preloader

Türkçe İçerikleriyle Top Voice Seçilen Dr. Sertaç Doğanay'dan İpuçları

Türkçe İçerikleriyle Top Voice Seçilen Dr. Sertaç Doğanay'dan İpuçları

Yazı Boyutu:

Tüm içeriklerini Türkçe paylaşan ilk LinkedIn Top Voice seçilen Dr. Sertaç Doğanay ile sohbet ettik!

LinkedIn, etkili kullanıcıları işaret etmek ve diğer kullanıcıların takip etmesi amacıyla önermek için bir Influencer programı başlatmıştı. Birkaç sene önce bu programın adı “LinkedIn Top Voices” olarak güncellendi. LinkedIn Top Voices, şu anda sadece 2.000’e yakın kişinin dahil edildiği özel bir kategori. Dr. Sertaç Doğanay, tüm içeriklerini Türkçe paylaşan ilk LinkedIn Top Voice olarak bu listeye dahil edildi…

Türkçe İçerikleriyle Top Voice Seçilen Dr. Sertaç Doğanay'dan İpuçları
Dr. Sertaç Doğanay

Türkiye’de bulunan 13 milyon LinkedIn kullanıcısı içinde; Türkçe içerikler paylaşarak LinkedIn Top Voice olan ilk ve tek kişi oldunuz, tebrik ederiz! Bu tam olarak nedir ve bu başarı size nasıl geldi?

Çok teşekkür ederim nazik tebriğiniz ve bana itibarı yüksek OGGUSTO’da yer verdiğiniz için.

LinkedIn Top Voices, şu anda 1 milyara yakın LinkedIn kullanıcısı arasından sadece 2.000’e yakın kişinin dahil edildiği özel bir kategori. Bugüne kadar 30 ülkeden, 9 dilde içerik paylaşan LinkedIn kullanıcıları Top Voice olarak seçilmişti.

Geçen hafta itibarıyla Türkiye’de yaşayan ve tüm içeriklerini Türkçe paylaşan ilk LinkedIn Top Voice olarak bu özel listeye dahil edildim.

Türkiye’deki 13 Milyon LinkedIn kullanıcısı arasında bu özel kategoriye dahil edilen ilk ve tek kişiyim aynı zamanda.

2003’ten beri LinkedIn kullanıcısıyım, sanırım Türkiye’deki ilk 300 kullanıcı arasındayım. Son 10 senede LinkedIn’e eklenen fonksiyon ve özellikler sayesinde içerik üretenlerin sayısı arttı, ben de en aktif üreticilerden biriyim.

2012’de merak sardığım teknoloji, inovasyon ve dijital pazarlama konularında çokça kaynak okuyordum. Bu kaynakları paylaşarak başladı aslında hikayem. O günlerde LinkedIn’de beğenme ve yorum yapma pek sık karşılaştığımız bir şey değildi, daha resmi bir platformdu. Yıllar içinde herkes biraz rahatladı, gerginliğini üzerinden attı ve bugün itibariyle 13 milyon kişinin kullandığı ve aktif olarak içerik üreten binlerce üyesi bulunan bir platform haline geldi.

Türkçe İçerikleriyle Top Voice Seçilen Dr. Sertaç Doğanay'dan İpuçları

Ben tipik bir LinkedIn kullanıcısı değilim, genelden farklı olarak günde ortalama 3-4 içerik paylaşıyorum. Benimle bağlantıda olanlara ve takip edenlere genel olarak şunları vadediyorum:

  • Çok güncel bilgi,
  • Güvenilir bilgi,
  • Kullanılabilir, değerli bilgi.

İkincisi benim gözümde içeriğimden daha değerli olan bağlantılarımı yani kişileri çok önemsiyorum ve onlarla olan iletişimime özen gösteriyorum. Şimdiye kadar, gözümden kaçanlar hariç cevapsız bıraktığım bir özel mesaj veya yorum yoktur. Ayrıca bağlantılarımın paylaştıklarından da çok faydalanıyorum ve onlara da yorumlarımla katkıda bulunmaya gayret ediyorum.

Sadece içerik paylaşmanın böyle bir listeye girmek için yeterli olmadığını biliyorum. Bu platform, bir sosyal medya platformu ve sosyalleşmek, etkileşmenin gerekli olduğunu düşünüyorum.

Sosyal medyada beğenilme ihtiyacı hissetmek, paylaştıklarımızın birçok kişiye ulaşmasını istemek doğal ama bunu abartmak hastalık belirtisi. Faydalı olduğunu düşündüğünüz şeyi paylaşmaktan çekinmeyin.

Bu başarının size ve ülkemize olan katkısından bahseder misiniz?

LinkedIn geçen hafta beni Top Voice seçti ve ismimin yanına bir mavi rozet ekledi. Bu rozetin maddi ve manevi değerini hesaplamak mümkün değil. Mümkün değil çünkü bu rozeti almak için bir yere başvuramıyorsunuz. Ücreti ödenerek alınacak bir rozet de değil. Ve şu anda Türkiye’de bu rozete sahip bir başkası yok. Dolayısıyla benim için Top Voice olarak seçilerek bu rozeti almak demek, paylaştığım bilgilerin daha fazla insana ulaşması ve fayda sağlaması demek. Benim bütün motivasyonum bu zaten.

Danışmanlık vermediğim, sadece konuşmacı ve yayıncı olarak çalıştığım için bilgimi kendimi saklamamı gerektiren bir durum yok. Bundan dolayı da bu rozetin beni en çok motive eden tarafı, bilinirliğim ve tanınırlığım arttığından hem Türkiye’den hem de global alandan daha çok kişiye içeriklerimi ulaştırabilecek olmam.

İş dünyasına faydalı içerikler paylaşan herkes Top Voice olabilir mi? Listeye girebilmenin kriteleri neler?

LinkedIn editör ekibi bu listeye dahil edecekleri kişileri şu üç kritere göre değerlendiriyor:

  • İş dünyası için faydalı, güvenilir ve değerli içerik üretimi,
  • İstikrarlı paylaşım,
  • Bağlantı ve takipçilerle samimi ve güvene dayalı iletişim kurma.

Top Voice olarak seçerken elbette sizin erişim ve etkileşim analitiklerinizi tüm detaylarıyla değerlendiriyorlar ama en az şu kadar takipçiniz olması gerekiyor diye bir limit koymuyorlar.

Bu listede milyonlarca takipçisi olan, dünyaca ünlü Bill Gates, Adam Grant, Richard Branson, Simon Sinek gibi isimler de var, benim gibi birkaç yüz bin takipçiye sahip ulusal tanınırlığa sahip kişiler de.

Bu listeye girmenin en güzel yanlarından biri de LinkedIn global editör ekibiyle içli dışlı olmak. Tek bir mesajla tüm teknik sorularıma cevap alabiliyorum, diğer LinkedIn Top Voice isimlerin de bulunduğu networking etkinliklerine ve özel eğitimlere katılabiliyorum.

Türkçe İçerikleriyle Top Voice Seçilen Dr. Sertaç Doğanay'dan İpuçları

Hepsinin ötesinde Türkçeyi 10. dil olarak bu listeye dahil etmenin benim için taşıdığı anlamı anlatmam çok zor. 10 yılı aşkın süredir üniversitelerde iletişim ve pazarlama alanında ders veren biri olarak, yabancı dilden önce kendi dilimizi iyi kullanmanın gerekliliğine inanıyorum. Bu listeye Türkçe içerik üreterek girmemin, özellikle genç arkadaşlarıma yönelik güçlü bir mesaj olduğunu düşünüyorum.

{116292}

Siz aynı zamanda Türkiye’de en çok takipçisi olan bireysel LinkedIn kullanıcıları arasındasınız, ilk canlı yayın yapma hakkını alan kişi de sizdiniz. Bu işi en iyi bilen kişilerden biri olarak; LinkedIn’i daha etkili kullanmak için sadece üç öneriniz olsa bunlar neler olurdu?

LinkedIn’de birçok ilki yaşayan biriyim, çok haklısınız. 100.000 takipçi barajını geçen ilk birkaç kişiden biriyim, haftalık LinkedIn bülteni 60.000 aboneyi geçen ilk kişiyim, ilk canlı yayını yapan kişiyim. Senelik erişimim 45 milyon seviyesinde.

Tüm bunlara ek olarak LinkedIn’de marka ve kurumlarla tanıtım iş birliği yapan da (influencer marketing) ilk kişiyim. 2018’den bu yana tamamına yakını teknoloji, inovasyon ve sürdürülebilirlikle ilgili 90’a yakın marka ve kurumla iş birliğim oldu.

İş hacmim ve sağladığım gelir, beni profesyonel yayıncı kategorisine sokuyor.

Burada önemli stratejik kararım var. Paylaşımlarımın en fazla %3’ü markalarla yaptığım profesyonel içeriklere ait olabiliyor. Profilimin büyük ölçüde organik kalmasını tercih ediyorum.

Her zaman yaptığım öneriyi sizinle de paylaşayım:

  1. Sosyal medyada beğenilme ihtiyacı hissetmek, paylaştıklarımızın birçok kişiye ulaşmasını istemek doğal ama bunu abartmak hastalık belirtisi. Faydalı olduğunu düşündüğünüz şeyi paylaşmaktan çekinmeyin. Kaç kişinin “beğen”e bastığını da boşverin.
  2. Bağlantılarınızın paylaştıklarına sahici bir ilgi gösterin. Okuyun, izleyin, yorum yapın, beğenin, özel mesaj ile teşekkür ve takdir edin. Sadece ben paylaşayım, herkes de beni beğensin derseniz yol alamazsınız. Burası sosyal bir platform…
  3. Ve en önemlisi samimi olun.

Sözcükler bizim kendimizi ifade biçimimiz olmanın ötesinde iş için de çok kritik. İletişim ve pazarlamanın malzemesi sözcükler ve cümleler. Tek bir sloganla toplulukları etkilemek, harekete geçirmek mümkün.

Beğeni sayıları bir içeriğin kaliteli olup olmamasıyla ne kadar ilgili? Beğeni sayılarına takılan kullanıcılar için ne önerirsiniz, LinkedIn’de asıl farkı yaratan nedir?

Tüm platformlar için de benzer bir cevap verilebilir ama LinkedIn özelinde, yıllardır gözlemlediğim kadarıyla “işe yarar” ve faydalı içerikler daha çok beğeni alıyor. Herkes için faydalı içeriğin tanımı farklı olabilir, ben 7 maddede listeleyebilirim:

  • Bilgi verebilir,
  • Heyecan verebilir,
  • İlham verebilir,
  • Mutluluk verebilir,
  • Neşe verebilir,
  • Merak uyandırabilir,
  • Harekete geçirebilir veya olumsuz bir davranışı durdurabilir.
Türkçe İçerikleriyle Top Voice Seçilen Dr. Sertaç Doğanay'dan İpuçları

Her ülkenin gündemi ve motivasyonları farklı olduğu için doğal olarak kullanım tarzı da değişebiliyor ama temel olarak şu oran her yer için geçerli kabul edilebilir:

İçerik üretenlerin oranı tüm kullanıcıların %1’idir,

Bu içeriklerle etkileşime geçenlerin oranı tüm kullanıcıların %10’udur,

Hiç etkileşim kurmayanların oranıysa tüm kullanıcıların %90’ıdır.

İşte genelde gözden kaçan kısım da o etkileşim kurmayan çoğunluk oluyor. Beğen tuşuna basmamanın arkasında birçok faktör bulunuyor. Sanmayalım ki sessiz çoğunluk bizden hiç haz etmiyor, paylaştıklarımızdan fayda görmüyor. Tam tersi aslında çoğunlukla gerçek hayatta bizimle en çok temas kuran, bizimle çalışan, bizden hizmet alanlar olabiliyor.

O yüzden beğeni sayısı benim hiç önemsediğim bir şey değil. Siz de önemsemeyin.

LinkedIn haricinde binlerce kişinin üye olduğu ve her gün belirlenen konularda günün en önemli haberlerini paylaştığınız WhatsApp gruplarınız çok popüler. Bunlar hakkında bilgi alabilir miyiz?

Ekim 2018’de bir akşam o gün okuduğum teknoloji ve inovasyon haberlerini gözden geçirirken bir anda kafamda bir ışık yandı. Bu haberlerin ancak onda birini LinkedIn’de paylaşıyorum ve gerisi sadece benim faydama çalışıyor!

Oysa her gün okuduğum 50’ye yakın haberden bir derleme yapsam ve bunları bir WhatsApp grubunda paylaşsam birkaç yüz kişi daha faydalanır diye düşündüm ve ilk grubu açtım, linkini de LinkedIn’de paylaştım.

O ilk akşam, iki yeni grup daha açmak zorunda kaldım çünkü ilk grup 15 dakika içinde doldu.

Şu anda Teknoloji – İnovasyon ve Sürdürülebilirlik konularında son 24 saatte yayınlanmış İngilizce ve Türkçe haberlerden yaptığımız derlemeleri bir bülten olarak paylaştığım WhatsApp gruplarında 16.000 kişi bulunuyor. Her akşam 16.000 kişiye direkt erişerek, ekibimle birlikte hazırladığımız bültenleri gönderiyorum. E-posta bültenlerinin açılma oranı küresel olarak %1’in altındadır biliyorsunuz (OGGUSTO’da bunun çok daha yüksek olduğunu biliyorum) ama WhatsApp gruplarında neredeyse %90 oranında ilk birkaç saat içinde okunma oranı söz konusu.

Üstelik Instagram, Twitter ve LinkedIn’deki gibi ilgiye dayalı bir akış algoritması da olmadığı için aslına bakarsanız WhatsApp gruplarımdaki 16.000 kişi, LinkedIn’de beni takip eden 180.000 kişi kadar kıymetli ve odaklı bir topluluktur.

Belli bir konuya odaklı çalışıyorsanız, bir maddi kazanç beklemeden, fayda odaklı yaptığınız şeyler fazlasıyla takdir ediliyor. Geçen sene katıldığım COP27 – Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi’nde karşılaştığım Türklerin büyük kısmının WhatsApp gruplarında olduğumu öğrenmiştim ve çok mutlu olmuştum.

{113220}

Yazılı veya sözlü olarak “plaza dilinin” çok sık kullanıldığı günümüzde, Türkçeyi korumaya çok özen gösteriyorsunuz. Peki bizler bunun için neler yapabiliriz?

Bu konu yani plaza dili benim için bir parodi konusu aslında. 2001 senesinde bir ilaç şirketinin pazarlama departmanında profesyonel kariyerime başladığımda, yarı Türkçe – yarı İngilizce konuşmalar ve yazışmalar çok garip, itici ve bir yandan da komik gelmişti. Ardında iki çok uluslu şirkette çalışınca bunun işin doğal bir parçası olduğunu fark ettim. Çünkü sabah global ekiple İngilizce toplantı yapıyorsunuz, öğle arası yabancı genel müdürünüzle yemek yiyorsunuz, öğleden sonra 5-6 Türk kendi başınıza bir çalışma yapıyorsunuz.

Türkçe İçerikleriyle Top Voice Seçilen Dr. Sertaç Doğanay'dan İpuçları

Doğal olarak toplantı daveti demektense meeting request demek daha kolay oluyor. Beynimiz kolay olanı tercih ediyor aslında, basit açıklaması bu. Fakat bunun sonu yok. Son 10 senedir LinkedIn profilim de Türkçe, paylaştığım her şey de Türkçe. Arada bir like etmek, invitation göndermek, update etmek, mail atmak gibi şeyler ağzımdan kaçmıyor mu, elbette kaçıyor. Ama onları da dilimden uzaklaştırmaya çabalıyorum.

Sözcükler bizim kendimizi ifade biçimimiz olmanın ötesinde iş için de çok kritik. İletişim ve pazarlamanın malzemesi sözcükler ve cümleler. Tek bir sloganla toplulukları etkilemek, harekete geçirmek mümkün.

Bu derece güçlü bir araç olan dili neden zayıf ve yetersiz kullanalım ki? Dili doğru kullanmanın ek bir maliyeti yok ama katkısı çok. Bu zamanla gelişen bir hassasiyet ve beceri bana kalırsa, emek harcamak lazım.

Cemre Bosnalı Zeydanlı
Cemre Bosnalı Zeydanlı Tüm Yazıları