Girişimci Hikayeleri: SOUOP.

Hem cildimiz hem de ruhumuz için yaratılan aromaterapik cilt bakım markası SOUOP.’un kurucusu Başak Candan Naycı ile sohbet ettik.

Bitkisel içerikler ve aromaterapiye ilginin artmasıyla birlikte aromaterapik cilt bakımı, bitkilerin mucizevi dünyasıyla duygularımıza seslenerek kendimize vakit ayırmamız için bize ilham olurken, günlük kişisel bakımımızı ruh, beden ve zihni dengeleyen bir rutin haline dönüştürüyor. Felsefesini bitkilerden alan SOUOP., kurucusu Başak Candan Naycı’nın ustalığı ile bitkilerin faydalı birleşenlerini bir araya getirerek, hem cildimiz hem de ruhumuz için formülize ettiği ürünlerle tenimizi doğa ile buluşturuyor…

SOUOP.’un kuruluş hikâyesini öğrenebilir miyiz? Bitkilerle ilgili tutkunuzu nasıl keşfettiniz ve bu ilgiyi işe dönüştürme kararınız nasıl gelişti?

Yola çıkış amacım kurumsalda çalışan biri olarak uzun zamandır mücadelesini verdiğim kaygı bozukluğu ve stresti aslında. Kendimi nasıl rahatlatabilirim diye düşünürken karşıma Avustralya’da bir markanın aromaterapi eğitimi çıktı.

Eğitim sayesinde öğrendiklerimle kendi reçetelerimi oluşturmaya başladım. Doğanın hem ruhumda hem de cildimde etkilerini gördükçe bitkilerin dünyasını keşfetmeye olan tutkum arttı ve bu mucizeyi bizzat yaşamış biri olarak bunu bir işe dönüştürerek herkesin keşfetmesini istedim.

İlk olarak; bitkileri ait oldukları yerde, toprakta tanımak istedim. Tıbbi aromatik bitkilerin tarımını yapmaya ve ham madde üreticisi olmaya karar verdim. Tıbbi ve aromatik yetiştiriciliği eğitimleri almaya başladım. Aromaterapi konusunda yerli ve yabancı kaynaklardan eğitimler alarak uzmanlık belgelerimi tamamladım. Bunlarla birlikte kokulara olan ayrı bir tutkum var ve bununla ilgili de uzmanlığımı tamamlayarak SOUOP.’ a hayat verdim.

Markanızı farklılaştıran özellikler neler? Tüketiciler neden sizi tercih etmeli?

Bitkilerin gizemli dünyası ile tanışmaya başladıkça doğanın içindeki temizliğe, saflığa ve ışıltıya hayran kaldım. SOUOP.‘da da bu felsefeyi benimsedim. Bitkileri inceleyerek, araştırarak ve onların kokuları, hikâyeleri, faydaları arasında ilişkiler kurarak her ürünümün içeriğini özel karışımlarla kendim formülize ediyorum. Aslında fark tam da bu.

SOUOP. meditatif içerikli cilt bakımı ve aromaterapik sinerji karışımları markası olmakla birlikte her ürünümün koku uzmanlığımdan gelen kendine has bir kokusu yani ruhuda bulunuyor.

Ürünlerimin bir diğer özelliği ise; içeriğinde anksiyete, anti-depresan bitkilerinin kullanılmış olması. Ben bu bitkileri seçerken sadece zihne ve ruha değil, cilde de iyi hissettiren bitkiler olmasına dikkat ediyorum. Kullandığım uçucu yağların sinerji karışımları aromaterapinin temel felsefesi olan ruh, beden ve zihin dengesini de sunuyor. Böylece sadece cildimiz değil, içimiz ışıldıyor.

Cilt bakımında en çok ihtiyaç duyulan anti-aging ve leke sorunları için nasıl ürünler sunuyorsunuz?

Bir diğer ürünüm ise Kleopatra’nın, Hürrem Sultan’ın vazgeçilmezi gül suyu. İçeriğinde bulunan antioksidan ve anti-inflamatuar etkisi zamanla oluşan kırışıklıkların oluşumunu geciktiriyor, cildimizdeki ölü derileri atarken cilt hücrelerimizin yenilenmesine yardımcı oluyor.

Markanızın sürdürülebilirlikle ilgili temel değerleri ve çevre dostu yaklaşımları nelerdir?

Felsefem; evren, doğa, insan arasındaki derin bağı sürdürülebilir kılmak. Bu nedenle toprağımızın kıymetini biliyor, bitkilerimizin ruhuna duyduğumuz saygı çerçevesinde taze kozmetikle bu işi yapmaya özen gösteriyorum. Çevre ve doğa uyumlu bir marka olarak hayvanlar üzerinde yapılan deneylere kesinlikle karşıyım. Ekolojik ve sürdürülebilir dengeyi sağlamak adına üretim ve satış süreçlerinde atıksız ve geri dönüştürülebilir ürünler kullanıyorum. Yerel üreticiler ve kadın kooperatiflerinin sürdürülebilirliğine katkıda bulunuyorum.

Kullandığım uçucu yağların sinerji karışımları aromaterapinin temel felsefesi olan ruh, beden ve zihin dengesini de sunuyor. Böylece sadece cildimiz değil, içimiz ışıldıyor.

Girişimci bir kadın olarak markanızın kuruluş sürecinde karşılaştığınız engeller oldu mu?

Ben bu yolculuğa çok büyük bir tutku ve motivasyonla hayalimi gerçekleştirmek için tamamen sermayesiz ve kısıtlı kaynakla başladım. En büyük gücüm kendime ve markaya olan inancım oldu. Yaşadığım en büyük engel ise kadınlar için verilen sermayelere erişimim oldu. Fakat Türkiye’de kadın dayanışması o kadar güçlü ki bazı bankaların kadın girişimciler için oluşturduğu kadın girişimci kredileri var. Bu fırsatlardan yararlanıp markamı daha profesyonele taşıma şansı yakaladım.

Bir diğeri ise birden fazla işi aynı anda yapmak. Ben kurumsal hayatta çalışmaya hâlâ çok severek devam ediyorum çünkü kurumsal vizyondan yararlanıp markama katmış olduğum farklı renkler var. Fakat değişen piyasa koşulları ham madde alımı, pazarlama bütçe ve stratejinizi o kadar çok etkiliyor ki bazen aynı anda birkaç işi yapmamız gerekebiliyor.

Markanızı büyütme yolunda hedefleriniz neler?

SOUOP.‘un aynı kalite ve temiz içeriğiyle, sürdürülebilir, doğaya saygılı, kadın iş gücüne destek veren ve kendi ham maddelerini üreten yerel bir marka olarak büyümesini amaçlıyorum.

Şu an satışlarımız online olarak kendi websitemizden, Trendyol mağazamızdan ve seçili konsept store’lar üzerinden devam ediyor. Konsept store’ların sayısını çoğaltarak fiziksel olarak ürünlerimizi tüketici ile buluşturmak ve Avrupa’ya açılmak başlıca hedeflerimiz arasında. Bunu da en kısa sürede başaracağımıza inanıyorum.

Bununla beraber koku uzmanlığımı tüketici için kişiselleştirmiş bir deneyime taşımak istiyorum. Kişiye özel doğal, rahatlatıcı parfümler tasarlamayı ve bunu SOUOP.’un butik bir hizmeti olarak sunmayı planlıyorum.