Arzu Kaprol ve WWF'ten Sürdürülebilir Koleksiyon
Yazı Boyutu:
Türkiye’nin en başarılı tasarımcılarından Arzu Kaprol, sürdürülebilir modaya dair farkındalığı artırmak için WWF ile bir araya geldi. Sorumlu tüketime dikkat çeken bu çok özel koleksiyon hakkında bilmeniz gerekenleri Arzu Kaprol’e sorduk.
1995 yılında aldığı prestijli Beymen Academia ‘‘Avant-garde Tasarımcı’’ ödülü ile moda dünyasında adını duyuran Arzu Kaprol, 1998 yılında ise kendi adını taşıyan markasını kurdu. 2007 yılında ilk mağazasını açmasının ardından ise 2011 yılında Paris Moda Haftası, Moda Federasyonu Resmi takviminde defileler yapmaya başladı ve Paris’te ofisini açtı. Tasarımı kıyafet mimarlığı olarak tanımlayan Kaprol, modern tasarım diliyle zamansız kıyafetler yaratmaya devam ediyor.
WWF ile yollarınız nasıl kesişti?
Uzun bir zamandır Arzu Kaprol markası altında sürdürülebilirlik üzerine çalışmalar yapıyor ve farklı projeler üretiyoruz. Bu noktada WWF ile ortak bir paydada buluşuyorduk. Farkındalığı artırmak adına da böyle bir proje önerisiyle geldiler ve ben de bu projenin içinde yer almaktan çok mutlu oldum.
WWF ile yaptığınız iş birliğinden doğan tasarımları ortaya çıkarırken hangi konuya dikkat çekmek önceliğinizdi?
Bu iş birliğinde ana hedefimiz, moda müşterisinin dikkatini her anlamda sürdürülebilirliğe çekmek, onları daha sorumlu tüketim yapmaya teşvik etmek ve tükenmekte olan hayvanlara dair farkındalık yaratmaktı. Bunun sonucunda ortaya çıkan koleksiyonda, tehlike altındaki bazı türlere dikkat çekildi. Bu projelerde desen olarak kullandığımız hayvanlar, WWF’in üzerinde çalıştığı aktif projeler. Ülkemizde ikisi yaşamakta olan ve Dünya üzerinde yalnızca 15 adet bulunan turna türünün soyu tehlike altında ve deniz kaplumbağaları da aynı risk ile karşı karşıya. Bu iş birliğini yaparken WWF ve sürdürülebilir tasarımın gücüyle bu konuya dair farkındalığı artırmak istedik.
Tasarımlarda kullanılan renklerin, hayvan desenlerinin ve sayıların anlamları nelerdir? Neye göre belirlediniz?
Toplam 4 farklı tasarım olmak üzere koleksiyonda 2’şer renkten 8 tasarım bulunuyor. Hazırladığımız tasarımlardaki desenler bahsettiğim turna ve deniz kaplumbağası görselleri, WWF Türkiye’nin özel projelerine atıfta bulunuyor. Sayılar ise Türkiye’de aynı havayı soluduğumuz 161 memeli, 456 kuş, 364 kelebek, 141 sürüngen, 405 balık türünü ve 10.000’i aşkın bitki türünü sembolize ediyor.
Tasarımlarda kullanılan kumaşlar hakkında bilgi verebilir misiniz?
Kumaşlar doğaya ve çevreye duyarlı bir üretim ekosistemi takip edilerek üretildi. Yani sürdürülebilir kumaşlar kullanıldı. Hoodie’ler, yumuşak ve kadifemsi dokuya sahip %70 sertifikalı organik pamuk ve uzun süre dayanması için %30 polyester ile, T-shirt’ler %100 organik Ege pamuğu ve çantalarımız ise keçe kullanılarak üretildi. Tasarımların üretim sürecinde kullanılan pamuk, konvansiyonel pamuğa göre %32 daha az sera gazı salımı sağlarken aynı zamanda %97 daha az su ile yetiştirildi. Ayrıca bu süreç boyunca hiçbir kimyasal böcek veya bitki ilacı kullanılmadı.
Tasarımların devamı olacak mı? Önümüzdeki zaman diliminde yeni projeler var mı?
Umuyoruz ki olacak.
WWF’in dünya çapında yaptığı projeler hakkında ne düşünüyorsunuz?
WWF çok önemli bir misyonu yerine getiriyor ve pek çoğumuzun farkında olmadığı, yaşamımız için kritik önem taşıyan canlı türlerine, yaşamın sürdürülebilirliğine dair farkındalık yaratmak için büyük emek veriyor. Bu alanda yaptıkları tüm çalışmalar ve emekler için ben kendim ve çocuklarım adına minnettarım.
Son yıllarda moda sektöründe sürdürülebilirlik adına pek çok adım atılıyor. Bu konuda gerçek anlamda bir farkındalık yaratıldığını düşünüyor musunuz?
Moda sektörü maalesef tüketimin çok uç noktalarda olduğu bir alan. Bir tasarımcı olarak çevre dostu bir farkındalık yaratmak adına tüm malzemeleri dikkatlice seçmeye özen gösteriyorum. Fazlalık yaratmadan yeterli olacak şekilde üretim sistemini oluşturarak devam eden koleksiyonlar hazırlıyoruz. Bir sezondan daha fazla gardıroplarda kalacak ve uzun süre aynı keyifle giyilebilecek parçalar yapmaya özen gösteriyoruz. Bu süreç pek çok sektörde farklı şekillerde yaygınlaşmaya başladığı zaman gerçekten çevre duyarlılığının altını çizecek bir farkındalığın oluşacağına inanıyorum.
Özellikle WWF ile böyle bir işbirliği yapmışken, yakın gelecekte sürdürülebilirlik adına markanızda yapmak istediğiniz değişiklikler var mı?
Sürdürülebilirlik adına bir süredir çalışmalar yapıyoruz. Arzu Kaprol BIZ SS’20 koleksiyonunda, %100 sürdürülebilir viskon ve %70 organik pamuk gibi kumaşlar kullandık. Modanın var olma prensibi ve tüketim alışkanlığının yeniden düşünülmesi, paylaşılması ve bu prensipte tasarlanması gerektiğine inanıyorum. Hatta tasarım eğitimi alan kişilere de döngüsel tasarımın öğretilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Daha bilinçli tüketim yapmaları ve bu doğrultuda bir gardırop oluşturmaları için okuyucularımıza verebileceğiniz tavsiyeler var mı?
Yapmamız gereken çok temel bir şey var, tüketici kelimesini yeniden tanımlamalıyız. Tüketici derken bile farkında değiliz, tüketici yerine, üreten, var eden, dönüştüren, kullanan gibi yaşama değer katan bir bilinçte kelimeler yaratmalıyız. Algımızı tüketmekten, dönüştürmeye, ürün ömrüne, nitelikli ürünlere ve sürdürülebilirliğe hızlıca çekmemiz gerekiyor. Bu çerçevede uzun yıllar keyifle giyilebilecekleri bir gardırop yenileme sürecine girilmesi, güzel bir başlangıç olacaktır.
