preloader

İsviçre Kültürünü İstanbul’da Yaşatan Buz Pateni Pisti

İsviçre Kültürünü İstanbul’da Yaşatan Buz Pateni Pisti

Yazı Boyutu:

Yılın en güzel zamanı geldiğine göre kendimi pistlere atmanın vakti de gelmişti. Ben de bu yıl rotamı İstanbul’da kurulan buz pateni pistleri arasında atmosferi ile öne çıkan Swissôtel The Bosphorus’un buz pateni pistine çevirdim ve sizler için deneyimledim.

Yılın en güzel zamanının gelmesiyle birlikte kendimi pistlere attım. Pist derken dans pistinden değil, kışın ruhunu derinlemesine yaşadığım buz pateni pistinden bahsediyorum! Benim için buz pateni, şüphesiz çocukluktan beri en çok sevdiğim ve kendimi mutlu hissettiğim aktivitelerden biri. Ancak benim buz pateni ile ilgili hikayeme başlamadan önce ilk olarak buz pateni tarihinden çok ufak bahsetmek istiyorum.

Buz pateninin ilk olarak nerede bulunduğu ve nasıl ortaya çıktığı ile ilgili kanıtlanmış net bir bilginin olmadığını paylaşmak isterim. Ancak arkeologların yıllardır Kuzey Avrupa ve Rusya’da kemikten yapılmış buz patenleri keşfettiklerine ve buz pateninin bir ulaşım yöntemi olarak kullanıldığına yönelik varsayımları var. Hatta yaklaşık M.Ö. 3000 yılına tarihlenen ve İsviçre'deki bir gölün dibinden çekilen bir çift buz pateni, şimdiye kadar bulunan en eski patenlerden biri olarak kabul ediliyormuş. Arkeologların tüm bu araştırmaları ve bulduğu tarihi kalıntıların yanında kuzey Avrupa bölgesinde 2008 yılında yapılan bir kazı çalışmasında ise buz patenlerinin muhtemelen ilk olarak Finlandiya'da 4000 yıl önce ortaya çıktığı sonucuna varılmış. Yapılan araştırmalarla da Finlandiya'daki göllerin sayısı göz önüne alındığında, buz pateninin insanların ülke çapında gezerken zaman kazanmak için kullandıkları bir araç olarak kullanıldığını gösteriyormuş.

{774609}

Gelelim benim buz pateni ile olan geçmişime… Çocukluğum Bakırköy semtinde geçti. İlköğretim ve ortaöğretim yıllarımı, ilk arkadaşlıklarımı hep bu semtte yaşadım. İlk buz pateni deneyimim de tahmin edersiniz ki bu ilçede oldu. Buz patenlerini ilk kez ayağıma giyip, kendimi piste atmam ise ilk olarak Türkiye’nin ilk alışveriş merkezi olarak bilinen bir alışveriş merkezinin alt katında bulunan buz pateni pistinde oldu. Hafta içi sınıf arkadaşlarımla, hafta sonu da babamla birlikte gittiğim buz pateni pistinde yaklaşık 8 yıl boyunca her sene en güzel deneyimlerimi yaşadım. Beceri midir, şans mıdır bilinmez ama ilk deneyimlediğim andan itibaren sanki yıllardır paten kayıyormuşum gibi buz pateni kaydım. Hatta bir keresinde, gittiğim buz pateni pistinde ders veren bir eğitmenin babamın yanına giderek, çok yetenekli olduğumu ve eğitim alarak bu alanda ilerlemem gerektiğine dair konuşmuştu. Gelgelelim ki o dönemde buz pateni alanında ne bir eğitim aldım ne de bu alanda profesyonel olarak bir yerlere geldim. Ama ne olursa olsun buz patenine olan tutkum hiç bitmedi.

Buz patenine olan tutkumu ve bana yaşattığı çocukluk anılarımı ise büyüdükçe, yıllar geçtikçe yaşatmaya devam ettim ve ediyorum. Fırsat buldukça her yıl, tek başıma da olsa buz pateni kaymaya gidiyorum (hiçbir arkadaşım buz pateni binmeyi binmediği için hep tek kalıyorum). Ancak yakın çevremden duyduğum olumlu yorumlar ve öneriler ile bu yıl Swissôtel The Bosphorus’un buz pateni pistini deneyimlemek istedim ve rotamı buraya çevirdim. Şunu söyleyebilirim ki, bir buz pateni tutkunu olarak daha önceden neden buraya gelmemişim dedim!

İsviçre Kültürünü İstanbul’da Yaşatan Buz Pateni Pisti

Swissôtel The Bosphorus’un kapısından girer girmez yılbaşının insanın içini ısıtan o enerjisi anında yayılmaya başlıyor. Yılbaşı süslemelerine bakıp, önünde birkaç fotoğraf çektikten sonra asansör ile 7. kata iniyorum. Aslında bu kat, otelin açık havuzunun bulunduğu kat. Ancak kış aylarında yüzme havuzu aktif olarak kullanılmadığı için buz pateni pistini de buraya kuruyorlarmış. Asansörden çıkıp buz pistinin kurulduğu alanın kapısını açar açmaz ise suratıma aniden soğuk hava çarpıyor. Buz gibi bir havanın olduğu bu kış gününde en güzel aktivite tabiki de buz pateni kaymak olacaktı. Doğru karar vermenin haklı gururuyla ilerleyerek buz pateni pistinin olduğu yere yürüyorum.

İsviçre Kültürünü İstanbul’da Yaşatan Buz Pateni Pisti

Beni ilk olarak kurşun asker heykelleri karşılıyor. Biraz ilerleyince ise buz pateni pisti karşıma çıkıyor. Hızlıca pistin önüne gelip buz patenlerimi giymeye başlıyorum ve evet paten kaymaya artık hazırım! Tüm yıl özlemle beklediğim bu anın tadını çıkarırken, hatıraların kalıcı olması için fotoğraf çekmeyi de ihmal etmiyorum. Bu arada, buz pateni alanında uzman eğitmenler Swissôtel The Bosphorus’ta yer alıyor. Eğer buz pateni kaymayı bilmiyorsanız günü birlik ya da 4, 8, 12 derslik eğitim paketleriyle kış boyunca eğitim alabilirsiniz.

Buz patenimi kaydıktan sonra ise biraz dinlenip, bir şeyler yemek ve içmek için pistten iniyorum. Buz pisti etrafına kurulu 3 kütük evde kış tatilindeymişsiniz gibi bir his yaşatan lezzetli menüler sunuluyor. Hot dog, burger, patates kızartması, sucuk ekmek ve köfte ekmek seçeneklerinin yer aldığı barbekü menüsü, tatlılar, sıcak çikolata, sıcak şarap sahlep gibi kış aylarına özel sıcak içecekler ve kahveler yeni yıl ambiyansını yaşatıyor. Menülerden seçtiğim yiyecek ve içecek ile buz pateni pistini karşıma alarak mola veriyorum.

İsviçre Kültürünü İstanbul’da Yaşatan Buz Pateni Pisti

Beni eski anılarıma götüren ve başından sonuna kadar mükemmel geçen bir günün ardından Swissôtel The Bosphorus’tan ayrılıyorum. Eğer siz de aileniz, arkadaşlarınız ya da kendiniz ile akıllarda kalacak bir gün geçirmek isterseniz hızlıca rezervasyon yaptırmanızı öneririm. Mart ayına kadar her gün 12:00-22:00 saatleri arasında açık olan Swissôtel The Bosphorus buz pateni pisti, keyif ve eğlence dolu bir gün geçirmeniz için doğru tercih olacağına emin olun.

Bilgi ve rezervasyon: 0535 783 70 70

*Bu içerik Swissôtel The Bosphorus sponsorluğunda hazırlanmıştır.