preloader

Bvlgari’nin CEO’su Jean-Christophe Babin ile Lüks Üzerine

01.07.2021
Bvlgari’nin CEO’su Jean-Christophe Babin ile Lüks Üzerine

Yazı Boyutu:

Bodrum Yalıkavak’ta yeni mağazasını açan Bvlgari’nin CEO’su Jean-Christophe Babin ile sizleri tanıştıralım! Mücevher dünyasından Bvlgari’nin Romalı DNA’sına kadar birçok konuyu OGGUSTO okurlarına özel anlattı.

Öncelikle Bodrum’da Bvlgari mağazasını görmekten çok memnun olduğumu söylemeliyim. Türkiye’de birçok problem yaşadığımız bu dönemde, böyle büyük bir markanın yeni bir mağaza açması lüks dünya için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Bvlgari’nin CEO’su Jean-Christophe Babin ile Lüks Üzerine

Pandemin yarattığı ekonomik ve sosyal etkiler var ancak bakın biz şu an Bodrum’daki yeni mağazanızdayız… Bvlgari’nin CEO’su olarak Türkiye’ye ilk gelişiniz. Bodrum’a mağaza açmaya nasıl karar verdiniz? Gelecekte Türkiye pazarından beklentileriniz neler?

Şirket olarak aslında oldukça sistematik bir karar aldık ve farklı coğrafyalarda rol almayı amaçladık. Türkiye turistik açıdan yüksek bir potansiyel oluşturuyor. İlk olarak turist kitlesi önemliydi çünkü burada kitle yalnızca Çinlilere veya Endonezyalılara indirgenmiyor, Avrupa’dan gelen turistler burada oldukça fazla. Bu konuda Türkiye ve Rusya oldukça önemli bir yere sahip. Türkiye yalnızca güçlü lokal market potansiyeline sahip olmakla kalmıyor, çok güçlü bir turist destinasyonu olarak da öne çıkıyor ve bizim için dünyadaki en ideal lokasyonlardan biri haline geliyor.

Ayrıca Serenay Sarıkaya’nın bizi temsil etmesinin de Türk piyasasında olumlu etkileri oluyor, insanlar tanıdıkları ve sevdikleri bir yüzü görmeyi seviyorlar.

Siz kariyerinize P&G’de başladınız… Tesadüf ki ben de öyle! Henkel ve P&G geçmişinize baktığımızda FMCG sektöründen geldiğinizi görüyoruz ancak kariyerinizde radikal bir değişim yaptınız, TAG Heuer ve ardından Bvlgari’yle beraber lüks dünyaya girdiniz. İki sektörü de bilen biri olarak ulaşılabilir lüksü ve lüksün geleceğini nerede görüyorsunuz?

Ulaşılabilir lüks ve lüks dünyasını karşılaştırmanın zor olduğunu düşünüyorum. Lüks dünyada yalnızca çok değerli materyaller değil üst seviyede bir işçilik de yer alıyor. Örneğin, Bvlgari’de İtalyan işçiliği kullanırken, saat tasarımlarında İsviçre işçiliği kullanılıyor. Mücevher tasarımlarında son derece pahalı bir iş gücü var ve tabii ki bu fiyatların yüksek olmasına neden oluyor. Bvlgari’de 1500 Euro altında mücevher bulunmuyor çünkü kullanılan materyaller altın gibi değerli ve işçilik çok kaliteli. Değerler bu kadar büyük olduğu ve markamızın çok geniş bir müşteri kitlesi olduğu için kendimizi ulaşılabilir lüksle yarıştırmıyoruz.

Dünya en zengin zamanlarını yaşıyor. Pandemiye rağmen kişi başına düşen gelir, 2021’nin sonunda rekor kıracak. Milyarderlerin sayısı hiç olmadığı kadar yüksek, yokluk içinde yaşayan insanların sayısıysa hiç olmadığı kadar düşük. Ne yazık ki yoksul insanların sayısı günümüzde hala 1 milyar ancak 28 yıl önce bu sayı 3 milyardı… Dünya git gide zenginleşiyor ve bizim lüks ürünlerimize sahip olmak isteyen insan sayısı artıyor.

Ayrıca mücevherlerin uzun ömürlü olması da müşterileri lüks dünyaya çekiyor. Mesela benim parmağımdaki yüzüğün fiyatı 1000 dolardan fazla, yani iPhone’umdan biraz daha pahalı. Ancak telefon birkaç yıl içinde kullanılmaz hala gelecek ama mücevher öyle değil hem iyi bir işçilik var hem de altın gibi çok değerli malzemelerden üretiliyor.

Kısacası, bizim büyümek için ulaşılabilir lükse ihtiyacımız yok, odaklanmamız gereken üst seviyedeki işçiliğimiz, değerli materyallerimiz, orijinalliğimiz ve Romalı DNA’mız.

Bvlgari’nin CEO’su Jean-Christophe Babin ile Lüks Üzerine

Peki, siz lüksü nasıl tanımlarsınız?

Bence lüks kesinlikle kişisel zevklerle ilgili. Lüks kavramı, Hedonizm’den doğmuştur, bu yaklaşımdaki gibi onu tüm iliklerinizde hissetmelisiniz. Bu bazen 10 dakika bile olsa günbatımı izlemek olabilir ki bedava, bazense 2 milyon Euro’luk bir kolye takmak… Yani lüksün standart bir tanımı yok. Duygunun yoğunluğu ve eşsizliği pazar değerine göre çok daha fazla lüksü tanımlar. Dediğim gibi bunlar soyut ya da elle tutulur şeyler olabilir.

{773864}

LVMH Bvlgari’yi satın aldığında gerçekten çok üzülmüştüm çünkü benim için Bvlgari, sektörde büyük aile şirketi olarak kalan tek mücevher markasıydı. Açıkçası markanın DNA’sının değişeceğini düşünmüştüm ama hiç de korktuğum gibi olmadı. Üstelik Bvlgari ailesinden bazı isimler, marka için çalışmaya devam etti. 11 yıl önce hem finansal olarak hem de marka bilinirliği olarak Bvlgari hızlı bir şekilde büyüme kaydetmeye başladı, bu sürecin 9 yılını ise siz yönettiniz. Bu başarıyı nasıl elde ettiniz?

Dediğiniz gibi Bvlgari Romalı bir mücevher markasıydı ve biz DNA’sına hiç dokunmadık. Şirket olarak yaptığımız son şey markaların yapısını değiştirmek… Grup bünyesindeki şirketler, stratejilerini kendileri belirlesinler diye onları teşvik ediyoruz.

Bvlgari için çalışmaya başladığım ilk zamanlarda, markanın Romalı kökenine çok derin bir şekilde indim. Roma’ya gittiğimde beni ilk çarpan şey mücevherin yanında şehrin büyüleyici mimarisi oldu. Mesela Kolezyum’dan çok etkilendim, mimarisi son derece ihtişamlı. Net bir şekilde söylemek gerekirse, bizim kökenimiz Romalı sanatı ve mimarisinden geliyor. Bvlgari’yi anlamak için Romalı kökeni anlamak lazım. Mücevherimizin tasarım dili güçlü bir karaktere sahip. Formlarla ve renklerle değer oluşturuyoruz. Son koleksiyonumuz Magnifica’da Romalı DNA’a çokça gönderme yaptık. Kleopatra gibi farklı karakterlerden ilham aldık. Yani koleksiyondaki mücevherler yalnızca güzel ve eşsiz değil aynı zamanda tarihi bir karakterle ilintili.

Siz bir Bvlgari mücevher giydiğinizde aslında Romalı tarihini üzerinizde taşımış oluyorsunuz. Benim için de bu bir yüzükten veya saatten çok daha önemli…

Bvlgari’nin CEO’su Jean-Christophe Babin ile Lüks Üzerine

Bvlgari’yi birkaç kelimeyle anlatacak olursam; renkli, cesur ve Romalı derdim. Siz markayı nasıl tanımlarsınız?

İhtişamlı, cesur ve öncü olarak tanımlarım.

Sizin yönetiminiz altında Bvlgari mücevherin yanı sıra lüks bir lifestyle marka olarak da konumlanmaya başladı. Otel sektörüne girdiniz, deri ürünler ürettiniz, parfüm sektörüne daha çok yatırım yaptınız…

Ben Bvlgari’ye katıldığım zaman şirketin farklı alanlarında faaliyetleri vardı, böyle olmasından tabii ki çok memnunum. Ancak benim için önemli olan, mücevherin şirketin ana iş odağı olduğunu anlatabilmek. 10-20 yıl öncesine göre bugün Bvlgari öncelikli olarak mücevher sonra saat, sonra parfüm markası. Tabii ki bunların hepsinin mihenk taşı mücevher. Ben şirkete katıldığımda parfüm ve çantaya daha fazla para yatırıyorduk son dönemlerde yatırımlarımız daha çok mücevher üzerine oluyor.

{774026}

Yanılmıyorsam Bvlgari satışlarını son 10 yılda dörde katladı. Bu başarıyı neye borçlusunuz?

Kristal mücevherin gücü bunda çok büyük. Ve tabii ki çok daha evrensel ve ilham verici olan olan Romalı mücevheratçılığının benimsenmesi de bu başarıda büyük rol oynuyor. Ayrıca saat tasarımlarımızın yanı sıra Allegra koleksiyonuyla birlikte sunduğumuz parfümler de çok başarılı girişimler oldu. Çantaları güçlü bir mücevher boyutuna taşıyan aksesuarlar haline getirdik. Böylelikle onlar da Serpenti’nin bir sembolü haline geldi. Serpenti çantalarına baktığınızda çantanın her detayında ustalıkla işlenmiş eşsiz bir ince işçilik, sanatçılık görebilirsiniz. Ünlü isimler tarafından da sıkça tercih edilen Serpenti saat sektörde oldukça özgün bir yere sahip. Parfüm, çanta ve mücevher gibi tüm kategorilerde aynı tasarım kodlarını kullandık.

Serpenti dünyasında yani divanın dünyasında bir saatin, çantanın veya mücevherin aynı Romalı köklerine ait olduğunu görebilirsiniz. Rakiplere bakacak olursanız, ürünlerinin farklı markalardan veya mücevhercilerden gelmiş gibi göründüğünü düşünebilirsiniz. Bazıları Bvlgari’nin stil kodlarını 70’lere benzetir ancak biz bunu Roma İmparatorluğuyla bağdaştırıyoruz. Bu belki bir saat, belki bir mücevher, belki de bir çanta olabilir. Bu mağazadaki koleksiyonu daha iyi anlamak için yakından baktığınızda Bvlgari’nin aynı zamanda bir saat ve mücevher markası olduğunu görmek mümkün. Birbirinden farklı ürünler ortaya konmuş olsa da stilleri aynı. Ancak tüm bunların ortak noktası olarak hemen göze çarpan bir şey var ki o da yılan figürünün Serpenti anlamına geldiği. Bvlgari’nin tüm Serpenti ürünlerine baktığınızda; mücevher, çanta ve hatta Goldea parfüm şişesine kadar yılan figürünü görebilirsiniz. Biz Romalı köklerine dayanan tek bir ilham kaynağını tasarımlarımıza aynı stil koduyla, batı dünyasından modern yüzyıla taşıyarak yansıtıyoruz.

Anladığım kadarıyla koleksiyonunuz yalnızca Roma İmparatorluğu’ndan aldığı ilhamla değil aynı zamanda iletişim şeklinizle de oluşuyor…

Evet, kesinlikle! Örneğin sezonsal olarak konsept mağazasına sahip olması Bodrum’u farklı kılıyor. Ancak Roma’ya, Londra’ya veya Paris’e gittiğinizde oralarda da değişiklik gösteriyor. Çünkü neden bulunduğunuz bölgenin değerleriyle şekillenen bir konsept yaratmayasınız ki? Ancak markanın arka planına baktığınızda her şey Romalı mimarisiyle bağlantılı. Bunu tasarımlarımıza modernize ederek taşıyoruz.

Bvlgari’nin CEO’su Jean-Christophe Babin ile Lüks Üzerine

Bvlgari’nin son 10 yılda büyük bir ilerleme kaydettiğine tanık olduk. Dijitalleşen dünyada çok kanallı bir strateji uyguladınız. Bildiğim kadarıyla 2024’teki beklentiniz e-ticaretin bir numaralı satış noktanız olması… Özellikle yüksek mücevhercilik için bu oldukça zor bir hedef. Peki, lüks dünyasıyla dijitalleşme arasındaki dengelemeyi nasıl sağlayacaksınız, bu konuda beklentileriniz neler?

Ben ROPO model (Research Online, Purchase Offline)’in en kolay satış şekli olduğuna inanıyorum (online’da araştır, offline’da satın al). Çünkü web sitesine istediğiniz her zaman erişiminiz var; burada ürünleri dilediğiniz gibi inceleyebilir daha sonra bir satış noktasından beğendiğiniz ürünü satın almak için randevu oluşturabilirsiniz. Try-on teknolojisi farklı deneyimler sunsa da karar vermek bu konuda zorluk yaratabilir. İşte o noktada mağazaya gittiğinizde gerçek bir alışveriş deneyimiyle alışverişinizi tamamlayabilirsiniz. Bu durumda gelecek çok daha Omni-Channel dediğimiz çok kanallı bir deneyime dönüşüyor. Yani online olarak başlayan deneyim, mağazada son buluyor ve bu işin geleceğine Omni-Channel satışlar hakim oluyor. E-ticaret tek başına bir amaç değil, gelişim getiren araç. Butiklere ve mağazalara ihtiyacımız olduğu gibi, e-ticarete de ihtiyacımız var.

Bvlgari’nin CEO’su Jean-Christophe Babin ile Lüks Üzerine
HyperFocal: 0

Diğer saat şirketleriyle kıyaslandığında, Bvlgari saat sektöründe oldukça yeni. Özellikle son 10 yılda siz bu karmaşık saat endüstrisinde adeta bir mucize yarattınız. Sadece Bvlgari için değil tüm saat sektörü için bir soru sormak istiyorum… Artık saati, zamanı cep telefonlarımızın ekranına baktığımızda görebiliyoruz. Sizin bu karmaşık saat endüstrisine dair beklentileriniz neler?

Bu saatler tıpkı Ferrari gibi. Bir sanat eseri gibi yalnızca teknik açıdan değil aynı zamanda estetik açıdan gösterişli bir enderliğe ve eşsizliği sahip. Bir Ferrari’ye sahip olduğunuzda ona sadece binmek için sahip olmazsınız. Bu sıra dışı güzelliğe sahip olmanın farklı bir hazzı var, aynı şekilde saatler için de bu geçerli…

Serenay Sarıkaya ile çalışmaya nasıl karar verdiniz?

Serenay çok başarılı ve güzel bir kadın, Türkiye’de çok sayıda hayranı var. Serenay’ın duruşunu beğeniyoruz ve Bvlgari’yi iyi temsil ettiğine inanıyoruz.

Bvlgari’nin CEO’su Jean-Christophe Babin ile Lüks Üzerine

Eşinize sadece bir Bvlgari mücevheri alma şansınız olsa hangisini tercih ederdiniz?

Paraiba Tourmaline alırdım! Eşsiz, renkli ve eğlenceli bir parça.

Bvlgari’nin CEO’su Jean-Christophe Babin ile Lüks Üzerine
Özlem Güsar
Özlem Güsar Tüm Yazıları