preloader

Filmlerde Öne Çıkan Kahve Sahneleri

28.10.2022
Filmlerde Öne Çıkan Kahve Sahneleri

Yazı Boyutu:

Kahvenin sinemadaki yansımalarına baktık, nasıl kullanıldığına dair kısa bir seçki hazırladık.

Kahve, günlük hayatın vazgeçilmezidir; rengi kadar koyu sohbetlerin, yalnızlığa çekilmelerin eşlikçisidir. Kısacası modern insanın ilk yardımıdır, acil desteğidir, hem hüznün hem neşenin birleştiği bir kaçma hâlidir. Hayata bu denli karışabilmiş bir içeceğin sinemadaki yansımalarına baktık, nasıl kullanıldığına dair kısa bir seçki hazırladık. Bu yazı kahve severlere gelsin!

Pulp Fiction (Ucuz Roman) – IMDb: 8.9

Tarantino’nun neredeyse her filminde bir kahve sahnesi mutlaka vardır. Ya sobanın üzerinde pişer, ya kahve makinasında tazecik demlenir… “Pulp Fiction”da da bu kahve sahnesi en çok dikkat çekenler arasında. Başı belada olan John Travolta ve Samuel L. Jackson, Tarantino’nun da yer aldığı bir sahnede ellerinde kahveleriyle, sanki her şey güllük gülistanlıkmış gibi sohbet ederler. İçtikleri kahvenin ne kadar iyi olduğundan bahseden karakterlerin burada vermek istedikleri mesaj; “O an kahven iyiyse, bunun tadını çıkar”dır.

Groundhog Day (Bugün Aslında Dündü) – IMDb: 8.0

Phil Conners adlı bir TV Weatherman’ı canlandıran Bill Murray’nin karakteri, Pennsylvania’daki bir kasabadaki meşhur Groundhog Day kutlamalarını anlatmakla görevlendirilir ancak kısa süre sonra kendini tekrar tekrar uyanırken bulur. Her sabah aynı kahveyi içerek güne başlar. Yani her sabah içilen o taze kahve, yeni bir günü, yeni bir başlangıcın mesajını veriyor.

The Bucket List (Şimdi Ya Da Asla) – IMDb: 7.4

“The Bucket List” filminde, kahve ile ilgili komik bir hikaye yer alıyor. Çok zengin bir insanı canlandıran Jack Nicolson tam bir kahve tutkunu hatta tiryakisidir. Bu zenginliğe rağmen nereye gitse kendisine ait kahve pişirme setini ve özel kahvesini de yanında götürür. Ancak o kahvenin sırrı epey şaşırtıcı ve gülünçtür.

Breakfast at Tiffany’s (Tiffany’de Kahvaltı) – IMDb: 7.6

Sinema tarihinde moda deyince akıllara gelen kült film “Tiffany’de Kahvaltı”nın ikonikleşmiş açılış sahnesi… Audrey Hepburn, kocaman gözlükleri, siyah elbisesi, göz alıcı aksesuarlarıyla, bir elinde kruvasan diğer elinde kahvesi ile Tiffany’s adlı mücevher dükkanının önünde kendisini iyi hissetmeye çalışır. Burada da verilen mesaj, karakterin mücevherleri izlerken ne kadar keyifli olduğunu ve bu keyfine bir bardak kahvesinin eşlik etmesini görüyoruz.

Baby Face (Bebek Yüz) – IMDb: 7.5

Hollywood’da filmlerdeki cinsel içerikli sahneleri sansürleyen “Hays Yasası” yürürlüğe girmeden kısa bir süre çekilen Alfred E. Green’in “Bebek Yüz” filminde, tacizi “mizahi bir dilde” yansıtan bir sahnede kahve kullanılır. Barbara Stanwyck’in canlandırdığı Lily Powers, bir restoranda otururken, yanına politikacı Ed Sipple (Arthur Hohl) gelir ve elini birden onun bacağında gezdirir. Bunun üzerine Lily fincandaki kahveyi Ed’in eline döker ve küçümseyici bir ifade ile ekler: “Ah, affedersiniz, yanınızdayken elim titriyor da…”

2 ou 3 Choses Que Je Sais D’elle (Onun Hakkında Bildiğim 2 veya 3 Şey) – IMDb: 6.6

Jean-Luc Godard, filmlerinde biçimle, insanla, bilinçle, tüketim nesneleriyle oynamaya bayılır, hepimiz biliriz. Ama eminiz ki ondan başka kimse, kahveyi böyle tüketmemiştir. Fincandaki kahvenin kabarcıkları üzerinden bir karakterin iç konuşmalarını dinlediğimiz bu sahne; galaksilere, süpernovalara, evrenin doğuşuna, hatta bir embriyonun bölünmesine kadar gider. Bölünme ve birlik, öznellik ve nesnellik, suçluluk ve masumiyet, varlık ve hiçliğe dair birçok konuyu sorgularız. Fincanın içindeki kahve adeta bir kozmosu çağrıştırır; kaotik bir Dünya’ya dair karakterin iç gözlemini anlatır. Kahve kabarcıkları önce dağılır ve sonra tekrar birleşir; tıpkı herkesin kendine yabancılaşarak yalnızlığına çekilmesi ve ardından tekrar bir araya gelmesi gibi. Sahnenin sonunda bu yabancılaşmadan kurtulmanın tek yolunun birbirimizle olan bağımız olduğunu anlarız.

Goodfellas (Sıkı Dostlar) – IMDb: 8.7

“Goodfellas”, her ne kadar şiddet içerikli bir film olsa da, komedi dozu yüksek sahneleriyle, zaman zaman gülümseten anlatısıyla dikkat çeker. Bunu da sıklıkla kullandığı bir anlatı tekniği ile sağlar; şiddet içerikli sahneye hiç uymayan komik bir durumu “yabancılaştırıcı” bir efektle kullanır. Bu sahnede, Joe Pesci’nin canlandırdığı Tommy De Vito karakteri, cinayet işlemek için gittiği bir evde, yardımcısından ‘’kahve hazırlamasını’’ söyler. Oldukça soğuk kanlı bir şekilde işlenen cinayetten sonra, yardımcısı birden elinde kahveyle içeri girer. Seyirci olarak bizler, şiddet sahnesiyle irkildikten birkaç saniye sonra ‘’kahveyle’’ rahatlar ve neşeleniriz; bu yöntem filmde sıklıkla tekrarlanır.

Twin Peaks Fire Walk With Me (İkiz Tepeler: Ateşte Benimle Yürü) – IMDb: 7.3

https://youtu.be/0UrnCLGQdPU

David Lynch’in “Twin Peaks” dizisinin baş karakteri dedektif Dale Cooper, kahveleri ve çörekleri sevmesiyle ünlüdür. Serinin sinema filminde ise kayıp bir kişiyi arayan iki FBI ajanının, sabah kahvelerini içerken olayla ilgili bir durumu fark ettiklerini izlediğimiz bir sahne vardır; bu ‘’uyanış’’ ânı zaten replikle ve fonda duyduğumuz sesle de belli edilir.

The Usual Suspects (Olağan Şüpheliler) – IMDb: 8.5

Sinema tarihinin en ünlü ağır çekim sahnelerinden biridir. Ajan Kujan (Chazz Palminteri) uzun süredir sorguladığı adamın, aslında izini sürdüğü Keyser Söze olduğunu anladığında, elindeki kahve kupasını yere düşürür. Bu sahnede senaryodaki sürprizin dramatik etkisini güçlendirmek için paramparça olan bir bardak ve yere sıçrayan kahve kullanılmıştır.

Trois Couleurs: Bleu (Üç Renk Mavi) – IMDb: 7.9

https://youtu.be/liBfcQBU5tc

Krzysztof Kieslowski’nin “Üç Renk Üçlemesi”nin ilk filmi olan “Üç Renk Mavi”de, Juliette Binoche’un canlandırdığı karakterimiz, bu sahnede espresso’suna bir küp şekeri hafifçe batırır, kahvenin sıvısı çok hızlı bir şekilde tüm şeker küpünü kaplar. Bu sahne, karakterin tuttuğu yas duygusunun onu sıradan dünyadan nasıl kopardığını, kendi içinde nasıl kaybolduğunu, tek bir kelime dahi etmeden anlatmayı başarır.

{4779}

Coffee and Cigarettes (Kahve Ve Sigara) – IMDb: 7.0

Yönetmen Jim Jarmusch tarafından 2003 yılında çekilen bir antoloji filmidir ve kahve ile sigara içme eylemi etrafında dönen bir dizi kısa hikayeden oluşur. Film, farklı karakterlerin kahve içerken veya kahve hakkında sohbet ettikleri sahneleri içerir. Kahve etrafında dönen sahneler, karakterlerin derinliğini ve ilişkilerini incelemek için kullanılır.

OGGUSTO
OGGUSTO Tüm Yazıları