevcut. Bununla birlikte otomobilin altının üst seviye spor otomobillerde olduğu gibi tamamen düz olması da denge açısından hayati bir kriter oluşturuyor. Tüm bunların temelini ise alüminyum şasi oluşturuyor.

Çift Yönlü Kokpit

Yeni Alpine A110, tüm bu sportiflik odaklı parametre ve ince detaylara rağmen, günlük kullanıma cevap verebilecek standart donanımları barındırıyor. Direksiyon arkasında dijital bir sürücü paneliyle gelen otomobilde, Renault modellerinden tanıdığımız 7 inçlik bir multimedya ekran karşımıza çıkıyor. Bu ekran, akıllı telefon entegrasyonuyla birlikte beklentilere cevap veriyor. Yine standart olarak gelen ön-arka park sensörleri şehir içerisinde kullanım kolaylığını beraberinde getirirken, hız sabitleme ve limitleme özellikleri de uzun yoldaki eşlikçilerden birisi olarak karşımıza çıkacak.

Bu donanımlara ek olarak özellikle GT versiyonuyla kokpite gelen deri döşemelerle kalite hissiyatı gözle görülür şekilde yukarıya taşınıyor. Sabelt’in Comfort segment koltukları da görünümleri kadar kullanıcıları rahat hissettirmek için özel bir seçim olarak karşımızda. Yine GT versiyonunda dahil edilen Focal imzalı ses sistemi de uzun yolculuklardaki keyifli eşlikçilerden biri olmaya aday. Tüm bu konfor dokunuşlarının arasında direksiyon arkasındaki vites pedalları ise her şeye rağmen sportifliğe bir dokunuş uzak olduğumuzu hissettiriyor.

Farklı Beklentilere Cevap Veren Versiyonlar

Alpine A110 ailesi “A110, A110 GT, A110 S” olmak üzere üç farklı versiyonla Türkiye’de tercih edilebiliyor. Bu versiyonlar arasındaki geçişlerden bahsetmeden önce ortak yönleri mercek altına almakta fayda var. Kullanıcılar için bu ortak kümedeki en önemli parça motor olacak. Tüm versiyonlarda standart olarak 1.8 litrelik turbo benzinli dört silindir bir motora yer veriliyor. Megane R.S. ürün gamından da tanıdığımız bu motor, A110’un hafif ve çevik gövdesiyle bir araya gelmesiyle elbette Megane’a göre tamamen farklı bir hissiyat ortaya koymayı başarıyor. Tüm versiyonlarda kayıtsız şartsız tadını alabileceğimiz en yegane parça ise performans olacak.

Sırtımızdaki Performans

A110 tasarımı kadar arka/orta konumlu motor konumuyla da bugün satın alabileceğimiz özel otomobillerden bir tanesi. Peki bu ince hesaplar, hafif şasi ve tüm denklemlerin ardından yolda bizleri nasıl bir performans bekliyor?

Bu soruyu cevaplamaya standart A110 üzerinden başlayalım: 7 ileri çift kavrama şanzımanla kombin edilen 1.8 litrelik turbo motor ailenin giriş seviyesinde 252 beygir güç ve 320 Nm tork değerleriyle karşımıza çıkıyor. Bu kombinasyonda otomobilin 0’dan 100’e hızlanması 4,5 saniyede sürerken, erişilebilecek maksimum hız ise 250 km/s ile limitli tutuluyor. A110 GT ile birlikte ise motorun ürettiği verilerde de değişimler dikkat çekiyor. Güç tarafında 300 beygire gelen rakamların tork tarafındaki karşılığı ise 340 Nm’ye geliyor. Bu artışlara paralel olarak 0-100 ivmelenmesi 4,2 saniyeye iyileşirken maksimum hızda herhangi bir değişim olmuyor.

Tüm bu maddeler arasında nabzımızı en fazla yükseltecek değişimler en ateşli versiyon olan A110 S’te bizleri selamlıyor. Sadece bu pakette opsiyonel olarak alınabilen “Aero Paket” maksimum hızı 275 km/s seviyesine kadar çıkartıyor. Standart olarak Brembo fren kaliperlerin kullanılmasının yanında A110 S’te özel olarak ayarlanan süspansiyonların ve aktif egzoz sisteminin de sürüş karakterine önemli etkisi söz konusu.

Ayrıcalık Hissi; “Atelier Alpine”

Alpine markasını Türkiye’ye getirerek Renault için de önemli bir hamle hayata geçiren MAİS, otomobillerin yanında kullanıcılara ayrıcalıklı hissettirecek önemli bir uygulamayı da es geçmeyerek dikkat çekiyor. Fransız üreticinin kişiselleştirme programı kapsamında hayata geçirdiği “Alpine Atalier” ile kullanıcılar sipariş vereceği otomobilleri kendi zevklerine göre harmanlayabiliyor. Atalier Alpine programı kapsamında kullanıcılar otomobilin gövde renklerini, kaplamalarını, jantlarını ve fren kaliperlerini özelleştirebiliyor. Bu kapsamda otomobillerini sipariş etmek isteyen kullanıcılar, Alpine Center İstanbul’u ziyaret edebilecek.

*Bu içerik Alpine iş birliğinde hazırlanmıştır.