preloader

Sanatçı Sohbetleri: Ceren Arslan

16.10.2023
Sanatçı Sohbetleri: Ceren Arslan

Yazı Boyutu:

Sanat projesi EXIT ile tanınan mekân tasarımcısı ve sanatçı Ceren Arslan ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

NYC Design Week, Coachella, Miami Music Week, Milano Design Week, NFT NYC gibi birçok önemli etkinlikte sergilenen EXIT projesinin sahibi, mekân tasarımcısı ve sanatçı Ceren Arslan ile konsept mimarlık ve mekânsal tasarım çalışmaları üzerine keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Sanatçı Sohbetleri: Ceren Arslan
Mekân tasarımcısı ve sanatçı Ceren Arslan

Mimarlık ve mekânsal tasarımla ilgilenmeye nasıl başladınız?

Mimarlıkla küçük yaşlarda tanıştım. Üç nesildir mimarlık ve inşaat sektöründe çalışan bir aileden geliyorum. Çocukluğumun büyük bir kısmı şantiye sahalarında oyun oynayarak ve mimarlık ofislerinde resim yaparak geçti. Mekânı keşfetme duygusu ve fonksiyonu dışında, hikâyesine hep hayranlık duyduğumu hatırlıyorum. Hikâye anlatmayı, kurguyu, bilimi ve tarihi küçük yaşlardan beri çok seviyorum. Bu yüzden kendimi her zaman yaratıcı dünyanın bir parçası olarak gördüm. Bu ilgimi de organik bir şekilde en iyi mekanlarda bütünleştirebileceğimi keşfettim. Kendimi kelimeler dışında en iyi ifade ettiğim, fonksiyonel, yapısal ya da bütçesel gerçeklerle sınırlanmayan tamamen özgür bir tasarım dünyası EXIT ile geliştirmeye devam ediyorum.

Tasarım sürecinizi anlatır mısınız? Bir proje üzerinde çalışmaya başladığınızda hangi adımları takip ediyorsunuz?

Bir tasarımcı olarak her tasarımın bir hikâyesi olduğuna inanıyorum. Mekân tasarımından moda tasarımına, grafikten ürün tasarımına, her yaratımın arkasında bir konsepti ve ajandası olması gerektiğini düşünüyorum. Boş bir tuvalin üzerine çizim yapar gibi, üç boyutlu tasarım programında oynarken kendime “Neyi vurgulamak istiyorum?”, “Bu görselle ne iletmeye çalışıyorum?”, “Bu mekânın hikâyesi nedir?”, “Hangi malzeme hikâyeyi destekler?” gibi sorular sorarak tasarımın mod ve konseptini buluyorum. Bazen bu yalnızca birkaç saat sürüyor, bazen de günler. İkna olana kadar tasarlamayı, doğru ışıklandırmayı bulmayı, kamera açısıyla oynamayı bırakmıyorum. Tabii ki, bu tasarım süreci kendi koleksiyonum üzerinde çalışırken geçerli. İç mimarlık ve set tasarımı yaparken genellikle daha net istekler ve kriterler üzerinden tasarım süreci başlıyor.

Projelerinizde hangi malzemeleri ve teknikleri tercih ediyorsunuz?

Sanatçı Sohbetleri: Ceren Arslan

Öncelikle gerçek hayattaki dokuları ve çoğu zaman kusurları mümkün olduğunca yakalamaya çalışıyorum. Hyper-realist bir anlayışla izleyiciye detaylar aracılığıyla tanıdık bir his yaratmayı amaçlıyorum. Detaylı terrazzo taş dokusu, tüylü ve dikili kadife dokusu, çizilmiş beton gibi malzemelerle kütüphanemi olabildiğince gerçek yaşamdaki dokularla donatmaya öncelik veriyorum.

EXIT’in tasarım dilini çoğu zaman neo-brutal olarak tanıtıyorum ve bunu da monokromatik malzeme diliyle bütünleştiriyorum. Böylece hem mekân tasarımı hem de malzemenin tasarımla yakaladığı etkileşim hikâyenin oluşmasına yardımcı oluyor.

Kendi sanatsal tarzınızı ve tasarım felsefenizi nasıl tanımlarsınız?

Sanatçı Sohbetleri: Ceren Arslan
Ceren Arslan, “EXIT001: Green Suede Walls for the Basketball Court”

EXIT benim özgür dünyam. Tasarım ajansı olmasının yanı sıra artık sanatçı kimliğimle özdeşleşmiş bir marka haline geldi. EXIT’te hedefim, tasarımın sınırlarını zorlamak ve tabii ki bunu gerçeklikle nitelendirmek. Alışılagelmiş ve geleneksel tasarımları, “out-of-the-box thinking”le tekrar düşünerek, mimari tasarıma sanatsal bir ifade katmak hedefim. Bunu da tasarıma sanat olarak yaklaşıp duygu yoluyla iletmeye çalışıyorum. Bir mekâna girdiğinizde, ev, müze, bar, tiyatro salonu gibi, fonksiyonelliğin ötesinde, bir duyguya ifade etmesi ve bir hikâye anlatması gerektiğini düşünüyorum. EXIT’deki tasarımlarımın ortak noktasının bireysel veya sosyal bir duygu yaratması önceliğim. Bir mekân tasarlarken, anlatmak istediğim hikâyeyi olabildiğince minimal bilgiyle alıcıya ulaştırmaya çalışıyorum. Uniform, monokromatik ve yoğun olmayan tasarım diliyle istikrarlı bir tarz oluşturduğumu düşünüyorum. “EXIT001: Green Suede Walls for the Basketball Court” olsun, “EXIT059: Sound Room” olsun, her EXIT bir ana ve hikâyeye odaklanıyor. Bu yüzden de hepsi sıradanlıktan açılan farklı çıkış kapıları.

Mekânların insanlar üzerindeki etkisini düşünürken hangi faktörleri göz önünde bulunduruyorsunuz? Kullanıcıların konforu ve işlevselliğini nasıl optimize ediyorsunuz?

Mekânların insanlar üzerindeki etkisini değerlendirirken, özellikle mimarinin deneyimsel ve duyusal etkilerini göz önünde bulundurmaya çalışıyorum. Bir mekânın tasarımı, renk paleti ve malzeme seçimi gibi unsurlar insanların ruh halini ve hissettiklerini şekillendirebilir. Ayrıca, mekânın düzenlemesi ve ölçeği, kullanıcıların mekânda nasıl hareket ettiklerini, etkileşimde bulunduklarını ve mekândaki bağlamlarını etkiler. Kısacası, mekânı fonksiyonelliğin ötesine taşıyıp, aynı zamanda insanların deneyimlerini içeren tasarımlar yapmaya odaklanıyorum.

Hangi projeler üzerinde çalıştığınızda en büyük zorlukları yaşadınız ve bu zorlukları nasıl aştınız?

Yakın zamanda Orta Amerika’da bir proje üzerine çalışmaya başladım. İklim şartları, malzemeye olan ulaşılabilirlik ve doğal dokusu, şehir hayatından çok daha farklı. Mimarlık kariyerim boyunca çalışma alanım genellikle merkezi şehirlerde yüksek kaliteli konutlar, oteller ve mağazaları içerdiği için, tamamen konfor alanım dışında bir yerde tasarım yapmak oldukça farklı bir araştırma süreci getirdi. Yerel uygulama ekipleriyle neredeyse seçtiğimiz bütün malzemeleri doğal habitatın parçası olan malzemelerden tekrar seçmemiz ve tasarımı tamamen farklı bir perspektiften düşünmemiz gerekti.

İlham kaynaklarınız nelerdir? Tasarım fikirleri bulmak ve geliştirmek için nasıl bir yaklaşım benimsiyorsunuz?

İlham aslında her yerde. Güzellik, ritim, ses, görsel zevk, tarih, bilim ve kurgu ile ilgili her bilgiden çok etkileniyorum. Tasarımlarımda, deneyimlediğim herhangi bir anıdan veya tarihi kesitlerden ilham alıyorum. Tasarım programını açtığımda boş bir tuvalinin önüne oturduğumu düşünerek, bilinç kütüphanemde ne sahne almak istiyorsa hayal gücümün onu yönlendirmesine izin veriyorum.

EXIT ve gelecekteki projeleriniz veya tasarım hedefleriniz hakkında bize biraz bilgi verebilir misiniz?

EXIT, henüz iki senelik bir proje olmasına rağmen birçok başarıya imza attı. Bu günlerde ortak çalışmalara ilgi duyuyorum. Bir sanatçı veya tasarımcıyla mekansal tasarım ve beraber üretmeyi ilham verici buluyorum. Önümüzdeki aylarda bu tarz çalışmaları daha çok göreceğimize eminim. Yakın zamanda ikinci kez EXIT Room konseptini fiziksel hayata geçirdim. İlkini 2022 New York Fashion Week’in bir parçası olarak LVMH’in sponsorluğunu yaptığı bir Secret VIP Room, ikincisini ise NYCxDesign 2023 kapsamında Tuleste Factory bünyesinde EXIT: Dalmatian Room konseptiyle faaliyete geçirmiş oldum. Bunun gibi iş birliklerini devam ettirip EXIT’i daha çok iç mimari ve set tasarımlarıyla hayata geçirmek hedefim.

Mimarlık ve mekânsal tasarımın toplumsal ve kültürel açıdan taşıdığı önemi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Mimari ve mekânsal tasarım, kolektif bilincin, toplumsal değerlerin ve lineer zaman çizgisinde yaşadığımız kesidin bir yansımasıdır. Bir tasarıma bakarak, hem tasarımcının, hem de topluluğun kimliğini anlamak aynı zamanda toplumsal değerlere dahil bilgi almak mümkündür. Bir mimar olarak, mekânların, koruma alanları veya fonksiyonel alanlar dışında, aynı zamanda sosyal etkileşimleri, kültürel bağları, toplumsal özgüveni güçlendiren tasarımlar olması gerektiğini düşünüyorum. Tasarım aynı zamanda sanattır ve tasarımı o şekilde nitelendirdiğimizde ruhu besler, yaşam kalitesini artırır ve aynı zamanda eğitir.

Mimarlık ve mekânsal tasarımın sürdürülebilirlikle nasıl bir ilişkisi var? Bu konudaki düşüncelerinizi paylaşır mısınız?

Mimarlık ve mekânsal tasarımın günümüzde sürdürülebilirlikle güçlü bir bağa sahip olduğuna inanıyorum. Bu disiplinler, özellikle gelişen teknoloji ile çevresel etkileri minimize etmek ve kaynakları korumak amacıyla tasarım süreçlerine sürdürülebilirlik prensiplerini entegre ediyor. Biyofilik tasarımlar, yeşil binalar, enerji verimliliği, doğal aydınlatma ve geri dönüşümlü malzemeler gibi sürdürülebilir uygulamalarla hem enerji tasarrufu sağlıyor hem de karbon ayak izini azaltıyor. Ayrıca, sürdürülebilir mekanlar, kullanıcıların yaşam kalitesini artırıyor ve daha sağlıklı, daha yeşil yaşam alanları sunuyor. Yakın zamanda ilgilenmeye başladığım üretim sektöründe de farkındalık yaratacak gelişmeler olduğunu gözlemlemeye başladım. Kısa süreli enstelasyonların tekrar kullanılabilmesi veya geri dönüştürülebilmesine çok önem veriliyor. En azından bu örnekleri Amerika’da yakından takip etmek daha mümkün oluyor. Bir tasarımcı olarak, bu yeni niteliklere her zaman öncelik vermeyi tercih ediyoruz.

{182916}

Sinem Genç
Sinem Genç Tüm Yazıları