preloader

En İyi İşveren Markaları: Esra Beyzadeoğlu, Hepsiburada

09.05.2023
En İyi İşveren Markaları: Esra Beyzadeoğlu, Hepsiburada

Yazı Boyutu:

İşveren markası; işverenin sunduğu ekonomik, psikolojik ve fonksiyonel faydaların toplamı olarak karşımıza çıkıyor. Peki, şirketler işveren markası süreçlerini nasıl kurguluyor ve nelere dikkat ediyorlar? Hepsiburada’nın Müşteri Deneyimi ve İnsan Kaynaklarından Sorumlu Grup Başkanı Esra Beyzadeoğlu anlatıyor…

Şirket istikrarı ve çalışan mutluluğu söz konusu olduğunda konu ilk önce işveren markası oluyor. Özellikle pandemi sürecinin bunda çok etken olduğu konuşuluyor. Pandemi ile neler değişti ve işveren markası olmayı siz nasıl tanımlıyorsunuz?

Hepsiburada olarak, pandemiden en fazla deneyim ve ders çıkaran şirketlerden biriyiz. İçinde bulunduğumuz sektör de bu dönemde hayati derecede önemli sektörlerden biri oldu. Esasen e-ticaret içinde perakendeden, lojistiğe, finanstan, hızlı tüketime pek çok sektörü içinde barındıran sektörler üzeri bir yapıda. Dolayısıyla uzaktan çalışan beyaz yakalı çalışanlarımızın yanı sıra pandemi döneminde sahada da önemli sayıda arkadaşımız görev yaptı ve bu da pek çok farklı çalışma modelini uygulamamızı beraberinde getirdi.

Pandemi tüm dünyada sosyal değişimlere yol açmış durumda. Özellikle dijitalleşmenin çok büyük bir ivme kazandığı bu dönemde pek çok şeyi zaman ve mekandan bağımsız olarak gerçekleştirebileceğimizi gördük. Bu değişim iş hayatına da yansıdı ve uzaktan çalışma ya da hibrit çalışma modelleri bir anda hayatımıza girdi ve şirketler bu şekilde çalışmanın da verimliliğe katkıda bulunduğunu deneyimledi. Bugün pandemi konuşulmuyor ve normal hayatlarımıza geri dönmüş durumdayız. Ancak uzaktan ve hibrit çalışma modellerinden vazgeçmedik.

Hepsiburada olarak pandemi sonrası değişen ve dönüşen yeni alışkanlıklarımızdan ve insani beklentilerimizden yola çıkarak her geçen gün gelecek ve bugün için daha iyisini yapmaya çalışıyoruz. Geleceğin beklenti ve ihtiyaçlarını öngörmeyi ve bunlara uygun projeler geliştirmeyi çok önemsiyoruz. Tüm iş süreçlerimizde olduğu gibi insan kaynakları süreçlerimizde de gelecek öngörüsüyle hareket ediyoruz. Şanslıyız ki, işimizin özü teknoloji, bu da geleceğin tasarımını yapma konusunda bizim işimizi kolaylaştırıyor, yolumuzu açıyor.

Yeni kuşağın şirket seçiminde marka algısının ve çalışana kattığı değerin ön planda olduğunu düşünüyor musunuz? Yeni kuşak nasıl bir işveren markası görmek istiyor?

Öncelikle “daha genç” diye tanımladığımız yeni jenerasyon üyeleri, önceki nesillere göre fikirlerini daha özgürce ifade ediyorlar. Bu çok önemli bir değer. Dikey yerine yatay bir organizasyonu benimseyen şirketler bu açıdan bakıldığında yeni yetenekleri çekebilmek açısından değer görüyor. Bununla birlikte iş deneyimlerinin kişiselleştirilmiş olmasını istiyorlar. Çalışmalarının değerine ve şirketlerinin amacına inanmak istiyorlar. Yeni kuşak hem satın almada hem de çalışma hayatında bir amaca sahip olan şirketleri ya da markaları tercih ettiğini net olarak belirtiyor.

Her şirketin yıllar içinde geliştirdiği ve uyguladığı kural ve politikalar var. Bunların hepsi bir nedene, geçmişte yaşanan deneyimlere dayanıyor. Yeni jenerasyon üyeleri bir şirkette çalışmaya başladıklarında bu kural veya kısıtlamalara uymak için, bunların nedenlerini anlamak istiyorlar. Gerçekten mantıklı bir nedeni var ise hemen kabul ediyorlar. Ancak bir kuralın nedeni ikna edici olmaz ise bu kuralı sorgulamaya başlıyor ve değişim için talepte bulunuyorlar. Yeni kuşağın değişim ve dönüşüm taleplerini iş stratejisine uygulayabilen şirketler, bu kuşağın çalışmak için tercih sebebi oluyor.

Diğer yandan X kuşağında gördüğümüz sabır ve sebat kavramları yaşanan sosyal değişimlerin de etkisiyle yeni kuşakta çok da olmayan kavramlar. X kuşağı kendisine biçilen rolün gereklerini yapmak gibi bir yaklaşım içindeyken, yeni nesil ise “Bir veya iki yıl içinde yeni rollere geçmek” gibi bir motivasyona sahip. Bu hızlı dönüşümü sunabilen şirketler de yeni kuşak tarafından tercih sebebi haline geliyor.

Yeni kuşağın en olumlu yanlarından biri de çalışmalarının olumlu bir toplumsal veya çevresel etki yarattığını hissetmek istiyorlar. Bu da yeni yetenekleri kendine çekmek isteyen markalar için önemli bir değişim motivasyonu.

Ayrıca iş yerlerinin yaşam tarzlarına katkı sunan imkanlarına da önem veriyorlar. Bu nedenle şirketler sosyal ve fiziksel imkanlarını bu yönde değiştirmek ya da geliştirmek zorunda.

Hepsiburada olarak şirket kültürümüzün çevikliği, sektörün dinamikliği ile uyumlu ve yeniliklere öncü yapısı sayesinde yeni kuşakların analiz ve bakış açılarındaki dinamizmin şirketin geleceğinde rol oynayacağına inanıyor ve değer veriyoruz. Gelecek kuşaklara ulaşarak ve onlarla aynı dili konuşarak müşteri memnuniyeti odaklı ürün ve hizmetlerimizi geliştireceğimize, geleceğe yön verecek inovasyonlara öncülük edeceğimize inanıyoruz.

Yeni kuşağın düşüncelerini özgürce ifade etme konusunda becerilerini de göz önüne alırsak, çalıştıkları kurum ile ilgili olumlu paylaşımların oldukça etkili olduğunu söylemek mümkün.

İşveren Markası uygulamalarını geliştirirken odak noktalarınız neler? Hep merak edilen bir diğer nokta da şu pazarlama ve tanıtım faaliyetleri bu odağın neresinde ve şirketler çalışan için yarattıkları değeri dış dünyaya ne kadar yansıtabiliyorlar?

Hepsiburada ve alt grup şirketlerimiz ile birlikte, yaptığımız işin gereği olarak ve sektördeki başarılarımızla bilinirliği yüksek bir markayız. Çalışanlarımızın hepsi ve aileleri bir şekilde Hepsiburada’da çalışmadan önce de zaten markamızla müşteri temelinde ilişki kuruyor. Sizinle müşteri olarak ilişki kurmuş ve bu ilişkiden memnuniyet duyan birinin çalışan olarak da sizi tercih etmesi doğal bir süreç. Dolayısıyla marka bilinirliğinin yüksek olması, işveren markası olma yolunda da önemli bir avantaj. Bu nedenle pazarlama ve tanıtım faaliyetlerinin marka bilinirliğine katkısı bu anlamda çok değerli.

Örnek vermek gerekirse, Hepsiburada olarak yürüttüğümüz Genç Yetenek Programımız olan “GeleceğiniZburada” programımıza ilk yılında 5000’in üzerinde birbirinden parlak, değerli genç arkadaşımız başvuru yaptı, çok aşamalı değerlendirme süreçleri sonrasında 85’ten fazla genç arkadaşımızı gelişim programımıza dahil ettik. Ülkemize ve şirketimize değer katacak parlak gençlere, henüz mezun olmadan iş hayatında deneyim kazanma fırsatı veren ve teknolojiden, girişimciliğe, e-ticaretten, liderlik eğitimlerine kadar birbirinden kıymetli eğitimler ile desteklenmiş programdan faydalanma imkanı sunduk. “GeleceğiniZburada” programımızdan mezun olan arkadaşlarımızdan önemli bir kısmı yetkinlik değerlendirmeleri sonrasında Hepsiburada ekiplerinde yerlerini aldı. Önümüzdeki dönemde GeleceğiniZburada programları ile genç yeteneklerimize ulaşmaya devam edeceğiz. Geleceğimizi genç yeteneklerimizin kattığı değerle birlikte geleceği inşa ediyoruz, etmeye devam edeceğiz.

En İyi İşveren Markaları: Esra Beyzadeoğlu, Hepsiburada

Öte yandan, kurumsal başarı için öncelikle kurum içi kültür ve insan kaynağına yatırımın çok önemli olduğuna inanıyoruz. Bu konuda pek çok önemli projeyi hayata geçirdik ve birçok alanda çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz.

Kültürümüzü her açıdan çalışanlarımız ile birlikte inşa ediyoruz. Çalışanlarımızı bu bağlamda birçok alanda, farklı uygulamalar, eğitimler, gelişim programları ile destekliyoruz. Çalışanlarımız tarafından yoğun talep ve memnuniyet dönüşleri aldığımız İç iletişim yapılandırma programımızın alt parçalarından olan wellbeing markalamamız HepsiSen bu anlamda öne çıkan çalışmalarımızdan biri.

Ayrıca hayata geçirdiğimiz sosyal hobi kulüpleri, etkinlik markalamamız olan HepsiFun ile çalışanlarımızı farklı yetenek ve ilgi alanlarına göre şirket katkılı olarak çok çeşitli faaliyetlerde bulunmasını sağlıyoruz. HepsiFun’da ilk 4 ayda 9 aktiviteyle 400 çalışanımıza dokunarak yelkenden, heykele, gezilerden, perküsyon atölyelerine kadar pek çok farklı etkinlik düzenledik.

{148208}

Çalışanların dijital dünyadaki varlıklarının ve aktif paylaşımları süreçleri desteklediğini biliyoruz. Siz tüm bu markalama çalışmaları kapsamında çalışanlardan kurumsal birer influencer yaratma konusunda ne düşünüyorsunuz?

Yalnız bugün değil, geçmişte de çalışanlar bir kurum ile ilgili olarak önemli ve güvenilir bilgi kaynakları olarak görülüyordu. Bu nedenle marka bilinirliği ve güveni için çalışanların bir marka elçisi görevi yaptıkları yadsınamaz bir gerçek.

Özellikle yeni kuşak çalışanların sosyal medyadaki etkinlikleri düşünülürse, çalıştığı şirketler ile ilgili yaptıkları olumlu paylaşımlar, potansiyel çalışanların da dikkatini çekiyor. Bu anlamda, çalışanların aynı zamanda kurumsal bir influencer olmaları kaçınılmaz. Üstelik yeni kuşağın düşüncelerini özgürce ifade etme konusunda becerilerini de göz önüne alırsak, çalıştıkları kurum ile ilgili olumlu paylaşımların oldukça etkili olduğunu söylemek mümkün. Elbette bu durum şirketler için riskleri de beraberinde getirse de, siz şirket olarak çalışan memnuniyetini üst düzeyde sağlıyorsanız influencer çalışanlar fırsatları da beraberinde getiriyor.

Başarılı işveren markaları; çalışanın mutluluğu, şirket aidiyeti ve bağı, etkin dijital kanal kullanımı ve fikir liderliği konularında ışık tutarken bu konuda örnek aldığınız kişileri, faydalandığınız kitap ve podcast’leri bizimle paylaşır mısınız?

İş hayatları bütünsel hayatımızın çok önemli bir kısmını kapsıyor. Bu sebeple aslında hayata bakış açımızın iş hayatındaki davranışlarımızı da yönlendirdiğini düşünüyorum. Bu bakışla Don Miguel Ruiz’in “4 Anlaşma” kitabını tüm arkadaşlarıma tavsiye ediyorum. Bunun yanında çevik kültürü ve yeni nesil dönüşümleri yakından takip etmeye çalışıyorum. Pia Maria Thoren’in Çevik İnsan’ı, John Doerr’in Önemli Olanı Ölç gibi kitapları okunmalı dediklerimden.

Çeşitli Ted Talk’ları da çok seviyorum dönüp tekrar tekrar dinlediklerimden Brene Brown’ın Kırılganlığın Gücü vazgeçilmezim.

İnsanların gelişim yolculuğu bu yolculukta çalışırken kendilerine en iyi geleni bulmaları bence en önemlisi. Bilgiye sonsuz erişimimizin olduğu çağımızda aslında bu açıdan çok şanslı ve zengin olduğumuzu düşünüyorum.

Gamze Nurluoğlu
Gamze Nurluoğlu Tüm Yazıları