Yeni Başlayanlar İçin James Bond Rehberi

Yazı Boyutu:
Bourne serisi, Görevimiz Tehlike, Kingsman gibi yapımlara da ilham olmuş Bond filmlerinin, çoğunlukla devamlılığa dayanmayan olay örgüsü, 1962 yılından bu yana bize tam 26 film (resmi evrende) izletti.
İkinci Dünya Savaşı sonrası dünyanın iki ayrı bloğa bölünmesi; özgür Batı, totaliter Doğu rejimleri arasında gittikçe büyüyen Soğuk Savaş, Berlin Duvarı’nın inşası, Küba Füze Krizi, Kennedy’nin suikastinin ardından komplo teorilerine olan merakın artması, Hitchcock’un Gizli Teşkilatı, 20. yüzyılın ortalarında bir film türünün popülerleşmesine neden olmuştu: Casus filmleri.
Aralarından en ünlüsü, hiç izlememiş olsanız bile ikonik müziğine mutlaka denk geldiğiniz James Bond serisiydi; Ian Fleming’in romanlarından uyarlanarak sinemaya kazandırılmıştı. Tabii hiçbir Bond filmi, Fleming’in romanlarındaki kadar ‘’Sovyet’’ odaklı olmamıştı.
Yeni filmi izlemeye bu kadar yaklaşmışken, Bond serisinin 1960’lardan günümüze kadar nasıl geldiğine, zamanın teknolojik ve kültürel etkileriyle nasıl değişimler geçirdiğine bakalım. Seriye hiç başlamayanların da akıllarındaki soruyu hemen yazının başında cevaplayalım; hayır, hepsini sırayla izlemeniz gerekmiyor. Fakat evreninin yıllar içindeki dinamizmini görmek, bu filmlerin ait oldukları dönemin politik atmosferini, önemli sosyal olayların nasıl yansıttığına tanık olmak, görsel kültür hazinenize büyük katkı sağlayarak son filme hazırlanmak istiyorsanız; evet, sırayla izlemenizi öneririz.
Not: Her yapımda sıralanan ‘’Bond Girl’’ tanımı ve bilgisi, bu karakterlerin ait oldukları dönemde, en az film kadar öne çıkmaları ve bu isimle anılmaları nedeniyle yazıya eklenmiştir; ilgili rollerin ve canlandıran oyuncuların değeri, özellikle serinin ilk dönemlerinde yer alan seksist bakış açısına göre belirlenmemiştir.
Kimilerine göre en iyisi: Sean Connery Dönemi
İlk göz ağrımız Sean Connery, birçok sinefile göre gelmiş geçmiş en iyi Bond. Connery’nin oynadığı filmler, sonraki filmlere göre daha basit casusluk durumlarına ve olay örgüsüne sahipti.
Dr. No – Doktor No (1962)
Genelde bu tarz seri filmlerde, ilk film bir başlangıç öyküsünü anlatsa da Doktor No’da durum böyle değil. Bu filmde Bond’u, hikâyenin tam ortasında izlemeye başlıyoruz. Sonraki filmlerde de sürekli karşımıza çıkacak terör örgütü SPECTRE ile tanışıyoruz. Bond Girl: Honey Ryder rolüyle Ursula Andress (Yardımcı), Miss Taro rolüyle Zena Marshall ve Sylvia Trench rolüyle Eunice Gayson.
From Russia with Love – Rusya’dan Sevgilerle (1963)
SPECTRE, eylemlerine devam ediyor ve bir önceki filmde planlarını bozan Bond’dan intikam almak için çeşitli planlar yapıyor. Bu filmde, Bond’un peşindeki azılı suikastçi Donald ‘Red’ Grant’ı, Jaws filminden tanıdığımız Robert Shaw canlandırmıştı. Bond Girl’ler: Vida (Aliza Gur), Zora (Martine Beswick) ve Tatiana Romanova rolüyle Daniela Bianchi.
Goldfinger – Altınparmak (1964)
Altınparmak, kendinden sonraki tüm Bond filmlerinin formülünü belirleyen bir yapımdı; egzotik mekanlar, cinsel gelirim ve karmaşık ilişkiler. Bond, bir altın kaçakçılığı operasyonunun peşine düşer ve sonunda Fort Knox’ta bir soygun girişimine neden olur. Bu filmde açılış jeneriğinde ilkonik tema müziğinin üzerine ilk kez vokal bindirildiğini duyarız; ki bu sonraki filmler için de bir klasik haline gelecektir. Ayrıca ‘’Bond Girl’’ tabiri de bu Altınparmak’tan itibaren serinin diline yerleşmeye başlar ve bu karakterlerin isimlerine birtakım müstehcen eklemeler de ilk kez bu filmde yapılır. Bond Girl’ler: Jill Masterson (Shirley Eaton), Pussy Galore (Honor Blackman).
Thunderball – Yıldırım Harekâtı (1965)
Connery’nin Bond’u tekrar SPECTER’a karşı… Bond’u sigara içerken görmediğimiz ilk 007 filmi olan Yıldırım Harekâtı, ünlü yönetmen Alfred Hitchcock’un da yönetmek istediği bir yapımdı. Bond Girl’ler: Patricia “Pat” Fearing (Molly Peters), Fiona Volpe (Luciana Paluzzi) ve Domino Derval (Claudine Auger).
You Only Live Twice – İnsan İki Kere Yaşar (1967)
Bond serisinde ilk kez Japonya’dayız. Bu filmde, Bond’un uzun zamandır düşmanı olan SPECTRE lideri Ernst Stavro Blofied arasındaki çatışmanın nihai sonucunu (o yıla kadar) öğrenmiştik. Bond Girl: Aki (Akiko Wakabayashi), Helga Brandt (Karin Dor) ve Kissy Suzuki (Mie Hama).
Bir ara dönem: ‘’Tek filmli Bond’’ George Lazenby
On Her Majesty’s Secret Service – Kraliçenin Hizmetinde (1969)
Bu filmde Bond olarak Sean Connery’i görmüyoruz, bir sonraki filme kadar kendisinin son Bond olacağını sanıyorduk. George Lazenby, yeni Bond olarak bu hikâyede yerini alsa da, oynadığı bu filmden sonra ayrılarak, sonraki yapımda yerini tekrar Sean Connery’e bırakmıştı. Lazenby, serinin ilk ve tek İngiliz veya İrlandalı olmayan Bond’uydu.
Geçmiş filmlerle devamlılığı olmayan bu hikâyede, Bond’u henüz tanımayan, elindeki bir virüsü yaymakla onu tehdit eden örgüt lideri Blofield ile yine burun buruna bir kapışma izliyoruz. Genel olarak en kötü Bond filmlerinden biri olarak anılan bu yapımda, bir başka ilki de yaşamıştık; Bond, ilk kez bir ‘’Bond Girl’’ olan Diana Rigg ile evleniyordu. Bond Girl’ler: Teresa di Vicenzo (Diana Rigg), Ruby Bartlett (Angela Scoular), Nancy (Catherine Schell).
Sean Connery’den devam: Diamonds Are Forever – Ölümsüz Elmaslar (1971)
Tekrar Sean Connery’nin yer aldığu bu filmde, Eşi Tracy’nin ölümünün intikamını almak isteyen Bond’un öyküsünü izlemiştik. Elmas kaçakçılığında çalınan elmaslarla bir lazer silahı icat eden Blofeld ile Bond arasındaki gerilimi, Majestelerinin Gizli Servisinde’nin yaşattığı hayal kırıklığından sonra büyük bir hevesle izlemiştik. Bond Girl: Tiffany Case (Jill St. John).
Üçüncü Bond: Roger Moore Dönemi
Connery seriden gerçek anlamda ayrıldığı zaman, prodüksiyon şirketi EON, İngiliz casus dizisi The Saint’in tanınan yıldızı Roger Moore’u yeni Bond olarak seçmişti.
Live and Let Die – Yaşamak İçin Öldür (1973)
Bond’un Karayip’lere kadar uzanan maceralarını izlediğimiz Roger Moore’lu ilk yapım. Sweet Sweetback’s Baadasssss Song, Shaft, Trouble Man gibi filmlerle bilinen ‘’Blaxploitation’’ türünün esintilerini görebileceğimiz ilk Bond filmidir kendisi. Filmde ayrıca serinin en popüler şarkılarından birini (Live and Let Die – Paul McCartney) duyarız ve ikonik düşman Baron Samedi’yi görürüz. Bond Girl: Miss Caruso (Madeline Smith) Rosie Carver (Gloria Hendry) Solitaire (Jane Seymour).
The Man with the Golden Gun – Altın Tabancalı Adam (1974)
Güneş enerjisini silah haline getiren gizli bir cihaz, üzerinde Bond’un adının yazılı olduğu altın bir kurşun taşıyan megaloman suikastçi Scaramanga; o dönem epey sevilen bir Bond yapımı daha. Andrea Anders (Maud Adams) ve Mary Goodnight (Britt Ekland) Bond Girl’ler olarak karşımızda.
The Spy Who Loved Me – Beni Seven Casus (1977)
Çalıntı nükleer denizaltıları ele geçirmeye çalışırken, KGB ajanı Anya Amasova (Barbara Bach) ve Ajan Triple X (Anya Amasova) ile bir araya gelen Bond’u izlerken, serinin en ikonik kötü karakterlerinden biri olan ‘’metal ağızlı uşak Jaws’ı da ilk kez bu filmde görmüştük. Log Cabin Girl (Sue Vanner), Harem Tent Girl (Dawn Rodrigues) ve Anya Amasova (Barbara Bach) bu filmde izlediğimiz Bond kızları.
Moonraker – Ay Harekâtı (1979)
Diğer adıyla ‘’Bond in Space’’. Böyle adlandırılmasının nedeni, vizyona girdiği yıllarda Star Wars’un oldukça popüler olmasıydı. Hatta yapımcı firma bu popülerliği yakalamak için filmi uzay mekiğindeki bir final sahnesiyle bitirme kararı almıştı. Metal ağız Jaws karakterini canlandıran Richard Kiel, ikinci ve son kez bu rolle karşımıza çıkmıştı. Bond Girl: Corinne Dufour (Corinne Cléry) Manuela (Emily Bolton) Holly Goodhead (Lois Chiles).
For Your Eyes Only – Yalnız Senin Gözlerin İçin (1981)
Kayak, kızak, snowboard; Bond film evreni, kış sporlarına bayılır! Bu filmde, azılı düşman Blofeld karakteri, açılış dizisi sırasında Bond tarafından biraz ‘’slapstick’’ bir üslupla öldürülür. Bu sahnenin böyle düzenlenmesinin nedeni, filmin çekildiği sıralarda Blofeld karakterinin yasal haklarıyla ilgili bir anlaşmazlığin olmasıydı. Filmde Bond, nükleer denizaltlarını kontrol etmeye yarayan bir cihazın peşine düşüyordu. Bond Girl: Countess Lisl von Schlaf (Cassandra Harris) Melina Havelock (Carole Bouquet).
Octopussy – Ahtapot (1983)
Filmin, Bond’un bir sirkteki bombayı durdurmak için palyaço kılığına girdiği sekansı bugün bile en sevilen sahneler arasındadır. Mücevherle kaplanmış bir Fabergé yumurtasının izini süren 009’un öldürülmesinden sonra, yerine gelen James Bond’un öyküsünü izlediğimiz filmin aksiyonu yüksek sahnelerinin koreografisi de oldukça başarılıydı. Octopussy (Maud Adams) ve Magda (Kristina Wayborn) filmin Bond kızları.
Never Say Never Again – İnsan Gibi Yaşa (Asla Asla Deme – 1983)
Moore’un dönemine kısa bir parantez açalım. Sean Connery’nin oynadığı son Bond filmi olan Asla Asla Deme, birçok yönden öykünün evrenine aykırıydı. Diğer filmlerin prodüksiyon şirketi olan EON tarafından üretilmeyen bu film, Yıldırım Harekâtı filminde yaşanan birtakım hukuksal sorunlar nedeniyle yapımın haklarını elinde tutmaya devam eden Kevin McClory tarafından çekilen yeni bir Yıldırım Harekâtı denemesidir.
A View to a Kill – Öldürmeye Bakış (1985)
Moore’un son Bond filmi olan Öldürmeye Bakış’ı severek izlemek için, genetiğiyle oynanmış kötü adam karakterini canlandıran Christopher Walken ve Moneypenny karakterine son kez can veren Lois Maxwell yeterli bir sebepti. Maxwell, rolü Dr. No’dan beri oynamaktaydı. Bond Girl’ler: May Day (Grace Jones), Kimberley Jones (Mary Stävin), Pola Ivanova (Fiona Fullerton), Stacey Sutton (Tanya Roberts).
Dördüncü Bond: Timothy Dalton Dönemi
Moore’un vedasıyla, yapımcılar Pierce Brosnan’ı düşündüler fakat o sıralarda Brosnan, Remington Steele dizisinde oynuyordu. Bunun üzerine ikinci tercih olan Timothy Dalton smokin giydi ve karaktere, Connery’den beri göremediğimiz o‘’ağır’’ duruşu verdi.
The Living Daylights – Yaşayan Gün Işığı (1987)
Eski bir Sovyet generalinin (Jeroen Krabbé) Batı’ya kaçmasına yardım etmekle görevlendirilen Bond’un, birden bir silah kaçakçılığı operasyonuna karışmasını anlatan film, daha sonra GoldenEye ve Tomorrow Never Dies filmlerinde CIA ajanı Jack Wade’i canlandıran Joe Don Baker’ı da içeriyordu. Linda (Kell Tyler) Kara Milovy (Maryam d’Abo) filmin Bond Girl’leri.
Licence to Kill – Öldürme Yetkisi (1989)
Arkadaşı ve müttefiki Felix Leiter (David Hedison)’ın, Sanchez (Robert Davi) adlı bir uyuşturucu baronu tarafından sakatlanarak ölüme terk edilmesinden sonra, Sanchez’i tamamen durdurmak için harekete geçen Bond’u izlediğimiz filmin, serinin beğenilen yapımlarından. Bond Girl: Pam Bouvier (Carey Lowell), Lupe Lamora (Talisa Soto).
Gişe bombardımanı beşinci Bond: Pierce Brosnan Dönemi
Brosnan’ın Bond olmasıyla birlikte seri büyük bir dönüşüm geçirdi; daha büyük setler, daha büyük bütçeler ve gişe rekorları kıran Bond filmleri art arda geldi.
GoldenEye – Altın Göz (1995)
Film vizyona girdiği zaman, Sovyetler Birliği çökmüştü, toplumun genelinde olduğu gibi sinemanın da kadınlara bakışı ve imgelemi revize edilmişti. Judi Dech tarafından canlandırılan ve serinin ilk kadın MI6 Gizli İstihbarat Servisi Başkanı olan M, bu dönemdeki değişimi bize net bir şekilde hissettiren bir yenilikti. Filmde Bond, eski arkadaşı Alec Trevelyan’ın (Sean Bean) Londra’yı bir uydu ile yok etmesine engel olmaya çalışıyordu. Altın Göz, Fleming’in romanına dayanmayan ilk Bond filmiydi. Bond Girl: Caroline (Serena Gordon) Natalya Simonova (Izabella Scorupco).
Tomorrow Never Dies – Yarın Asla Ölmez (1997)
Dünya milenyum çağına yakındı, bilgisayar ve iletişim teknolojileri değişiyordu ve elbette yeni Bond filmi de buna göre şekillenecekti. Bu filmde Bond, TV reytinglerini artırmak için yeni bir savaş yaratmayı, dünya politikasını yönlendirmeyi amaçlayan bir medya patronu ile savaşıyordu. Bond Girl’ler: Prof. Inga Bergstrøm (Cecilie Thomsen) Paris Carver (Teri Hatcher) Wai Lin (Michelle Yeoh).
The World Is Not Enough – Dünya Yetmez (1999)
Bu filmle birlikte toplam 17 Bond filminde rol alan Desmond Llewelyn’in serideki son filmi Dünya Yetmez, eski bir KGB ajanının kızını korumakla görevlendirilen Bond’un İstanbul’a kadar uzanan uluslararası macerasını anlatıyordu. Bond Girl’ler: Dr. Molly Warmflash (Serena Scott Thomas), Elektra King (Sophie Marceau), Dr. Christmas Jones (Denise Richards).
Die Another Day – Başka Gün Öl (2002)
Brosnan’ın Bond olarak çıktığı yoldaki son durağı olan film, görünmez araba, yüz değişimi, gen terapisi teknolojisi, eskrim ve hatta Madonna gibi Bond filmlerinde pek rastlamadığımız popüler dünya gündemine dair detayları içeriyordu. Sonraki yıllarda da popülaritesi devam edecek olan iki isim, bu filmde Bond Girl olarak karşımıza çıkmıştı: Giacinta “Jinx” Johnson (Halle Berry) Miranda Frost (Rosamund Pike).
Dördüncü ve şimdilik son Bond: Daniel Craig Dönemi
Daniel Craig ile birlikte 007 serisi bir kez daha ‘’sıfırdan başlama’’ dönemine girdi. Bu dönemde, birkaç küçük referans ve ‘’M’’ rolündeki Judi Dench dışında 2006 yılından önceki hiçbir Bond filmiyle ilgisi olmayan yapımları sırasıyla izledik. Craig’in Bond’u, Connery ve Dalton’un oynadığı filmlerinin aksine çok daha ciddi, muzipliğe daha az yer veren casus filmleriydi. 2000’li yılların sinemasına hâkim olan iyinin ve kötünün net olarak çizilemediği karakter çalışmaları, Bond filmlerinde de kendine yer bulmuştu; bu dönemde Bond, ilk defa, eylemi sorgulanabilir ‘’kusurlu’’ karakter olarak karşımıza çıktı.
Casino Royale (2006)
Altın Göz’ün yönetmeni Martin Campbell tarafından yönetilen film, yepyeni bir seriye güçlü bir başlangıç yapmıştı. Bu filme kadar, iyi imajı asla bozulmamış, işlediği cinayetlerle hep kahramanvari bir üslupla anlatılmış Bond karakteri ilk kez, kendiyle çelişen, iyi ve kötülüğü bir arada barındıran özellikleriyle gösterilmişti. Keza Bond kızları da ondan bağımsız, eylemlerini kendi iradelerine göre veren güçlü karakterler haline gelmişti ve sonraki filmlerde bu böyle gitti. Bond Girl: Vesper Lynd (Eva Green).
Quantum of Solace (2008)
Film, Casino Royale’nin doğrudan bir devamı niteliğindeydi. Önceki filmin sonunda ölen Vesper Lydn’in intikamını alan Bond, Quantum adındaki SPECTRE benzeri bir organizasyonu araştırmaya başlıyordu. Strawberry Fields (Gemma Arterton) ve Camille Montes (Olga Kurylenko) Bond Girl olarak karşımızdaydı.
Skyfall (2012)
İstanbul’a uğrayan üçüncü Bond filmi olan Skyfall, Amerikan Güzeli filmiyle Oscar alan Sam Mendes tarafından yönetilmişti. Film, Silva (Javier Bardem ) adındaki eski MI6 ajanının, bir kan davasından ötürü M’i (Dench) hedef almasıyla gelişen olayları anlatıyordu. Biraz ALtın göz biraz Kara Şövalye havası aldığımız Skyfall’da, Naomie Harris tarafından canlandırılan Moneypenny’i tekrar görüyoruz. Bond girl: Sévérine (Bérénice Marlohe).
Spectre (2015)
Yalnız Senin Gözlerin İçin’in açılış sahnesinde yenilgisiyle son kez gördüğümüz Blofeld, bu filmde hikâyeye geri dönmüştü. Christoph Waltz tarafından canlandırılan karakter, yıllarca süren yasal anlaşmazlıklar geride bırakılarak Bond serisine tekrar dahil olur. Önceki üç filmin tüm kötülüklerinin arkasında SPECTRE’nin olduğu ortaya çıktığı filmde, Blofeld ile Bond arasındaki ilişki hakkında yeni bilgiler de öğreniriz. Bond Girl: Lucia Sciarra (Monica Bellucci), Dr. Madeleine Swann (Léa Seydoux).
Ve şimdilik son Bond filmi: No Time to Die – Ölmek İçin Zaman Yok (2021)
Daniel Craig’i muhtemelen son kez göreceğimiz serinin yeni filmi, dünya prömiyerini 28 Eylül’de İngiltere’de Royal Albert Hall’da ve 17. Zürih Film Festivali‘nde paralel olarak gerçekleştirecek. Filmin kadrosunda Craig’in yanı sıra, Léa Seydoux, Rami Malek, Ralph Fiennes ve yeni ‘’Bond Girl’’ Ana de Armas yer alıyor. Heyecanımızı artıran bir diğer unsur ise filmin senaryosunda imzası olan bir başka İngiliz efsanesi, Fleabag’in kalemi Phoebe Waller-Bridge! No Time to Die’ın yönetmenliğini, True Detective, Jane Eyre gibi yapımlardan tanıdığımız Cary Joji Fukunaga üstlendi. Filmin Türkiye vizyon tarihi: 1 Ekim.