Özgür Ruhların Seyahat Etmesi Gereken 8 Lokasyon
Yazı Boyutu:
İster yalnız ister sevdiklerinizle özgürlüğü doya doya yaşayacağınız seyahat noktalarını keşfedin.
Eğer sizin de yolculuk anlayışınız turist kalabalıklarından uzak, kendinizle ve doğayla baş başa yepyeni yerler görerek dünyayı keşfetme üzerine kuruluysa doğru yerdesiniz. Doğal güzellikleri ve coğrafi yapısıyla hafızalarınızdan kolay kolay silinmeyecek farklı lokasyonları yeni seyahatlerinizde rota olması için araştırdık.
Grönland
Kuzey Amerika’nın ve Avrupa kıtasının arasında bir buz adası olan Grönland; üzerine kurulmuş rengarenk evlerin, denizin üstünde yüzen iceberg parçalarının, hiç batmayan güneşin ve buzul fiyortlarının eşliğinde etkileyici bir güzelliğe sahip. Husky köpeklerinin çektiği kızaklarla Eskimo’ların avlandığı göllere gidebilir; balina safarilerine katılabilirsiniz. Özel kamp alanlarında tek başınıza konaklayarak kuzey ışıklarının keyfini sürebilirsiniz.
Machu Picchu – Peru
İnka medeniyetinden kalan bu antik yerleşim alanı, aynı zamanda Unesco Dünya Mirası Listesi’nde de yer alıyor. 1911 yılına kadar keşfedilmemiş olan Machu Picchu (Yaşlı Zirve), günümüzde ise birçok insanın seyahat rotasında. Tarihi yapıya zarar vermemek adına insan girişinin kısıtlandığı bölgeye, nefes kesici manzarasıyla İnka Yolu’nu yürüyerek ya da araçla ulaşabilirsiniz.
{12891}
Dolomit Dağları – İtalya
İtalya’nın kuzeyindeki Bolzano Bölgesi’nde bulunan Dolomit Dağları, Venedik’ten arabayla sadece 2 saatte ulaşabileceğiniz bir lokasyonda. Yazın yemyeşil vadilerin ve turkuaz göllerin, kışın karla kaplanan göz kamaştırıcı dağ zirvelerinin eteğinde dolaşabilirsiniz. Kış sporlarıyla ilgileniyorsanız keyifli kayak rotalarını mutlaka keşfetmenizi öneriyoruz.
Maui – Hawaii
Pasifik Okyanusu’nda yarı aktif durumdaki en büyük volkanların yer aldığı Hawaii’de, Maui Adası’nı keşfetmek gerçekten özel bir deneyim. Okyanus üstünde uzanan lav kayalıkların, botanik bahçelerin, birbirinden güzel şelalelerin ve bembeyaz kumların kapladığı plajların etkisi uzun süre hafızada kalacak kadar güzel ve etkileyici. Denizaltı canlı çeşitliliğiyle ünlü olan bu adada şnorkelle ya da tüple dalış yapabilir; bisikletle adayı turlayarak nadir türdeki okyanus kuşlarıyla karşılaşabilirsiniz.
Issık Gölü – Kırgızistan
Keyifli yürüyüş parkurlarıyla dolu kayalık dağ sırtlarının arasında adeta gizlenmiş görünümü veren Issık Gölü’ne, Bişkek’ten birkaç saatlik tren yolculuğuyla ulaşılıyor. Kaplıcaların, tektonik yapıların ve kanyon manzaralarının eşlik edeceği yolculuğunuzu, göçebe kültürünü deneyimlemek adına yürüyerek ve kamplarda kalarak birkaç günde gerçekleştirmeniz de mümkün. Atlı turlara da katılabileceğiniz dağ gölünde, kartalları kullanarak avcılık yapan Kartal Avcılarıyla tanışabilirsiniz.
Alberta – Kanada
Dünyanın en eski milli parklarına sahip Alberta, Kuzen Amerika’nın ünlü Rocky Dağları’nı ziyaret etmek için de en doğru bölgelerden biri. Eğer balık tutmayı seviyor, rafting ya da paddle board gibi su sporlarıyla ilgileniyor ve uzun orman yürüyüşlerinde kaybolmak istiyorsanız Alberta tam size göre bir yer. Doğayla iç içe olacağınız sayısız aktivite arasında, vadilerin arasından geçen parkurlarda kayılan Yaz Kızağı’na binmeyi unutmayın.
Galapagos Adaları – Ekvador
Soğumuş lav tabakalarının meydana getirdiği onlarca adadan oluşan Galapagos ya da diğer adıyla Colon Adaları, dünyadaki vahşi yaşamın en iyi gözlendiği yerlerin başında geliyor. Evrim Teorisi’ni geliştirmesinde Charles Darwin’e ilham verdiği bilinen adalarda; deniz iguanalarından flamengolara, dev kara kaplumbağalarından albatroslara, penguenlerden deniz aslanlarına kadar envai çeşitte hayvan türü var. Bu türlerin çoğu ise dünyanın başka noktalarında görülmüyor. Dilerseniz rengarenk mercan resiflerinde kaplumbağalarla yüzebilir, dilerseniz mavi ayaklı sümsük kuşlarının seyrine dalabilirsiniz.
{21171}
Patagonya
‘Devlerin yaşadığı yer’ anlamına gelen Patagonya, Arjantin’in ve Şili’nin güneyini kaplayan geniş bir coğrafi alan. And Dağları’yla çevrelenen bölgede; volkanik yapılar, mağaralar, buzul gölleri ve Ulusal parklarda sayısız trekking rotaları bulunuyor. Her mevsim ortaya çıkan manzaralar birbirinden güzel olsa da, özellikle sırt çantalı gezginler için seyahatinizi daha ılık geçen kış aylarına (Kasım-Şubat) denk getirmenizi öneriyoruz.
