preloader

Robert De Niro'nin En İyi 10 Filmi

12.05.2021
Robert De Niro'nin En İyi 10 Filmi

Yazı Boyutu:

Oyunculuğu 60 yılların sonunda başlayıp günümüze kadar gelen efsane isim Robert De Niro’nun en iyi filmlerini keşfedin!

Mimikleri içimize işlemiştir, görür görmez neşelendirir, seyri zor filmlerini bile “hatırı’’ için izlettirir… İtalyanlar tarafından sık sık eleştirilir, “kamusal imajlarına zarar verdiği’’ bile söylenir. Fakat o imajla ağlatır, o imajla güldürür. Oyunculuğu 60’ların sonlarından başlar, bugünlere kadar gelir. Kim olduğunu biliyorsunuz; tabii ki Robert De Niro!

Robert De Niro, bugüne kadar tam 133 farklı adaylık aldı, 67 ödülü evine götürdü. 8 kez Oscar tozunu yuttu, 2 tanesini kazandı; 1975 senesinde The Godfather II (Baba 2) ile En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu, 1980 yılında Raging Bull (Kızgın Boğa) filmiyle En İyi Erkek Oyuncu oldu.

Sırasıyla Akademi adaylığı elde ettiği filmler: The Godfather: Part II – Baba 2 (1975), Taxi Driver – Taksi Şoförü (1977), The Deer Hunter – Avcı (1979), Raging Bull – Kızgın Boğa (1981), Awakenings – Uyanışlar (1991), Cape Fear – Korku Burnu (1992), Silver Linings Playbook – Umut Işığım (2013), The Irishman – İrlandalı (2020).

Sinemanın bu yaşayan efsanesi için bir liste hazırladık. İşte en iyi Robert De Niro filmleri…

Taxi Driver – Taksi Şoförü (1976), IMDb: 8,2

‘’Yalnızlık beni tüm hayatım boyunca takip etti, her yerde. Barlarda, arabalarda, kaldırımlarda, mağazalarda, her yerde. Bundan kaçış yok.’’

Robert De Niro, Taxi Driver’da oynayacağı karakterin hangi hayvana benzediğini yönetmen Martin Scorsese’ye sormuş ve Scorsese ona ‘’Neden kaplan olmasın?’’ demiş. Robert De Niro da karşılık olarak ‘’Hayır, daha çok bir kurt gibi, daima gözetleyen, fırsat kollayan biri’’ diye cevap vermiş. Bu cevabından sonra da kurtları izlemek için hayvanat bahçesine gitmiş.

Ve neticeyi hep beraber gördük: Travis Bickle. Robert De Niro’nun kariyerinin en iyi performanslarından birini gösterdiği Taxi Driver, New York’ta taksi şoförlüğü yapan Travis üzerinden Amerikan toplumunun karanlık yüzünü, şiddet ve yozlaşmış ahlak değerlerlerinden ötürü bireylerin hissettiği yabancılaşmayı anlatıyordu. Travis şoför koltuğunda New York şehrini gezerken, biz de en az onun kadar yabancı hissediyorduk kendimizi.

Godfather II – Baba II (1974), IMDb: 9,0

Sadece bir mafya filmi olmanın ötesinde, aile ve iktidar kavramlarını irdeleyen ve aslında din-siyaset ilişkisini temel alan benzersiz bir üçlemeydi The Godfather. ‘’İlkinden daha iyi filmler’’ arasında adını sıkça duyduğumuz bu devam filmi, En İyi Film olmak üzere tam 6 Oscar kazanmıştı. The Godfather II, ilk filmdeki olayları devam ettirdiği gibi geçmişe de giderek Vito Corleone’nin ve ailesinin nasıl yükseldiğini de anlatıyordu. Bu karakterin gençlik yıllarını ise Robert De Niro canlandırmıştı.

The King of Comedy – Komedi Kralı (1982), IMDb: 7,8

“Bir geceliğine kral olmak, ömür boyu budala olmaktan iyidir’’

Kimsenin ona gülmediği bir dünyada komedyen olmak isteyen Rupert Pupkin (De Niro), hayalindeki mesleği icra eden Jerry Lewis’in şovunda sahne almak için enteresan bir yönteme başvurur. Kahkaha başlı başına bir isyan aracı olarak kullanılabilir mi? Komedinin doğası nedir ve biz neye güleriz? Gülmenin işlevi nedir? Tek bir film tüm bu sorulara cevap vermişti. The King of Comedy, bugün komedi türünün başat eserlerinden biri.

{773875}

Once Upon a Time in America – Bir Zamanlar Amerika (1984), IMDb: 8,4

“Sana tek bıraktığım, ölümüme sebep olduğunu düşünerek 35 yıl çektiğin vicdan azabı oldu.”

Sergio Leone’nin sinemaya veda filmi olan Once Upon a Time in America, gangster filmlerinde çok ayrı bir yerde. 35 yılını sürgünde geçiren Noodles’ın izinde geçmişle gelecek arasında dönüşlü Brooklyn öyküsü izleriz bu filmde. 1920’ler, ABD’de dışlanan İtalyanlar, ölümler ve tüm bu karanlık suç dünyasının içindeki Noodles, öldüğünü sandığı arkadaşı Max’in (James Woods) eski bir konuyu aydınlatmak üzere hâlâ hayatta olduğunu öğrenir ve ikisi arasında karşılıklı bir yüzleşme süreci başlar. Film, Ennio Morricone’nin ikonik müziği ve benzersiz sinema diliyle unutulmazlar arasında.

Goodfellas – Sıkı Dostlar (1990), IMDb: 8,7

“Ortadan kaybolmak hepimiz için kolaydı. Evim kayınvalidemin adındaydı. Arabalarım karıma kayıtlıydı. Sosyal güvenlik kartlarım ve ehliyetim sahte idi. Ben asla oy vermedim. Asla vergi ödemedim. Doğum belgem ve tutuklama belgem… Hayatta olduğumu bilmen gereken tek şey buydu.’’

Mafya, birlik duygusu ve güç illüzyonu; Martin Scorsese, Joe Pesci, Ray Liotta ve Robert De Niro… En iyi Robert De Niro filmleri denildiğinde akla ilk gelen yapımlardan biridir Goodfellas. Dostları, eşi ve suç sendikaları arasında sıkışmış Henry Hill adındaki bir gangsterin öyküsünü izleriz bu filmde. Martin Scorsese öyle özgün bir anlatı kurmuştur ki kendisinden sonra gelen birçok suç filmi, Goodfellas’a öykünmüştür. Scorsese, kimi eleştirmenlerce, bu filmde söylediklerine karşı cevap olarak, Netflix yapımı The Irishman (İrlandalı) filmini çekmiş ve gangsterliğin acı gerçekliğini daha derinlemesine işlemiştir.

Heat – Büyük Hesaplaşma (1995), IMDb: 8,2

“Tek başımayım, yalnız değilim’’

Siyah mı beyaz mı galip gelir? Gece mi gündüz mü iyidir? Suç mu yasa mı? İki karakter üzerinden ikiliklerin öyküsünü izleriz The Heat’te. Al Pacino ve Robert De Niro’nun birbirlerinden destek alan oyunculukları, tüm zamanların en iyi banka soygunu sahnesiyle birleşir ve The Heat’i kült yapar.

{773427}

Awakenings – Uyanışlar (1990), IMDb: 7,8

“Gazeteyi okuyun. Ne yazıyor? Her şey çok kötü. İnsanlar yaşamın gerçek anlamını unutmuş. Yaşıyor olmanın anlamını. Ellerindekinin ve kaybedebileceklerinin ne olduğunu onlara hatırlatmalıyız. Benim hissettiğim, yaşama sevinci, yaşam armağanı, yaşama özgürlüğü!’’

Beyin iltihabı geçiren bir hasta için tekrar motor becerilerini kazanmasını sağlayacak bir ilaç üretilir. İlacı keşfeden doktor, hayata yeniden dönebilen bu hastadan zamanla çok şey öğrenir. Robert De Niro ile Robin Williams’ın başrolü paylaştıkları Awakenings, sıradan yaşamın güzelliğine bakmaya çalışan bir öykü. Her bakımdan klişe bir hikâye yapısı olsa da iki usta oyuncunun performansıyla bu film, tam bir ‘’feel good’’ eseri.

The Deer Hunter – Avcı (1978), IMDb: 8,1

“Açlığı seviyorum. Korkuları diri tutuyor.’’

Siyaset, dünya ve kaybolan dostluklar… Christopher Walken ve Robert De Niro, savaşın psikolojik etkilerinin iki farklı insanda gördüğümüz karakterlere can veriyor. 1979 yılında En İyi Film dâhil olmak üzere 5 Oscar kazanan bu yapım, savaşın insan zihnindeki yansımasını anlatması bakımından benzerlerinden ayrılmıştı.

Raging Bull – Kızgın Boğa (1980), IMDb, 8,2

“Kazanırsan, kazanırsın. Kaybedersen hâlâ kazanırsın.’’

“Kızgın Boğa’’ lakaplı bir boksör, ring hayatındaki başarısıyla aşk hayatındaki hayal kırıklarını karşılaştırırsa, bundan nasıl bir film çıkar? Ünlü boksör Jake LaMotta’yı canlandıran Robert De Niro, kariyerinin en iyi performanslarından birine ulaşırken Scorsese de sinema tarihinin en iyi filmlerinden birine imza atmıştı. Bol bol kaydırmalı çekimler, dondurulmuş görüntüler, ağırlaştırılmış yumruklar gördüğümüz Raging Bull, mutlaka izlenmesi gereken filmlerden.

{773393}

The Bronx Tale – Günaha Davet (1993), IMDb, 7,8

-Sevilmek mi daha iyi korkulmak mı?

-Güzel soru. İkisi de olmak güzeldir ama zordur. Seçme şansım olsa korkulmak derdim.

En iyi Robert De Niro filmleri listemizin son yapımının yönetmen koltuğunda De Niro var. Film sonunda bizi bu yazıyla uğurluyor kendisi: “Baba Robert De Niro’nun anısına…’’ The Bronx Tale, 60’lardan başlayarak 70’lerin sonuna kadar gelen, Bronx’ta bir İtalyan mahallesinde büyüyen Calogero adlı bir çocuğun öyküsünü anlatır. Film ‘’baba figürü’’ kavramına odaklanır ve büyüme çağındaki küçük Calogero için seçim yapması gereken iki yola işaret eder; kanunlara uygun dürüst bir yaşam süren babası (Robert De Niro) ile mahallenin en büyük mafya lideri Sonny arasında… Film bu üç karakter üzerinden liderliğin aslında ne demek olduğunu sorgular; korkulan mı, sevilen mi iyi lider olur?

Tayfun Bodur
Tayfun Bodur
editörün tüm yazıları