preloader

Sanatçı Sohbetleri: Defne Tesal

26.10.2023
Sanatçı Sohbetleri: Defne Tesal

Yazı Boyutu:

İçe dönük ve gündelik olana bir süre kulaklarını tıkayıp ötesine bakmak üzerine çalışmalar üreten sanatçı Defne Tesal ile röportaj gerçekleştirdik.

Sanatçı Sohbetleri: Defne Tesal
Sanatçı Defne Tesal

Kendinizden ve işlerinizden bahsedebilir misiniz?

Merhaba, ben Defne. İstanbul’da yaşayan ve çalışan bir sanatçıyım. Çeşitli malzeme, teknik ve düşüncelerle üretim yapıyorum. Lisans eğitimim Mimar Sinan Sahne Dekorları, Kostüm ve Kukla bölümünden. Yüksek lisansımı da Hollanda St. Joost’da Visual Arts bölümünde okudum. Bu iki eğitim de beni farklı malzemeler ve teknikler ile düşünmeye ve üretmeye yönlendirdi. İşlerim genel olarak içe dönük; gündelik olana bir süre kulaklarını tıkayıp ötesine bakmak üzerine.

Sanatla uğraşmaya nasıl başladınız?

Sanırım pek çok kişinin de benzer hissedebileceği gibi çocukluktan itibaren tek başına oyun oynamak ile başladı sanırım. Tek başına vakit geçirmek, bir şeyler inşa etmek, resim yapmak, oyuncaklar, maketler yapmak…

Çalışmalarınızda hangi bakış açılarını ön plana çıkarıyorsunuz?

Çalışmalarımda hızla ilerleyen yaşam şeklimize karşı daha döngüsel, hedefe ulaşmaya çalışmak yerine kendi ritmimde bir zaman algısını, bu tavırla işler yapmayı ve bu hissin izleyici ile buluşmasını değerli buluyorum. Tekrar eden hareketler üretimimde en temelde yer alıyor. Aynı eylemi, jesti tekrar ederken sanki zaman esniyor, yoğunlaşıyor. Bu yaşadığımız dönemde her an bir yenilik arayışı, farklılık beklentisi yerine biraz aynı yerde durabilmeye ve dinginleşmeye çalışıyorum.

Yaptığınız bütün işler ve sergiler arasında en heyecan verici ve özel işinizi seçecek olsanız bu hangisi veya hangileri olurdu?

2021’de Pilevneli Galeri’de “Tereddüt” isimli sergim olmuştu. O sergide yine aynı ismi taşıyan bir enstelasyon yapmıştım. Galerinin en üst katında tavandan sarkan ve zemine zımbalanan 6.000 ipten oluşan bir enstalasyondu bu. Mekan, havada asılı duran dikey beyaz pamuk iplerle doldu, binlerce çizgi asılı kalmış haldeydi.

Neredeyse 1 ay sürdü kurulum süreci. İzleyiciyi hem davet eden hem de mesafeli tutan, mekanın neredeyse tamamını kaplayıp izleyene sadece etrafında dolaşabileceği dar bir koridor bırakan bir çalışmaydı.

Şu anda üzerinde çalıştığınız veya çalışmayı planladığınız işlerden bahsedebilir misiniz?

Henüz bilemiyorum. Son bir senedir “Suyla Konuşmak” sergisine hazırlanıyordum. Şimdi o sergi açıldı. Bir soluk alıp yeni işlere devam edeceğim.

Üretim süreçlerinizdeki temel ilham kaynaklarınız nelerdir?

Malzemenin kendisi; dokusu, karakteri, rengi… Deniz, tarla, geniş kırsal alanlar. Işığın zaman zaman gözde yarattığı kıpır kıpır hareket. Minimal, çağdaş klasik müzik.

Şu an Pilevneli’de açılan “Suyla Konuşmak” isimli serginiz ve sergi hazırlık süreçleriniz hakkında okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

“Suyla Konuşmak” sergisi son bir yıldır yaptığım resimler ve dokuma heykellerden oluşuyor. Bu geçen sene içerisinde neredeyse her gün çalışma sonrası deniz kenarına gittim. Bir ritüelle dönüştü bu benim için. Gün boyu çalışıp ardından deniz kenarına gidip ona bakmak, onunla konuşmak, ondan etkilenmek… Ertesi gün bu paylaşım ve etkilenme üzerinden tekrar çalışmalarıma devam etmek… Farklı boy ve renklerde ama teknik olarak birbirine benzer biraz flu, biraz manzaramsı, bakan gözü içine çekip kaybolma hissi yaratabilecek resimler ve döngüsel olarak üst üste gelen ip ve onları bir arada tutan düğümler ile oluşan heykeller yer alıyor sergide. İşlerin tamamı aslında bir nevi içimdeki ve dışımdaki telaşlara rağmen sakinleşebilme ve bulunduğum ânı duyabilme çabaları diyebilirim.

İstanbul’un Anadolu yakasında yaşamanın “Suyla Konuşmak” serginiz üzerinde ne tür bir etkisi oldu? Deniz ile her zaman iç içe miydiniz?

Epey etkisi oldu bence. Burada (Fenerbahçe, Caddebostan sahil tarafında) deniz kenarına gidince Avrupa yakasındaki gibi arkadan arabalar geçmiyor. Her şey çok daha sakin ve suyla baş başa kalabiliyorsunuz. Zaten doğduğumdan beri İstanbul’da yaşıyorum. Okula giderken her gün vapura binerdim. Şimdi her gün deniz kenarına yürüyebiliyorum. Dolayısıyla çok şanslıyım bu konuda.

Eserlerinizde sakinleştiren, hayatın hızına karşı bizleri ritme sokan elementlere yer veriyorsunuz. Günlük hayatınızda bu sakinliği yakalamak için yer verdiğiniz rutinleriniz var mı? Varsa bunlar nelerdir?

Çalışmak ve yürüyüş sanırım en düzenli devam ettiğim ve bana iyi gelen rutinler.

POP QUIZ

Sanatınızı üç kelimeyle tanımlayabilir misiniz?

Sakin, ritmik, tekrara dayalı.

İmkânınız olsa tanışmak istediğiniz sanatçı kim olurdu?

Agnes Martin.

Tüm zamanların en önemli sanat eseri hangisidir?

Sanırım şimdiye kadar beni en çok etkileyen eser, Michael Heizer’in dev boşlukları ortaya çıkaran “North, East, South, West” adlı eseri.

Hangi şehir size ilham veriyor?

Özellikle bir şehir söyleyemem. Her yer farklı dönemlerde ilham verebiliyor.

En son ziyaret ettiğiniz üç sergi hangileriydi?

Metehan Özcan’ın Versus Art Project’deki “Prova” adlı kişisel sergisi, Çinili Hamam Zeyrek’deki “Kalıntıların Şifası” adlı karma sergi ve Nuri Kuzucan’ın Arter’deki “Pasaj” adlı kişisel sergisi.

{196067}

Sinem Genç
Sinem Genç Tüm Yazıları