preloader

Bildiğimiz Canlı Yaşamın Başlangıcı: Mantarlar

Bildiğimiz Canlı Yaşamın Başlangıcı: Mantarlar

Yazı Boyutu:

Dünya üzerindeki yaşam döngüsünün kilit organizmaları mantarlar ve mantarların sürdürülebilir geleceğe etkileri hakkında her şey yazımızda.

Onlar, dünya üzerindeki organizmalar arasında en dikkat çekici yine de en görünmez olanlar. Onların ağları global ekosistemin tamamı arasındaki noktaları birbirine bağlıyor ve yaşam döngüsü için temel bileşeni oluşturuyor. Onlar; mantarlar.

Mantar krallığı, sadece geçmiş zamanda değil ve fakat şimdiki ve geçerli zamanda da, yaşamın evriminde nihai bir rol üstleniyor.

Neredeyse her şeyi parçalarına ayırabilen mantarlar, en tehlikeli kirleticilerin bazılarını sünger gibi emiyor ve hatta onlardan tamamen yeni bileşenler yaratabiliyor.

Onlar, hayal edemeyeceğiniz pek çok yönden ilginç ve büyülüler.

Peki gezegenimizde yarattığımız kirliliği temizlememizde ve geleceği inşa etmemizde yardım etme potansiyelleri var mı?

Bu soruya cevap vermeden önce, mantarların gerçekten ne olduklarına bakalım ve onların gizli varoluşlarını keşfe çıkalım…

Bildiğimiz Canlı Yaşamın Başlangıcı: Mantarlar

Mantar Alemine Giriş

Risottonuza koyduğunuz, buzdolabınızın sebzeliğinde unuttuğunuz veya ormanda rastladıklarınız buzdağının görünen kısmına eşdeğer ve mantarların neye benzediğini kime sorarsanız sorun, aldığınız cevap bu görünen kısmı tasvir edecektir; ki bu kısmen doğru. Mantarlar meyveli gövdelerdir veya üretken yapılardır. Ancak mantarların çoğunluğu gözle görülebilir meyveli gövdeler üretmez ve bu mikro mantarlar çoğunlukla gözden kaçar.

Onlar, hayvanlardan ve bitkilerden farklılaşan, kendi alemlerindeler. Onların gizli yaşamı milyarlarca yıl boyunca evrimleşti ve bu evrim boyunca mantarlar bildiğimiz haliyle yaşamın öncüleri haline geldi. Milyonlarca yıl önce kayalardan mineral çıkararak ve bu mineralleri bitkilere taşıyarak bitkilerin yetişmesine ve oksijen üretmesine yardımcı oldular. Önceleri bitkilerin karasal yaşama suda yaşayan mantar ortakları ile eş zamanlı olarak geçiş yaptığı sanılırken artık Dünya topraklarının bitki yaşamı için mantarlar tarafından yüzlerce milyon yıl önce hazır hale getirildiği biliniyor.

Mantarlar, bugünkü yaşantımızı mümkün kıldılar. Onlar olmasaydı tüm ekosistem çökerdi; zira yeryüzündeki bitkilerin %90’ından fazlası bir veya birden fazla mantarla ortaklık yaparak hayatta kalıyor ve bir kısmının varlığı tamamen mantarlara ba(ğım)lı.

Bildiğimiz Canlı Yaşamın Başlangıcı: Mantarlar

earth archives

Birkaç yüz milyon yıl önce, bu mikroskobik yaşam formları gerçek birer deve dönüştü. Arap yarımadasında arkeologlar başta ağaç olduğunu sandıkları bir fosil buldular. Daha sonra bunun, 500 milyon yıl önce yetişmiş 8 metre yüksekliğinde bir mantar olduğu ortaya çıktı.

Bununla birlikte, bizim yüzeyde gördüğümüz mantarlar sadece çok daha uçsuz bucaksız bir şeyin meyvesi. Gerçek sihir yerin altında, miselyumun -mantarların kök benzeri ağlarının- geliştiği yer altında gerçekleşiyor.

Miselyum, gezegen üzerinde bilinen en büyük organizma.

Bildiğimiz Canlı Yaşamın Başlangıcı: Mantarlar

opb.org

Oregon’daki ‘Humongous Fungus’ miselyumu 9 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor ve 8650 yaşında olduğu tahmin ediliyor.

Mantarlar, linyinin -ağaç hücrelerinde yer alan bileşenin- yanı sıra öldükten sonra bitkileri çözebilen gezegendeki birkaç organizma arasında yer alıyor.

Mantarlar toprağımızı sağlıklı kılmak için elzemler ve bilim insanları onların olağanüstü yeteneklerini keşfetmeye henüz başladılar. Şu an bile mantarların sağladığı faydaların sadece belirli bir kısmı deşifre edilebildi. 4 milyon parçalık bir yapbozu parçalarının sadece %3’ü ila %5’i ile bir araya getirmeye çalıştığınızı hayal edin. Mantar bilimciler yeryüzünün mantar biyoçeşitliliğini resmi olarak tanımlamaya uğraşırken aynı zamanda yeni türler ortaya çıkıyor ve bazılarının da izi kaybedilebiliyor.

Uluslararası Doğayı Koruma Birliği’nin Tehlike Altındaki Türler Kırmızı Listesi’nde 58.343 bitki ve 12.100 böcek varken mantarların sayısı 551. Listelenmiş bu mantarların %60’ı ise lamelli mantarlar veya filtre mantarları ki bu türler bu devasa krallığın çok dar bir örneklemesini temsil ediyor.

Onlar, doğal dünyanın çöp öğütme birimleri.

Mantarlar yaşayan şeylerin ayrışmasına yardım edebilirken, ki bu herhangi diğer organik bileşenler için son derece kompleks iken, aynı organizmalar bütünü doğadaki herhangi bir organik kirleticiyi de ayrıştırabiliyor.

Bildiğimiz Canlı Yaşamın Başlangıcı: Mantarlar

Dünya çapındaki 44.000 petrol yatağından bazıları, rafinerilerdeki yasadışı çıkarımlar ve sızıntılar ile petrol hatları, dünya çapında 5 milyon petrol kaynaklı bozulma bölgesine karşılık geliyor. Yakıtlar ve ham petrol, aralarında çağımızın en endişe verici kirletenlerinden olan, polisiklik aromatik hidrokarbonların -veya kısaca PAH’s- de yer aldığı geniş oranda kirletici içeriyor. Bu kirleticiler bitki örtüsünün ve bölge hayvanlarının tümünü öldürüyor ve insanlarda ve hayvanlarda kansere neden olabiliyor. Ta 1998’de bilim insanları mantarların yoğun petrol içeren toprakta yetiştiklerini keşfetmişlerdi. Özellikle istiridye mantarlar, 8 haftanın ardından topraktaki toplam kirletici oranını %99’a kadar düşürmüş ve PAH’s de daha az zehirli maddeye dönüştürmüştü.

Peki Ama Mantarlar Nasıl Çalışıyor?

Bildiğimiz Canlı Yaşamın Başlangıcı: Mantarlar

Yakıt gibi organik kirileticiler kaynağını ölü organik maddelerden alıyor, mantarlar da onları, tıpkı ağaçları ve yaprakları ayrıştırdıkları gibi, aynı enzimle ayrıştırıyor. Kirletici maddeler daha az zararlı veya artık zararlı olmayan daha küçük parçalara bölünüyor ve böylece besin döngüsünün bir parçası haline geliyor. Öyle ki bazıları karbondioksite veya suya indirgenebiliyor.

Sihir, organik madde ile de sınırlı değil. Mantarlar aynı zamanda madencilik operasyonlarında kullanılan arsenik, kurşun ve cıva ve hatta radyoaktif elementler karşısında da toprağı iyileştirebiliyor.

1986’daki Çernobil nükleer reaktör çekirdeğinin erimesi ve patlamasının ardından yaşanan kirlenme, bölgeyi yaşama elverişsiz kıldı. Ancak 12 haftalık periyodlarla ekilen ayçiçekleri sayesinde toprak artık bir nebze daha temiz. Mantarların burada yaptığı elementlerin hareketliliğini değiştirmek, onları toprak içinde düzeltmek, onları absorbe etmek veya bitkilerle toprağın üstüne taşınmalarını sağlamak. Daha sonra bitkiler kesiliyor, yakılıyor ve küller daha güvenli bir yerde saklanıyor. Bu iyileştirme çalışmasının yapıldığı bölgelerde mantarların topraktaki nikeli ve bakırı 40 kat daha fazla biriktirdiği ortaya çıktı.

Bu da demek oluyor ki yoğun şekilde kirlenmiş toprağı iyileştirmenin çözümü avucumuzun içinde olabilir. Toprağı mantarla iyileştirmek görece küçük alanlar için oldukça muhtemel. Ortadan kaldırmak veya yakmak gibi geleneksel yöntemlere göre daha ucuz ve çok daha çevre dostu. Yine de, özellikle bütün bir orman veya maden bölgesi gibi alanlar için kolay bir yöntem değil. Her bir ekosistem eşsiz ve başka bir bölgeden mantar taşımak, o mantarların orada yetişeceği anlamına gelmiyor. Bunun anahtarı ise yerel türleri öne çıkarmakta yatıyor; ancak bu da zaman ve sabır istiyor.

Diğer yandan tarımsal ürün artıkları dünya çapında genel olarak yakılıyor. Delhi’de örneğin, bu sorun, özellikle kış aylarında şehrin hava kirliliğini artırmaya neden oluyor. Mantarlar burada bir alternatif olarak devreye giriyor: Mısır tarlalarındaki ürün artıklarından beslenen mantarlar, hasat alındıktan sonra araziye bırakılıyor. Miselyum bir hafta içinde koloni haline geliyor ve tüm tarımsal atığı yiyor. Kuruduğunda ise ortaya ateşe dayanıklı, yalıtım özelliği yüksek yeni ve düşük-karbonlu, inşaat malzemesi olarak kullanılabilecek katı bir malzeme çıkıyor. Çimento kadar dayanıklı olmasa da bambu gibi doğada çözünebilir diğer malzemelerle birlikte kullanıldığında mimariye yeni bir soluk getirebilecek kapasiteye sahip. Zira her bölgede ve her iklimde hayatta kalabilen mantarlar, artan nüfusun barınma ihtiyacını ulaşılabilir ve sürdürülebilir evlerin inşa edilmesinde pekala kullanılabilir.

Bu krallığın olağanüstü çalışma sistemini kendi haline bırakmanın yanı sıra insanlık, ufak bir müdahale ile miselyumdan mucizeler yaratabilir. Nasıl mı?

Bildiğimiz Canlı Yaşamın Başlangıcı: Mantarlar

ec.europa.eu

Bu organizma, fungusun mantar üreten kök-benzeri gövdesi. Şaşırtıcı derecede dirençliler ve doğru koşullar altında kolaylıkla yayılabiliyorlar. Gelişmeye başlamaları için birkaç spor yeterli. Büyüdükçe etrafındakileri sindirmek için enzimler salgılıyor ve besinleri absorbe ediyor. Sonunda hücreler dallanıp budaklanmaya başlıyor ve uçsuz bucaksız miselyum ağını oluşturmak üzere yayılmaya devam ediyor, ve kendini tamamen inşa ettiğinde mantarlar yetişmeye başlıyor. İşte burada onun potansiyeli kullanmak üzere insan müdahalesi devreye giriyor.

Mantarın yüzeyde patlaması yerine insanlar, öngörülebilir yapılar oluşturmak adına, miselyum etrafında bir form yaratabiliyor. Örneğin, bir tuğla. Aslında sadece doğanın işini yapmasına izin veriliyor. Üretim süreci son derece basit. Bitki liflerinden ağaç kabuklarına, tarımsal atıklar karışımı kullanılıyor ve bu karışım miselyum yapıları tarafından bağlanıyor. Sonunda köpüksü bir temel malzeme elde ediliyor. Doğru karbondioksit, nem, hava akımı ve sıcaklık değerleri sağlandığında, köpüğün elde edilmesi için, oldukça kısa bir süre yeterli oluyor. Sadece bir hafta içinde miselyum, bir kalıp organik karışımı köpük-kalıba dönüştürebiliyor. Dayanıklı, güvenli, sağlam ve doğada çözünebilen bu olağanüstü yalıtıcı paketleme, giyim, inşaat ve hatta gıda gibi geniş çapta üründe kullanılabiliyor. Doğada çözünmesi yüzlerce yıl alan plastik ve diğer sentetik malzemelerin aksine miselyum-temelli ürünler arzu edildiği an dönüşüm döngüsüne dahil edilebiliyor. Strafor üretimi ile karşılaştırıldığında bu oldukça ucuz ve sürdürülebilir bir yöntem.

Bildiğimiz Canlı Yaşamın Başlangıcı: Mantarlar

dezeen

Miselyum teknolojisi dünya çapında çeşitli endüstrilerden pek çok firma tarafından kullanılıyor. Öncüsü ise, bu teknolojiyi 2006 senesinde tanıtan Ecovative. 31 ülkede 40’ı aşkın pantenti ile dolaşımda olan miselyum bileşeninin ve malzemesinin lisansı onlarda. Geliştirdikleri MycoFlex™ teknolojisi örneğin, eldivenler için hafif yalıtıcılardan ayakkabılarda yüksek performanslı köpüklere, pek çok alanda kullanılıyor. Isıya dayanıklı, yalıtkan, nefes alabilir ve güçlü. Paketleme malzemelerindeki suya dayanıklı yüksek performanslı bileşenlerinin toprakta çözülme süresi 45 gün. Üretiminde ise plastiğe kıyasla sadece %12 oranında enerjiye ihtiyaç duyuyor ve %90 daha az karbondioksit ortaya çıkarıyor. Bu teknoloji İngiltere’de Magical Mushroom Company, Kaliforniya’da Paradise Packaging Co, Hollanda’da Grown.bio ve Yeni Zelanda’da BioFab tarafından kullanılıyor. IKEA da strafor paketlemelerini tüm ürünlerinde MycoComposite ile değiştireceğini duyurmuştu.

Peki ya giyimde? Bolt Threads, Mylo™ teknolojisini deriye alternatif sürdürülebilir bir materyal olarak adidas, Kering, Lululemon ve Stella McCartney iş ortaklıkları ile kullanmaya başladı. Mantar-temelli malzemeden üretilen ilk ayakkabı, örneğin, adidas’ın Stan Smith’i oldu. Malzeme, klasik üç çizgide, taban kaplamasında ve imza logoda kullanıldı.

Bildiğimiz Canlı Yaşamın Başlangıcı: Mantarlar

Heyecan uyandıran bir diğer gelişme ise, giyilebilir teknoloji alanında yaşandı. Araştırmacılar mantar kullanımını biyo-giyilebilir için potansiyel bir aday olarak kullandı. Fitbits gibi teknolojik giyilebilirlerdeki işlemcilerin miselyum ile değiştirilebilme olasılığı doğdu. Bu alanda ise gözler istiridye mantarına çevrildi. Zira istiridye mantarının miselyumu sıcaklık, nem, ışık, doğadaki bazı kimyasallar ve hatta elektrik sinyallerini ayırt etme becerisine sahip yani sensörlerdeki ve işlemcilerdeki fonksiyonları taklit edebiliyor yani bilgiyi işleyebiliyor.

2019 senesinde küresel mantar pazarı 53.7 milyar odlarlık değer ulaştı ki bu rakamın 2025’te 86.6 milyar dolara ulaşması bekleniyor.

Öyle ya da böyle mantarlar, gezegenimizin sağlığı için zaruriler. Bize düşen onların gizli güçlerini kullanmak. Mantarların kullanımının hikayesi 6000 yıl öncesine dayanıyor. Kadim kültürler onları soyut deneyimler için kullandı ve günümüzde halen manevi nedenlerle kullanılmaya devam ediyorlar. Onları antibiyotik olarak kullanmayı keşfetmek tam anlamıyla bir devrimdi. Neden bunu bir sonraki evreye taşıyıp gezegenimizi temizlemek için kullanmaya dönüştürmeyelim?

Kapatırken…

İzleyin: Fantastic Fungi (2019)

Petrol kirliliğini temizlemekten ağaçların iletişim kurmasına yardımcı olmaya kadar çeşitli görevler üstlenen mantarların sihirli dünyasını tüm ayrıntılarıyla keşfetmenize olanak tanıyan Netflix belgeseli Mantarların Sihirli Dünyası’nı izleyin.

Dinleyin: The Mushroom Hour Podcast

Takipçilerini mantarlar dünyasında keşfe çıkaran seri, mantarlara tutkun eşsiz ve harikulade insanları bir araya getiriyor. Doğanın ve insanın şifacıları olan mantarların hem toprakta hem de tarih boyunca kültürler arasında nasıl yayıldığına dair incelikli konulara değiniyor.

Okuyun: Entangled Life: How Fungi Make Our Worlds, Shape Our Minds & Shape Our Futures, Merlin Sheldrake (2020)

Bildiğimiz Canlı Yaşamın Başlangıcı: Mantarlar

Kitap sizi Bolonya’nın eteklerinden Panama’nın yağmur ormanlarına, toprağın altından zihnin derinliklerine, Sheldrake okuyucularını mantarlar evreninde bir maceraya çıkarıyor.

Zeynep Özar Berksü
Zeynep Özar Berksü Tüm Yazıları