preloader

Philips LatteGo ile Sanatın Baristası: Derya Geylani

07.08.2023
Philips LatteGo ile Sanatın Baristası: Derya Geylani

Yazı Boyutu:

OGGUSTO ve Philips iş birliği ile sanatın önde gelen isimlerinden Derya Geylani’yi Philips LatteGo ile buluşturduk. Sanatıyla ilham olan Derya Geylani’nin rutinlerini ve hayatında kahvenin yerini izlemeye hazır olun!

“Sanatın baristası olur mu?” dediğinizi duyar gibiyiz. OGGUSTO x Philips iş birliği ile sanatın önde gelen isimlerinden Derya Geylani’yi LatteGo ile bir araya getirdik ve sizlere kahve deneyiminin en sanatsal halini sunduk.

İlk olarak sizlere mükemmel bir kahve yapmanın yolunu açıklıyoruz. Yüksek kaliteli, aromatik kahveler demlemek en pratik şekilde Philips LatteGo 5400 ile mümkün! Ristretto’dan köpüklü cappucino’ya kadar taze çekirdeklerden 12 kahve çeşidi yapmanızı sağlayan makinede 12 ayardan oluşan farklı hassas öğütme çeşitleri mevcut. Aroma Extract sistemiyle de mükemmel sıcaklık, aroma ve krema elde edebiliyorsunuz. Üstelik kahve özelleştirme seçeneği sizlere kişiselleştirilmiş bir kahve deneyimi sunup 4 farklı kahve profili kaydetmenize de imkân veriyor. Yoğunluk ve uzunluk tercihinizi ayarladıysanız tek tuşla favori kahvenizi yudumlayabilirsiniz.

Bu sefer de cam sanatçısı olan Derya Geylani’nin atölyesine konuk olduk. Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Cam Bölümü’nden mezun olan sanatçı Norveç, Polonya, İtalya, Kore, Türkiye’de birçok karma sergiye katıldı. Üstelik 2013 yılında “Fear Chair” adlı eseri ile “A’ Design Awards” yarışmasında ödül kazandı. İspanya’da bulunan Fundacion Centro Nacional del Vidrio adlı cam müzesinde, La Granja’nın müze koleksiyonunda da eseri bulunuyor.

Bize biraz kendinden bahseder misin, senin hakkında ne bilmeliyiz? Çalışmalarındaki temel motivasyon nedir?

2013 yılında Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Cam Bölümü’nden mezun oldum. 4 yıllık eğitimim boyunca camın teknolojik anlamda bileşenlerindenendüstrilerdeki yerine, tarihsel geçmişinden, günümüz çağdaş sanatına kadar gelişimine dair pek çok farklı ders aldım. Bauhaus ekolünde aldığım lisans eğitimim sonrasında 1 yıl boyunca değişim programı ile Polonya’nın E. Geppert Academy of Art and Design Okulu’nda eğitim gördüm. 3. sınıfta aldığım bu eğitim benim cam malzeme ve sanat ilişkisi çerçevesinde vizyonumu oldukça genişletti. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde yüksek lisans ve doktora eğitimlerimi sürdürürken değişen ve gelişen sanata bakış açımı özgür bir şekilde eserlerime yansıtmaya başladım. Eserlerimi oluştururken neden cam malzemeyi odağıma aldığımın cevabını önce kendime sonra izleyiciye geçirmeye başladım.

Çalışmalarımdaki temel motivasyon ise fikirlerimi özgürce eserlerim aracılığıyla aktarabiliyor olmak. Bunu yaparken izleyiciyi hem düşündürmek hem hayal dünyamda hem de sanatın iyileştirici gücü ile camın büyülü dünyası arasında yolculuğa çıkarmak.

Philips LatteGo ile Sanatın Baristası: Derya Geylani

Çalışma ve üretim rutinini de merak ediyoruz. Nasıldır çalışma rutinin? Mesela çalışmaya başladığında her şey kafanda belli midir yoksa kendini akışa bırakıp süreç boyunca değişiklik yapar mısın?

Çalışma rutinim şöyle ilerliyor: Önce fikir, çizimler, 3 boyutlu eskizler… Ve sonra üretim. Bu yolda ilerlerken de birçok şey değişebiliyor tabii ki. İlk hedefim fikrimi yansıtmak olsa da cam sürprizlerle dolu bir malzeme olduğundan yolda beni baştan çıkarıp o anki haline ikna edebiliyor. Tabii bir de her seri üstüne bir şeyler katarak başka bir seriye evriliyor.

Fikirlerim ve eserlerim de benimle birlikte ilerliyor hayat yolculuğumda. Hepsi akışın bir parçası…

Philips LatteGo ile Sanatın Baristası: Derya Geylani

Bir sanatçı olarak senin için “isyan, başkaldırı” ne demek?

Alışık olduğun düzen ile toksik bir ilişki içinde olduğunun farkına varmak, kendini bir şekilde yüksek sesle ifade etmeye çalışmak, kabuğunu kırmak.

Sanatın eleştiri potansiyelinin dışında dönüştürücü bir gücü olduğunu düşünüyor musun? Ya da sorunun en başına şunu koyalım; sanat eleştirmeli mi?

Sanat da sanatçı da eleştiriye açık olmalı. Sanatçılar çoğu zaman egosentrik düşüncelerinin altında kaybolabiliyor. Eleştiri bu noktada üçüncü bir göz, silkeleyen taraf olabiliyor.

Geçimin sanat piyasasına bağlı olduğuna göre sanat piyasasının senden ne istediği senin için ne kadar önemli?

Ben sanat piyasasının benden ne istediğine göre üretim yapmak yerine bol bol öz eleştiri yapmayı tercih ediyorum ve kendim ile olan yarışımı tetikliyorum.

Bu durum üretimlerimi farklılaştırıyor ve sonucu eserlere yansıyor. Gerçek sanat izleyicisi de bu farklılaşmanın peşinde sanırım.

La chapelle bir röportajında “Gerçek sanatçılar şans ve risk alır ve sonuçları hakkında endişelenmezler” demiş, bizim coğrafyamız konjonktüründe buna katılıyor musun?

Bu söze kesinlikle katılıyorum. Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada sanatçıların keşke maddi kaygılarını düşünmeksizin ürettiği işlere şahit olabilsek. Kim bilir ne şaheserler çıkar ortaya…

Sanatçı olduğundan hiç şüphe duydun mu?

Üretiyorum, fikirlerimi cam malzeme aracılığıyla aktarmaya çalışıyorum. Bu noktada başlıklara takılmıyorum. Buna izleyici karar veriyor.

Çok büyük paralara mâl olan fantastik, ayrıntılı sanat eserleri yapabileceğin ayrıcalıklı bir konumda olsan; yapacağın ilk proje ne olurdu?

Herkesin içinde birbirini görebileceği ama çıkışını bulamayacağı kadar büyük bir cam labirent yapmak isterdim.

Bugünlerde genç neslin sanata daha fazla ilgi gösterdiğini fark ettin mi?

Evet, kesinlikle. Sosyal medyanın etkisinin bu noktada çok büyük olduğunu düşünüyorum.

Bir sanat eserinin örneğin bir resmin açıklanması, anlatılması hakkında ne düşünüyorsun?

İzleyicinin, sanat eserini kendi yorumlamasının yanı sıra sanatçının dilinden de ne anlatmak istediğini dinlemesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Farklı bakış açıları, yorumlar ve tartışmalar esere zenginlik katıyor.

Kendine aldığın ilk parçayı hatırlıyor musun?

Köpek koleksiyonumun ilk parçası küçük metal döküm bir köpek heykeli.

Sanatçı olmaya karar verdiğin günlere döndüğünde sana “Sanatçı olmak istiyorum” dedirten şey ne oldu?

Kesinlikle üretme arzusu.

Sanat, hayatta kalma yolculuğunda yardımcı oldu mu?

Oldu ve olmaya devam ediyor. Nefes almak gibi bir şey.

Favori kahven nedir? Günün hangi saati için ‘Kahvesiz yapamam’ dersin?

Sabah kahvaltı sonrası iyi demlenmiş bir filtre kahve.

Teknoloji ve sosyal medya gibi şeylerin, insanlara birbirleriyle bu kadar saf bir şekilde nasıl birlikte olunacağını unutturduğunu düşünüyor musun?

Maalesef evet ama teknolojinin hayatımıza kattığı kolaylıklar gerçeğini düşündüğüm zaman da asla karşı değilim. Sadece bu dengeyi kurabilmenin bizim elimizde olduğunu düşünüyorum.

Pop quiz başlıyor…

En sevdiğin film?

“Black Cat, White Cat”.

Bir motto seçecek olsaydın…

Anı yaşa…

Peki, olmazsa olmazım dediğin bir şey var mı?

Bitkilerim.

Tatil için favori destinasyonun?

Datça.

Kahvesiz olmaz, senin favori kahven hangisi?

Filtre kahve.

En sevdiğin, favori sanatçın?

René Magritte.

Bugüne kadar aldığın en iyi nasihat?

Her yıl mutlaka yeni bir yer gör.

Bir kişide önce neye dikkat edersin?

3. bir kişi ile kurduğu diyaloğa.

En son hangi kitabı bitirdin?

Mason Currey’nin “Günlük Ritüeller II – Yaratıcı Kadınlar Nasıl Çalışıyor?” kitabı.

Tek bir süper güce sahip olacaksın, tercihin ne olurdu?

Uçmak.

En çok kime gülersin?

Eşim Egemen’e.

Sanatçı olmasan ne olurdun?

Şef.

En sevdiğin film/dizi karakteri?

“Workin’ Mom”/Kate Foster ve “Succession”/Kendall Roy

*Bu içerik Philips iş birliğinde hazırlanmıştır.

Banu Seyhan
Banu Seyhan Tüm Yazıları