2021 Sürdürülebilir Beslenme Trendleri

2021 trendlerinin belirlenmesinde etkili olan COVID-19 ile sürdürülebilir beslenmeyi üretici, satıcı, gastronomi ve tüketici bağlamında neler bekliyor? 2021 sürdürülebilir beslenme trendlerini inceleyin.

Beslenme, kriz zamanlarında teste tabi tutulan ve bu krizlerle şekillenen sektörlerden biri. Bu gibi zamanlarda bazı eğilimlerde güçlenme veya bazılarında tamamen yavaşlama gibi değişimler gözlemlemenin mümkün olduğu bir alan. 2020 senesinin başından beri tüm dünya uluslarında ve sektörlerinde değişimi şart koşan ve 2021’in trendlerinde belirleyici olan kriz ise, kuşkusuz COVID-19.

Son yıllarda tüm sektörler içinde değişim sinyallerinin verilmesine aracı olan sürdürülebilirlik, global pandemi krizi ile birlikte okunduğunda; diğer tüm alanlar gibi beslenme alanında da yeniden müzakerelerin önünü açtı. Öyle ki sürdürülebilirlik, sağlık, günlük yaşam, kalite, haz ve global-lokal dinamikleri ile birlikte 2021 Beslenme Trendleri başlıklarından biri oldu.

Üreticileri, satıcıları, gastronomiyi ve tüketicileri şekillendirecek 2021 sürdürülebilir beslenme trendlerini sizin için inceledik.

Biyoçeşitlilik – Beslenmenin geleceği çeşitlilikte yatıyor

Pandemi krizi bize, gelecekte karşılaşacağımız meydan okumaları küresel çapta algılamamız ve onları bir bütünsellik içinde çözüme kavuşturmamız gerektiğini gösterdi. Tarımda ve besin üretiminde önceliği iklim değişimi ve ekosistemin fonksiyonunun muhafaza edilmesi alıyor şüphesiz ve başarılı bir mücadele için derinlikli inovasyonlar gerekiyor. Biyolojik çeşitliliğe sahip çıkmak, global besin sisteminin geleceği için şart. 2021 ile birlikte sürdürülebilir tarımsal üretimde biyolojik çeşitliliği yüceltecek adımlar atılması bekleniyor. Çiftlik hayvanlarının ve bitkilerin çeşitliliğinin insan davranışına bağlı olduğunu unutmamak gerekiyor. Yemek için yetiştirdiklerimizin ve beslediklerimizin yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmaması ilk sırada yer alıyor.

Aşçıların ve restoranların bu yeni çeşitlilik geleceğinin çoğaltıcıları ve elçileri olmaları bekleniyor. Tabaklara taşıdıkları çeşitlilik ile üreticiler ve tüketiciler arasındaki bağlantıyı kuran aşçılar ve restoranlar, trendin şekillenmesinde öncü rol oynayacaklar.

Likit Devrimi – Daha iyisini iç, daha sağlıklısını iç

İçecek sektörü bir likit devrimi ile karşı karşıya. Korona krizinden önce dahi, sağlık bir esas başlık olarak yeme-içme kültürünün değişmesinde belirliyici faktörlerden biriydi. İçecek endüstrisi, mineral sulardan vitaminli içeceklere, alkolsüz içeceklere olan talebin artması ile bu dönüşüme cevap vermeye hazırlanıyor; yelpazelerini yeni, sağlık-bilinçli müşterileri için ‘tazelenmiş’ paketler içindeki bu yeni nesil içecekler ile genişletiyorlar.

Gastronomi için bu, hazırlanan tabakların yanına sadece şarabın değil enfes meyve sularının veya çayların eşlik etmesi demek. Üreticiler için ise trend, unutulmaya yüz tutmuş eski usul fermantasyon tekniklerini yeni, ilgi çekici tadım deneyimleri ile buluşturacak yöntemleri test etmek anlamına geliyor.

Bağırsak Florası – Zindeliğe açılan yeni kapı

Küresel çapta tüketicilerin yaklaşık %25’i sindirime bağlı sağlık sorunlarından muzdarip. Bunların %50’si ise sindirim rahatsızlıklarının tüm sağlıklarını etkilediğini iddia ediyor. Pandemi, sağlık üzerine daha bütüncül düşünülmesi gerektiğini ve bireysel sağlıkta mikrobiyomların temel bir rol oynadığını ortaya koydu. Kilo kontrolü, bağışıklık sistemi desteği ve daha yüksek duygusal zindelik için oklar hep mikrobiyomları işaret etti.

2021 ile birlikte prebiyotiklerin, probiyotiklerin ve postbiyotiklerin, mikrobiyom işlevselliği açısından yüyecek ve içecek inovasyonlarına dahil edilmesi bekleniyor.

Bitki Bazlı Besinler – Küresel çapta yıldızı parlayan beslenme

Sebze ağırlıklı beslenenlerin %56’sının daha fazla bitki-bazlı besin ve içecek tüketmeye çalıştığı, ciddi bir artış göstererek ana akım fenomene dönüşenlere alternatif protein kaynaklarının çeşitlenmesini zorladıkları görülüyor. Bu da demek oluyor ki bitki-bazlı protein kaynakları hamburgerin dışına çıkarak tartışma alanını genişletiyor. Zira bitki-bazlı etin içerdiği yüksek oranda yağ ve tuz miktarının sağlık açısından ciddi sorun teşkil ettiği tartışmaları, sektör içinde sürdürülebilirlik beklentilerinin zayıflamasına neden olmuştu. Ancak bazı şeyler pozitif ivmede değişecek gibi görünüyor.

Kabuklu deniz ürünleri ve karides, bitki-bazlı peynir, yemeye hazır atıştırmalık protein barları gibi yeni ve orijinal ürünler, ete alternatif olarak evrilmeye devam ediyor. 3B yazılım ve fermantasyon gibi yeni teknolojilerin öncü rol oynadığı beslenmedeki bu dönüşümün daha fazla ürünü kapsaması bekleniyor. Laboratuvar ortamında geliştirilen bu besinlerin tatlarının ve dokulanın da asıllarına daha uygun olması çalışmalarına ağırlık verilmesi ön görülüyor.

Şeffaflık – Tüketici güvenini yeniden inşa etmek

Yapılan son araştırmalara göre küresel çapta 10 tüketiciden 6’sı satın aldığı besinlerin nereden geldiğini öğrenmek ile ilgileniyor. Tüketicilerin yediklerinde ve içtiklerinde daha fazla şeffaflık beklentisi, bir ürünün yaşam döngüsünün tüm aşamaları ile sunulması gerekliliğini doğuruyor. Sürdürülebilirliğin de esaslarından olan şeffaflık, pandemi ile doğan lokale yönelme motivasyonu ile el ele, 2021 trendleri içinde kendine yeniden yer buluyor. Bizi de daha fazla temiz ve çevre dostu etiketler, yaratıcı ve hikaye anlatan görünür barkodlar içerek paketler bekliyor.

Üreticilerin bu kapsamda tatlandırıcı ve renklendirici yerine içeriklerinde doğal alternatifler geliştirmeye de yönelmesi bekleniyor. Keşiş meyvesi ve şekerotu yetiştiriciliğinin sürdürülebilir koşullarının iyileştirilmesi, 2021 politikaları arasında yer alıyor. Diğer yandan atıştırmalık sektörü, pandemi ile %50’nin üzerinde artan stres koşulları nedeniyle, üretimlerinde yavaş pişirme tekniklerini kullanmaya, ürünlerini ise rahatlığı ve güveni aşılayan turunçgiller veya vanilya gibi özlerle zenginleştirmeye başlıyor.

İleri Dönüşüm – Yaşam döngüsünü uzatın

Besin israfı büyük bir girdap; ancak firmalar bu soruna bir çözüm getirecek gibi görünüyor. 2021 sürdürülebilir beslenme trendleri arasında, köklerinden yapraklarına ve sebze posalarına, üretimden doğan artıklardan tamamen yenilebilir ve lezzetli atıştırmalıklar doğuran ileri dönüşüm yer alıyor.

Çevre için de hayati bir öneme sahip olan bu trendin temelinde, mikro düzeyde yeniden çiçeklenmeye başlayan az-atıklı mutfak alışkanlıklarının üst ölçekte yankı bulması yatıyor. Siz de henüz başlamadıysanız mutfağınızda bir kovayı kompost yapmak için ayırabilirsiniz.

Nohut – Mucizevi yeni malzeme

2021 sürdürülebilir beslenme trendlerinin yeni karnabaharı, nohut. Onlarca farklı yöntemle yüzlerce çeşit tarifte kullanabileceğiniz nohut, yeni mucize malzeme olarak beslenme listelerine girmeye hazırlanıyor.

Nohutlu kahvaltılık gevrek, nohut unu, nohut tofu… Aynı zamanda protein deposu olan çok yönlülüğü ile günlük hayatımızda tükettiğimiz pek çok besin maddesinin içinde yer almaya hazırlanan nohut, üretiminde sağladığı sürdürülebilir koşullar sayesinde de çok fazla tercih edileceğe benziyor.

Ekmek Ağacı – Yeni süperbesin

Ekvator ve Güney Pasifik ülkelerinin uzun süredir beslenme listesinde olan lokal ekmek ağacı, taze veya kurutulup çekilerek tüketilebiliyor ve glutensiz içeriği sayesinde 2021’in potansiyel süperbesini olma bayrağını elinde tutuyor.

Uluslararası gıda güvenliğinin artması, sürdürülebilirliğin yüceltilmesi ve şeker hastalığının önüne geçilmesi açısından tüm dikkatleri üzerine toplayan ekmek ağacı, günlük lif ihtiyacının %57’si ile protein ihtiyacının %34’ünü karşılayacak zenginlikte ve C vitamini, potasyum, demir, kalsiyum ve fosfor içeriyor. Buğdaydan daha kolay sindirilebilmesi ise, diğer özelliklerine ek, onu önümüzdeki dönemin vazgeçilmezi yapacak gibi görünüyor.