Sanatçı Sohbetleri: Gupse Özay

Lohusa filmiyle gözleri üzerine çeviren Gupse Özay ile yeni projesi ve oyunculuk kariyeri üzerine sohbet ettik.

Yeni ebeveyn olan bir anne ve babanın ilk 40 gün boyunca başlarına gelen olayları konu alan Lohusa filmiyle Gupse Özay, bizi yine çok eğlendiriyor! Filmin senaristliğini ve başrol oyunculuğunu üstlenen Gupse Özay ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Kariyerinizin en unutulmaz anları neler ve hangi roller sizi en çok etkiledi?

En unutulmaz rolüm elbette Deliha. İlk yazıp oynadığım sinema filmi. Bende yeri ayrıdır. Ama oyunculuk kariyerim adına Yalan Dünya dizisindeki Beyazıt Öztürk’le olan ilk uzun hiç susmadan konuştuğum sahnemde gerçekten inanılmaz heyecanlanmıştım. Onu da unutamıyorum.

Yeni filme hazırlanırken, karakterinizle nasıl bağ kurarsınız?

Zaten ben üretim sürecinde tanıdığım bildiğim empati yaptığım insanları yazıyorum. Dolayısıyla benim için önce taklit etmekle başlıyor; sonra ise o karakterin en zayıf yerlerini yani çekirdeğini avucuma almaya çalışıyorum. Bir de yazdığım karakterlere çalışırken senaryo dışında bambaşka mekânlara götürüp kafamda doğaçlama yapıyorum. En absürt yerde ve durumda bile konuşturabiliyorsam onu; artık arkadaş olmuşuz demek oluyor.

Lohusa filmi tarihinin kendi doğum sonrası sürecinize denk gelmesi tesadüf mü, yoksa zaten böyle bir proje planınız mı vardı?

Hamileliğimden önce üzerinde düşündüğüm iki tane film vardı. Eltilerin Savaşı’ndan sonra pandemi olduğu için askıya almıştım. Hamilelikte tretmanlarını oluşturmaya başladım. Fakat yazamadım. Çok uykum geliyordu ve konsantrasyon zordu. Doğumdan sonra ise bu sefer uykusuzluktan aynı şeyi yaşamaya başladım. Yazamıyordum. O zaman ben bunu yazayım dedim ve Lohusa ortaya çıktı. Tabii kendi yaşadıklarımdan ziyade, zorlandığım noktaların bütün annelerle olan kesişim kümesini düşündüm araştırdım, konuştum, dertleştim. Herkese benzeyen bir karakter yazdım. İsmini de Burcu koydum. Liseden çok sevdiğim bir arkadaşım. Selam olsun.

Lohusa filmiyle izleyicilere iletmek istediğiniz mesajı nasıl tanımlarsınız?

Birkaç mesajım var;

Birincisi annelere; yardım istemekten korkmayın ve lütfen utanmayın demek istedim.

İkincisi kocalar ve babalar; “sizlik bir şey” çok var… Fark edin ve yapın demek istiyorum.

Üçüncüsü de herkese şeffaflık öneriyorum. Hepimiz gerçekleri, zaaflarımızı, güçsüzlüklerimizi korkmadan konuştuğumuz zaman hafifliyoruz. Hepimize iyi geliyor; gelecek.

Komedi sektöründe kadın olmanın zor ve eğlenceli yönlerini nasıl anlatırsınız?

Kadın olmanın eğlenceli yönü ayrıntıcılığımız bence. Yaptığımız iş ne olursa olsun müthiş bir ayrıntı becerimiz var. Daha çok boyutlu oluyor ne yapıyorsak. Zor yönü, kadının güçlü ve yöneten haline erkekler hâlâ alışmakta zorluk çekiyor. Bazen erkekleri yönetmemiz gereken durumlarda zorlanıyoruz. Çatışmalar, güç savaşları veya güç saldırıları görüyoruz. Ama bu değişiyor.

Kariyerinize dair en büyük hayaliniz ne?

Yazıp yönetip bazen de oynayan ve üretmekten hiç vazgeçmeyen bir kadın olmaya devam etmek. Ha bir de daha çok resim ve heykel yapmak. Ha bir de çocuklar için oluşturduğumuz animasyon dünyasında epey başarılı olmak.

Gelecek projeleriniz hakkında ipucu verir misiniz?

İki film bir dizi bir de animasyon projemiz var. Yakında….

Pop Quiz

Size en çok ilham veren şehir hangisi?

İzmir. Çünkü zamanında en çok hayal kurup ürettiğim şehir.

En son okuduğunuz kitap ve izlediğiniz film hangisi?

Bugün kızıma “Ayı Yürüyüşe Çıkardım” isimli çocuk kitabını okudum. Aya takmış vaziyette çünkü. Bir de yakın zamanda Equalizer 3 izledim. Denzel Washington hayranıyım evet. Ama bu 3. film favorim değil.

İzlemekten sıkılmadığınız film hangisi?

Interstellar.