Philips LatteGo ile Sanatın Baristası: Fethi Karaduman

•

27.07.2023

Philips LatteGo ile Sanatın Baristası: Fethi Karaduman

Yazı Boyutu:

OGGUSTO ve Philips iş birliği ile sanatın önde gelen isimlerinden Fethi Karaduman’ı Philips LatteGo ile buluşturduk. Sanatıyla ilham olan Fethi Karaduman’ın rutinlerini ve hayatında kahvenin yerini izlemeye hazır olun!

“Sanatın baristası olur mu?” dediğinizi duyar gibiyiz. OGGUSTO x Philips iş birliği ile sanatın önde gelen isimlerinden Fethi Karaduman’ı LatteGo 5400 ile bir araya getirdik ve sizlere kahve deneyiminin en sanatsal halini sunduk.

İlk olarak sizlere mükemmel bir kahve yapmanın yolunu açıklıyoruz. Yüksek kaliteli, aromatik kahveler demlemek en pratik şekilde Philips LatteGo 5400 ile mümkün! Ristrettodan köpüklü cappucinoya kadar taze çekirdeklerden yapılan 12 kahve çeşidi yapmanızı sağlayan makinede 12 ayardan oluşan farklı hassas öğütme çeşitleri mevcut. Aroma Extract sistemiyle de mükemmel sıcaklık, aroma ve krema elde edebiliyorsunuz. Üstelik kahve özelleştirme seçeneği sizlere kişiselleştirilmiş bir kahve deneyimi sunup 4 farklı kahve profili kaydetmenize de imkân veriyor. Yoğunluk ve uzunluk tercihinizi ayarladıysanız tek tuşla favori kahvenizi yudumlayabilirsiniz.

Kahveyi buluşturduğumuz bir diğer sanat dalı ise fotoğrafçılık. O zaman karşınızda yerli ve yabancı ünlüler, sanatçılar ve yazarlar için yaptığı portre çalışmaları ile tanınan fotoğraf sanatçısı Fethi Karaduman. Sanatçı eğitimlerini Singapur ve Güney Afrika’dan alması sebebiyle Afrika ve Uzak Doğu kültürlerinden etkilenmiş. Witwatersrand Üniversitesi’nde Mimarlık Bölümü’nden mezun olan Fethi Karaduman pek çok ünlü marka ile de çalışmalar gerçekleştirmiş. Kahveniz hazırsa Fethi Karaduman ile tanışmaya hazır olun!

Bize biraz kendinden bahseder misin, senin hakkında ne bilmeliyiz? Çalışmalarındaki temel motivasyon nedir?

Macerayı ve olaylara şahit olmayı severim. Yerimde pek duramam. Hobiden hobiye, işten işe sıçradım 43 yıllık yaşamımda, fotoğraf ve sinemada buldum kendimi.

Çalışmalarımdaki temel motivasyon; üzerinde çalıştığım ne olursa olsun, estetik ve anlamlı olması.

Çalışma ve üretim rutinini de merak ediyoruz. Nasıldır çalışma rutinin? Mesela çalışmaya başladığında her şey kafanda belli midir yoksa kendini akışa bırakıp süreç boyunca değişiklik yapar mısın?

Akışta olandan planlıya geçen ve yine akışa dönen bir çalışma şeklim var. Akışta farkındalığı yakalamak çok keyifli. Fazla gerginlik stresi, fazla gevşeklik yokluğu tetikler. Denge önemli.

Bir sanatçı olarak senin için ‘isyan, başkaldırı’ ne demek?

İçinde bulunduğumuz sistemin kuralları insanın kendini bulmasına biraz engel gibi geliyor bana. Varoluşunu ve var olanı sorgulayan herkes biraz isyankar ve muhaliftir.

Sanat başkaldırmanın en rafine, nazik, ve etkili aracıdır. Sanat her zaman yapıcıdır, yıkıcı gibi gözüktüğü durumlarda bile.

Sanatın eleştiri potansiyelinin dışında dönüştürücü bir gücü olduğunu düşünüyor musun? Ya da sorunun en başına şunu koyalım; sanat eleştirmeli mi?

Sanat bir sanatçının temasta olduğu dünyayı ele alma biçimidir. Bazen hissettiğini sadece yorumlar, bazen de eleştirir. Bazıları buna “doğurmak”, bazıları da “kusmak” der.

Sanat ancak sanatçının hayal gücü kadar özgürdür.

Bu konu biraz önceki soru ile bağlantılı bence. Sanatçı sanatını kendi kendine dilediğince özgür bir şekilde ifade edebilmesine rağmen, konu insanlarla paylaşmak olduğunda karşısına çıkacak duvarları aşabilmesi için cesur olması gerekir. Bu şekilde irdelendiğinde göreceksiniz ki örnekleri hayli hayli fazladır. Ancak bu şekilde sanat “dönüştürücü” bir güce sahiptir.

Geçimin sanat piyasasına bağlı olduğuna göre, sanat piyasasının senden ne istediği senin için ne kadar önemli?

Gözettiğim denge hem bedenimin hem ruhumun doyması. Bir sanatçı sanatını değil zamanını satar.

La chapelle bir röportajında “Gerçek sanatçılar şans ve risk alır ve sonuçları hakkında endişelenmezler” demiş, bizim coğrafyamız konjüktüründe buna katılıyor musun?

Riskleri olabildiğince minimize eden ve endişe içinde olan birçok sanatçı tanıyorum. Ara ara bu sularda ben de geziyorum. Coğrafya kaderdir. Bizim yaşadığımız konjüktürde bu cümleyi kurmak zor olsa da genelde tarihe baktığımızda gerçek sanatçılar büyük baskıların olduğu yerlerden doğarlar. O değil de, sevgili La Chapelle şu “gerçek sanatçılar”ı bir yollasa da, Penguen’i bir diriltseler coğrafyamızda. Gelirlerken Ai Weiwei’den 500 gr çifte kavrulmuş çekirdek de getirsinler.

Sanatçı olduğundan hiç şüphe duydun mu?

Hem evet hem hayır. Sanatçı kendine sanatçı, toplum huzuruna çıktığında ise sahtekarlık sendromu yaşayabilen bir varlık sanki. Bazen de tam tersi.

(Sahtekarlık Sendromu: Kişinin yeteneklerinden ve başarılarından şüphe duyduğu psikolojik bir fenomendir.)

Çok büyük paralara mâl olan fantastik, ayrıntılı sanat eserleri yapabileceğin ayrıcalıklı bir konumda olsan; yapacağın ilk proje ne olurdu?

Şu an üzerinde çalıştığım projeyi yapardım. Zaten yapmaktayım, süreç devam ediyor. Parayla sanat arasındaki çizgi inceldikçe iş biraz sarpa sarıyor. Para sanatı şekillendirmemeli. Sanatçı bu dengeye çok dikkat etmeli diye düşünüyorum.

Bugünlerde genç neslin sanata daha fazla ilgi gösterdiğini fark ettin mi?

Otomasyonla yok olan iş kolları arttıkça, sistem ve insan entegrasyonu azaldıkça sanatçı ve işsiz sayısının artması normal değil mi? Bir gün hepimiz sanatçı olacağız diye ümitliyim.

Bir sanat eserinin örneğin bir resmin açıklanması, anlatılması hakkında ne düşünüyorsun?

Sanat yoruma açıktır. Hatta bunu teşvik ve talep eder. Zaten sanatçı ürettiği sanat ile iletişim kurmayı tercih etmiştir. Halihazırda dağarcığı sınırlı olan dil ile kelimelere dökmeye gerek duymaz. Tabii ki edebiyatı dışında tutuyorum bu konunun. Gözlemci entellektüel kapasitesi ne ise o şekilde yorumlar sanatı. Sanatseverin yorum yapma hakkı elinden alınmamalıdır.

Kendine aldığın ilk parçayı hatırlıyor musun?

İşlerini çok beğendiğim sevgili Özge Kul’un eserlerinden biri. Hâlâ baktıkça içim ışıldıyor.

Sanatçı olmaya karar verdiğin günlere döndüğünde sana “Sanatçı olmak istiyorum” dedirten şey ne oldu?

Kendim olduğumu daha yoğun hissettiğim ve yaptığım işten tarifsiz bir keyif alabildiğimi fark ettiğim anda olan oldu.

Sanat, hayatta kalma yolculuğunda yardımcı oldu mu?

Evet. “Herkes ölür ama, herkes yaşayamaz” demiş Victor Hugo.

Favori kahven nedir? Günün hangi saati için ‘kahvesiz yapamam’ dersin?

Sabahın köründe, filtre kahve. Yıllardır anlatılan bir anıdır. Sabah “Haydi kahvaltıya gidelim” diyen bir dostuma verdiğim cevap “Sabah sabah ne kahvaltısı?” olmuştur.

Teknoloji ve sosyal medya gibi şeylerin, insanlara birbirleriyle bu kadar saf bir şekilde nasıl birlikte olunacağını unutturduğunu düşünüyor musun?

Kesinlikle unutturuyor. Eski moda olan yüz yüze iletişimin hâlâ ve her zaman en etkili iletişim biçimi olduğunu düşünüyorum. Bir gün herkes bu yapay dünyadan gerçeğe geri dönecek. O gün ben güleceğim ve diyeceği ki; hadi pikniğe gidelim.