preloader

Bir Fincan Kahvenin Su Ayak İzi Ne Kadar?

13.09.2024
Bir Fincan Kahvenin Su Ayak İzi Ne Kadar?

Yazı Boyutu:

Bir fincan kahvenin su ayak izi yaklaşık 140 litre… Çok sevdiğiniz kahveyle ilgili farkındalığınızı artırmak ve tüketim alışkanlıklarınızı gözden geçirmek için yazıya davetlisiniz!

Bu sabah – her sabah olduğu gibi – uyanmış olmaktan çok da mutlu olmayarak yatağımdan kalktım. Yüzümü yıkamak için banyoya giderken su ısıtıcısının düğmesine bastım. Su kaynadıktan sonra, kendi ölçüme göre iki dolu tatlı kaşığı kahveyi french press’e koydum, suyu ekledim. Biraz sonra güne başlamak için kahvem hazır. Yaklaşık 1.5 fincan kahve, sabahın olmazsa olmazı. Gün içinde evde veya dışarıda keyfime, duruma veya bulunduğum mekana göre daha kimbilir kaç fincan cortado, Americano veya Türk kahvesi içeceğim…

Bir Fincan Kahvenin Su Ayak İzi Ne Kadar?

Bu basit ama her gün tekrarlanan süreç, milyonlarca insan gibi benim için de diş fırçalamak kadar otomatik gelişen ve son yıllara kadar pek üstünde durmadığım bir süreçti. Hatta pandemi döneminde evlerin kafe haline gelişini, otomatik süt köpürten makineleri, Aeropress’leri, bitki bazlı kremalarla kahve şuruplarını ve yeni çekirdek kahve türlerini, Tik Tok’tan dünyaya yayılan Dalgona’yı da Vietnam’ın yumurtalı kahvesi “ca phe trung”ı ilgiyle izliyordum. Ta ki, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün verilerinde içtiğim o bir fincan kahvenin su ayak izinin yaklaşık 140 litre olduğunu okuyana dek…

Bir kahve fincanın su ayak izi 140 litre!

Kimsenin kahve keyfini de kaçırmak istemiyorum ama belki de hep birlikte 21. yüzyıl insanı olmanın gereklerine ve sorumluluklarına biraz daha fazla uymak adına, kahve ile ilgili farkındalığımızı artırabiliriz. Çünkü ancak bunu yapıp tüketim alışkanlıklarımıza bir düzen getirirsek sevdiğimiz şeyleri yapmaya devam edebileceğiz gibi görünüyor.

Yılda 100 milyon tondan fazla kahve tüketiyoruz.

Şöyle bir düşünelim; acaba kaç fincan kahveyi telefonla konuşmaya dalıp yarım bıraktığımızı, aslında canımız istemese de herkes içiyor diye “Ben de bir kapuçino alayım” dediğimizi, ihtiyacımız olduğu için değil elimiz boş kalmasın diye alıp soğuttuğumuzu ve sonunda döktüğümüzü… Son zamanlarda, “yarın yokmuş gibi” tükettiğimiz şeylerin başında gelenlerden biri, kahve. 1960’lardaki ilk dalgadan sonra kahve zincirlerinin açılmaya başlamasıyla gelen ikinci dalgayı izleyen ve daha niş, daha yüksek kaliteli, daha yenilikçi demleme teknikleri ve makineleri kullanmayı teşvik eden üçüncü dalga ile artık kahve tüketiminde bir zirvedeyiz. Zaten en çok ticareti yapılan tarım ürünleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Hatta en çok ticareti yapılan tropik tarım ürünlerinde bir numara ve tüm dünyada yılda 100 milyon tondan fazla kahve tüketiyoruz.

1 kilo kahve çekirdeği elde etmek için yapılan tüm işlemlerde 19.000 litre civarında su kullanılıyor.

Kahvenin geçmişini hatırlayalım…

Bir Fincan Kahvenin Su Ayak İzi Ne Kadar?

Ormanlarda geniş yeşil yapraklı ağaçlar altında yetişen kahve bitkisi, ticari bir bitki oldu.

Buraya kadar herşey güzel gibi, kahveden geçimini sağlayan insanlar için de iyi birşey değil mi kahvenin bu kadar sevilmesi? Hem evet hem hayır. İşin başına dönersek önce kahvenin dünyanın nerelerinde yetiştiğini bir anımsamak lazım; en büyük üreticileri başta Brezilya olmak üzere Güney Amerika ülkeleri, Etiyopya, Afrika, yani tropik bölgeler. Buralarda da bir zamanlar ormanların içinde, ağaçların altındaki boş alanlarda yetişerek müthiş bir çeşitliliğin parçası olan kahve o kadar yoğun bir talep görmeye başladı ki, orman alanları adım adım tarım alanlarına çevrilmeye başladı. Geleneksel olarak ağaç diplerinde “gölgede yetişen kahve”, sık ormanların kesilip sadece kahve tarımına açılan alanların artmasıyla “güneşte yetişen kahve” oldu. Tahmin edileceği gibi, bu sistem daha da verimli. Talep baskısı arttıkça hastalıklara tamammül edemeyen ve beklentiyi karşılamak zorunda olan kahve üreticileri kimyasal kullanımını da artırdı. Neticede milyarlarca insan sabah uyanmak, sosyalleşmek, çalışmak için makine başında kahve bekliyor! Kısacası ormanlarda geniş yeşil yapraklı ağaçlar altında yetişen kahve bitkisinin orman ekosistemlerine olan katkısı ortadan kalktı, tek başına saltanat süren, çevresini umursamayan bütünüyle ticari bir bitki olup çıktı.

Kahve bitkisinin yeni tip tarımı, ekosistemleri olumsuz etkiliyor.

Bir Fincan Kahvenin Su Ayak İzi Ne Kadar?

Yazının başına dönüp hepimizin orada burada yarım bıraktığı kahvenin yapılışında kullanılan su miktarını da tekrar hatırlamakta yarar var; sadece 1 kilo kahve çekirdeği elde etmek için yapılan tüm işlemlerde 19.000 litre civarında su kullanıldığını söylemek yeterli olacaktır. Bir fincan kahvenin su ayak izinin hemen hemen 140 litre olması da bu hesaptan doğuyor. Yani aslında kahve bitkisinin yeni tip tarımı, ekosistemleri olumsuz etkiliyor, ormansızlaşmaya neden oluyor ve onun ticari bir gıda ürünü olarak biz son tüketicilere gelmesi süreci de yüksek miktarda su tüketimine neden oluyor. Dünyanın su krizi ile boğuşmaya başladığı bir dönemde bu hiç de iyi bir haber değil…

Sürdürülebilir dünya için kahve endüstrisi ve tüketiciler ne yapabilir?

Bir Fincan Kahvenin Su Ayak İzi Ne Kadar?

Kahve yerine daha sık çay tüketebilirsiniz. Çayın su ayak izi, 35 litre…

Diğer yandan gidecek daha çok yol olsa da, kahve endüstrisinin attığı değerli adımlar da var; etik üretim, kahve çiftçilerinin korunmasına yönelik adil programlar, sınırsız defa dönüştürülebilen kapsüller ve plastik yerine karton bardaklar, bunlardan bazıları. Biz tüketiciler de daha az ve bilinçli kahve içerek, etik üretimi ve ekolojik dengeyi gözeten organizasyonlara üye olan kahve markalarını tercih ederek, kapsülleri geri dönüşüme kazandırarak, tek kullanımlık bardaklar yerine kahvemizi mataramızdan yudumlayarak olumlu değişime destek olabiliriz.

Esin Sungur
Esin Sungur Tüm Yazıları