preloader

Teknoloji ve Sanatı Buluşturan Sanatçı: Refik Anadol

01.03.2022
Teknoloji ve Sanatı Buluşturan Sanatçı: Refik Anadol

Yazı Boyutu:

3D imkânlarının sınırlarını zorlayarak yapay zekâ, veri bilimi ve makine öğrenmesi teknolojilerinin yardımıyla eserlerini üreten Refik Anadol’un hayatı ve eserlerini keşfedin.

Refik Anadol’un Hayatı

Medya sanatçısı ve yönetmen olan Refik Anadol, 1985 yılında İstanbul’da doğmuştur. Los Angeles’ta yaşayan sanatçı UCLA’nın Tasarım Medya Sanatları Bölümü’nde öğretim görevlisidir. Parametrik veri heykel yaklaşımıyla mekâna-özel kamusal sanat alanında, immersive enstalasyon yaklaşımıyla ise canlı işitsel-görsel performans alanında çalışır. Anadol’un çalışmaları mimari ve medya sanatları arasında melez bir ilişki yaratarak dijital ve fiziksel varlıklar arasındaki mekânı inceler. Eğitim olarak California Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü’nde Medya Sanatı yüksek lisans eğitimi, Bilgi Üniversitesi’nde ise Görsel İletişim Tasarım ve Fotoğraf, Video eğitimi almıştır.

Teknoloji ve Sanatı Buluşturan Sanatçı: Refik Anadol

Refik Anadol, 3D imkânlarının sınırlarını zorlayarak yapay zekâ, veri bilimi ve makine öğrenmesi teknolojilerinin yardımıyla ortaya dijital bir varlık çıkarıyor. Sanatçı yapmış olduğu çalışmaları şu şekilde özetliyor: “İnsan ve makine arasındaki diyaloğun derinleşebilme ihtimali ya da bir makinenin insana daha önce sormadığı soruları sordurma potansiyeli çok kuvvetli bir anlam içeriyor ve bu ihtimali kuvvetlendiren bir deneyime dönüşüyor ve bu da görünmeyeni görünür kılmaya çabalıyor.“

Kısacası sanatçı ilhamını bilim ve teknolojiden alıyor. Bilim ve teknolojiyle birlikte izleyiciyi sarmalayan deneyimlere de önem veriyor. Mimariyi kanvas gibi kullanıyor ve bunun üzerine bilim ve teknolojiyle birlikte hikâye tasarlıyor. Dünyanın birçok ülkesine konuşmalar veren ve eserleri sergilenen sanatçı bugüne kadar pek çok ödüle de sahip olmuştur. Bu ödüllerden bazıları şunlardır: Microsoft Research’s Best Vision Award, German Design Award,UCLA Art Architecture Moss Award, University of California Institute for Research in the Arts Award, SEGD Global Design Awards and Google’s Art and Machine Intelligence Artist Residency Award.

Eserleri

Günümüzde birçok firma müşterilerine iyi hizmet verebilmek için topladıkları verilerle yeniden üretim yapıyorlar. Sanatçı Refik Anadol da Siemens firmasının alıcılarından topladıkları bilgilerle onları memnun etme çabasından esinlenerek ve de her türlü veriden yola çıkarak insanı daha mutlu edebilmenin yollarını sanatıyla araştırıyor. Görünmeyenleri görünür kılabilmek için yapay zekâyı kullanarak düşüncelerimizi dijital sanat eserine dönüştürüyor.

Boston Rüzgarı: Data Resimleri

Refik Anadol, Boston Logan Airport’ta bir yıl boyunca rüzgarın hızı ve yönünü yirmi saniye aralıklarla okuyan, analiz eden ve görselleştiren bir dizi yazım geliştiriyor. Daha sonra bu verileri 180×400 cm ölçülerinde, dijital tuvaller kullanarak, Boston’un rüzgar verisini şiirsel bir dille görselleştiriyor. Dört farklı dinamikte tuval ortaya çıkıyor. Böylece sanatçı rüzgarın görünmez güzelliğini görünür kılıyor.

Eriyen Hafızalar

Teknoloji ve Sanatı Buluşturan Sanatçı: Refik Anadol

Sanatçı bu çalışmasında hafızamızdaki duygu yüklü anılara yöneliyor. Mutlu, hüzünlü, zayıf ve güçlü anılar. Sanatçının halen öğretim görevlisi olarak çalıştığı Kaliforniya Üniversitesi nöroloji laboratuvarları uzun zamandır beyin dalgalarını veriye dönüştürme ve bunu analiz etme üzerine çalışmalar yürütüyor. Fakat insanların beyin dalgalarını kolayca alıp, kamuya açık olarak kullanmak çok mümkün değil. Bu yüzden de Kaliforniya Üniversitesi çatısı altında insanların anıları isimsiz olarak toplanmış ve sadece üniversite içinde, izin alınarak kullanabiliyor. Refik Anadol da işte bu verileri kullanarak insanların mutlu, hüzünlü, neşeli, kederli ve daha birçok çeşit anısını alıyor ve frekansları makine öğrenmeyle görselleştiriyor.

Arşiv Rüyası

Sanatçı SALT Galata Araştırma arşiv koleksiyonu için 2017 yılında gerçekleştirdiği çalışmada bir milyon 700000’i aşkın belgenin her birini, özelliklerine göre makine zekâsıyla sınıflayan algoritmalarla bir medya enstalasyonunda görselleştirdi. Anadol’un bu çalışmasında çıkış noktası Jorge Luis Borges’in ‘Babil Kitaplığı’ isimli öyküsüdür. Arjantili yazar Jorge Luis Borge ‘Ben cenneti hep bir çeşit kütüphane olarak düşlemişimdir’ der. Fakat yazar sadece cenneti bir kütüphane olarak düşlemekle kalmaz evreni de ‘Ficciones: Hayaller ve Hikayeler’ kitabında yer alan ‘Babil Kitaplığı’ isimli kısa öyküsünde sonsuz bir kütüphane olarak tasarlar.

Bu projeyi gelecekten bir önerme olarak gören fakat projenin bir bilimkurgu hikâyesi olmadığını düşünen sanatçı bu çalışma için bir algoritma geliştirir. Bu algoritma sayesinde veri yığınlarını benzerliklerine göre meta veriyle beraber ya da meta verisiz, ön yargılı veya önyargısız şekilde bağlantılarına göre bir mekân yaratır. Bağlantılar tarihsel eğilimlerle şiirsel bir atmosfer yaratır. Mekân içerisinde bulunan kişiye mekânın detaylarına kadar bilgi veren bir veri yığını sunulur.

Sonsuzluk Odası

Teknoloji ve Sanatı Buluşturan Sanatçı: Refik Anadol

Akbank ve Bigumigu dünyanın en büyük dijital inovasyon etkinliği SXSW 2017’de Art Program başlığı altında Refik Anadol’un Infinity Room (Sonsuzluk Odası) isimli yerleştirmesini sergiledi. Kenar uzunluğu 4 metre olan kocaman bir küpün içine girerek deneyimlenen yerleştirmede mimarinin sınırları olmasaydı, köşeler ve kenarlar olmasaydı içinde bulunacağımız gerçekliğin nasıl bir hal alacağı sorgulanır. Yerleştirmenin içine girdiğiniz zaman adeta bir boşluk içerisinde olmanın kırılgan noktaları yukarı ve aşağı baktığımız zamanlarda daha da gerçek olur. Kendimizi hem bir gökdelenin tepesinde hem de bir kuyunun dibinde hissedebiliriz.

Liminal Oda

Teknoloji ve Sanatı Buluşturan Sanatçı: Refik Anadol

Sanatçı bu projesinde sesle ve görselle izleyiciyi içine alan, sarmalayan dijital bir ortam sunuyor. Fiziksel olmayan bir yerin içerisinde gerçeklik algısı bir süreliğine kaybolur. Çağdaş algoritmalarla yaratılmış bu şiirsel mekâna ‘Liminal Oda’ ismi verilir. Bu projede sınırlılık kavramını dijital bir görselle anlatabilmek için geleneksel düz sinema projeksiyon ekranı üç boyutlu kinetik ve arkitektoniğe dönüştürülür. Böylece izleme deneyiminde normal sınırlar aşılmış olur. Bu deneyimleme odasında ışık, gerçek ve sanal alemi birbirinden ayırt etmek için kullanılır. Bu sanal ortamdaki sürükleyici deneyimlemeyle bedenleşmiş kişiler üzerindeki etkileri tartışılır. Normal bir dünyada yaşayan bireylerin bu tür ütopik ortamlar alışılmış algılarını ve kültürel önyargılarından onları kurtararak çevreyi taptaze bir şekilde yeniden algılamalarına sebep olur.

Mekâna Özel Tasarımlar

Teknoloji ve Sanatı Buluşturan Sanatçı: Refik Anadol

Dijital yerleştirmelerinin yanı sıra Anadol dış mekânlarda da görsel tasarımlar gerçekleştiriyor. Yükselen binalar ve kamusal mekânlar sanatçının ürettiği yeni medya sanatıyla kentli insanla iletişime geçiyor. Refik Anadol bu projesini ‘Her bir şekil arşivden alınan bir bilginin temsili. Bu algoritmaları bir fırça gibi kullanmak. Şiirdeki denge gibi. Bazen karşınıza çıkan sonuçlar gerçek, bazen makine tarafından yaratılmış oluyor. Ürettiğim her proje bir çeşit bilim kurgu hikâyesi. Bu hatırlayan, öğrenen ve hayal eden bir bina hakkında.’

Mekâna-özel çalışmaları şuralarda sergilendi: Walt Disney Sergi Salonu (ABD), Hammer Müzesi (ABD), Uluslararası Dijital Sanatlar Bienali Montreal (Kanada), Ars Electronica Festivali (Avusturya), l’Usine | Genève (Isviçre), Arc De Triomf (Ispanya), Zollverein | SANAA’s School of Design Binası (Almanya), santralistanbul Çağdaş Sanat Merkezi (Türkiye), Outdoor Vision Festivali SantaFe New Mexico (ABD), Istanbul Tasarım Bienali (Türkiye), Sydney City Art (Avustralya), Lichtrouten (Almanya).

Feride Çelik
Feride Çelik
editörün tüm yazıları