Türk Mücevher Tasarımcıları: Meri Krutzo

Hem sakin hem de iddialı detaylara sahip mücevher markası Meri Krutzo‘nun tasarımcıları İrem Öztürk Demir ve Ceren Yılmaz ile bir araya geldik; markaya ve tasarımlara dair tüm merak ettiklerimizi sorduk.

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

İrem Öztürk Demir: 1995 yılında İstanbul’da doğdum, lisede St. Georges Ascot’tan mezun olduktan sonra üniversitede London College of Fashion’da moda yönetimi okudum. İlkokuldan beri tasarıma meraklıydım, hep kendi markamı kurmayı hayal ettim. Markanın ismini bile ilkokul yıllarında buldum. Lise yıllarında moda okumak istediğime karar verdikten sonra, üniversitenin hazırlık yılında modanın farklı dallarını tecrübe etme fırsatına sahip oldum. Bu yıl aslında hali hazırda çizimleri olan ve tasarım yapan biri olarak bu işin işletmesini okumak benim marka kurma hayallerimi gerçekleştirmesi için yolumu aydınlatıyordu. Bu sebep ile moda yönetimi okumayı seçtim…

Geçen her sene kendimi daha da keşfedebilme fırsatı buldum ve tekstil dünyasının hızının yoruculuğunun farkına vardım. Seçeceğim mesleğin uzun vadede beni mutlu etmesi gerektiğini fark ettim ve mücevher tasarımıyla tam da burada yolum kesişti. Çizdiğim mücevherlere kendimi ve duygularımı kalıcı bir şekilde yansıtabiliyordum. Bir tasarımcı olarak duygularımı en iyi çizerek yansıtabildiğimi düşünüyorum…

Ceren Yılmaz: 1987 yılında İstanbul’da doğdum. Eğitimimi iç mimarlık üzerine tamamladım. İnşaat, mimari ve iç mimari alanlarında uzun süre boyunca aile şirketinde çalıştım. İnsanlığa, dünyaya ve eğitime destek olmak adına kurduğumuz Engelsiz Eğitim Vakfı‘nda, yönetim kurulu üyesi olarak çalışmalarıma devam etmekteyim. Vakfın ilk projesi olan İstanbul Kent Üniversitesi’nde mütevelli heyet üyesi olarak çalışmalarıma da devam ediyorum.

Tasarlamak ve üretmekten her zaman heyecan duyduğum için, İrem’in tutkusuna dahil olup, beraber birikim ve zevklerimizle birbirimizi tamamlayan tasarımlar ortaya çıkarmaya başladık.

Mücevherlere olan tutkunuzu ne zaman fark ettiniz?

Ceren Yılmaz: Tasarım benim hayatımda ilkokul yıllarında başladı. Sanat ile hep iç içeydim, babam da mimar olduğu için hep onun işlerine merakım vardı. Ofisinde onun çizimlerini, tasarımlarını, tüm ekibiyle kendisini izlemek bana hep keyif verirdi. Dolayısıyla iç mimarlığı seçmemde babamın çok büyük etkisi oldu. Uzun yıllar mesleğimi de severek yapmaya devam ettim. Üretmek, düşünmek, anlamlandırmak, farklı sanat disiplinlerinden faydalanarak işler yapmak hep bana keyif verdi, bu işte de kardeşim İrem’in tutkusuyla burada birleştik ve keyif aldığımız, farklı ve anlamlı bir yolculuğa başladık… Tasarımın her türlüsünden her zaman heyecan duydum, özellikle mücevher, anlayıp, keşfettikçe benim için bir tutkuya dönüşmüş oldu.

İrem Öztürk Demir: Tasarımcı bir ailenin içerisine doğmuş olmak, beni çocukluğumdan itibaren tasarıma meraklı kıldı. Kendimi bildim bileli hayal edip çizim yapmayı çok sevdim. İngiltere’de aldığım lise eğitimi ise sanata ve tasarıma duyduğum ilgiyi pekiştirdi. Seneler geçerken, kendimi keşfetme fırsatı buldum ve ileride yapmak istediğim işin kendimi ve zevklerimi yansıtabildiğim zamansız bir şey olmasını istedim. Bu doğrultuda da, mücevher tasarımına duyduğum ilgiyi keşfettim ve mücevher tasarımı yapmaya başladım.

Markanızın kuruluş sürecini anlatır mısınız?

Markamızı 2022 yılında kurduk ancak esasında sağlam doğru adımlarla başlamak için uzun zamandır alt yapısını oluşturuyorduk. Birbirimizi tamamladığımıza inanarak, iki kız kardeş olarak 2022 yılında ilk koleksiyonumuz ile beraber Meri Krutzo markamızı heyecanla hayata geçirdik.

Meri Krutzo’nun ismi aslında İrem Öztürk’ün isminin tersten okunuşu olarak ortaya çıktı. İlk koleksiyonumuzda hayatta önemli bulduğumuz üç farklı unsurdan ilham aldık; denge, korunma ve enerji. Aynı zamanda tasarladığımız mücevherlerin günün her saatine uyum sağlayabilmesini hedefledik. Ne giyersek giyelim, uyum sağlayabilecek, mücevher tutkunları ile bizleri daha iyi hissettirecek, kalıcı parçalar olmasına hep çok önem verdik.

{159202}

Markanızı 3 kelimeyle anlatın desek?

Markamız hem hayat yollarında hem de tasarımlarında çağdaşlık anlayışını ve yenilikçi olmayı vurguluyor. Hızla değişen dünyanın artırdığı yapaylığın bizi hem kendimizden hem de birbirimizden uzaklaştırdığı bu hızlı akışın içinde, mücevher tasarımının da ötesinde geleceği tasarlarken Meri Krutzo tasarımlarımızda, yaşanmışlıklardan, ‘an’lardan ve duygulardan ilham alıyoruz.

Koleksiyonlarınızı “Göz”, “Denge” ve “Enerji” ilhamıyla tasarladığını söylüyorsunuz. Bu söylemi biraz anlatabilir misiniz?

Temel ilham kaynaklarını oluştururken; yoğun hayatın karmaşasından yorgun düşen insanların, bedenen ve ruhen ihtiyaçlarından yola çıktık ve bu hususta da bu yoğun tempo için onarıcı ve iyileştirici taşlarla işlediğimiz tasarımlarımızla kötü enerjilere karşı koruyucu kalkan olarak gözü temsil eden ‘Guarding Eye’ koleksiyonumuzu hazırladık.

Güzel enerjiler içinde kişinin kendisinin kalkanı olabileceğini düşünerek tasarımlarımızı oluşturduk. O enerjinin çevremize hissettirdiği ve yaydığı; her insanın da içinde sonsuz renkleri barındırdığını düşünerek oluşturduğumuz, rengarenk mineli tasarımlarımızla da ‘Enlightening Hues’ adı altında koleksiyonumuzu oluşturduk. İyi-kötü, çirkin-güzel, doğru-yanlış gibi tezatlıklar dünyasındaki gelgitlerde, dengeyi bulmakta zorlanan bizlere, ‘denge’yi hatırlatıcı, motif ve figürlerimizle ‘Denge’ (Fulcrum) koleksiyonumuzu oluşturduk.

Koleksiyonunuz Guarding Eyes’ın öne çıkanlarını dinleyebilir miyiz?

Meri Krutzo olarak kadim inanışlardan nazar boncuğunun koruyucu gücünden ilham aldığımız “Guarding Eyes” koleksiyonuna beş yeni göz alıcı parça ekledik. Meri Krutzo’nun ikonikleşmiş koleksiyonuna bu sezon, iki farklı yüzük, iki eşsiz bilezik ve bir benzersiz kolyeden oluşan toplamda beş yeni parça katıldı. Bu göz alıcı yeni tasarımlar, mücevher tutkunlarını farklı yaşanmışlıklara doğru büyülü bir yolculuğa davet ediyor. Guarding Eyes koleksiyonunun sunduğu nazar boncuğunun koruyuculuğu, ilk kez bu beş yeni tasarımda beyaz altın ve pembe ile yeşil pırlanta taşlarla harmanlanıyor.

Tasarımlarınızda en çok kullandığınız malzemeler, değerli taşlar neler?

Meri Krutzo olarak tasarımlarımızda altın ve pırlantanın yanı sıra, doğanın bizlere en büyük hediyesi olan doğal taşların natürel enerjisinden ve doğal güzelliğinden de ilham aldık. Dün-bugün-yarın geçişlerinin sürdürülebilirliğini mümkün kılmak amacıyla, çağdaş dokunuşlarla tasarımlarımızı oluşturduk. Lapis lazuli, malahit, citrine, tourmaline, quartz, blue topaz gibi değerli taşları da koleksiyonlarımıza katarak tasarımlarımızda sık sık kullanıyoruz.

Hayatınızın sonuna kadar tek bir mücevher takmak zorunda olsanız neyi seçerdiniz?

İlk koleksiyonlarımızdan olan, en başından beri çok severek taktığımız ve bize enerjisi de çok iyi gelen Guarding Eyes koleksiyonundan kendi baş harfimiz olan kolyeleri seçerdik. Hem Meri Krutzo’da yeri çok farklı hem de bizdeki anlamı…

Gelecekte mücevheri nerede görüyorsunuz?

Mücevherler dünden bugüne nasıl geldiyse, bugünden de yarına, yanına olası yeni dönüşümlerinin eklendiği işlenmiş işlevselliğini devam ettirecektir… Nitekim, tasarımların olmazsa olmazı ‘ilham’ kaynağı var olduğu sürece, mücevher de ışıltısındaki enerji ile sürdürülebilir bir sanat olarak dünya var olduğu sürece var olacaktır.

Mücevheri en güzel taşıyan kadınlar sizce kim?

Kalbi parlayan insanların gözleri de parlar. Özgünlüğü ve ışıltısıyla güzel enerjiler yayan bir mücevher, kalbi ışıltılı bir kadında kendini gösterir. Türkiye’de Hande Erçel’in çok güzel taşıdığını düşünüyorum, dünyada ise Monica Bellucci, Carla Bruni, Anne Hathaway gibi isimler geliyor aklımıza.

Çok sevdiğiniz birine hediye edeceğiniz mücevher hangisi olurdu?

Sacred yüzüklerimiz ve Me koleksiyonundan kolyelerimiz olurdu…