preloader

Küratör Sohbetleri: Anlam Arslanoğlu de Coster

19.10.2023
Küratör Sohbetleri: Anlam Arslanoğlu de Coster

Yazı Boyutu:

Küratör Anlam Arslanoğlu de Coster ile kapılarını yeni açan Zeyrek Çinili Hamam’daki “Kalıntıların Şifası” sergisi üzerine keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Küratör Sohbetleri: Anlam Arslanoğlu de Coster
Küratör Anlam Arslanoğlu de Coster

“Kalıntıların Şifası” sergisinin teması ve isminin seçim sürecini bize anlatabilir misiniz?

Bu hayli alışılmadık projeyi gerçekleştirebilmiş olmayı Zeyrek Çinili Hamam’ın Kurucu Direktörü Koza Güreli Yazgan’a borçluyum. 2022’nin son aylarında benimle iletişime geçerek hamamın hikâyesini anlattı ve özenli bir arkeolojik bir kazıya dönüşen kapsamlı restorasyonun ardından, hamamın açılışını bir sergiyle yapmak üzere beni davet etti. Koza’nın bu eşsiz tarihi mirası hayata döndürmek ve herkesle paylaşmakla ilgili heyecanı bana da sirayet etti ve kendimi hamamların dipsiz ve çok katmanlı dünyasında buldum.

İstanbul’un UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Zeyrek semtinde bulunan Çinili Hamam, Osmanlı hamam mimarisinin en dikkat çekici örneklerinden biri. 1530-1540 yılları arasında Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa tarafından yaptırılan hamam, Mimar Sinan’ın tasarladığı en eski hamamlardan.

Küratör Sohbetleri: Anlam Arslanoğlu de Coster
Mehtap Baydu, “The Distance Between Me And Everything Else”; 2017

Ailenin bu tarihi mirası korumak ve onarmakla ilgili çabaları benim için kadınların başrolü oynadığı destansı bir kahramanlık hikâyesi gibi. Aslında The Marmara Grubu pekâlâ kolay yolu seçerek açılışı hamamı ısıtıp yıkanmaya açarak yapabilirdi, ama meşakkatli restorasyon sürecini başlatan ve yıllarca sürdüren annesi Bike Gürsel gibi Koza da zor yolu seçerek bir sergiyle başlamayı seçmişti. Bunun temel sebebi ise binbir emekle şehre kazandırılan bu tarihi mirası, işleyen bir hamam olmadan önce geniş kitlelerle buluşturabilme arzusuydu. Diğeri de Osmanlı döneminde hamamların aidiyet yaratan, toplulukları bir araya getiren toplumsal bir fonksiyonları olmasıydı. Koza da bu kaybolan sosyal rolü kültür sanat ile tekrar üstlenmeyi hedefliyordu.

“Kalıntıların Şifası” sergisi, işte bu özel hamamın olağanüstü yeniden doğuş serüveninden ilham alıyor. Hem Zeyrek Çinili Hamam’ın tarihçesi ve restorasyon süreci hem de genel anlamda hamamların sembolik dünyasıyla ilgili araştırma yaparken öğrendiklerim ve keşfettiklerimin beni dönüştürmeye başlaması da serginin omurgasını oluşturdu.

Üçlü anlam taşıması sebebiyle tam çevirisi mümkün olmayan İngilizce sergi başlığı “Healing Ruins”, kalıntıların (ruins) kendiliğinden şifalı (healing) olmasını vurgulamaktan ziyade, tarihi, toplumsal ve ruhsal harabeleri (ruins) onarma eyleminin (healing) üzerimizdeki iyileştirici, dönüştürücü etkileri üzerine düşünmeye davet ediyor. İngilizce başlığın ilk bakışta pek akla gelmeyen üçüncü okuması olan “İyileşmek Harap Eder” ise, hamam ritüellerinde olduğu gibi, arınmanın, yaratmanın ve onarımın ancak meşakkatli süreçlerden geçerek mümkün olabileceğini ima ediyor. Benim için serginin yaratım süreci tam da böyle oldu. Sergi için mekâna özgü iş üreten çoğu sanatçı için de böyle olduğunu söyleyebilirim.

Bu sergiyi düzenlerken ne gibi ilham kaynakları ve başvurduğunuz referanslar oldu?

Küratör Sohbetleri: Anlam Arslanoğlu de Coster

Zeyrek Çinili Hamam’ın açılışı vesilesiyle kıymetli akademisyenlerin katkılarıyla hazırlanan ve şu an müze mağazasında satılan kapsamlı kitap ve müze ekibiyle konuşmalarım en büyük yol göstericim oldu. Tülay Taşçıoğlu’nun ‘Türk Hamamı‘ kitabı ve Murathan Mungan’ın ‘Hamamname’si de hep başucumdaydı.

Zoë Paul, “Legs Folded”, 2023

Serginin omurgasını oluşturan nosyonlar olan tensel, düşünsel ve tarihsel katmanlar; zihnin ve harabelerin arkeolojisi; mitler, zıtlıklar, dört element, dönüşüm gibi konularda da okumalar yaptım. Gaston Bachelard’ın temel elementler üzerine yazdıkları, Freud ve Jung’un arkeolojiyle ilgili çalışmaları, antik kültürlerde ritüeller üzerine araştırmalar ve hamamların kültürel tarihiyle ilgili Ralph J. Poole gibi akademisyenlerin çalışmaları da bana ışık tuttu. Hatta hâlâ bu konular üzerine çalışmayı sürdürüyorum.

Sergi için eser seçerken hangi kriterleri göz önünde bulundurdunuz?

“Kalıntıların Şifası” için yakın bir arkadaşımın deyimiyle otobiyografik bir sergi diyebiliriz. Koza Güreli Yazgan beni Zeyrek Çinili Hamam’da bir sergi yapmak üzere davet ederek, yıllardır zihnimde dolaşan arkeoloji ve tarihe olan merakım ile güncel sanatı birleştirme hayalimi gerçekleştirmek adına bana alan açmış oldu.

Dolayısıyla hangi sanatçıları ya da eserleri göstereceğimi düşünmeden önce, ilk olarak bu eşsiz hamamın tarihi ve restorasyon süreci ile Osmanlı’da hamamların kültürel tarihini özümsemeye çalıştım.

Küratör Sohbetleri: Anlam Arslanoğlu de Coster
Francesco Albano, “Shipwreck”; 2014

Sergide Türkiye ve yurt dışından, toplam 9 farklı ülkeden 22 sanatçının 60’a yakın eseri yer alıyor. Hamama sergi için ilk geldiğim anda gözümün önünde, spesifik noktalarda beliren, adeta hamamın bana fısıldadığı işler oldu: Francesco Albano’nun Shipwreck isimli işi, Marion Verboom’un Tectonies serisi, Lara Ögel’in asaratonları ve Candeğer Furtun’un işlerini bunlar arasında sayabilirim.

Bu sergi tarihi hamamın iç bölümleri ile Bizans sarnıçlarını kapsayan ilk ve son sergi olduğu için sergide yer alan 22 sanatçıdan 12’sini de mekâna özgü eserler yaratmaları için davet ettim. Serginin ana temaları arkeoloji, harabeler, psikanaliz ve mitler gibi şahsi ilgili alanlarımla ilişkili olduğu için bu sanatçılar uzun zamandır işlerini takip ettiğim isimlerdi. Seçim süreci hayli içgüdüsel bir şekilde gelişti.

Sergide yer alan eserlerin sanatçılarla nasıl bir iş birliği içinde seçildiğini anlatır mısınız?

Sergi için mekâna özgü eserler üretmek üzere Francesco Albano, Adrian Geller, Alice Guittard, Başak Günak, Maryam Hoseini, Ahmet Doğu İpek, Lara Ögel, Zoë Paul, Daniel Silver, Panos Tsagaris, Ezgi Türksoy ve Elif Uras’ı davet ettim.

Tabii ki her sanatçıyla farklı bir süreç yaşandı ve hepsinden tek tek bahsetmek güç. Davet ettiğim her isimle konuşmalarımız birbirimizi besledi. Sergi için özel olarak üretilmemiş, var olan eserleri ise ben kendi yürüttüğüm araştırma sonucu seçtim.

Burada halihazırda var olan ya da yeni yaratılan işlerin yalnızca değindiği meseleler değil, kullandıkları malzemeler de önemli, çünkü onlar da hamamla hem sembolik, hem de fiziksel ilişkileri düşünülerek, özenle seçildi.

Küratör Sohbetleri: Anlam Arslanoğlu de Coster
Daniel Silver, Guy & Jonny & Lilia and Wade & Sandy & Tracy Leigh; 2016

Sergide heykeller, resimler, fotoğraflar, desenler, ses ve video yerleştirmeleri ile mekâna özgü yerleştirmelere rastlamak mümkün. Malzeme olarak ise mermer, pirinç, çini gibi hamamın baskın mimari öğelerini kullanan işlerin yanı sıra, hamam ritüellerini hatırlatan ipek, parafin, seramik gibi malzemeler de sergide yer alıyor.

Örneğin Elif Uras, New York’ta yaşayan bir sanatçı ama sergiye özel iki yerleştirmeyi Türkiye’de üretti. İşlerinden ilki Cosplay, Zeyrek Çinili Hamam’ın yurt dışına satılan İznik çinilerinden kalan yegâne panellerin hamamın erkek bölümünde olması üzerine düşünmemiz üzerine başladı. Hamamlarda kadınların tecrübeleriyle ilgili elimizdeki kısıtlı kaynaktan biri olan Lady Montagu’nun mektupları ile minyatürler ve oryantalist resimde hamam ve kadın tasvirleri üzerine diyaloglarımız sonucu, Elif kadın bölümü için İznik çinileri üzerine yeni bir iş üretti. Elif’in ikinci yerleştirmesi ise erkek bölümündeki halvetlerden birinde yer alan Fısıltı Odası. Üç farklı form ve mermerden heykeller ile sanat tarihindeki farklı kadın arketiplerine referans veriyor ve unutulan kadınların ruhunu, ritüellerini ve bedenlerini tekrar hamama taşıyor.

Sergiye dahil edilen sanatçıların eserleri arasında nasıl bir diyalog veya etkileşim yaratmayı hedeflediniz?

Eserlerin hem içinde bulundukları mekânla hem de birbiriyle konuşması benim için çok önemliydi. Hem anlattıkları hikâyeler, hem de fiziksel varoluşları itibarıyla ilişki içinde olması için gayret gösterdim. Bazı bağlantılar ise eserler mekâna geldiklerinde ortaya çıktı. Örneğin Marion Verboom’un Tectonies isimli totemlerinin çıkış noktası olan Delfi tapınağındaki kutsal Omphalos taşı, bu eserlerin hemen arkasında Eyes wide sees infinite lives yerleştirmesi yer alan Zoë Paul için de çok önemli ve Zoë, Delfi yakınlarında bir köyde üretimini sürdürüyor.

Sergide yer alan eserlerin yerleştirilme ve düzenlenme sürecinde nelere dikkat ettiniz?

Mekâna özgü üretilen eserler için davet ettiğim her sanatçı, hamamın mimarisi, tarihi ve sembolik dünyasının farklı öğelerine yöneldi. Kimi zaman ben sanatçılara spesifik bir lokasyon önerdim, örneğin Panos Tsagaris’in yeni işi ya da Lara Ögel’in Asaraton yerleştirmesi bu şekilde doğdu. Kimi zaman da konuşmalarımız ve sanatçıların araştırmaları sonucu çıkan işler yerlerini doğal olarak buldu: Varlığı restorasyon sayesinde keşfedilen Bizans sarnıçlarında bulunan kalyon çizimleri Adrian Geller’in, kazı sürecinde açığa çıkan spolia malzemelerin hayaletleri ise Ahmet Doğu İpek’in işlerinde karşımıza çıktığı için onların sarnıçlarda sergilenmesi kaçınılmazdı.

Sergi sürecinde karşılaştığınız en büyük zorluklar ve bu zorlukların üstesinden gelme yöntemleri nelerdi?

Küratör Sohbetleri: Anlam Arslanoğlu de Coster

Sergiye davet edildiğim andan itibaren hamamı bir dekor ya da bir fon olarak kullanmak istemediğimi biliyordum. Lakin yeni restore edilmiş tarihi bir kültürel miras alanında olduğumuz için buranın kısıtlarını da dikkate almamız gerekti. Üstelik Mimar Sinan’ın bir başyapıtında, onun gölgesinde çalışıyorduk. Sergideki işlerin ve genel temanın doğrudan bu hamamla bir ilişki kurması ama kitsch bir yere kaymaması gerekiyordu.

Candeğer Furtun, “Legs”; 1994

Duvarlara ya da tavana bir şey asamadığımız gibi, bir insan eninde olan dar hamam kapılarından pek çok var olan eser geçmiyordu ve sadece insan gücüyle taşınabilecek eserleri içeri alabiliyorduk. Hamamın yapısı itibarıyla sadece doğal ışıkla gezilecek bir sergi tasarlamak mümkündü. Ayrıca sergileme elemanları ya da kaide kullanımını çok zor kılan uhrevi atmosferi göz önünde bulundurmamız gerekti. Bir de restorasyon o kadar başarılıydı ki, burada en ufak bir eksik ya da fazla nota bile kompozisyonu bozmaya yetiyordu.

Belki bazıları mekân bu kadar güzel olunca içine ne yerleştirilse güzel olacağını düşünebilir ama aslında bu kadar özenli bir restorasyonun ardından yaratılan o hassas harmoniyi bozmamak için çok dikkatli yaklaşmam gerekti. Ayrıca eserlerin normalde sergilendiği galeri ve müze yapılarından çok farklı bir mimarinin içerisinde, devasa bir ölçekte nasıl varolacağını bilmek eserler mekâna gelene kadar mümkün olmadığı için aslında çoğu zaman risk almak durumunda kaldım.

Her şeye rağmen, bu zorluklar beni de, sanatçıları da daha yaratıcı olmaya zorladı. Burası normal bir sergi alanı olmadığı için, aslında hamamın beni yönlendirmesine izin vermeyi öğrendim.

“Kalıntıların Şifası” sergisinin izleyicilere iletmek istediği özel bir mesajı veya deneyimi var mı?

Bu sergi, Zeyrek Çinili Hamam ısıtılmadan önce mimari detaylarını ücretsiz olarak ve hamam ritüellerinden bağımsız, giysilerimizle deneyimlemek için son fırsat. Ayrıca, sanatçıların hamamla konuşan işleriyle açtığı görsel ve düşünsel dünya, bizim hamamın tarihi, mimarisi, kıvrımları ve sırlarıyla içgüdüsel bir ilişki kurmamıza olanak tanıyor. Örneğin, hamamın kubbelerindeki yıldızlar ve göbek taşının altındaki cehennemlik arasındaki ilişki ve ruhsal harabelerin dünyası Francesco Albano’nun işlerinde görünür oluyor. Erkek tarafının sıcaklığının duvarlarına 18. yüzyılda eklendiği saptanan ve Zeyrek Çinili Hamam Müzesi’nde sergilenen Hamamiye’nin dizeleri, Başak Günak’ın ses yerleştirmesiyle suyun hafızasını bugüne taşıyor.

Sergi, ziyaretçilerin hamamla bir aracı olmadan, metin ya da yoruma ihtiyaç duymadan ilişki kurabilmeleri umut edilerek kurgulandı. O yüzden ziyaretçiler diledikleri sırayla, isterlerse hiçbir bilgiyi okumadan sergiyi gezebilirler. Benim için önemli olan gelenlerin eserler ve mekânla kurdukları bireysel bağ. Beni en mutlu eden anlar, sergiyi benden dinlememiş, hatta beni tanımayan insanların açılış döneminde sergiden çıkıp bana sarılıp kimi zaman ağladıkları, kimi zaman şahsi ruhsal harabeleriyle ilgili detayları paylaştıkları ya da benim bir yerde yazmadığım ama zihnimde kurguladığım detayları hissedip onları bana aktardıkları anlar oldu.

Kapak fotoğrafı: Elif Kahveci

{196130}

Sinem Genç
Sinem Genç Tüm Yazıları