preloader

Philips LatteGo ile Sanatın Baristası: Hatice Aslan

26.07.2023
Philips LatteGo ile Sanatın Baristası: Hatice Aslan

Yazı Boyutu:

OGGUSTO ve Philips iş birliği ile sanatın önde gelen isimlerinden Hatice Aslan’ı Philips LatteGo ile buluşturduk. Sanatıyla ilham olan Hatice Aslan’ın rutinlerini ve hayatında kahvenin yerini izlemeye hazır olun!

“Sanatın baristası olur mu?” dediğinizi duyar gibiyiz. OGGUSTO x Philips iş birliği ile sanatın önde gelen isimlerinden Hatice Aslan’ı LatteGo 5400 ile bir araya getirdik ve sizlere kahve deneyiminin en sanatsal halini sunduk.

İlk olarak sizlere mükemmel bir kahve yapmanın yolunu açıklıyoruz. Yüksek kaliteli, aromatik kahveler demlemek en pratik şekilde Philips LatteGo 5400 ile mümkün! Ristrettodan köpüklü cappucinoya kadar taze çekirdeklerden yapılan 12 kahve çeşidi yapmanızı sağlayan makinede 12 ayardan oluşan farklı hassas öğütme çeşitleri mevcut. Aroma Extract sistemiyle de mükemmel sıcaklık, aroma ve krema elde edebiliyorsunuz. Üstelik kahve özelleştirme seçeneği sizlere kişiselleştirilmiş bir kahve deneyimi sunup 4 farklı kahve profili kaydetmenize de imkân veriyor. Yoğunluk ve uzunluk tercihinizi ayarladıysanız tek tuşla favori kahvenizi yudumlayabilirsiniz.

Keyif kahvenizi yanınıza aldıysanız Üç Maymun, En Son Babalar Duyar, Küçük Adam Ne Oldu Sana, Hepimizin Öyküsü gibi dizi, film ve tiyatro yapımlarında yer almış oyuncu ve aynı zamanda İstanbul Devlet Tiyatrosu sanatçısı Hatice Aslan sizlerle… Ünlü oyuncunun bu yoldaki hikâyesinden sanata olan bakış açısına, favorilerinden kahve rutinine hakkında birçok şeyi öğreneceksiniz…

Son dönemlerin en iddialı oyunlarından birinde yer alıyorsun. Bize biraz oynadığın karakterden ve oyundan bahseder misin?

Küheylan’ı psikodrama olarak nitelendirebiliriz. Bu oyunda beni etkileyen çok yer var. Seyircinin nefesini ensemde hissetmenin heyecanı da cabası. Çünkü sahnede de seyircimiz bizimle birlikte oturuyor. Oyunu bir kitap okur gibi izlemek çok şey katıyor insana. Bazı oyunlar insanı değiştirir ya işte bu öyle oyunlardan…

Hayatta her insanla karşılaşmanın bir nedeni vardır. Ya o insan sizin hayatınızı değiştirir ya da siz onun hayatını…

Doktor Martin Dysart (Kerem Alışık) ve Allen Strang (Emir Özden) de tam anlamıyla böyle dokunuyorlar birbirlerinin hayatına. Oyunda “Dora” karakterini canlandırıyorum; Allen Strang’in annesi. Aşırı dindar, dominant bir karakter Dora. Yanıldığının farkında olmayan ve her şeyi bildiğini zanneden biri. Ve tabii bu katılık ve aşırılık oğlunu büyük felaketlere sürüklüyor.

Özellikle tiyatroda sahneye çıkarken duyduğun heyecanla nasıl baş edersin?

Olabildiğince günlük ritimden sıyrılıp odama kapanırım. Kahve ve su dışında herhangi bir şey tüketmem. Oyun öncesi yaptığım ısınma ve gerinme hareketleri zihnim ile bedenimi rahatlatır.

Philips LatteGo ile Sanatın Baristası: Hatice Aslan

Antonio Banderas bir röportajında “Merak duygusu hayatta korkmadan ilerlememi sağlayan motor gibidir” diyor, senin son dönemlerde merak duyduğun şeyler neler?

Çocukların, yaşlıların ve hayvanların tepkilerini, jestlerini gözlüyorum. Kalıplardan sıyrılmış saf hali görüyorum. Kimse kimseye benzemiyor. Parmak izi gibi…

Aktris olmaya karar verdiğin günlere döndüğünde, sana”Aktris olmak istiyorum” dedirten şey ne oldu?

Öncesi yok. Okula girişim biraz şans eseri oldu; hayat oraya doğru sürükledi. Konservatuar tiyatro bölümünden mezun olup profesyonel çalışmaya başladığımda işin ciddiyetini daha iyi anladım. Bir anda olacak bir şey değil. Halâ da aramaya, araştırmaya devam…

İyi oyuncu olmanın yolu ‘Nasıl iyi insan olunur?’dan geçiyor bence.

Philips LatteGo ile Sanatın Baristası: Hatice Aslan

Bir sanatçı olarak senin için ‘isyan, başkaldırı’ ne demek?

Dünyamıza, doğaya ve çevremize davranış biçimimiz acımasızca bana göre. Çocuk yaşlarda ciddi bir eğitim gerekiyor bu konuda. Ilımlılık ve tasarruf öğretilmeli. Her canlı ve eşyanın kıymetli olduğu da. Gösterişin ve kendinden ciddi ödünler verip başkalarına göre davranışın tek tip insana doğru gittiğini görmek de çok önemli. Yani emeğe saygı gösterilmemesi, yalanlar benim isyan duygumu tetikler.

Sanatçı olduğundan hiç şüphe duydun mu?

Zaman zaman düşünüyorum bunu. Ben oyuncuyum. Bir karakteri canlandırıyorum. Fakat o karakteri her oyuncu farklı yorumladığı için işin o kısmında yaratıcılık, kendine has yorumlama giriyor devreye. Her birimizin kendi üslubumuzca ürettiğimiz sanat alanında varlık göstermemiz de bizleri sanatçı kılıyor.

Philips LatteGo ile Sanatın Baristası: Hatice Aslan

Teknoloji ve sosyal medya gibi şeylerin, insanlara birbirleriyle bu kadar saf bir şekilde nasıl birlikte olunacağını unutturduğunu düşünüyor musun?

Nasıl kullandığın önemli. Öğrenmeye meraklı biri için harika fırsatların olduğu, hayatı kolaylaştıran bir alan. Zamanı iyi yönetmek gerekiyor. Makineyle geçirdiğin zaman, hayatı doyasıya yaşadığın anların sayısını, süresini geçmemeli. O yüzden doğayla, ailenle, arkadaşlarınla bağını koparmamak, yürüyüşlere çıkmak, çevreni gözlemlemek, merak ettiğin bir şeyi öğrenmeye çalışmak (bir enstrüman ya da yemek pişirmek gibi) dengeyi sağlayabilir.

Uzun süre hayat verdiğin bir karakterden sonra o karakterden çıkman ne kadar zaman alıyor? Bugüne kadar canlandırdığın karakterlerden sende kalıcı olan parçalar oldu mu?

Meslek alanımız evet farklı; yaratıcılık gerektiren, yorumlama fırsatı tanıyan bir alan. Ancak yine de gün sonunda biz de en az bir şoför, bankacı, doktor, öğretmen gibi işimizi yapıyoruz. Şoför evine gittiğinde kollarının yorgunluğuyla kalıyor; öğretmen yeni neler öğretebilirim diye düşünüyor, bankacı belki sayısal hafızaya dayalı hiçbir şey yapmak istemiyor ve doktor da hastalarının yarattığı üzüntü ya da sevinci içinde taşıyor.

Oyuncu da canlandırdığı karakterin uçsuz bucaksızlığı ona sonraki oyun günü neler yaşatacak düşüncesiyle belki o koltuğa oturuyor.

Ya da karakterle yeterince empati kurabildi mi diye düşünüyor. Karakterden çıkmama gibi bir durum söz konusu olsa hepimiz şizofren olurduk büyük ihtimalle.

Philips LatteGo ile Sanatın Baristası: Hatice Aslan

Sanatın eleştiri potansiyelinin dışında dönüştürücü bir gücü olduğunu düşünüyor musun? Ya da sorunun en başına şunu koyalım; sanat eleştirmeli mi?

Tabii ki sanat eleştirmeli. Sanat toplumun aynasıdır. Uyanması için toplumu sarsar. O yüzden geri kalmış ülkelerde ilk engellenen kişiler sanatçı ve de sanatıdır. Özgürlüğü kısıtlanan milletler ilerleyemez; sefalete sürüklenir. Atatürk’ün izinde gitmemiz boşuna değil. “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir” sözü bence bu durumu yeterince açıklıyor.

‘… gibi bir karaktere hayat vermeden ölmek istemem’ dediğin bir karakter var mı?

Annem gibi bir karaktere hayat vermeyi isterdim. İnanılmaz renkli bir karakter olurdu.

Favori kahven nedir? Günün hangi saati için ‘kahvesiz yapamam’ dersin?

Sabah mis gibi kahve kokusuyla uyanmaya bayılırım. Filtre kahve favorim. Günün her saati canım çekebilir. Özellikle toplantılarda, provalarda olmazsa olmazlarım arasındadır kahve.

Sanat bu hayatta kalma yolculuğunda yardımcı oldu mu?

Yol arkadaşım daima sanat. Çevresini iyi gözlemleyen, farkına varan biri için sanat her yerde. İnsanı ve de kendimi daha iyi tanımama sebep. Bu da vereceğim tepkileri, hayata bakışımı olumlu yönde etkiliyor. Çözüm odaklı hareket etmemi sağlıyor.

Pop quiz başlıyor…

En sevdiğin film nedir?

Başkalarının Hayatı; Almanya yapımı (Yönetmen: Florian Henckel von Donnersmarck).

Bir motto seçecek olsaydın…

Ben senin gördüğünü yaşamıyorum ki. Oynadığım ‘Vücut’ filminin de mottosudur.

Peki, olmazsa olmazım dediğin bir şey var mı?

Doğada yürüyüş.

Tatil için favori destinasyonun?

Biblos Alaçatı, Kabak Koyu Turan Camping ve evimin balkonu.

Kahvesiz olmaz… Senin favorin hangisi?

Americano.

En sevdiğin, favori sanatçın?

Tanrı.

Bugüne kadar aldığın en iyi nasihat nedir?

Bu dünyayı cömertlik ve dürüstlük kurtaracak. Cömert ol, dürüst ol. Anlatmaya değil anlamaya çalış.

Diyelim ki biriyle tanıştın, ilk dikkat ettiğin şey nedir?

Konuşurken dudak kıvrımı ve gözlerine dikkat ederim. Samimi olup olmadığı özellikle dudak kıvrımlarından hemen anlaşılır.

En son hangi kitabı bitirdin?

Ya Adalet Ya Sefalet -Selçuk Şirin. Sırada Seneler (Annie Ernaux) var.

Tek bir süper güce sahip olacaksın, tercihin ne olurdu?

Tabii ki yeryüzündeki tüm canlılara adaleti ve eşit hakları getirirdim. Özellikle çocukların, gençlerin, yaşlıların ve hayvanların çok mutlu olduğu yemyeşil bir yer olurdu.

En çok kime gülersin?

Bu sıralar Feyyaz Yiğit favorim.

Sanatçı olmasan ne olurdun?

Ana okulu öğretmeni olmak isterdim.

En sevdiğin film/dizi karakteri?

‘Yüzüklerin Efendisi’ndeki Gollum karakteri; muhteşem.

*Bu içerik Philips iş birliği ile hazırlanmıştır.

Banu Seyhan
Banu Seyhan Tüm Yazıları