Türk Çanta Tasarımcıları: Manu Atelier

Kendi duruşu olan çanta tasarımlarına imza atan, dünyaca ünlü isimlerin stillerinde yer almayı başaran Manu Atelier’in tasarımcıları Merve Manastır ve Beste Manastır Bağdatlı, yeni sonbahar koleksiyonları ile göz doldurmaya devam ediyor.

Küçük yaşlarında babalarından öğrendikleri zanaati; sanat ve mimariden aldıkları ilhamla bir araya getirerek adeta ikonikleşen çanta modellerine dönüştüren Merve Manastır ve Beste Manastır Bağdatlı, ‘Türk çanta tasarımcısı’ denildiğinde ilk akla gelen markalardan biri olan Manu Atelier‘i kısa sürede globalde de tanıtmayı başardı. İlk görüşte tanınan Manu Atelier tasarımları, zamansız duruşları ve kendine özgü hatlarıyla dikkat çekerken stillerin de öne çıkan aksesuarı olabiliyor.

Manu Atelier’in kurucu ve tasarımcıları Merve Manastır ve Beste Manastır Bağdatlı ile bir araya geldik hem tasarım kariyerleri hem de markanın bugüne ulaşma adımlarını onlardan dinledik.

Çanta tasarlamaya nasıl başladınız?

Babamız Adnan Manastır, 1961’den beri deri zanaati ile uğraşan ülke topraklarının en değerli ve tecrübeli ustalarından. Çocukluğumuz babamızın atölyelerinde minyatür çantalar yaparak, onu hayranlıkla izleyerek geçti. Babamıza ve zanaatine olan tutkumuzun yanı sıra aslında çocukluğumuzun en somut anılarının başrollerinde; çantalar, deri atölyeleri ve onları deri kokusu izler.

Küçüklüğümüz babamızın Beyoğlu, İstiklal Caddesi üzerindeki tarihi atölyesinde geçti. Atölye günlerinin en keyifli yanları babamızın bize özel yaptığı el yapımı minik deri sırt çantalarının baştan sona üretim sürecini ve yapılış tekniğini izlemekti. İlerleyen yıllarda farklı kariyer planları izleyerek üniversiteden mezun olduk. Bir süre ikimiz de farklı alanlarda çalıştık. Ancak bu çok uzun sürmedi. İkimiz de aslında neye tutkulu olduğumuzu çok iyi biliyorduk. Bu da bizi 2014 yılında kardeşten öte, iş ortakları olarak yeniden birleştirdi ve uzun bir hazırlık döneminin ardından Manu Atelier markasını kurduk.

{45461}

Manu Atelier yurt dışında da tanınan ve beğenilen bir marka. Dünyaca ünlü isimlerin stillerinde yer alan bir marka olmayı nasıl başardınız?

Markayı kurmaya yaklaşık olarak 2012 yılında karar vermiştik. 1,5 – 2 seneye aşkın bir süre araştırma ve iş planı geliştirmek ile geçti. Zanaat yönünden babamızın tecrübesi ve birikimi, üretim ve üretim planlaması aşamasında şansımız oldu ancak markayı kurmaya karar verdikten sonra yaklaşık 1,5 – 2 senemiz en doğru iş stratejisini geliştirmek ve global pazar araştırmaları yapmak ile geçti.

Tasarım ve üretim kaliteniz ne kadar iyi olursa olsun, bunun doğru zamanda, doğru yerde ve doğru insanlar tarafından sunulmasının öneminin farkındaydık. Örneğin; globalde ilk büyük başarıyı yakalayan geometrik, yalın kesimli çantamız Pristine modeli, piyasaya çıktığı zamanın moda akımını minimalizm akımının popüler olduğu bir dönemde yakaladı. Benzersiz tasarımı ve fonksiyonelliği ile kısa sürede markanın dünya çapında duyulmasına öncülük etti.

Daha sonra Cylinder ve XX Mini Cylinder gibi hâlâ koleksiyonlarımızda devam eden modellerimiz sezonlar boyunca çok yüksek adetli siparişler alarak oyuna girdi. Bu başarılar da beraberinde daha fazla çalışma sorumluluğu getirdi.

Sosyal medyanın gücünü de eş zamanlı olarak aktif ve doğru kullandığımıza inanıyoruz. Manu Atelier, kurulduğu ilk günden itibaren global platformlarda söz sahibi olabilmeyi başardı. Çağımızın bize sağladığı iletişim ve teknoloji kaynaklarını etkili bir şekilde kullanmaya çalışarak, ürün kalitemize ve tasarım sürecine verdiğimiz değer ve özeni hiçbir zaman değiştirmeyerek, biz olduk demeden daha fazlasını hayal ederek bulunduğumuz noktaya geldik.

Markanızı farklı kılan özellikler neler?

Zamansız parçaların; aynı zamanda dinamik, renkli, fonksiyonel ve modern görünümler kazanabileceğini tasarım odağımızda tutuyoruz; modellerimiz de bu ögelerden beslenerek özelleşiyor.

Sizce çanta tasarımında öne çıkmanın altın kuralı nedir?

Tasarım detaylarında özgünlük, benzersiz formlara eşlik eden farklı ve yenilikçi malzeme kombinasyonları, özenli ve kaliteli işçiliğin sunduğu uzun soluklu kullanım, iyi bir ürün geliştirme yolunda ciddi emek ve zaman harcadığımız aşamalardır.

Bunun yanı sıra bir model geliştirirken onun fonksiyonelliğine, klasik Manu Atelier renklerinin yanında yeni renk paleti ve kaliteli materyal seçimi için de her daim çabalıyor ve daha iyisini sunmaya gayet ediyoruz.

Ürün hikâyelerine çok önem veriyoruz. Her bir tasarımımızın benzersiz bir hikâyesi ve ilhamı var. Bu da her bir ürünümüzü kendi içinde özelleştiriyor.

Çanta tasarımında ilham aldığınız bir çıkış noktası var mı?

Markanızı kullanan kadınları bize nasıl tarif edersiniz? Bu kadınlar kimler, nasıl giyinirler, nereye giderler, ne severler?

Markamızın hedef kitlesi her yaştan kadın, – hatta tasarımlarımızda unisex modellere de yer vererek sadece kadınlarla sınırlı olmayan bir çeşitliliği kucaklayan – belirli bir hayat görüşüne sahip olan, kendini sürekli besleyen ve bu nedenle tasarıma, mimariye, bilime ve sanata ilgi duyan, şehirli ve özgüvenli bireylerden oluşmakta. Ayrıca, doğayı ve canlıları önemseme konusundaki duyarlılıklarıyla da öne çıkan bu kitlenin markamıza ilgi duyduğunu ve uyum sağladığını düşünüyoruz.

{167953}

Hayatınızın sonuna kadar tek bir çanta kullanmak zorunda kalsanız bu hangi model olurdu?