Volvo’nun Sürdürülebilirlik Vizyonu

Volvo denildiğinde aklımıza ilk olarak güvenlik gelir. Otomobil sektöründe, güvenlik alanında en fazla çalışmayı gerçekleştiren ve bunu her fırsatta kanıtlayan Volvo, şimdilerde sadece bununla yetinmiyor ve sürdürülebilirlik vizyonuyla da adından söz ettiriyor. Şirketin son dönemde yaptığı çalışmaların hemen hepsinde, insana ve doğaya eş oranda odaklanılarak dünyanın daha yaşanılabilir bir yer olarak kalması için önemli bir çaba gösteriliyor.

Volvo’nun sürdürülebilirlik vizyonundaki çalışmalara göz atmadan önce, güvenlik konusundaki çalışmalarına kısaca değinmek gerekiyor. Markanın temel yapısındaki “güvenlik” konusunda da sürdürülebilirlik önemli bir alanı kaplıyor. Bu sebeple Volvo, yolların herkes için daha güvenli olması amacıyla, merkezi bir dijital kütüphane üzerinden güvenlik bilgilerini kolaylıkla erişilebilir hale getirdi. 2019 yılında 60’ıncı yaşı kutlanan, Volvo patentli ancak tüm otomotiv markalarının kullanımına açık olan 3 noktadan bağlantılı emniyet kemeri, bu sürdürülebilirlik vizyonunun bir örneği. Sadece bu güvenlik donanımı sayesinde 1 milyonun üzerinde hayatın kurtarıldığı tahmin ediliyor.

Volvo, güvenlik konusundaki bilgilerini paylaştığı E.V.A. İnisiyatifi adındaki dijital kütüphanesinde sadece bu konudaki detayları ortaya koymuyor; aynı zamanda kadın-erkek arasındaki eşitliğe de değiniyor. Trafikteki herkesin aynı şekilde güvende olması için çalışmalarını sürdüren Volvo, bu alanda daha önce düşünülmemiş detayları gözler önüne seriyor. Örneğin; 2019 yılında birçok otomobil markasının halen otomobillerini erkek çarpışma test mankenlerine dayanan verilerle tasarlaması eşitlik kriterlerine uygun karşılanmıyor. Bu nedenle, otomobil kazalarında kadınların boyun zedelenmesi yaşama riski, erkeklerinkine göre daha yüksek. Ancak Volvo, her otomobil markası gibi davranmayarak, cinsiyeti ve cüssesi ne olursa olsun, bütün insanlara ne olduğunu anlamak için 1970’lerden beri gerçek hayattan veriler topluyor.

Volvo’nun Kaza Araştırma Ekibi, bir çarpışma sırasında kadınların ve erkeklerin eşit şekilde yer aldığını tespit ederek testlerin de eşit şekilde yapılmasını öneriyor. Volvo, 1995’ten beri kadın çarpışma test mankenleriyle testler yapıyor. O yıllardaki küçük boyutlu kadın önden çarpışma mankeninin adı HIII idi. 2001’de küçük boyutlu bir yandan çarpışma mankeni olan SID2s’nin kullanımına başlandı. Dünyanın ilk orta boyda kadın çarpışma test mankeni olarak, 2000’lerin başında hamile bir kadının sanal bir modeli geliştirildi.

On yıl sonra çarpışma test mankeni ailesi, arkadan çarpmalarda boyun zedelenmesi testleri için orta boylu bir kadın çarpışma test mankeni ile genişletildi. E.V.A. İnisiyatifi’ndeki bilgiler herkese açık olduğundan, sadece siviller değil, bütün otomobil markaları da detayları indirerek kendi güvenlik üretimlerini geliştirebilirler. Bu aşamada Volvo’nun insana verdiği öncelik, bir kez daha gözler önüne seriliyor.

“2020 yılında, yeni bir Volvo otomobilinde hiç kimse ölmemeli ya da ciddi bir şekilde yaralanmamalı”

Volvo’nun sürdürülebilirlik vizyonundaki güvenlik konusunda önemli iddiaları mevcut. Bunlardan bir tanesi; “2020 yılında, yeni bir Volvo otomobilinde hiç kimse ölmemeli ya da ciddi bir şekilde yaralanmamalı”. Böylesine önemli bir iddia daha önce hiçbir otomobil markası tarafından telaffuz edilmediği gibi, bu konuda Volvo kadar iddialı olan da yok. Volvo’nun en yeni modellerinden XC60, Euro NCAP tarafından test edilen otomobiller arasında, gelmiş geçmiş en sağlam otomobil olarak değerlendirildi.

Bütün bunlara ek olarak, Volvo, 2021’den itibaren bütün otomobillerinde 180 km/s hız limiti uygulayacak. İlk açıklandığında büyük yankı uyandıran bu girişim, aynı zamanda yakıt tüketiminin ve dolayısıyla emisyonların azaltılmasında da önemli bir katkı olacak. Volvo, alkollü araç kullanımı ve dikkat dağınıklığı sebepli kazaların önüne geçmek için de bir sonraki nesil otomobillerini kameralar ile donatacak. Eğer sürücü potansiyel bir kazaya sebep verecek davranışlar içinde olursa, otomobil müdahale edebilecek.

Volvo’nun sürdürülebilirlik programı: “Omtanke”

Omtanke, özen göstermek, önem vermek anlamına geliyor. Bir ikinci anlamı da “tekrar düşünmek”. Omtanke, 2015 yılında, dünya liderlerinin ve Birleşmiş Milletlerin üzerinde anlaştığı, dünya üzerinde yoksulluğu, eşitsizliği ve iklim değişikliğini 2030 yılına kadar sonlandırmayı amaçlayan, 17 maddelik Sürdürülebilirlik Gelişim Hedeflerinin 13 maddesini karşılıyor.

Volvo, 2025 yılında otomobillerinde kullandığı plastiklerin %25’ini geri dönüştürülmüş malzemelerden sağlayacak.

Volvo’nun geleceğe dair çok önemli iddiaları bulunuyor. Bunlardan en yakın tarihlisi; “2019’dan itibaren çıkacak yeni modellerde dizel sunulmayacak” olması. Emisyon değerleri yüksek olan dizel araçlar, artık Volvo model seçeneklerinden çıkartılıyor. Dizellerin yerine tam elektrikli ya da yarı elektrikli (hibrit) modeller geliyor. 2025 yılı itibariyle Volvo, satışlarının yarısını sadece elektrikli modellerden sağlamak istiyor. Aynı yılda marka, otomobillerinde kullandığı plastiklerin %25’ini geri dönüştürülmüş malzemelerden sağlayacak.

2008’den günümüze Volvo’nun tüm Avrupa operasyonlarında yenilenebilir enerji kaynakları kullanılırken, tüm dünyadaki operasyonlara bakıldığındaysa bu oran %80 seviyesinde. 2025 itibariyle, Volvo’nun tüm küresel üretim operasyonlarının iklim nötr olması hedefleniyor. 2018’de Skövde/İsveç’teki Volvo fabrikası, ilk iklim nötr fabrikası oldu.

Volvo pek çok detayda sürdürülebilirliği amaçlıyor. Buna dair ufak gibi görünen ancak bütün dünyayı etkileyen bir diğer aksiyon olarak, 2019 yıl sonu itibariyle, tek kullanımlık plastikler, tüm Volvo ofislerinden, kantinlerinden ve küresel çaptaki etkinliklerinden çıkartılıyor. Bu da her çalışanın yılda 500’ün üzerinde plastik ürünü terk etmesi anlamına geliyor. Bu uygulama ile, sadece 2018 yılında, 140 ton tek kullanımlık plastiğin yerini, plastik kullanılmayan alternatiflerine bırakıldığı ölçümleniyor.

2019 yıl sonu itibariyle, tek kullanımlık plastikler; tüm Volvo ofislerinden, kantinlerinden ve küresel çaptaki etkinliklerinden çıkartılıyor.