preloader

Sanatçı Sohbetleri: Melis Buyruk

25.04.2024
Sanatçı Sohbetleri: Melis Buyruk

Yazı Boyutu:

Louvre Abu Dhabi Müzesi’nde eserleri sergilenen ilk Türk sanatçı olan Melis Buyruk ile sanat çalışmaları ve sergileri hakkında röportaj gerçekleştirdik.

Kendinizden ve işlerinizden bahsedebilir misiniz?

Merhaba. Ben Melis Buyruk. 2007 yılında Selçuk Üniversitesi GSF Seramik bölümünden mezun oldum. 2011 yılında ilk atölyemi kurdum ve 2014 yılında ilk kişisel sergim olan “You are Here”i açtım. Bugüne kadar 6 kişisel sergi, yurt içi ve yurt dışında pek çok grup sergisi ve yine yurt içi ve yurt dışında pek çok çağdaş sanat fuarında işlerimi sergileme fırsatım oldu.

Sanatla uğraşmaya nasıl başladınız?

Çocukluğumu ve öğrencilik yıllarımı düşünüyorum. Sürekli hayal kuran, tüm defter ve kitapları çizimlerle dolu, bulduğu her objeyi kendine oyuncak yapabilen ve elleriyle bir şeyler üretmeyi seven bir çocuktum. Bunlar belki de erken belirtilerdi. Ortaokul ve lise çağlarında ise aklımda gelecek ile ilgili iki meslek seçeneği vardı. Birisi gazetecilik ve diğeri ise moda tasarımcılığıydı. Üniversitede seramik bölümünü kazanmamla birlikte ise ilk defa bu malzeme ile tanıştım.

3. sınıfın sonunda bir sanatçının yanında staj yapmam gerekiyordu. Bunun için İstanbul’ a geldim ve Çukurcuma’da seramik sanatçısı Birsen Canbaz’ın yanında staj yapmaya başladım. Atölye hayatı beni o kadar çok tatmin etmişti ki sanıyorum bu stajın ardından farklı alanlara yönelmek istemediğime ve sanatçı olmaya karar verdim.

Sanatçı Sohbetleri: Melis Buyruk

Çalışmalarınızda hangi bakış açılarını ön plana çıkarıyorsunuz?

Çalışmalarımda detaycı bir anlatıma sahibim. Birden bütüne giden bir yaklaşım ile, detayları bir araya getiriyorum. Özellikle son olarak üzerinde çalıştığım “Habitat” isimli seride; doğada var olan türlerin ve canlıların doku ve detaylarına odaklanıyorum. Her biri milimetrik ölçülerde olan detayları bir araya getirerek bir yaşam alanı kurguluyorum.

Çalışmalarınızı hazırlarken ilham aldığınız noktalar nelerdir?

Sanatçı Sohbetleri: Melis Buyruk

Hem anlattığım hikâyelerde hem de üretim aşamasında doğadan ilham alıyorum. Detaylara duyduğum ilgiyi keşfetmemin ardından doğanın detaylarının neler olduğunu sorgulamaya başladım ve böylelikle de dokuları keşfettim.

Habitat serisinde de insan, hayvan ve bitkilere ait doku, detay ve parçaları bir araya getirerek aslında tüm bu türlerin tanımsız bir biçimde birbirlerinden var oldukları yaşam alanları ve yeni dünyalar kurgulamaya başladım.

Üretim sürecinde ilham aldığım nokta ise yine doğa oldu. Doğanın her parçasının yakın, benzer veya aynı gözükmesi ama aslında biricik olması… Bu fikirden yola çıkarak da ürettiğim her parçanın nasıl biricik olabileceğini sorgulamaya başladım. Bunun sonucunda her bir işimi oluşturan binlerce, on binlerce detayı tek tek elde üretmeye başladım…

Hangi sanat akımı sizi daha iyi tanımlar?

Tanım ve sınıflandırmayı sevmiyorum ama biçim ve form benim için öncelik taşıyor. Formalist bir yaklaşımım olduğunu söyleyebilirim.

Yaptığınız bütün işler arasında en heyecan verici ve özel işiniz hangisi?

Benim için çok zor bir soru. Tüm işlerime aynı heyecanı duyuyorum gibi sıkıcı bir cevap da vermek istemiyorum. Ama üretim benim için gerçekten çok heyecanlı bir süreç. Yaptığım çalışmalar emek yoğunluğu çok ve bu da çok fazla çalışma saati gerektiriyor. Günde 18 saat atölyede kaldığım günler çok oluyor. Bazen bunun arkasındaki en büyük heyecanın ne olduğunu düşünüyorum. Aylar süren sürecin ardından bir işin yavaş yavaş kendini göstermeye başlaması, ortaya çıkması ve zihnimde var olana dönüşmesi kadar heyecanlı bir şey yok bence.

“Habitat- Kalila wa Dimna” eseriniz ile Abu Dhabi Louvre Müzesi’nde eseri sergilenen ilk Türk sanatçı oldunuz. Bu deneyim sizin için nasıl bir duygu ve anlam taşıyor?

Abu Dhabi Louvre Müzesi ilk açıldığı günden bu yana her gittiğimde ziyaret ettiğim, mimarisi ile beni büyüleyen bir yapı. Mimarisi, geniş kalıcı koleksiyonu ve çok önemli dönemsel sergilere ev sahipliği yapıyor oluşu açısından da çok değerli biz müze. Bu müze ile öncesine dayanan bu manevi bağlılığım sebebiyle de bu süreç benim için bir müze koleksiyonuna dahil olmak ve bir müzede işimin sergileniyor olmasından çok daha büyük bir anlam taşıyor. Ayrıca burada sergilenen ilk Türk kadın sanatçı olmak da benim için gurur verici bir deneyim.

İlhamınızı Kelile ve Dimne masalından alan “Habitat- Kalila wa Dimna” eserinizde, doğa ve hayvanların rolüne vurgu yapıyorsunuz. Bu eserinizi oluştururken sizi en çok etkileyen unsurlar nelerdi?

Daha önce de bahsettiğim gibi çalışmalarımda insan, bitki ve hayvanların detay ve dokularından oluşan tanımsız dünyalar kurguluyorum.

Sanatçı Sohbetleri: Melis Buyruk

Dönemsel olarak da bana kendimi daha mutlu ve iyi hissettiren hayvan formlarını daha dominant olarak kompozisyon içerisinde yer vermeye başladığım bir süreçte masallara ilgi duymaya başlamıştım ve 1001 Gece Masalları ile başlayan merakıma Kelile we Dimne masalını okuyarak devam ettim. Fabl türünün ilk ve en önemli örneklerinden olan bu masal kitabı, birçok farklı medeniyete ve kültüre uyarlanarak, hem Doğu’nun hem de Batı’nın bir eseri haline geldi.

Bugün hepimizin bildiği ve hikâyeleri ile büyüdüğümüz La Fontaine Masalları’nın da ilham kaynağı olan bu kitap ve aslında insanoğluna özgü duygu ve hislere sahip olan masal karakterleri çok ilgimi çekti. Böylelikle bu karakterleri kendi ‘Habitat’ımın içerisinde görmek ve ve böyle hatırlamak istedim.

Porselen işçiliğinde yeni bir dil arayan bir sanatçı olarak, “Habitat” serisinden sonra “Habitat- Kalila wa Dimna’” eserinizle hangi mesajı iletmeyi amaçladınız? Bu eser, sanatınızın evriminde nasıl bir dönüm noktası oluşturuyor?

Bu çok önemli bir soru aslında, teşekkür ederim. Bu seriye başladığım ilk zamanlarda, insanoğlunun DNA’sına kazınmış korkuları tetikleyen, esasında bize zarar veremeyecek olsa dahi korku, tiksinti veren hayvanları kendi habitatımın içerisinde, çiçeklerin arasında gizliyordum.

Pandemi ile başlayan süreç ise benim için atölyemde, sakin ve (-burada yanlış anlaşılmak istemem ama) huzur dolu geçti. Tüm bu masalları okumaya da bu dönemde başladım. Bu süreçte yaptığım işlerde ortaya çıkan hayvanlar ise tavşanlar, kuşlar ve Kelile ve Dimne’nin kahramanları olan çakallar, yılan, kuş ve kurbağa oldu. Ayrıca bu çalışma hayvan figürlerinin dominant olarak kullanıldığı ilk çalışmam olduğu için de benim için özel bir yere sahiptir.

“Habitat- Kalila wa Dimna” çalışmanızdan sonra planladığınız işlerinizden bahsedebilir misiniz?

2024 yılı sonunda Dubai Leila Heller Gallery’de 7. kişisel sergimi açacağım. Şu an onun için hazırlık yapıyorum. Ayrıca ekim ayında Contemporary Istanbul Fuar’ında olacağım ve burası için de yeni bir seri iş üretiyorum. Bu aralar Habitat serisini yeni malzemelerle birleştirmeye ilgi duyuyorum. Bu yüzden yeni malzemeleri tanıyor ve onlar üzerinde çalışıyorum. Hem yeni sergimde hem de Contremporary Istanbul’da bunun örneklerini görebileceksiniz.

{28298}

Sinem Genç
Sinem Genç Tüm Yazıları