preloader

Asırlık Tatlılar ve Şekerlemeler

08.12.2021
Asırlık Tatlılar ve Şekerlemeler

Yazı Boyutu:

Akide şekerinden lokumlara, badem ezmesinden baklavaya… Asırlık lezzetler sunan, çay ve kahve keyfine eşlik edecek tatlılar, şekerler bulabileceğiniz lezzet adreslerini siz de keşfedin.

Türk mutfağında lezzetli yemekler kadar tatlılar ve şekerler de çok önemli bir yere sahiptir. Harika bir yemeği tatlı ile sonlandırmak, bir kahve veya çay keyfine çifte kavrulmuş lokumların, tatlıların eşlik etmesi vazgeçilmezdir. Akide şekerleri, lokumlar, ezmeler, baklavalar… Davetlerin, bayram ziyaretlerinin, evlerde ağırlanan misafirlere sunulan lezzetlerin de olmazsa olmazıdır tatlılar ve şekerlemeler.. İstanbul’da bu lezzetleri tadabileceğiniz asırlık mekanları sizin için bir araya getirdik. Keyifli bir çay saatinde veya kahve keyfinde siz de bu lezzetleri keşfedin!

Hicipoğlu Şekercisi (1745)

‘’300 yıldır değişmeyen lezzet’’

Asırlık Tatlılar ve Şekerlemeler

Hicipzade Hacı Mustafa Efendi, İnebolu’dan İstanbul’a geliyor ve burada bir helvacı dükkanı açıyor. Hayatının dönüm noktası, padişahın yediği helvayı çok beğenmesine dayanıyor. Padişah yediği helvadan sonra ‘’Ağzıma bayram geldi’’ diyor ve böylelikle Hacı Mustafa Efendi, saray mutfağında I.Mahmud’a helvacıbaşılık yapmaya başlıyor. Hicipzade Hacı Mustafa Efendi o dönemde icra ettiği mesleğinde ve ticarette büyük bir başarı kazanarak oldukça varlıklı oluyor.

Asırlık Tatlılar ve Şekerlemeler

Eminönü’de Rüstem Paşa Camii’nin hemen arkasında yer alan Hicipoğlu Şekercisi sevenlerini 300 yıldır değişmeyen ve saray mutfağından günümüze kadar gelen lezzetlerle buluşturuyor. Dedesinin sanatını aynı incelikle devam ettiren Cemal Hicipoğlu, imalathaneye 300 yıl boyunca bir kez bile glikoz girmediğini bir röportajında belirtmiştir. Cemal Hicipoğlu’nun 16o yıllık bir bıçakla akide şekerlerini kestiğini de öğreniyoruz. Formüller hiç değişmemiş ve yeni bir şube açmayı düşünmemişler. Geleneksel yani el yöntemiyle üretilen lokumların; fıstıklı, çifte kavrulmuş, sade, güllü, limonlu, çam reçineli, elmalı, kakaolu, fındıklı, cevizli lokum çeşitleri bulunmakta. Şekerci de bulunan çeşit çeşit akide şekerleri de el yapımı. Daha birçok şeker çeşidi bulunan Hicipoğlu Şekercisi’nde zamana yenilmeyen kıymetli el emeği lezzetleri mutlaka tatmalısınız.

Şekerci Hacı Bekir (1777)

‘’Hacı Bekir Efendi, zenaati sanata çeviren yaratıcı yeteneğiyle İstanbul Mutfağı’na bir şeker bahçesi ve dünya mirası bıraktı.’’

Asırlık Tatlılar ve Şekerlemeler

Hacı Bekir Efendi, 1777 yılında Kastamonu’dan İstanbul’a kültürel bir değer yaratacağını bilmeden geliyor ve Bahçekapı Semti’nde küçük bir şekerci dükkanı açıyor. Bu küçük dükkanda lokum, akide gibi şekerlemeleri kendisi imal edip satmaya başlıyor. Günümüzde yeri doldurulamayan, dünyanın tadını bildiği lokumun yaratıcısı Hacı Bekir Efendi. 1777 yılından bu yana dört farklı asıra eşlik eden ve beş kıtanın damağından geçmiş değerli bir mazi.. Elbette bu nefis lezzet, o dönemde saray mutfağının da kulağına gidiyor. Sarayın şekerlemeleri 1820 yılında Hacı Bekir Efendi imalathanesinden alınmaya başlanıyor ve Hacı Bekir, Şekercibaşı ünvanına layık görülüyor.

Asırlık Tatlılar ve Şekerlemeler

Maltalı Ressam Amadeo Preziosi’nin, Hacı Bekir ustayı lokum satarken çizdiği portre.

Günümüzde, Hacı Bekir Efendi 1777 yılında açtığı ilk dükkan ve sonrasında açılanlarla beraber 8 noktada değerli lezzetlerini sevenleriyle buluşturmakta. Lokumun yaratıcısı Şekerci Hacı Bekir’in tüm lezzetleri denemeye ve görmeye değer.

(Eminönü Merkez A Şubesi: Hamidiye Cad. No:33 Eminönü /Fatih 0 212 522 06 66)

Şekerci Cafer Erol (1804)

‘’İki yüzyıllık tatlı bir hikâye’’

Asırlık Tatlılar ve Şekerlemeler

1700’lü yılların sonunda Taşköprülü Müftügiller özel beylik olarak seçilerek Osmanlı Sarayı’na kabul edilmiş… Müftügiller, sarayda çeşitli konumlarda çalışmaya başlarlar. Genel olarak helvahane, şekerhane, tatlıhane gibi sarayın tatlı üretilen bölümlerinde çalışmaları şekercilikte hakiki bir tecrübe kazanmalarını sağlar. Bu saray mutfağı deneyimi Mehmet Efendi’yi 1807 yılında İstanbul’a gelip şekerci dükkanı açmak için cesaretlendirir. Böylelikle sanatını kendi dükkanında gerçekleştirebilecektir. Ne yazık ki birçok dükkan sahibi Birinci Dünya Savaşı sonrası ve büyük İstanbul yangını döneminde memleketine geri dönmek zorunda kalmıştır. Bu yangında dükkanını kaybeden Mehmet Efendi’de memleketine dönenler arasındadır.Dedesinin izinden gitme cesaretine sahip ve yarım kalan İstanbul hikayesini tamamlamak için kendine söz vermiş torun Cafer Erol, 1935 yılında Eminönü’de bir şekerci dükkanı açar. Eminönü’den sonra Beyoğlu ve Kadıköyde’de 2 ayrı dükkan açılır. Bu üç dükkanın işletilmesi 1945 yılına kadar devam eder ve daha sonra yalnızca Kadıköy mevkiinde sevenleriyle buluşmaya başlar. Yıllar geçer fakat lezzet ve kararlılık aile için aynı kalmaya devam eder. 1992 yılından bu yana Cafer Erol’un çocukları da bu hikayeyi sürdürmeye devam eder. Böylelikle bize kalan da, yaşanılan zorlu mücadelelerden sonra iki kuşağın değerli bir armağanıdır.

Asırlık Tatlılar ve Şekerlemeler

Şekerci Cafer Erol, İstanbul’daki 6 farklı şubesinde iki yüzyıllık bir tarihi olan tatlılarla sevenlerini buluşturuyor. Misafirler 25’ten fazla akide şekeri, lokum, çikolata ve çeşitli tatlılarla zamanda lezzetli bir yolculuğa çıkıyor.

(Yasa Cad. No:19, Kadıköy, (216) 337 11 03)

Karaköy Güllüoğlu (1843)

‘’Gaziantep’ten İstanbul’a gelen lezzet’’

Asırlık Tatlılar ve Şekerlemeler

1800’lü yıllardan beri baklavacılık yapan Güllü Ailesi, bu aile geleneğini eşsiz lezzet ve yılların verdiği emek sayesinde günümüze kadar taşımıştır. Ailede baklavacılığa başlayan ilk kişi, Hacı Mehmed Güllü’dür. Kendisi baklavacılığın inceliklerini öğrenebilmek ve meslekte yol kat etmek adına Halep ve Şam’a gitmiştir. Gaziantep’e döndüğünde ise bir baklava tezgahı kurmuştur. Hacı Mehmed Güllü’nün dört oğlu da baklavacı olarak yetişmiş ve ailenin geleneksel hikayesi böyle başlamıştır. Yıllar ilerledikçe civar illere de gönderilen baklavalar şöhreti Gaziantep’in dışına da taşıdı. Talebin fazlalığı Mahmud Güllü’nün torunu Mustafa Güllü’ye leziz baklavaları İstanbul’a taşıma cesareti verdi. Yıl 1949’ken Karaköy’de açılan ilk baklava dükkânı açılmıştı. Karaköy Güllüoğlu, değerli mazisini lezzet ve aile geleneğinden alan meşhur baklavalarıyla o zamandan bu yana baklavanın İstanbul’da akıllara gelen ilk adresidir.

Asırlık Tatlılar ve Şekerlemeler

Mustafa Güllü, İstanbul’da baklava kültürünü yaygınlaştırabilmek için de birçok yola başvurmuş. O dönemden şöyle bahsediyor: “Birkaç yıl bedava baklava ikram ettik. Bedava baklava ikramı için davetiye yerine geçen el ilânları bile bastırıp sokaklarda dağıttırdık. Baklavanın kilosu 5 lira idi. Taksim’den, Nişantaşı’ndan, Şişli’den telefon ile sipariş verenlere yol masrafı almadan baklava gönderdik. Bir yandan da Atlas Sineması’nda reklam filmi göstererek, gazete ve dergilere reklam vererek, tünel ve tramvaylara reklam levhaları astırarak baklavayı tanıtmaya çalıştık. Ama asıl reklamı baklavamızı tadanlar yaptı.” Bu çabalarla halka tanıtımı yapılan leziz baklavaların tüm dünya tarafından müdavimleri bulunuyor. Karaköy Güllüoğlu 5 kuşaktır yaşamaya devam ediyor.

(Rıhtım Cad. Katlı Otopark Altı No:3-4 34425 Karaköy- İstanbul)

Hafız Mustafa (1864)

‘’Poğaçayı imal eden ilk kişi’’

Asırlık Tatlılar ve Şekerlemeler

Şekerci Hafız Mustafa, Hacı İsmail Hakkı Bey tarafından 1864 yılında İstanbul Bahçekapı’da kurulmuş ve ardından mahdumu Hafız Mustafa tarafından devralınmıştır. Hafız Mustafa, poğaçayı ilk bulan ve imal eden kişidir. 1926 ve 1938 yılları arasında Avrupa’da kazandığı 11 adet madalya ile imal edilen ürünlerin şöhreti tüm dünyaya yayılmıştır. Günümüze 157 yıllık değerli bir maziden gelen kıymetli lezzetlerle 15 farklı şubede buluşabiliyoruz. Geniş ürün yelpazesi olan lezzetlerde glukoz yerine şeker pancarı, gıda boyası yerine ise doğal kök boyası ve doğal meyve özleri tercih ediliyor. Hafız Mustafa, 1864 yılından beri tarihe yenilmemesine hiç şaşırmadığımız lezzetlere sahip.

(Hafız Mustafa 1864 Bahçekapı Hobyar Mh. Hamidiye Cd. No: 20/C, Eminönü 0 212 513 36 10)

Baylan (1919)

Arnavutluk’tan İstanbul’a gerçekleşmeye gelen bir düş…

Asırlık Tatlılar ve Şekerlemeler

Filip Lenas 1919 yılında İstanbul’a göç ediyor. Lenas’ın bu göçü henüz 16 yaşındaykendi ve tek bir düşü vardı; iyi bir pastacı olmak. Bu sebeple Fransızların işlettiği Mulatier’de çalışıyor burada ünlü pastacı M. Moulatier’e çıraklık yaparak mesleği öğreniyor. Burada mesleğin inceliklerini öğrenerek günlerini geçiren Lenas, 1923 yılında kuzeni Yorgi Kiriçi ile birlikte düşünü hayata geçiriyor. Lenas ve kuzeni, Beyoğlu Deva Çıkmazı’nda bulunan ilk pastanelerini ‘’Loryan’’ adıyla açıyor. Loryan’ın adı çok kısa süre içerisinde dönemin ünlü pastaneleriyle birlikte anılmaya başlıyor. Zamanın şartları nedeniyle taşınmalar olsa da, Baylan’ın ünü büyümeye ve şube sayısı artmaya hep devam ediyor. Baylan Beyoğlu şubesinin Türk edebiyat tarihinde de önemli bir yeri vardır. Dönemin ünlü sanatçılarının buluşma noktası haline gelmiştir. Atilla İlhan, Behçet Necatigil, Peyami Safa, Orhan Kemal ve aralarında daha nice değerli ismin yer aldığı müdavimleri olmuştur. Sayıları 40’ı bulan ‘’Baylancı’’ sanatçıların bir bölümü edebiyat tarihimizde sosyal-realist düşünceleriyle ‘’Baylancılar Akımı’’ olarak bilinmektedir.

Asırlık Tatlılar ve Şekerlemeler

Harry Lenas 2009 yılında, Baylan Pastaneleri firmasını Altınkılıç ailesine ait Altınmarka şirketine devretmiştir. Altınmarka’nın büyüme ve gelişmeye yaptığı desteklerle, Nisan 2010’da Bebek’te yeni bir şube açılmıştır. Günümüzde ise Harry Lenas ve Dilara Altınkılıç kıymetli geçmişe sahip Baylan’ın geleceğini özenle planlıyor. Yıllarca korunan Baylan lezzetleri, emek ve özenin getirdiği başarıyla tüm misafirleri memnun etmeye devam ediyor.

(Bebek Şubesi: Cevdet Paşa Caddesi No: 52-54 Beşiktaş – İstanbul 02123580760)

Bebek Badem Ezmecisi 1904

‘’Aşkın yarattığı tatlı hikayesi’’

Asırlık Tatlılar ve Şekerlemeler

Mudanyalı Mehmet Halil Bey, eğitimine Haydarpaşa Lisesi’nde devam etmek için Mudanya’dan İstanbul’a gelir. Burada, Fener Rum Erkek Lisesi’nde okuyan Arnavutköylü Anastasya Hanım’la tanışırlar. Anastaya Hanım’ın ailesinin bu ilişkinin evliliğe dönmesindeki tek bir şartı vardır, çiftin İstanbul’da yaşamaya devam etmesi. Böylelikle Mehmet Ali Bey 1904 yılında Bebek’te ailesinin de mesleği olan badem ezmecisi dükkanı açmaya karar verir. Mehmet Halil Bey’in babası mesleğin ince detaylarını oğluna öğretmek için 2 yıl boyunca İstanbul’da yaşar ve Bebek Semti Badem Ezmesiyle ünlenmeye başlar. Dükkanda Mehmet Ali Bey’in üretimini yaptığı badem ezmesi, pandispanya, acıbadem kurabiyesi, buzlama ve akide şekeri satılır. Çiftin Sema ve Sevim adlarında iki kızı olur. Mehmet Halil Bey, Sevim İşgüder henüz bebekken hayatını kaybeder. Anastasya Hanım eşinin kurduğu badem ezmeci dükkanını işletmeye başlar. Anastasya Hanımın hastalanmasıyla 1957 yılında işletmeyi kızları devralır. Sema İşgüder hayatını kaybedene kadar bu aile geleneği lezzeti Mehmet Ali Bey’in kızları işletmiştir. Sevim İşgüder 2019 yılında hayatını kaybetmiştir.

Asırlık Tatlılar ve Şekerlemeler

Günümüzde ise Bebek Badem Ezmecisi Sevim İşgüder’in varisleri tarafından işletilmekte. Meşhur Bebek Badem Ezmecisi’nde sade ve fıstıklı çeşitleriyle enfes badem ezmeleri bulunmakta. Badem ezmeleri dışında çok sayıda şekerleme, çikolata ve lokum satışı da var. Üretilen badem ezmeleri tamamen doğal ve hiçbir tatlandırıcı içermiyor. Bebek Badem Ezmecisi 1904 yılından beri bir aşk hikayesinin yarattığı lezzetlerle sevenlerini buluşturmaktadır..

“En çok gençlerin gelip 100 gr badem ezmesi alıp yemelerini seviyorum. Lezzetimizi bütün kuşaklar beğeniyor. Bunun hazzı muhteşem” –Sevim İşgüder

(Bebek, Cevdet Paşa cd. No:53/C 34342 Beşiktaş 0212 263 59 84)

Karaca’nın Çırağan Sarayı İş Birliğinde Çıkardığı Sofra Koleksiyonuyla Sunumlarınızı Şıklaştırın

Asırlık Tatlılar ve Şekerlemeler

17. yüzyıla dayanan Çırağan Sarayı ile Türkiye’nin önemli değerlerini özel koleksiyonlarına taşıyan Karaca güçlerini birleştirdi ve ortaya zarif Karaca x Çırağan Palace Shop koleksiyonu çıktı.

İhtişamlı bir işbirliğinden doğan bu sofra koleksiyonu, Çırağan Sarayı’nın online alışveriş sitesi Çırağan Palace Shop’un logosunda yer alan, Osmanlı sanatında iz bırakmış figürlerden biri olan tavus kuşu ve kanatlarıyla tarihin en önemli motiflerinden biri olan lale motifinden ilham alınarak gerçek incilerle üretildi.

Böylelikle, önemli değerleri gelecek nesillere ve dünyanın farklı noktalarına taşımak amacıyla ayrıcalıklı iş birlikleri gerçekleştiren Karaca, Çırağan Sarayı ile uzun süredir üzerinde titizlikle çalıştığı bu özel koleksiyonunu artık saraylara layık şık sofralar kurmak isteyenlere sunmuş bulunuyor. İhtişamını asırlar boyu koruyan tavus kuşu ve zarafeti ile göz kamaştıran gerçek incilerin bir araya geldiği bu seçkin koleksiyonda 2 kişilik Türk kahvesi fincanı ve çay fincanı, 6 kişilik pasta tabağı ve 6 kişilik çay seti yer alıyor.

Asırlık Tatlılar ve Şekerlemeler

Saray şıklığını sofralarına taşımak ve çay-kahve keyfini saraylara layık bir sofrada yapmak isterseniz, koleksiyonun eşsiz parçalarını keşfedin.

*Bu içerik Karaca sponsorluğunda hazırlanmıştır.

Esra Kurtuluş
Esra Kurtuluş Tüm Yazıları