Sanatçı Sohbetleri: Selen Beytekin

Ünlü caz sanatçısı Selen Beytekin ile müzik kariyeri ve sahne performansları hakkında keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Caz müziğe olan ilginiz nasıl başladı ve müzik kariyerinizdeki yolculuğunuzda sizi en çok etkileyen deneyim ne oldu?

3 yaşındayken ailem bana 1941 yapımı çizgi film Dumbo, büyük kulaklı bebek filin video kasetini aldı. Oradaki iki sahneyi sürekli başa sarıp izliyordum. Pembe fillerin animasyonu ve kargaların sahnesi… Çünkü ikisinin de müziklerine bayılıyordum, özellikle kargalar çok sesli, eski usul caz söylüyorlardı. Hatta sonradan öğrendim ki bu müzikler 1942 yılında en iyi müzik dalında Oscar almış. Sanıyorum ne olduğunu bilmeden duyduğum ve bayıldığım bu müzik caz çıktığı için yine bilmeden hep benzer müzikleri arayıp dinlemeye başladım. The Clark Sisters dinlemek oldu. The Clark Sisters’dan Live “Endow Me” izlerseniz yazı yerine müzikle beni neyin en çok etkilemiş olduğunu açıklamış olacağım.

Caz müzikteki kişisel tarzınızı nasıl tanımlarsınız?

Ben cazın kökenleri olan gospel, soul, blues tarzlarında müzikler dinleyerek büyüdüm. Siyahi müzisyenlerin yaşam enerjisi yüksek müziği ile kendi tarzım şekillenmeye başladığını ve benzer ruhta müzikler ile iç içe geçerek bir müzikal kişiliğim oluştuğunu düşünüyorum.

Performanslarınızda sıkça tercih ettiğiniz parçalar veya tarzlar var mı? Bunların arasında neden bu seçimleri yapıyorsunuz?

Farklı tarzlarda da olsa dinlemekten keyif aldığım müziklerin ortak noktası çok sesli, zengin içerikli olması. Rengarenk ya da bütün tatların içerisinde birbirini bastırmadan uyum içerisinde karıştığı müziği seviyorum. Bu parçalar arasında genellikle çok sesli “Gospel” ve nefeslilerin bolca bulunduğu “Big Band” tarzlarının karışımı var. Ne kadar çok renk, baharat, tat, doku olursa doyumum ve dolayısıyla performansım da o kadar yüksek enerjili oluyor.

Geçtiğimiz günlerde sahne aldığının Galataport Jazz etkinliğini bize anlatır mısınız? Galataport Jazz Festival kapsamında misafirleri neler bekliyor?

30 Nisan Uluslararası Caz Günü’nde Galataport Jazz serisinin Big Band ile sahne aldığım ilk konserini ile gerçekleştirdik. Soğuk ve yağmurlu havaya rağmen tıklım tıklımdı, açık havada inanılmaz keyifli bir konser oldu. Galataport Jazz ismi altında birçok konsept caz etkinliği düzenlerken, 8-9 Haziran tarihlerinde ilkini gerçekleştireceğimiz Galataport Jazz Festival’ı Türkiye’de ve hatta tüm dünyada tanıtıp, yıllarca devam edecek bir kültürel geleneğe dönüştürmeyi hayal ediyoruz. Festivalde Ben, Hermon Mehari, Fatih Erkoç, Flapper Swing, Melis Sökmen Ana Konserleri, Şükrü Kibar ile Jazz Dance ve Ferit Odman ile Davul Atölyesi, Üniversiteli Öğrenciler için Amatör Sahne, Jazz Karaoke gibi müzikal konseptlerimiz ile beraber New Orleans dokusuyla alanda ışıl ışıl daha birçok sürpriz etkinlik olacak. Soul Food temasında yemek ve içecekler de tablomuzu güçlendiren paletteki renklerimizden… En önemlisi ise bütün konser ve etkinlikler ücretsiz olacak. Bu nedenle müzikseverler sabahtan gelip, geceye kadar farklı farklı bütün etkinliklere katılıp, hiç bir beden ödemeden bizlerle olabilecekler. Sadece bir ricamız var, rengarenk, ışıl ışıl giyinip de gelmeleriniz istiyoruz ki bu yarattığımız ki dünyanın katılımcılar da bir parçası olsun, hayali beraber kurmuş olalım.

Müzikal projelerinizde veya performanslarınızda en çok keyif aldığınız deneyim hangisiydi ve neden?

Koro ile A Cappella yani enstrümansız şarkı söylemekten en çok keyif alıyorum. Başka seslerle bir arada armoniyi tınlatmak, bunu vücudunuzda hissetmek, sarmalanmak çok güzel bir duygu… Benzeri ise Big Band ile şarkı söylediğim zaman oluyor, bütün nefesliler bir arada…

Gelecekteki müzikal hedefleriniz nelerdir? Yeni projeler veya iş birlikleri hakkında bize biraz ipucu verebilir misiniz?

Yıllardır etrafımdaki herkes, müzisyen arkadaşlarım neden bir albüm yapmadığımı soruyordu. Ben ise müzik ile iletmek istediğim, aktaracağım duygularımın belirli bir yoğunluğa gelmesini bekliyordum. Sonunda o yoğunluğa hatta fazlasına ulaşabildim. Umarım en yakın zamanda üzerinde çalıştığım direkt kendi bestelerim, aranjmanlarım ile ipucu vereceğim.

Son olarak, genç caz müzisyenleri veya müzik kariyerine başlamak isteyenleri desteklemek için ne gibi tavsiyeleriniz var?

Kimseye ne yapmalıyım diye sormasınlar, sürekli tavsiye verenleri de dinlemesinler. Sadece müzik ile ilgili ne varsa bütün hayatlarını her algısına hitap edecek şekilde yaşayıp, çalışsınlar. Şu anda sorulduğu için tavsiye anlamında bunu yazıyorum yoksa maalesef etrafımızdaki pasif olduğu için tavsiye verme ve deneyim paylaşma meraklısı olan birçok insan sadece gençlerin motivasyonunu kırıyor. İşini yapan, iyi yapan hiç kimse eylemin dışında bunlar ile uğraşmaz ve sizi de sadece yapmaya motive eder. Yaptıkça insan gelişir, etkin ve mutlu olur. Kimseyi dinlemeyin, hayal kurun ve yapın…

{255512}