preloader

2024 Dünya Günü: Plastikler Gezegene Karşı

2024 Dünya Günü: Plastikler Gezegene Karşı

Yazı Boyutu:

2024 Dünya Günü temasından hareketle, zamanımızın kültürel arkeolojisinin merkezinde duran icadı çok yeni, ezici birikimi çok genç plastiklerin gezegenimiz üzerindeki etkilerini inceledik.

Dünya tarihinin tamamını 24 saatlik bir dilime sıkıştırdığımızda insanlığın sahneye ancak gece yarısından bir dakika birkaç saniye önce çıktığını; aynı insanlığın bu saniyelerle sınırlı zaman diliminde çevresinde pek çok değişiklik yaptığını ve onu ihtiyaçlarına göre modifiye ettiğini görürüz: aletler kullanmak, arazileri düzleştirmek, yapılar inşa etmek ve yeni malzemeler bulmak. Ancak tüm bu ‘yenilikler’ derinliklerinde belirsiz bir yan ürün barındırır.

Plastiglomerat.

2006 yılında Hawaii’deki Kamilo Plajı’na vuran plastik kirliliğinin araştırılması sırasında okyanus bilimci Charles Moore tarafından fark edilen, 2012 yılına gelindiğinde jeolog Patricia Corcoran ve sanatçı Kelly Jazvac’ı meraklandırarak Hawaii kıyılarına uçmaya iten ve 2014 senesinde yayınladıkları raporda, “kıyı boyunca bulunan, kaya ve plastikle birbirine bağlanmış ve sertleşmiş malzemelerin bir toplamı,” olarak açıklanan kaya ve plastik karışımı kütle. Daha şiirsel bir ifadeyle, insanı sırasıyla su akıntılarıyla; binlerce yıl boyunca taşınan kumların ve fosillerin petrole dönüşmesiyle; bu petrolün hızla yakıta dönüşmesiyle ve bu yakıtın rafine edilerek polikarbonlara -plastiğe, çöpe- dönüşmesiyle buluşturan tekinsiz maddi işaret.

2024 Dünya Günü: Plastikler Gezegene Karşı

Bildiğimiz plastiğin tarihçesi

Plastiglomeratın yapısını çözmek adına plastiklerin tarihini deşifre etmek, bu malzemeyi Hawaii kıyılarına getiren güçleri aydınlatabilir.

Plastiğin icadı çok yeni. Hızlı birikimi, ezici olduğu kadar genç de. Gezegenimizin 5 milyar yıllık ömrüne kıyasla düşünüldüğünde, zaman ve mekan içinde henüz göremediğimiz bir geleceğe doğru açılarak eş zamanlı bir anda ortaya çıkmış ve dünyayı kaplamış gibi bir izlenim uyandırıyor. Kolaylığı ve dayanıklılığıyla dikkat çeken plastik, kısmen hayvan kalıntılarına ve doğal kaynaklara dayanan kemik, kaplumbağa kabuğu, fildişi, balina ve balina yağı, tüy, kürk, deri, mantar ve kauçuk gibi diğer ürünlerin yeni alma vaadiyle ortaya çıkıyor. 1870’lerde selüloit (nitroselüloz ile kâfurdan oluşan; fotoğraf kâğıdı, film şeridi, bilardo topu, tarak ve benzeri şeylerin yapımında kullanılan plastik madde) reklamı yapan bir broşürde, “Petrol balinayı nasıl rahatlattıysa selüloit de fili, kaplumbağayı ve mercan böceğini kendi yurtlarında rahatlattı; ve artık sürekli azalan maddelerin peşinde dünyayı yağmalamak gerekemeyecek,” deniyor.

Formaldehit ve fenol (petrol veya kömürden elde edilen) polimeri olan ilk ısıyla sertleşen sentetik plastiğin patenti ise 1909 yılında New York, Yonkers’ta kimyager olan Leo Baekeland tarafından alındı. Adını aldığı şekliyle bakalit, başlangıçta iletken olmayan ve ısıya dayanıklı bir malzeme olarak elektrik yalıtımı için tasarlandı. II. Dünya Savaşı’nın ardından askeri amaçlarla kullanılan teknolojilerin emtia piyasasına geçmesiyle plastik üretimi katlanarak artmaya başladı. Savaşın ardından Amerika Birleşik Devletleri’nin olağanüstü eşitsiz bir şekilden gelişen ekonomik büyümesi ile plastik üretimi, kitlesel olarak sunulan tüketim mallarının hızlı bir ivme kazanmasına katkıda bulundu. Bu malzemenin rahatlığı bazı halklar için sosyal hareketliliğin önemli bir bileşeni olarak hizmet etmiş olsa da, umursamaz bir elden çıkarma kültürü çok geçmeden zararlı ekolojik ve sosyal sonuçlara yol açacaktı.

İçinde bulunduğumuz Antroposen çağını (dünya tarihinde insan faaliyetlerinin gezegenin iklimi ve ekosistemleri üzerinde önemli bir etkiye sahip olmaya başladığı en son dönem) plastikten daha iyi temsil eden bir nesne ya da madde yok. Antropojenik bir madde, organik ve sentetik malzemenin bir sentezi olarak plastik, insanlar tarafından şekillediriliyor ve kalıplanıyor veya doğal maddesellik düzenini aşan nesnelere dönüştürülüyor. Plastik o kadar yaygın ve derin bir hale geldi ki, denizde yüzen tahmini 7 trilyon plastik parçacığı ile okyanusların en derin sularında ve neredeyse her biyotik organizmanın bağırsaklarında bulunuyor.

2024 Dünya Günü: Plastikler Gezegene Karşı

Geçmişte, plastikten asla yapılamayacak tek şeyin doğa olduğu varsayılabilirdi. Plastiglomerate artık durumun böyle olmadığını gözler önüne seriyor. Kamilo Plajı’ndan toplanan ve açıkça çakmak-kum olduğunu görebildiğiniz örneğe bakın. Ama yine de öyle değil; bunlar birbirlerine yapıştırılmış iki madde değil, birbirinin aynı olan birden fazla madde. Çakmak muhtemelen Çin ve Tayvan’da her yıl dünyanın dört bir yanından temin edilen parçalarla üretilen milyarlarca çakmaktan biri. Kamilo Plajı’na düşmeden önce dünyayı dolaştı ve burada diğer mikroplastik tanecikler ve plastik konfetilerle birlikte eriyerek tek bir maddeye, kum kadar uzak ve 1950’lerde bir savaş zamanı laboratuvarında plastik polimerin icadı kadar kısa geçmişe sahip bir glomerata dönüştü. Plastik nesneler, tam da bu nedenle, zamanımızın kültürel arkeolojisi ve Antroposen’in fosilleri.

Her gün 2000’den fazla çöp kamyonu dolusu plastik gözden çıkarılıyor. Eğer herhangi bir önlem alınmazsa 2060 yılına kadar bu oran 3 katına çıkacak.

Plastiğin gezegenimiz üzerindeki etkileri

1950’lerde piyasaya çıkmasından itibaren küresel olarak 9 milyar tondan fazla plastik üretildi. Bu, dünya üzerinde yaşayan her insana bir tondan fazla plastik düşmesi anlamı geliyor. Sadece 2022’de üretim hacmi 450 milyon tonu aşıyor ve bunların üçte ikisi, çikolata ambalajları, cips paketleri ve plastik yemek kapları gibi kısa süreli kullanımı olan şeyler. Bu kısa kullanım döngüsünün sonucu, her gün 2000’den fazla çöp kamyonu dolusu plastik gözden çıkarılıyor. Eğer herhangi bir önlem alınmazsa 2060 yılına kadar bu oran 3 katına çıkacak.

Paketlemeden arda kalan üçte birlik bölümü ise yapı ve inşa, ulaşım, tekstil ve elektronikler izliyor. Hızlı moda her sene 100 milyarı aşkın kıyafet üretiyor ve bu kıyafetlerin %70’i hammaddesi petrol olan sentetik elyaflardan oluşuyor. Satın alınan kıyafetlerin %85’i gözden çıkarılarak ya arazilere dökülüyor ya da yakılıyor ve ortaya gezegenin her yerine sızan plastik mikroelyafları ortaya çıkarıyor.

2024 Dünya Günü: Plastikler Gezegene Karşı

Plastik, hem onu üretmek için gereken kaynak çıkarma (dünyada petrol üretiminin %14’ü plastik üretimine ve imalatına gidiyor) hem de bertaraf etme açısından son derece yıkıcı, ekolojik olarak tahrip edici. Bir servis kabı paketi, çakmak ya da diş macunu tüpü olarak birkaç dakika veya gün kullanılacak ürünler içlerinde hem milyonlarca yıllık oluşum sürecini hem de sonunda moleküler bileşenlerine ayrılmadan önce dayanması beklenen on binlerce yılı gizliyor. Plastik bu haliyle, genellikle çöp sahalarına, kanalizasyonlara veya akarsulara atılmak suretiyle hızlı bir şekilde imha ediliyor ve ömrünün kalanını su yollarında, kıyı şeritlerinde veya Everest’in zirvesinde tamamlıyor.

Bugüne kadar üretilen plastiklerin %55’i bu şekilde gözden çıkarıldı, %30’u halen kullanımdayken %8’i yakıldı ve sadece %6-7’si geri dönüştürüldü.

Plastik, bir zamanlar düşünüldüğü gibi parçalanamaz bir ürün değil. Evet, plastikler biyolojik olarak parçalanamaz; ancak suda, yüzeydeki güneş radyasyonu fotodegradasyona yol açar, bu da dalga hareketlerinden kaynaklanan gevşekleşme ve parçalanma ile artar. Okyanustaki plastikler çoğunlukla çapı 1 santimetreden daha küçük parçacıklardan oluşur ve mikroplastik -daha şiirsel bir ifadeyle ‘denizin gözyaşları’- olarak adlandırılır. Son derece dayanıklı olan mikroplastik parçalar yüzlerce ya da binlerce yıl dayanabilir. Araştırmalar, 2050 yılına kadar okyanuslarda ağırlık olarak balıktan daha fazla plastik olacağını öne sürüyor. Biz bugün, karbona bağımlı diğer yaşam formlarıyla etkileşime girmeyi reddeden bu ölümsüz moleküllerin sonuçlarıyla baş başayız.

Mikroplastikler ayrıca peeling ve aşındırıcı gibi küçük plastik parçacıkları bulunan kozmetik, vücut yıkama ve diş macunlarından ve her yıkandıklarında çok küçük lifler bırakan sentetik giysilerden de geliyor. Bu parçacıklar ve lifler atık yönetimi sistemlerinin filtreleyemeyeceği kadar küçük oldukları için doğrudan su kaynaklarına boşaltılıyor. Bu mikroplastiklerin ve içerdikleri endokrin bozucu kimyasalların, besin zincirinin temelini oluşturan planktonlarla yaklaşık aynı boyutta olmaları nedeniyle besin zincirindeki organizmaların vücutlarında giderek daha yoğun hale gelmelerinden endişe ediliyor. Birçok deniz canlısının vücudunda mikroplastiklere rastlandı. Deniz solucanları ve istiridyeler üzerinde yapılan çalışmalar, mikroplastiklerin beslenmelerini ve üremelerini bozarak gelişememelerine neden olduğunu ortaya koyuyor.

2024 Dünya Günü: Plastikler Gezegene Karşı

Okyanusların ve su yollarının şu anda ne kadar plastik atık barındırdığı bilinmiyor. Ölçümler en son 1970’lerde yapıldı ve o zaman bile büyük ölçüde tahmine dayanıyordu ve tamamen ‘görünür’ plastiklere yani yüzeyde yüzenlere odaklanmıştı. Mevcut tahminler, açık okyanusların yüzey sularında on binlerce ton plastik olabileceği yönünde. Ancak yüzeyde yüzen plastikler toplamın sadece küçük bir kısmını temsil ediyor. 2020 yılı itibariyle biliminsanları okyanus tabanında en az 14 milyon ton mikroplastiğin bulunduğunu öngörüyor ve diğer araştırmalar, derin deniz akıntılarının hareketinin okyanusların bazı bölgelerinde ‘mikroplastik sıcak noktalar’ oluşturduğunu ortaya koyuyor. Tiren Denizi’nde bulunan ve metrekare başına yaklaşık 2 milyon mikroplastik parça içeren nokta gibi.

Bir de Büyük Pasifik Çöp Yaması gerçeği var. Pasifik Çöp Girdabı olarak da bilinen yama, Kuzey Pasifik Okyanusu’ndaki bir deniz çöplüğü topluluğundan oluşuyor ve Kuzey Amerika’nın Batı Kıyısı’ndan Japonya’ya kadar uzanan suları kapsıyor. Rüzgarların ve akıntıların mevsimsel ve yıllar arası değişkenlikleri nedeniyle konumu ve şekli sürekli değişen Büyük Pasifik Çöp Yaması, tahmini olarak 1,6 milyon kilometrekarelik bir alana yayılıyor. Bu alan Teksas eyaletinin 2 katı ya da 3 Fransa büyüklüğüne karşılık geliyor. Yama içinde tahmini olarak 100.000 ton ağırlığında 1,8 trilyondan fazla plastik parçası olduğu düşünülüyor.

Plastik kirliliğinin karasal boyutları da var. Plastiklerin varlığı, karmaşık etkileşimler yoluyla toprak organizmaları üzerinde bir dizi toksik etkiye neden olabiliyor. Mikroplastiklerin toprağa sızdığı ve toprağın fiziksel olarak yapısını değiştirdiği, bu nedenle su tutma kabiliyetinin sınırlandığı tespit edildi. Ayrıca, plastik atıkların varlığı sulama sistemlerini engelleyerek potansiyel olarak ürün kayıplarına ve su durgunluğuna neden oluyor. Bu da tarım arazilerindeki verimliliği ciddi oranda düşürürken bir yandan da ekinleri zehirlenmesine neden oluyor.

Kaliforniya akbabası gibi kara kuşlarının midelerinde plastik bulunuyor ve normalde çöplüklerden beslenen Hindistan’ın kutsal inekleri gibi hayvanların plastik ambalajlar nedeniyle bağırsakları tıkanıyor. Plastiğin kütlesi diğer ana atık bileşenlerinden daha büyük değil; ancak orantısız bir şekilde büyük bir hacim kaplıyor. Rüzgarla taşınan mikroplastik lifler ve parçacıklar, dağların tepelerinde biriken karlarda, Kuzey Kutbu sahillerinde, deniz buzunda ve Antarktika dahil olmak üzere dünyanın pek çok yerinde tespit edilebiliyor.

2024 Dünya Günü: Plastikler Gezegene Karşı

Plastiglomerat, hakkında çok az şey bildiğimiz olağandışı oluşumlar ve bileşiklerden oluşan tehdit edici yeni dalganın sadece bir üyesi:

Plastitar, genellikle petrol sızıntılarından sonra bulunan katran topları ve mikroplastiklerden oluşan yeni keşfedilmiş bir deniz toksini. 2021’de Kanarya Adaları’nda bir çalışma yürüten araştırmacılar tarafından keşfedildi.

Piroplastikler, küçük kaya görünümünü alan erimiş plastikler. Birleşik Krallık kıyılarında yüzerken bulundular ve dünyanın her yerinde göz önünde saklanıyor olabilirler. Yakın zamanda bu piroplastiklerin, plastiglomerat oluşumunun ayrılmaz bir parçası olduğu tespit edildi.

Nanoplastikler, okyanuslardan kuru topraklara kadar dünyanın her köşesindeki tüm doğal ortamlara sızmış olan en küçük plastik parçacıklar. Bu küçük parçacıkların insan hücrelerine girip giremeyeceğini ve normal hücresel aktiviteyi bozup bozmayacağını belirlemek için araştırmalar devam ediyor.

Rüzgarların ve akıntıların mevsimsel ve yıllar arası değişkenlikleri nedeniyle konumu ve şekli sürekli değişen Büyük Pasifik Çöp Yaması, tahmini olarak 1,6 milyon kilometrekarelik bir alana yayılıyor. Bu alan Teksas eyaletinin 2 katı ya da 3 Fransa büyüklüğüne karşılık geliyor.

Plastik geri dönüşümü ne kadar gerçekçi?

Plastik ambalajlar, yeni ürünlerde kullanılamayacak kadar kalitesiz hale gelmeden önce -eski dostumuz camın aksine- yaklaşık 2-3 geri dönüşüm döngüsüne sahip.

Cam süt şişesini ele alalım. Teslim edilir, içeriği tüketilir, iade edilir, yıkanır, sterilize edilir, yeniden sütle doldurulur, teslim edilir, tüketilir vesaire. Bu döngüden yaklaşık 25 kez geçtikten sonra eritilir ve tekrar süt şişesine dönüştürülür. Bu döngüyü yeniden başlatmaya hazırdır. İşte döngüsel ekonominin mükemmel bir örneği.

Aslına bakılırsa plastik üretimi daha yeni yeni atağa kalkıyor. Yenilenebilir enerji ve elektrikle çalışan ulaşım araçlarına geçiş, fosil yakıt ve petrokimya endüstrilerinin plastik ambalaj konusundaki bahislerini koruduğunu gösteriyor. Zira pandemi petrol fiyatlarını daha aşağı çekti ve on yıldan uzun bir süredir en düşük seviyelere indi. Bu da, zaten ucuza üretilen işlenmemiş plastiğin daha ucuza üretilmesinin önünü açtı.

Küresel farkındalık, kurumsal taahhütler ve mevzuatlar, geri dönüştürülmüş plastiğe olan talebi artırdı. İşlenmemiş plastiğin arz odaklı pazarının aksine, geri dönüştürülmüş plastik talep odaklı; bu da geri dönüşüm işlemcilerinin artık daha yüksek bir fiyata satış yapabileceği anlamına geliyor. Ekonomik açıdan bile mantıklı değilse geri dönüşüm nasıl işe yarayabilir ki?

2024 Dünya Günü: Plastikler Gezegene Karşı

Geçtiğimiz sene dünya genelinde 500 milyardan fazla -dakikada 1 milyon- poşet üretildi. Ve sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde 100 milyar plastik içecek kabı satıldı. Bu da kişi başına 300’den fazla şişe düşmesi anlamına geliyor. Bunlardan birkaçı park banklarına dönüştürülecek; hiçbirisi yeni plastik şişelere dönüşmeyecek ve ABD’deki tüm plastiklerin %95’i hiç geri dönüştürülmeyecek.

Tokyo merkezli Plastik Atık Yönetimi Enstitüsü’ne göre, 2020 yılında plastik atıkların yalnızca %21’i plastiği yeniden kullanan malzeme geri dönüşümünden, %3’ü plastik polimeri ikincil malzemeler için yapı taşlarına ayıran kimyasal geri dönüşümden geçti. %8’i yakıldı, %6’sı ise düzenli depolama alanlarına gönderildi. Plastik atıkların %63’ü, plastiğin katı yakıt için bir bileşen olarak kullanılmasını ve enerji için yakılmasını içeren ‘termal geri dönüşüm’ olarak işlendi -yani yakıldı.

Plastik üreticileri de 30 yılı aşkın bir süredir geri dönüşümün ekonomik veya teknik olarak uygulanabilir bir plastik atık yönetimi çözümü olmadığını biliyordu. Öyle ki, yeni bir rapora göre, bu durum onları geri dönüşümü teşvik etmekten alıkoymadı. Fosil yakıtlarla ilgili hesap verebilirlik savunuculuğu grubu İklim Bütünlüğü Merkezi tarafından yayınlanan rapor, sektörün bu varoluşsal zorlukları onlarca yıldır bildiğini, ancak pazarlama kampanyalarında bu bilgileri gizlediğini gösteriyor. Araştırma, önceki soruşturmaların yanı sıra yeni ortaya çıkan ve on yıllardır süren bu kampanyanın boyutlarını gösteren iç belgelere dayanıyor. İfşaatlara göre, son birkaç on yıl içinde sektör çalışanları plastik geri dönüşümünden çeşitli şekillerde “ekonomik değil,” diye bahsediyor, “kalıcı bir katı atık çözümü olarak düşünülemez,” ve “sonsuza kadar devam edemez,” diyor.

İnovasyona gerçekten önemli bir yatırım yapılmadığı sürece, döngüsel plastik ekonomisi hedefimize ulaşmamız mümkün değil. Geri dönüşümün plastik sorununun çözümünde kesinlikle bir rolü var elbette; ancak başrol olmayacak.

Araştırmacılar, plastikleri parçalamak için mikroorganizmalar, enzimler, solucanlar ve böcekler gibi çevre dostu çözümler arıyor. Avrupa’da yapılan son araştırmalar, geri dönüştürülemeyen plastik atıkları biyolojik olarak parçalanabilir maddelere dönüştürmek ya da topraktan tamamen uzaklaştırmak için böcekler, solucaklar ve mikroplar gibi farklı organizmaların bir arada kullanılmasının olumlu sonuçlar verdiğini gösteriyor. Plastik yiyen tırtıl bile keşfedildi!

Mantarlar da biyolojik atıklar, tarımsal atıklar ve endüstriyel atıklar gibi çeşitli kirleticileri arındırdıkları için ilgi çekiyor. Plastik yiyen mantarlar da krizi temizlemeye yardımcı yollardan biri olarak gösteriliyor.

2024 Dünya Günü: Plastikler Gezegene Karşı

earthday.org 2040 yılına kadar plastik üretiminde %60’lık bir azalma ve gelecek nesiller için plastiksiz bir gelecek inşa etme hedefi ile taleplerini dile getirdi:

  • Plastiğin insan, hayvan ve tüm biyolojik çeşitliliğin sağlığına verdiği zarar konusunda yaygın kamu bilincini teşvik etmek ve etkileri ile ilgili her türlü bilginin kamuoyuna açıklanması da dahil olmak üzere sağlık üzerindeki etkileri konusunda daha fazla araştırma yapılmasını talep etmek;
  • 2030 yılına kadar tüm tek kullanımlık plastikleri hızla aşamalı olarak ortadan kaldırmak ve 2024 yılında Birleşmiş Milletler Plastik Kirliliği Antlaşması’nda bu aşamalı ortadan kaldırma taahhüdünü gerçekleştirmek;
  • Hızlı modaya ve ürettiği ve kullandığı büyük miktarda plastiğe son veren politikalar talep etmek;
  • Plastiksiz bir dünya inşa etmek için yenilikçi teknolojilere ve malzemelere yatırım yapmak.

Kapatırken…

Kamilo Plajı’ndan örnekler dünya çapında çeşitli yerlerde sergilendi. Ancak insanoğlunun ironik başyapıtına göz atmak için bu müzelere gitmeye gerek yok. Karşı karşıya olduğumuz plastik kirliliğinin mevcut boyutu göz önüne alındığında, plastiglomeratın dünya çapında pek çok bölgede yerel olarak elde edilebilmesi çok olası. Farklı plastik türevlerinden yapılmış, başka doğal döküntüleri yakalamış, farklı kaya türlerine tutunmuş veya yakıcı sıcaklıkları içeren farklı süreçlerin ürünü olabilirler. Ancak bu farklılıklara rağmen, büyük resme baktığımızda gerçek değişmiyor: plastiglomerat, yıllardır sahip olduğumuz yanlış katı atık yönetiminin gerçek bir sonucu ve patlayana kadar görmezden geldiğimiz, uzun süredir devam eden bir sorunun başka bir ürünü. Plastik üretimi katlanarak arttı ve bunların çoğu tek kullanımlık. Sokaklara, gözden uzak topraklara, nehirlere ve okyanuslara karışıyor, hayvanlar tarafından yutulacak kadar küçük ve havada yüzecek kadar küçük parçalara ayrılıyor. Plastikler, sürdürülemez yöntemlerimizin yüzümüze vuran bir başka tezahürü veya belki daha rahatsız edici bir şekilde, Antroposen sahnesinde sergilenen gezegensel yıkımın birer sanat eserleri.

Kapak görseli: Oceans to Earth

Yazı içi görselleri: Kelly Jazvac

Zeynep Özar Berksü
Zeynep Özar Berksü Tüm Yazıları