Seyahatte Yeni Trend: Edebiyat ve Sanat Gezileri

•

24.10.2019

Seyahatte Yeni Trend: Edebiyat ve Sanat Gezileri

Yazı Boyutu:

<blockquote>
Son zamanlarda, seyahat tutkunlarının oldukça ilgi göstermeye başladığı Edebiyat ve Sanat Gezilerini mercek altına aldık. Özellikle Türkiye’de Edebiyat ve Sanat Gezileri konusunda akla ilk gelen isimlerden İlknur Eroldu’dan tüm detayları keşfedin.
</blockquote>

Seyahat konusu akla geldiği zaman; yeni kültürler, sıra dışı lezzetler, nefes kesen manzaralar, tarihe tanıklık etmiş binlerce eser ve eğlencenin tanımı haline gelen onlarca festival akla gelir. Ancak gerek sosyal medyanın gücü gerekse yaşam şartlarının değişmesiyle, her şeyde olduğu gibi seyahat tercihleri de değişti ve “dünyayı keşfetmenin” en yeni trendi: “Edebiyat ve Sanat Gezileri” oldu.

Her geçen gün seyahat tutkunlarının daha da çok ilgisini çeken edebiyat ve sanat temalı seyahat gezileri sayesinde, ölümsüz yazarların en önemli eserlerinin hikayesini bambaşka bir deneyimle yaşayabilir, sanat dünyasına yön veren en önemli fuarları gezebilir, daha genel ziyarete açılmadan VIP Ön izleme gibi ayrıcalıklara sahip olabilirsiniz. Bu sıra dışı turların ülkemizdeki en iyi temsilcilerinden İlknur Eroldu ile Edebiyat ve Sanat’ın bir arada olduğu bu büyülü geziler hakkında konuştuk.

İlknur Eroldu

<h3>Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? Edebiyat ve sanat konusundaki tutkunuz nasıl başladı? Hayatınızı nasıl etkiledi?</h3>

İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun olduktan sonra yine İstanbul Üniversitesi’nde Finans üzerine Yüksek Lisans ve Bankacılık Doktorası yaptım. Daha sonra Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nde Lisans ve Lisansüstü dersleri aldım. Sanat ve tarih ile tanışmam ise Boğaziçi Üniversitesi Tarih Kürsüsü aracılığıyla başladı. Seminerler, eğitim programları ile devam etti, hala da devam ediyor.

<h3>O zaman sanat ve tarih sizin için bir tutku haline geldi diyebilir miyiz?</h3>

Aslında bir konuda derinlemesine bilgi edinmek en büyük tutkum. İlgimi çeken her konuda okumaya ve eğitim almaya her an yeniden başlayabilirim. Öğrenme süreçlerinin hayattaki en büyülü anlar olduğunu düşünüyorum. Edebiyat ise her zaman hayatımın en önemli bileşenlerinden biriydi ve hep çok iyi bir okuyucu oldum. Hatta tüm finans eğitimine karşılık en güçlü yanım hep edebiyattı diyebilirim. Edebiyat ve sanat birlikteliği size pek çok kapıyı aralıyor.

<h3>Peki, edebiyat ve sanat ne zaman bir araya geldi?</h3>

Uzun bir zaman özellikle yurt dışı sergiler ile ilgili çeşitli yayın organlarında sanat eleştirileri yazdım, hala zaman zaman beni etkileyen bir sergi gördüğümde yazmaya devam ediyorum. 2015 yılında Biblioteca Kitap Kulübü’nü kurmam ile başlayan edebiyat serüveni, bir eğitim tasarlama teklifi almam ile birlikte başka bir boyuta taşındı. Daha önce örneği olmayan, kulüp mantığından biraz daha değişik dinamiklere sahip bir program yapmak bana daha doğru göründü. Bir tema ve bir ülke edebiyatı çerçevesinde kitaplar seçip; hem yazar hem de kitabı derinlemesine analiz ederek ve bir tartışma ortamını katılımcılara sunarak gelişen ‘Edebiyat Seminerleri’ adını verdiğimiz bir program başlattık.

{771812}

<h3>Sizce, Türkiye’de edebiyata olan ilgi ne durumda?</h3>

Ne yazık ki günümüz Türkiye’sinde okuyorum diyen insanların dahi biyografi veya kişisel gelişim kitaplarından ya da tarihi gerçeklere dayanan araştırma kitaplarından başka bir şey okumadığına şahit oluyoruz. Oysa ki edebiyatın büyüsü, hikayededir, roman karakterlerindedir, sizi alıp götürdüğü bambaşka diyarlardadır. İnsanlar kurgu edebiyatı yoluyla hiç tanımadıkları karakterler ile empati kurarlar ve hiç içinde bulunmadıkları durumlar hakkında bu durumların yarattığı travmalara maruz kalmadan bilgi sahibi olurlar. Edebiyat geçmişte yaşanan hayatı, bugün yaşadığınız dünyayı ve hatta fantastik, bilim kurgu, distopya edebiyatı ile size gelecekteki dünyayı tanıtır ve bu dünya ile iletişim kurmanızı olanak tanır. Bu sağlam temel ise size tarihi ve olayları yorumlama, anlama ve çıkarımlarda bulunma yolunda gerçekten inanılmaz bir donanım sağlar.

<h3>Gezileriniz bu edebiyat dünyasının büyüsü üzerine mi kuruluyor? En son yaptığınız turlar hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?</h3>

İlk yaptığımız program İngiliz edebiyatını merkez alan ve teması ‘ Saatler’ olan beş kitabı ve yazarı incelediğimiz bir programdı. Zaman ve saatler üzerine İngiliz edebiyatında yazılmış muhteşem beş eserden oluşuyordu; Virginia Woolf’un Mrs Dalloway romanı ile başlayıp Kazuo Ishiguro’nun Günden Kalanlar kitabı ile devam ettik. Devamında Mrs Dalloway’in izinde Londra gezisi ile katılımcılarla adım adım okuduğumuz kitapların ve sanatın rehberliğinde bir seyahat gerçekleştirdik.

</div>

</div>
</div>

İkinci programımız Fransız Edebiyatı’nı merkeze alan ve ‘Aldatma’ teması çerçevesinde hazırlanmış bir program oldu. Balzac ile başlayan Flaubert ile devam eden, Sartre ve Beauvoir’ın Paris’ini adım adım deneyimlediğimiz hem bu yazarların dönemlerine hem dönemin insan psikolojisine ışık tutan bu romanları uzun uzun tartıştığımız gerçekten çok keyifli bir program oldu. Programdan sonra gerçekleştirdiğimiz Paris gezisi ise yazar evlerinden, roman mekanlarına, güncel sergilerden koleksiyonlara kadar pek çok aktivitenin harmanlandığı, gurme yemekler ve geleneksel Fransız tatlarıyla renklenen çok keyif aldığımız bir seyahat deneyimiydi.

<blockquote>
“Eğer benim gibi bir edebiyat tutkunuysanız ve tüm yaşamınız kitaplar, kitap karakterleri ve hikayenin geliştiği şehirler etrafında yaşanmış ve yaşanmaya devam ediyorsa bu çok doğal bir şekilde gelişiyor.”
</blockquote>

<h3>Bir gezi programı yaparken; konusuna, temasına nasıl karar veriyorsunuz? Rotayı nasıl çiziyorsunuz?</h3>

Bu programları hazırlarken zor olan temaya karar vermek ve bu temayı işleyen kitapları bir araya getirmek. Bunun için gerçekten çok yoğun bir birikime ihtiyaç var. O ülkenin edebiyatını iyi bilmek yazarları iyi tanımak gerekiyor. Ama en önemlisi tutku! Eğer benim gibi bir edebiyat tutkunuysanız ve tüm yaşamınız kitaplar, kitap karakterleri ve hikayenin geliştiği şehirler etrafında yaşanmış ve yaşanmaya devam ediyorsa bu çok doğal bir şekilde gelişiyor. Ben her seyahatimde edebiyatın peşinden koşarım. Seyahat ettiğim şehir veya ülke için arka plan oluşturacak, o ülkede o şehirde yaşanmış bir hikayeyi anlatan bir kitap seçmeye çalışırım. Hatta kurgu romanlarda kurgu sokakların, meydanların, binaların peşine düşerim. Bu benim için gittiğim şehri yaşamanın, o ülkenin yazarının, o yazarın yarattığı karakterlerin yaşamlarının rehberliğinde o şehri solumanın bir yoludur, hatta benim için tek yoludur diyebilirim.

Yazar, Jean-Paul Sartre

<h3>O zaman sadece eserler değil yazarların kişisel hayatları da fazlasıyla ilgi çekiyor…</h3>

Sartre’ın her gün oturduğu kafede ben de Sartre’ı düşünerek otururum, evinin önünden geçerim, pek çok romanını yazarken onu penceresinde hayal ederim. Balzac’ın izinde Goriot Baba’nın ünlü pansiyonunun yer aldığı ama şimdi ismi değişmiş Latin Mahallesi’ndeki eski sokağı ararım, Balzac bu romanı nerede yazmıştı diye Paris’te oturduğu evleri araştırırım. Her Londra’ya gidişimde uçakta Mrs Dalloway’i tekrar okurum ve onun gözünden sokak sokak Londra’yı henüz şehre inmeden havadayken özlerim ve iner inmez koşarak bu sokaklarda kaybolmaya giderim.

Kısacası böyle bir program hazırlamaya başladığımda önemli olan hangi kitapları seçeceğiz? O kadar çok kitap var ve zamanımız öylesine az ki…

{771831}

<h3>Gezilerden en çok ilgi çeken hangisi? Sizce bu kadar ilgi görmesinin sebebi ne? Yeni keşfeden birinin beklentileri ne olmalı? </h3>

Aslında geziden önce insanların ilgisini çeken, edebiyat ve edebiyatı hayatlarına tekrar koyma isteği. Çünkü son derece yoğun hayatlar yaşıyoruz ve dikkatlerin çok dağınık olduğu, odaklanmanın çok zor sağlandığı bir çağdayız. İnsanlar, sosyal medya yorumlarından başka bir şey okumaya zaman ayıracak durumda ve ruh halinde değiller. Oysa bu bir alışkanlık ve tekrar okur haline gelmek zor değil. Kurgu edebiyatı ile yaşam arasında bağ kurduğunuzda okumak vazgeçilmez hale geliyor. Bu yüzden özellikle zamansız olarak adlandırabileceğimiz klasikleri seçiyorum, çünkü Mrs Dalloway’i Woolf 1925’te yazmış ama bugün de aynı ruh halinde bir kadını etrafınızda bulabilirsiniz; aynı çelişkileri yaşayan, aynı amaçsız hayatında, kendisine biçilen rol ile yavaş yavaş bir yok oluşa doğru giden ama yine de yaşamayı seçip yoluna başka bir umutla devam eden bir kadına biraz ararsanız çevrenizde rastlarsınız. Dolayısı ile ilk yola çıkış noktasının yeniden hayatınızda okumaya yer açmak olması gerekli. Geziler doğası gereği çok keyifli, haftalar boyunca birlikte okuyan, birlikte aynı karakterlerle yaşayan, üzülen, sevinen ve bir zaman sonra artık aile gibi olan insanların, satırlarda okudukları mekanları görmeleri, yaşamaları, hissetmeleri tabi ki inanılmaz ve çok keyifli.

<h3>Gelecek turlardan da bahsetmek gerekirse; yeni rota ve gezinin teması belli mi? </h3>

Aslında en çok talep edilen Rus edebiyatı. Önümüzdeki sene bununla ilgili bir program hazırlayacağız. Ama ekim ayında başlayan yeni programımız yine bir İngiliz edebiyatı seçkisi ve ‘Sınıf Ayrımlarının Gölgesinde Aşk’ teması ile ilerleyip dört şahane kitap okuyacağız. Devamında da Noel öncesi, Jane Austen okuyacağımız için Bath şehrini de ziyaret edeceğimiz bir Londra seyahati yapmayı planlıyoruz.

*Edebiyat ve sanat konularında derslere katılma şansını yakalamak ve sıra dışı bir seyahat deneyimi yaşatan bu turların bir parçası olmak için <a href="https://www.instagram.com/artsclubist/?hl=tr" target="_blank">ARTSCLUB</a>’tan bilgi alabilirsiniz.