preloader

Kostüm Tasarımları ile Konuşulan En İkonik Filmler

Kostüm Tasarımları ile Konuşulan En İkonik Filmler

Yazı Boyutu:

Tüm zamanların en stil sahibi filmlerini sizin için listeledik.

Mevzu bahis filmlerin büyüsü olduğunda, kostüm tasarımının da -özellikle hatırda kalıcı karakterler yaratma konusunda- önemli bir rol oynadığı yadsınamaz. Ekrandaki kişilikleri tanımlayan ve hikaye anlatımının bir katmanı olan kostüm tasarımının bazı filmlerde başrole oynadığı da bir gerçek. İşte tüm zamanların stilleri ile konuşulan en ikonik filmleri…

Emma

Jane Austen’in romanından uyarlanan, başrollerini Anya Taylor-Joy ve Johnny Flynn’in paylaştığı Emma’da, çöpçatanlık tutkunu olan bir 19. yüzyıl kadınının yaşamına tanık oluyoruz. Oscar ödüllü tasarımcı Alexandra Byrne ve ekibinin hazırladığı kostümler, mevsimleri temsil eden renk paletinden oluşuyor. Kış, maviler ve grilerle, bahar, pembeler ve parlak sarılarla, yaz, beyazla, sonbahar ise sıcak kırmızılar ve kahverengilerle bütünleşiyor.

Gentlemen Prefer Blondes

Marilyn Monroe ve Jane Russell’ın iki “show girl”ü canlandırdığı müzikal/komedi, William Travilla tarafından tasarlanan kostümler ile tüm zamanların klasiği oldu. Bele vurgu yapan elbiselerden dirseklere kadar uzanan eldivenlere kadar, çarpıcı görünümlerin hepsi 1950’leri aktarıyor. Filmin en ikonik sahnesi şüphesiz, Marilyn Monroe’nun saten pembe elbisesi ile yaptığı ‘elmaslar bir kızın en iyi arkadaşıdır’ gösterisi.

Atonement

James McAvoy ve Keira Knightley’ın başrollerini paylaştığı, 2007 romantik savaş draması Atonement, II. Dünya Savaşı’nın bir kadının hayatı üzerindeki etkisine odaklanıyor. Oscar ödüllü kostüm tasarımcısı Jacqueline Durran’ın tasarladığı, Keira Knightley’in giydiği, zümrüt yeşili saten elbise, tüm zamanların en iyi film kostümü seçilerek akıllara kazındı.

Pretty Woman

Pretty Woman romantik komedisinde Julia Roberts ve Richard Gere, Garry Marshall’ın yönetmenliğinde, 1990 yılının Hollywood’unda geçen alışılmadık bir aşk hikayesini aktarıyorlar. Filmdeki favori stil anlarımız arasında, beyaz mavi cut-out detaylı elbise, diz üstü çizmeler ve tabii ki omuzları açık kalp yaka kırmızı elbise görünümleri var.

Black Swan

Genç bir balerinin yaşadığı zorlukları anlatan bu ürpertici psikolojik gerilimde, Amy Wescott ve Rodarte’nin tasarladığı kostümlerle, Natalie Portman’ın canlandırdığı Nina karakterinin, beyaz bir kuğudan giderek koyu renklerle siyah kuğuya dönüşme serüvenini izliyoruz.

An Education (2009)

Carey Mulligan’ın canlandırdığı Jenny karakterinin 16 yaşındayken çekici ve kültürlü bir adamla (Peter Sarsgaard) tanışmasınının hikayesini anlatır An Education. 50’lerin ve 60’ların Londrasında geçen filmde Jenny’nin eğitim hayatı ile paralel, okul üniformasından ihtişamlı elbiselere, stil değişimine tanıklık ederiz.

Blow-Up (1966)

Michelangelo Antonioni’nin ilk İngilizce dilindeki filmi olma özelliği de taşıyan Blow-Up, bir moda fotoğrafçısının etrafında gelişen provokatif cinayet gizemini çözmesi hikayesi aslen. 60’lar Londrası mod’larının stilini en incelikli detayları ile beyazperdeye taşıyan filmde Jane Birkin’e de rastlamak mümkün.

Breakfast at Tiffany’s (1961)

Hakkında çok fazla söze gerek olmayan Breakfast at Tiffany’s, küçük siyah elbisenin ve incilerin büyüsünün izleyenler kadar izlemeyenlerde dahi yer ettiği bir Audrey Hepburn filmi.

Breathless (1960)

Kısa kesilmiş saçları ile Jean Seberg’i Jean-Lug Godard’ın ustalık eseri Breathless filminde Fransız New Wave görünümünün en oyuncu halini yansıttığı zamansız stili ile izliyoruz. Çizgili tutkusu olanların kaçırmamasını öneririz.

Heathers (1988)

80’lerin unutulmaz moda anlarını bir paket olarak almak istiyorsanız Winona Ryder, Shannen Doherty ve Christian Slater’ın başrollerini paylaştığı Heathers’ı izlemenizi tavsiye ederiz. Dönemin kült komedisi, popüler lise öğrencilerinin aralarındaki karanlık ilişkiyi konu alıyor.

Marie Antoinette (2006)

Sofia Coppola’nın stil yaratımı ile adından söz ettiren filmi Marie Antoinette, Fransa’nın genç kraliçesinin pastel renkli, üzerine vişne konulmuş kremalı hayatının etrafında geçiyor.

The Royal Tenenbaums (2001)

Sinemanın simetri hastası yönetmeni Wes Anderson’un en iyi filmlerinden The Royal Tenenbaums, karakterleri zekice yazılmış bir senaryoyu kostümleri incelikle tasarlanmış olağanüstü bir renk paleti ile sunuyor izleyicisine.

A Single Man (2009)

Tom Ford’un ilk yönetmenlik deneyimi olan A Single Man, hayal ettiğinizden çok daha leziz bir görünüme sahip. Julianne Moore ve Colin Firth’ün başrollerini paylaştığı film, dokunaklı bir hikayeyi stil dozu yüksek bir anlatımla aktarıyor. Tüm alt anlamları ile, jilet gibi bir film.

The Talented Mr. Ripley (1999)

Karanlık hikayesinin aksine havadar, hafif ve biraz marin stilde bir film, The Talented Mr. Ripley. Deniz kenarına yapacağınız seyahatinizden önce valiz ilhamı almak için dahi izlemenizi öneririz.

In The Mood For Love (2000)

Won Kar-wai’nin samimi ve karşılıksız bir aşkı geçmişin Hong Kong’una selamla anlattığı filmi In The Mood For Love, kırmızı, turuncu ve altın bir renk paletini kucaklıyor. İlk kez 1920’lerde popülerlik kazanan Çin stili üzere oturan ve yüksek yakalı elbiselerin ihtişamından hiçbir şey kaybetmediğine tanıklık etmek için ideal.

Carol (2015)

Manhattan’da bir mağaza çalışanı ile boşanma eşiğindeki bir sosyetiğin 1950’lerin başındaki stil sahibi ilişkilerini anlatan Carol’un kostüm tasarımcısı, üç kez Oscar kazanmış olan Sandy Powell. Powell’in film için yaptığı seçimler, karakterlerin yaşantılarına ve ruh hallerine daha yakından bakmamıza olanak veriyor.

Barbarella (1968)

Jane Fonda’nın gezegenler arasında gezen bir devlet ajanını oynadığı Barbarella, ilhamını Paco Rabanne tasarımlarından alan metalik mayoları ile dönemin fütürist moda anlayışını en iyi yansıtan filmlerden.

The Great Gatsby (2013)

1920’leri harikulade bir prodüksiyonla beyaz perdeye taşıyan yönetmen Baz Luhrmann filmi/roman uyarlaması The Great Gatsby için kostüm tasarımcısı Catherine Martin’in Miuccia Prada ile iş birliği yaptığını söylersek ihtişamın dozunu zihninizde ölçebilirsiniz sanıyoruz.

A Bigger Splash (2015)

2017 senesinde Call Me By Your Name için İtalya’nın kuzeyine gitmeden önce Luca Guadagnino, 2015’te İtalyan adası Pantelleria’da A Bigger Splash’i çekti. Tilda Swinton’a Ralph Fiennes ve Dakota Johnson’un eşlik ettiği filmde Raf Simons imzalı Dior tasarımlarını ayırt etmek oldukça mümkün.

American Gigolo (1980)

Richard Gere’yi rahat kesimli Armani takım elbiseler içinde izlediğimiz American Gigolo, dönemin terzilikte açtığı çığıra tanıklık etmek açısından da özel bir film. Zira filmle aynı dönemde Armani’nin hazır giyim koleksiyonunu uluslararası çapta tanıttığının da altını çizelim.

Boogie Nights (1997)

Kaliforniya gece hayatı hiç bu kadar stilize aktarılmamıştı! Paul Thomas Anderson’un Boogie Nights filminin kostüm tasarımcısı -daha sonra The Artist ve Phantom Thread ile En İyi Kostüm Tasarımı Oscarı’nı kazanan- Mark Bridges, 70’lerin sonları ve 80’lerin başlarındaki hissi doğru aktarmak için seçkisinin çoğunu vintage avcılığı ile topladığı parçalardan yaratmış.

Gilda (1946)

İsmini, Rita Hayworth’un femme fatale kavramını da yarattığı karakterinden alan film Gilda, Buenos Aires’te bir kumarhane sahibinin karısının cazibeli yaşantısının etrafında geçiyor. Film süresince Hayworth’un gardırobu için 50.000 dolardan fazla harcama yapılmış olduğu bilgisini eklememizde fayda var.

Zeynep Özar Berksü
Zeynep Özar Berksü Tüm Yazıları