preloader

Mamut Art Project Sanatçıları: Umut Azad Akkel

26.10.2021
Mamut Art Project Sanatçıları: Umut Azad Akkel

Yazı Boyutu:

Mamut Art Project’in 2021 seçkisinde, bireyin kamusal alandaki varoluşunun izlerini “Çark” adlı enstalasyonuyla sanatseverlerle buluşturan Umut Azad Akkel eserlerini anlattı.

Mamut Art Project Sanatçıları: Umut Azad Akkel

Umut Azad Akkel

Çark ismini verdiğiniz yerleştirmenin çıkış noktasından bahseder misiniz?

Son dönemde, kamusal alan, kent mekanı ve kamusal alanda bireyin varoluşu gibi konulara daha fazla odaklanmış durumdayım.

Bu iş, Beyoğlu’daki, ayrıca kısmen Fatih’deki ve Şişli’deki, kamusal alanlarda yaratılmış özel alanları gözlemlerken ve dokünmente ederken ortaya çıktı. Toplumsal etiketlerin yok olduğu ve farklı arka planlara sahip insanların arzu üstünden eşitlendiği alanlar.

İşin süreci, Daire Konuk Sanatçı Programı’na (Hasköy/Beyoğlu) katılmam ile başladı.

İşe, seks işçiliğinin icra edildiği ve/veya, çoğunlukla seks amaçlı, partner bulunan (male-dominated) alanları gözlemleyerek ve dokümente ederek başladım. Bu alanlarda, insanların arzu üstünden eşitlenebiliyor oluşu ve toplumsal etiketlerin (anlık da olsa) ortadan kalkması; bu alanları benim için değerli kıldı.

Politik ve ideolojik ajandalar sebebiyle, bahsettiğim alanların sınırlarının hızla değişmesi ve hatta yok olması; beni bu alanları dokümante etmek konusunda motive etti.

İşimin üretim sürecinde yaşadığım deneyimleri, kuir olarak tanımlayabiliyorum. Bu nedenle de işimde, üretim sürecini mümkün olduğunca öne çıkarmaya çalıştım. Belirli amaçlar doğrultusunda yaptığım yürüyüşler, yani çıktığım çarklar; bu işin sürecinin temelini de oluşturuyor. Bu nedenle de işi, “Çark” olarak adlandırmayı tercih ettim.

Videolarla izleyiciyi oyuna dahil ederek çok daha interaktif bir deneyim sunuyorsunuz. Peki, sanatınızı videolara nasıl taşıdınız?

Video’nun, genel olarak, pratiğimde önemli bir yeri var. Sıklıkla üretimime; videolar, kendi çektiğim ve buluntu fotoğraflar ile başlarım.

İşin sürecinde, kamusal alandaki varlığı inkar edilen ve hatta yasaklanan cinselliği gözlemledim. Bu süreç içerisinde; cinselliğin, tabuları arasından sızıp, “olağan” ve günlük edimlere art niyetli anlamlar atamasını da ifade etmek istedim. Bunu da odaklandığım alanlarda yaşadığım deneyimlerden yola çıkarak kurguladığım kısa videoları, süreçte çektiğim ve bulduğum fotoğraflar ile kombine ederek gerçekleştirdim.

İlk başta hareketsiz görsellerden oluşan 8 kolajdan 3’ü; sabit görselleri de içeren video işlerine dönüştüler. Diğer 3’ü de; üzerinde bulunan deliklerden video izlenebilecek iki objeye ve izleyicinin içine girerek sergi alanını gözetleyebileceği kulübemsi bir objeye dönüştü. İş, iki kolaj, 3 video ve 3 objeden oluşuyor.

Yerleştirmenin bileşenlerinden biri olan kolajlar, izleyicilere ne anlatıyor?

Yerleştirmenin parçası olan iki kolaj, yukarıda bahsettiğim 8 kolajdan ikisi. Kolajlar, süreç içerisindeki alan dokümantasyonlarım sonucunda oluşan, birbiriyle bağlantılı, malzemeleri bir araya getirirken ortaya çıktı.

Süreç içerisinde videoya ve objeye dönüşmeyen bu iki kolajdan yola çıkarak veya bunlarla bağlantılı olarak ürettiğim diğer (bazı) kolajlar; videoya ve objeye dönüştü. Bu nedenle bu iki kolaj, işin üretim sürecine direkt bir referans veriyor diyebilirim.

Kolajlardan bir tanesi, kendi çektiğim iki fotoğraftan ve bir buluntu fotoğraftan oluşuyor. Objelerde kullandığım ve videoların izlendiği deliklere refer ediyor. Diğer kolaj da, kendi çektiğim fotoğraflardan ve ekran görüntülerinden oluşuyor. Seks işçiliğine ve bunun etkisinde oluşan edimlere, deneyimlere ve endüstriye refer ediyor.

İstanbul ve Berlin’de yerleştirme sanatınız nasıl tepkiler alıyor?

Şu ana kadar, beni olumsuz anlamda şaşırtacak bir tepki almadım.

İzleyicinin, işimle bir ortaklık yakalayıp, işim aracılığı ile benimle düşünüp sorgulaması; benim için çok önemli. Haliyle amaçladığım bu etkileşim, işi üretim sürecimde bir challenge oluşturuyor. İzleyicinin verdiği tepkiye göre, işimle ne kadar etkileşime geçilip geçilmediğini anlamaya çalışıyorum. Biraz daha açarsam:

Yerleştirmelerim genelde, katılımcı enstalasyonlar oluyorlar. Bunun önemli sebeplerinden biri, işim ile izleyici arasındaki mesafeyi kaldırmak ve sanat işi oluşundan dolayı işime atfedilebilecek “yüceliği” kırmak. Bu sayede de izleyicinin işimle direkt etkileşime girebilmesini sağlamak. Diğer bir önemli sebebi de sosyal ve kültürel anlamda (benden) daha farklı arka planlara sahip ziyaretçiyle, işlerimin çoklu anlam dinamiklerini de üzerine kurduğum, daha temel/ortak duygu, deneyimler ve kavramlar üstünden iletişime geçebilmek.

Mamut Art Project Sanatçıları: Umut Azad Akkel

Hem Berlin’den hem de İstanbul’dan güncel örnekler verirsem:

Berlin Tempelhofer Feld Parkı’nda, İstanbul’daki üst geçitlerden yola çıkarak ve merdiven strüktürleri kullanarak, kamusal alanda katılımcı enstalasyonumu gerçekleştirdim. Enstalasyonu görmeye gelenlerin çoğu, bu üst geçitleri hiç kullanmamış insanlar ve hatta İstanbul’a bile hiç gitmemiş insanlar. Gene de bu insanlarla, (6m X 12m X 10m olan) enstalasyonun üstüne çıkıp yürüdüklerinde; “Yolunu kaybetmek”, “Amaçlanana ulaşamamak”, “Hata yapıp baştan başlamak”, “Buluşamamak” … vb gibi daha temel ve ortak kavramlar üstünden etkileşime geçebildim.

Aynı şekilde, Çark’da da benzer bir dinamik var. İşimle odaklandığım alanların varlığından ve bu alanlardaki cinsellikten habersiz ziyaretçiyle; “İzleme”, “Gizlenme”, “Duvarın ardında/karanlıkta kalan alanda olup bitene karşı olan merak”, “Görünen şeyin, ilk algılandığı gibi olmayışı”, “İzlerken, izlenime ihtimali”, “Belirsizlik”, “Arayış”… vb. gibi kavramlar üstünden etkileşime geçebildim.

Bu durumun çalışıp çalışmadığını; kim olduğumu söylemeden, izleyiciye yaşadığı deneyimi ve işe karşı olan tepkisini sorarak test ettim ve ediyorum.

OGGUSTO
OGGUSTO Tüm Yazıları