preloader

Tanışmanız Gereken Eşarp Markası: Matla

Tanışmanız Gereken Eşarp Markası: Matla

Yazı Boyutu:

Eşarp tasarımcısı Duygu Özdemir Kibar, hikayesini ve markası Matla’yı OGGUSTO için anlattı.

1983 yılında Almanya’da dünyaya gelen Duygu Özdemir Kibar, küçük yaşlarında Ankara’ya taşındı. Çocukluk döneminde çizim yapamaya merakı vardı ancak üniversite zamanında çizimi bir kenara bırakıp İnşaat Mühendisliği fakültesinde eğitim almaya başladı. Eğitimini tamamladıktan sonra 8 yıl boyunca mühendis olarak çalıştı. O dönemde yaratabildiği her anda çizim yaptı ve daha sonra kendi markasını kurmaya karar verdi.

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Tasarıma olan merakınız nasıl ve ne zaman başladı?

1983 yılında Almanya’da dünyaya gelmişim. Küçük yaşlarımdayken dönüş yaptığımız Ankara’da, çocukluğun o muazzam imge dünyasının içinde hep bir şeyler çizdim, renklendirdim. Sonrasında ise bildiğimiz yaratıcılığı baltalayan ve herkesi mühendis yapmaya çalışan sistemin içine çekilip kendimi İnşaat mühendisliği fakültesinde buldum. Eğitimimi tamamladıktan sonra, özel sektörde sekiz yıl mühendis olarak çalıştım. Bu mühendislik süreci aslında öngörümden daha uzun ve biraz da sancılı geçmişti benim için. Bu yüzden, kendimi besleyebileceğim, keyif alabileceğim şeylere zaman ayırmaya çalışıyordum. Yaratabildiğim boş zamanlarda daha çok fotoğraflar çekip karanlık odada baskılarını yapmaya ya da elime geçen ufakta olsa her kağıda çizimler yapmaya çalışıyordum. Zaman içerisinde ki bu 30’lu yaşlarımın başına tekabül ediyor, beni mutlu edecek şeylerin hayatımı şekillendirmesine izin vermeye karar verdim. Her çizimimin bir diğerinden (benzermiş görünse dahi) ince nüanslarla ayrılan farklılığını gördükçe ve her çalışmanın, emeğin, üretimin biricikliğini kavramamla birlikte bu gidişat bir şeyler üretme, tasarlama sürecine evrildi. Bu farkındalığı yakalamış çok kişi, evreni, tabiatı, ilişkileri, suretleri ve daha nice şeyi gözlemler, yaşar ve paylaşma ihtiyacı duyar sanıyorum ki. Benim en iyi ifade etme yolum da fotoğraflamak ve çizmekti. Daha açık bir ifadeyle; kendimi bir şeyler çizerken, tasarlarken yaşamın ta içinde görüyorum. Bu benim için önemli bir nokta çünkü.

Tanışmanız Gereken Eşarp Markası: Matla

Markanızın kuruluşu hikâyenizin hangi noktasına/zamanına denk geliyor?

Tam da az evvel bahsettiğim nokta Matla’nın kuruluşunun eşiği oldu aslına bakarsanız. Mühendis olarak başladığım iş hayatımın sekizinci yılında yoğun bir iş temposu içindeyken sürekli kendini tekrar eder halde hayatımı ve üretkenliğimi tükettiğimi fark ettiğim sırada Hindistan’a gitme kararı aldım. Doğrusunu söylemek gerekirse Hindistan karmaşası ve renkliliği içinde bir ülkeye yolculuktan çok kendi içreme doğru da bir yolculuk yaptığımı hissettim(farkettim) o sırada. Kendimi yaşadığımız yeryüzünde tanımlayabileceğim, tanıyabileceğim, ifade edebileceğim hatta kim bilir bir yerlerde birilerine -tıpkı benim ilham kaynaklarım gibi- ilham verebileceğimi, üretebildiğim zamanlarda mutlu olacağımı ve bunu paylaşmanın bu mutluluğu arttıracağını düşünmenin kararlılığı ve heyecanıyla tamamlandı Hindistan’dan öte kendi iç dünyama yaptığım bu yolculuk. Döner dönmez tüm bu hayallerimi vakit kaybetmeden gerçekleştirmek için işimden istifa edip Matla’yı yaratmak için kolları sıvadım.

Tasarımlarınızı hazırlarken nerelerden ilham alıyorsunuz?

Tasarımlarıma detaylıca bakıldığında kadın ve tabiat öğeleri dikkat çekiyor diye düşünüyorum. İlhamımın iki ana hat üzerinden besleniyor. Kadın ve tabiat. Bu iki geniş ve bence muazzam niteliklere sahip kavram ilham kaynağım.
Muazzam olarak betimlemem çok abartılı gelebilir ama bir düşünsenize, Kadın ve tabiat; çok benzeşikler.
Doğurgan, durmaksızın yenilenen, sınırlı güzellik algılarına boyun eğemeyecek kadar kendine has estetik değer barındıran halleri… Yaşam onlarda başlıyor ve sürüyor. Daha özelde cevaplayacak olursam da sanırım Hindistan, Afrika, doğanın türlü ögelerini, farklı coğrafya sima özelliklerini taşıyan kadınlarını çizim ve renklerle buluşturmaya çalıştım bu zamana dek ürettiğim çalışmalarda.

Koleksiyon yaratım süreciniz nasıl gelişiyor?

Tasarımlarımı oluştururken bana ilham veren şeylerden yola çıkarak üreteceğim tasarımları belirliyorum. Tüm bunları yaparken o zaman dilimindeki ruh halim oldukça etkili aslında. Yaşamın içinde ne varsa o esnada beni etkileyen, nasıl şekillendirmişse zihnimi, hislerimi o an için kendimi onun akışına bırakıyorum. Kendimi bir ‘şey’ üretmeye zorlamıyorum. Öncesinde bir hikaye oluşuyor kafamda ve sonrasında hikayeye özel çizimler, tasarımlar gerçekleştiriyorum. Taslaklar olmaksızın o sırada ne varsa zihnimde onu doğrudan resmetmeye koyuluyorum. Kendimi böyle daha özgür hissediyorum. Bu aşamaya kadar olan her süreç el emeği ile şekillenirken sonrasında dijital platforma aktardığım tasarımları yeniden gözden geçiriyorum. Renkler, desenler, tasarım… Bütünüyle baktığımda her şey ilk başta kafamda oluşturduğumla örtüştüğü an artık kumaş baskıya hazır hale gelmiş oluyor.

Tasarımlarınızda imza olarak nitelendirebileceğiniz dokunuşlar nelerdir?

Doğa ve kadın çerçevesinde oluşturduğum tasarımlarımda ki suretleri ait olduğu coğrafyanın doğası ile iç içe hayal ediyorum öncelikle. Farklı coğrafyaları temsil eden kadın çizimlerimde doğaya hükmeden değil onun parçası olduğu vurgusunu ön planda tutmak bu güne dek oluşturduğum koleksiyonların önemli şiarıydı. Bir de renkler elbet… Bu şiarımı güçlendiren yine bu vurguya ait olabilecek renkleri seçmekle her şey keyif aldığım, zihnimde oluşturduğum ürünler halini alıyor.

2019 koleksiyonlarınızdan bahseder misiniz?

Matla’nın 2019 koleksiyonunun ismi ‘Circles Collection/ Döngüler’.
Bu koleksiyon çizimleri ve renklendirmeleri dünyanın birbirinden farklı coğrafyalarındaki kadınların çevrelendikleri ve özlerinde sahip oldukları iki kavram üzerine oturtuldu. Zaman ve Mekân. Zaman kavramı koleksiyonda dört mevsim döngüsü etrafında şekilleniyorken; mekân kavramı ise kadınların içinde oldukları fiziksel dünya ve kendi düşsel dünyalarının harmanlanmasıyla aktarıldı.

Tasarımlarınızda kullanmayı en çok sevdiğiniz renkler nelerdir?

Sonsuz sayıda renk olmasına karşın yaşayan, diri olan doğayı ve kadını çizerken özellikle doğa yansımalarını iyice belirginleştiren, çizimlere tam manasıyla ruh kazandıran, bize canlılığı çağrıştıracak sıcak tonlardaki renkleri kullanmayı tercih ediyorum.

2019 sokak stilinde eşarpların yeri neresi olacak? Daha çok saçta mı yoksa boyunda mı göreceğiz?

Bu sorunuzu esasen şöyle yanıtlamakta fayda var, doğa olgusu bir şeyin yaratısından sonra onu sınırlamaz diye düşünüyorum. Kültürler, gündelik yaşam deneyimleri zaten bunu yeterince sınırlandırabiliyor. Fakat ben doğanın kendi özünde yer alan gerçekliği içinde onun parçası olan kadının kendini sınırlamasını çok doğru bulmuyorum.
Matla eşarplarını kullanan kadın kendini nasıl şık buluyorsa, nasıl iyi hissediyorsa, daha iyi ifade ettiğini düşünüyorsa öyle kullanması üzerine tasarlanıyor. Kullanım alanı olarak biraz önce söylemek istediğim sebepler dahilinde ‘sınırsızlık’ daha anlamlı bence. Saçta, boyunda, kol yahut ayak bileğinde, belki kemer olarak ya da çantasında…

Siz eşarbı günlük stilinizde nasıl kullanmayı seviyorsunuz?

Matla eşarplarını her biçimiyle kullanmayı seviyorum tabii ki. Ben daha çok sade bir giyimden sonra eşarbın üzerindeki renk ve desenleri ön plana çıkarıp şıklığı bir yerde toplamayı, renk ve desenlerin canlılığını, enerjisini yansıtabileceğim şekliyle takarak dikkat çekici hale gelmeyi seviyorum.

Cemre Bosnalı Zeydanlı
Cemre Bosnalı Zeydanlı Tüm Yazıları