preloader

Moda Endüstrisi ve Sürdürülebilirlik Sorunu

Moda Endüstrisi ve Sürdürülebilirlik Sorunu

Yazı Boyutu:

Moda, insan hareketlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonunun %10’undan sorumlu; ancak gardıroplarımızın iklim değişikliği üzerindeki etkisini azaltmak için çözümler de mevcut.

Doğrudan söze girmekte fayda var… Moda endüstrisi mevcut işleyişiyle Fransa, Almanya ve İngiltere ekonomilerinin toplamından daha fazla karbon salımından ve atık suların %20’sinden sorumlu. Ve dünya üzerindeki 6 kişiden birinin içinde çalıştığı bu devasa endüstri, sadece %2’lik bir dilime insani çalışma koşulları sunuyor. Hal böyleyken modanın normalleştirilmiş haliyle daha ne kadar sürdürülebileceği ciddi bir tartışma konusu.

Genel olarak kıyafetlerin, üretimlerindeki kompleks tedarik zincirleri nedeniyle, karbon salınımının ne kadarından sorumlu olduklarını tespit etmek zorlaşıyor. Bir de denkleme bu kıyafetlerin nasıl ulaştırıldığı ve tüketiciler onları artık istemediklerinde nasıl ‘ortadan kaldırıldıkları’ ekleniyor.

Birçok tüketim ürünü benzer konulardan muzdaripken moda endüstrisini bir an önce değişime zorlayacak denli problematik kılan sadece sebep oldukları değil, teşvik ettikleri de aynı zamanda. Zira her geçen sezonla veya ara sezonla birlikte tüketiciler, ‘trend’ kalmak için son çıkan kıyafetleri almaya zorlanıyor.

Pamuk ne kadar masum?

Moda Endüstrisi ve Sürdürülebilirlik Sorunu

Bir kıyafetin üretimindeki tüm bileşenlerini hayal etmek zor, yine de denim’i örnek olarak ele alalım. Birleşmiş Milletler, bir jean üretmek için 1 kilogram pamuğa ihtiyaç olduğunu söylüyor. Ve pamuk yetişmek için kuru iklim koşullarına ihtiyaç duyduğundan, bu kadar pamuğu üretmek için 7.500-10.000 litre su kullanılıyor. Bu, bir insanın, yaklaşık 10 sene boyunca içebileceği su miktarına eşit.

Denim’i daha az kaynak-yoğun şekilde üretmenin yolları var; mümkün olan en az su ve riskli müdahalelerle bu doğal duruma yaklaşılabiliyor. Bu ne demek; daha az ağartma, daha az kumlama ve daha az ön-yıkama demek.

Ne yazık ki bazı en popüler jean’ler gezegene en çok zararı olanlar. Örnek verecek olursak, kumaş boyalarının su kaynaklarının, suda yaşayan canlıların ve içme sularının üzerinde tahrip edici boyutta etkisi var. Trend stillerden olan dar ve sıkı jean’lerde kullanılan streç elastan, plastikten üretilen sentetik malzemelerden üretiliyor ve bu karma malzeme kullanımı kıyafetin geri dönüşüm ihtimalini ortadan kaldırdığı gibi çevresel etkilerin boyutunu da ikiye katlıyor.

Moda Endüstrisi ve Sürdürülebilirlik Sorunu

Jean üreticisi Levi Strauss, ikonik 501 modelinin üretimi ve yaşam ömrü boyunca 33.4 kilogram karbondioksit ortaya çıktığını tahmin ediyor. Bu rakam ortalama bir otomobilin 111 kilometre yol yapması ile eş değer. Ortaya çıkan karbon salınımının üçte birinden elyaf ve kumaş üretimi sorumlu iken %8’ini kesim ve dikim oluşturuyor. Paketleme, ulaşım ve mağaza payı %16 iken kalan %40’lık dilim -yıkamadan kaynaklı- tüketicilerin kullanımına ve arazide çürümeye bırakılmasına karşılık geliyor.

Hindistan’da yapılan bir diğer çalışma, elyaf üretiminde %2’lik elastan kullanılmış bir jean’in ürettiği sera gazı miktarının Levi’nin analizinden 7 kg daha fazla olduğunu söylüyor. Bu noktada ham denim ürünleri üretmenin iklim değişikliği üzerinde daha az etkisi olduğunu söyleyebiliriz.

Jean’lerinizin etkisini azaltmanın bir yolu, etiketine bakmak. Better Cotton Initiative ve Global Organic Textile Standard gibi sertifika programları, tüketicilerin daha yeşil denim seçimleri yapmalarına yardımcı oluyor. Bu programlara dahil olan üreticilerin de 2012’den beri karbon salınımını %7-8 oranında düşürdüğü görülüyor.

Bazı imalatçı firmalar jean’lerin üretimlerinden itibaren çevresel etkilerini azaltmaya yönelik çalışmalar yaparken bazıları denim’i geri dönüştürmek veya hatta birkaç ay içinde toprakta çözünebilen jean’ler geliştirmek gibi çalışmalar yürütüyor.

{771938}

Ham maddede sürdürülebilirlik sorunu

Moda Endüstrisi ve Sürdürülebilirlik Sorunu

Sadece pamuk değil, sentetik polimer polyester de kıyafette en çok kullanılan kumaşlardan biri. Öyle ki giydiğimiz kıyafetlerin %65’i polimer-temelli elyaflardan üretiliyor.

Kıyafetlerde kullanılan polyester elyafları üretmek için her yıl yaklaşık 70 milyon varil petrol kullanılıyor. Su geçirmez ceketlerden şık eşarplara, bu malzemeden kaçınmak oldukça güç. Zira polyester kolay temizlenebilen ve oldukça dayanıklı bir malzeme, aynı zamanda hafif ve ucuz.

Ancak polyesterden üretilen bir gömleğin karbon ayak izi pamuktan üretilmiş bir gömleğinkinin iki katı. Bir polyester gömlek üretiminde 5.5 kilogram karbondioksit ortaya çıkarırken pamuklu gömlekte bu rakam 2.1 kilogram.

Moda Endüstrisi ve Sürdürülebilirlik Sorunu

Geri dönüştürülmüş polyester kumaş kullanmak -işlenmemiş polyestere göre yarı yarıya düşük bir emisyon oranına denk gelse de- uzun vadeli bir çözüm değil; zira polyesterin toprakta çözünmesi için binlerce yıl geçmesi gerekiyor ve her yıkamalarında ortaya çıkan mikrofiberler okyanus yaşamını alt üst ediyor.

Yine de doğal malzemelerin -yüksek miktarda su, boya ve ulaşım gerektirdikleri durumda- tamamen sürdürülebilir olduklarını söylemek de güç. Organik pamuk, yüksek oranda zirai ilaca maruz kalmadıkları için tarım işçileri açısından daha sağlıklı olsa da, üretiminin suyun üzerinde uyguladığı baskı devam ediyor.

Moda Endüstrisi ve Sürdürülebilirlik Sorunu

{773286}

Sevindirici olan düşük-etkili elyaf üretimindeki inovasyonların son birkaç yıl içinde oldukça artmış olması.

Çevresel olarak daha sürdürülebilir malzemelerden yapılan moda, biocouture, giderek büyüyen bir konu. Bazı firmalar kumaşlarını üretmek için ağaç, meyve ve diğer doğal malzemelerin artıklarını kullanıyor. Diğerleri kumaşlarını boyamak veya gözden çıkarıldıklarında kolayca çözünebilecek malzemeler aramak için alternatif yollar deniyor.

Karbon ayak izinizi nasıl azaltırsınız?

Giydiğimiz kıyafetlerin karbon ayak izini düşürmenin başka yolları da var. Alışveriş yapma alışkanlıklarımız gibi.

Moda Endüstrisi ve Sürdürülebilirlik Sorunu

Bazı araştırmalar internet üzerinden yapılan alışverişlerin, satın almak için yola çıkılan geleneksel mağazacılık sistemine göre, daha az karbon ayak izi bıraktığını söylüyor. Ancak internet üzerinden alışverişin yükselişe geçmesinin tüketici alışkanlıklarını değiştirdiği de bir gerçek; hızlı modanın ihtiyaçtan fazlasını satın aldırma dürtüsüne kapılmaya ek; yapılan alışverişler kapınıza kadar geliyor ve siz onları denedikten sonra büyük bir kısmını iade ediyorsunuz.

İade edilen ürünler, kıyafetlerin taşınması sırasında ortaya çıkan salınımı ikiye katlıyor ve başarısız gönderimleri de hesaba katarsanız, bu rakam giderek artıyor.

Moda Endüstrisi ve Sürdürülebilirlik Sorunu

İnternet üzerinden satış yapan mağazalar ve moda markaları için iade edilen ürünleri arazilere atmak veya yakmak, onlara yeni bir ev bulmaya çalışmaktan daha ucuza geliyor. Bu da kıyafetlerin sadece üretildikleri zaman değil gömüldükleri veya yakıldıkları zaman da sera gazı ürettikleri anlamına geliyor. ABD Çevre Koruma Ajansı, 2017 senesinde 10.2 milyon ton tekstil ürününün arazilere döküldüğünü ve 2.9 milyon tonunun ise yakıldığını söylüyor. Birleşik Krallık’ta her sene 350.000 ton kıyafet çöpe atılıyor.

İnternet üzerinden alışverişin ayak izini azaltmanın en basit yolu, gerçekten istediğiniz ve giymeye niyetinizin olduğu şeyleri sipariş vermeniz. Dünya Bankası’na göre bazı ülkelerde satın alınan kıyafetlerin %40’ı hiç kullanılmamış.

Moda Endüstrisi ve Sürdürülebilirlik Sorunu

House of Brothers’ta Fashion Week kutlaması

Bir kıyafeti ne kadar sıklıkta giydiğinizin de onun karbon ayak izi üzerinde belirgin etkisi var. Gothenburg, İsveç’teki Chalmers Institute of Technology tarafından yapılan araştırmaya göre ortalama bir pamuklu tişört atmosfere 2 kilogram karbondioksit salınmasına neden olurken polyester bir elbisede bu rakam 17 kilograma çıkıyor. Ancak İsveç’te bir tişört senede ortalama 22 kez giyilirken ortalama bir elbise sadece 10 kez giyiliyor. Bu da, giyim başına elbisenin ortaya çıkarttığı karbon ayak izinin yükselmesi demek oluyor.

Moda Endüstrisi ve Sürdürülebilirlik Sorunu

{773075}

Ellen MacArthur Foundation’a göre bir kıyafetin ortalama giyilme oranı 2000 ile 2015 arasında %36 azaldı. Aynı dönemde kıyafet üretimi ikiye katlandı.

Bu konuyla alakalı yapılan pek çok ankete göre birçoğumuzun gardırobunda neredeyse hiç giymediğimiz kıyafetler var. Bir ankete göre, ortalama bir İngiliz gardırobundaki kıyafetlerin neredeyse yarısını, ya artık içine giremediği ya da modası geçtiği için giymiyor. Bir diğer saha çalışması Amerikalı tüketicilerin satın aldıkları 5 şeyden birini hiç giymediğini söylüyor.

Moda Endüstrisi ve Sürdürülebilirlik Sorunu

Açık ki yüksek kaliteli kıyafetlere yatırım yapmak, onları daha sık giymek ve uzun süre kullanmak kıyafetlerin karbon ayak izini azaltmayla mücadele konusunda bir sır değil. Sadece İngiltere’de, bir kıyafeti 9 ay daha fazla aktif olarak giymek, onun çevresel etkisini %20-30 azaltıyor.

Moda Endüstrisi ve Sürdürülebilirlik Sorunu

Değişim, ama nasıl?

Z ve Y kuşağındaki tüketiciler bu anlamda kritik önem taşıyor. Rakamlar, yeni nesil tüketicilerin daha ‘uyanık’ ve farkında olduğunu gösteriyor. Sadece ABD’de 350 milyar dolarlık bir harcama gücüne sahip olan bu iki nesil (150 milyon dolar Z kuşağı ve 200 milyon dolar Y kuşağı) 2020’de global tüketicilerin %40’ını oluşturuyor. Ancak çevresel ve sosyal konular hakkında duyulan endişe genç tüketicilerle sınırlı değil. Dünya çapında tüketicilerin 3’te ikisi eğer haklarında tartışmalı konular varsa o markaları değiştireceklerini, kullanmaktan kaçınacaklarını veya boykot edeceklerini söylüyor. Yarısı ise kendilerini tutkulu birer aktivist olarak tanımlıyor.

Modada sürdürülebilirlik üreticilerin ve tüketicilerin bir arada gerçekleştirebilecekleri sistemsel bir değişikliğe işaret ediyor ve fark yaratmak için daha akılcı, insani ve çevresel seçimler yapılmasını şart koşuyor.

Moda Endüstrisi ve Sürdürülebilirlik Sorunu

Paris İklim Anlaşması ile belirlenen, endüstrinin karbon salınımını 1.7 milyar tonla sınırlama, hedef endüstrinin karşı karşıya olduğu bir meydan okuma ve yeni iş modellerinden hacim-değer dengesi kurmaya kendini yeniden keşfetmesinin yollarını arayacağı bir eşik. Belki de pandemiyi bir tetikleyici olarak düşünmek ve bir süre önce başlayan dönüşümü hızlandırmaya katkıda bulunmak gerekiyor.

Aksi takdirde 2030’da endüstrinin su tüketiminin %50 oranında artarak 118 milyar metreküpe, karbon ayak izinin 2.791 milyon tona ve atık oranının 148 milyon tona ulaşması bekleniyor.

OGGUSTO Konular Editörü Zeynep Özar Berksü’nün diğer yazılarını okumak için tıklayın.

Dünyadan en yeni haberleri ilk bilen olmak için OGGUSTO’nun haftalık e-bültenine kaydolun.

Bu içerik Brothers sponsorluğunda hazırlanmıştır.

Zeynep Özar Berksü
Zeynep Özar Berksü Tüm Yazıları