Mekanda Duyusal Deneyim Sunan Tasarımcı: Erdem Hamza

İç mekan projelerine yansıttığı özgün sanatsal tavrıyla adından söz ettiren Erdem Hamza’ya tasarım kurgularıyla ilgili merak ettiklerimizi sorduk.

Erdem Hamza, iç mekan tasarımlarına getirdiği sanatsal yorum ve zanaatkar değerlerle son zamanların aranılan iç mimarları arasında gösteriliyor. Onun rafine estetizminin altında geçmişin nostaljisinden ödün vermeyen ama aynı zamanda gelecek nesillere de miras olarak kalacak zamansız bir yaklaşım yatıyor. Sıradanlıktan uzak, günümüz trendlerine başkaldıran mekanlar ve artizanal dokunuşlarla kurgulanmış detaylar Erdem Hamza Mimarlık projelerinin ortak noktası.

Öncelikle kendinizden kısaca bahseder misiniz?

Marmara Güzel Sanatlar Fakültesi iç mimarlık bölümünden mezun oldum. Üniversite eğitimim süresince 5 yıl çalıştım böylece mezun olduğumda görece tecrübeli sayılırdım. 2013 yılında kendimi ofisim olan Erdem Hamza Mimarlık’ı kurdum. İstanbul merkezli disiplinler arası bir iç mimarlık ofisi olarak konutlardan iş yerlerine, restoranlardan barlara kadar çeşitli ölçeklerde iç mekan projeleri gerçekleştiriyoruz.

Mimari projelerde kendinize özgün bir yaklaşımınız ve tasarım diliniz var. Bunu nasıl tanımlarsınız?

Pek çok projemizde olduğu gibi tasarımlarımızda da sanat ve zamansızlık kavramlarını ortak dil olarak görüyoruz. Özellikle bir sanat üniversitesinde okumanın avantajı olarak farklı sanat disiplinlerinde çalışan arkadaşlarım ve meslektaşlarım var. Mekan projelerinde sanatın farklı kollarının bir araya gelerek benzersiz, kişisel ve zamansız bir çizgi oluşturması öncelikli tasarım prensiplerimizden.

Ev, ofis veya restoran gibi farklı ölçeklerde projelere imza atıyorsunuz? Tasarladığınız iç mekanlarda öncelikleriniz, değişmez tasarım kriterleriniz nelerdir?

Mimarlık ve tasarım tarihinin farklı dönemlerinden unsurları harmanlamayı seviyoruz. Projelerimizde tasarımlarımızın en ince detaylarına kadar “özel” olmasına özen gösteriyor, böylece her bir mekana benzersiz ve kişisel bir karakter kazandırıyoruz. Her zaman beklenmedik bir unsur sunmaya çalışan iç mekan kurgularımız aynı zamanda eşsiz bir duyusal deneyimi de teşvik ediyor.

Alaçatı’da zeytinyağı ve sakız reçinesi üretim tesisi olarak inşa edilen tarihi yapıyı eve dönüştürme hikayesinden bahseder misiniz?

130 yıl önce dönemin butik bir köy işletme yeri olan bu yapıyı aslında ilk olarak düzenleyen ve bölgede eski taş evlerin yıkılıp yerine çirkin tek katlı yapılar yapılmasını engelleyen mimar Süreyya Saruhan. Alaçatı köyünde eski taş evleri tescilletip tarihi mirası korumayı kendisine görev bilen Süreyya Saruhan bu yapıyı uzun yıllar kendi evi olarak kullanmış. Biz sonrasında evin yeni sahipleri Emrah ve Anaïs çifti için orijinal dokunun büyük bir özenle korunduğu ama günümüz dinamiklerine cevap veren yeni bir iç mekan kurgusu oluşturduk. Bizi hep cesaretlendirerek yapmak istediğimiz tasarımda yolumuzu açan ev sahibi çift sayesinde gelecek nesillere hizmet edecek zamansız bir proje yarattık. Özellikle Türkiye’de ev sahiplerinin mimar ve tasarımcıları yaptıkları işte yeteri kadar özgür bırakmadığını düşünüyorum. Oysa bu projedeki gibi cesur ev sahipleriyle çalışma lüksü beraberinde ortaya çıkan sonucun da daha özel ve benzersiz olmasını sağlıyor.

Kuruçeşme’de Üst Kat Creative Studio için tasarladığınız ofis projesinin hikayesini anlatır mısınız?

Yeni nesil grafik ve reklam ajansı Üst Kat Creative Studio’nun kurucusu sevgili Mina Soyak ofisi için uzun süredir uygun bir yer arıyordu. Kuruçeşme’de bir yol yalısında yer alan bu mekanı buldu ve onayımı almak için beni de çağırdı. Onun için burası ilk görüşte aşk gibiydi gerisi kendiliğinden geldi. Eskiden cam bölmelerle ayrılan gayet resmi bir hukuk bürosuyken sanatsal bir tasarım kurgusuyla görsel tasarım ajansının ihtiyacı olan yeni bir karaktere büründü.

Malzeme, renk, dönem ve stiller arasında kendinizle özdeşleştirdikleriniz hangileri?

İçinde olduğumuz dönemin bize dayattığı renk ve malzemeleri ezbere kullanmaktan kaçınıyoruz. Belirli kalıplara hapsolmayan tasarım anlayışımız mekana ve koşullara göre değişkenlik gösterebiliyor. Kurguladığımız mekanlarda kendimizle özdeşleştirebileceklerimiz yerine özdeşleştiremeyeceklerimizi yanıtlasam daha doğru olacak. Katalog gibi birbirinin aynısı mekanlar tasarlamak, içerisinde sanat veya zanaatın yer almadığı projelere imza atmak Erdem Hamza Mimarlık ile özdeşleştiremeyeceklerimizden bazıları…

Tasarladığınız mekanlarda zanaatkar el işçilikleri önemli bir yere sahip. Projelerinizden örnekler vererek bu artizanal çalışmalardan bahseder misiniz?

Gelecek nesillere de hitap edecek zamansız bir mekan yaratmanın sırrı sanat ve zanaatın ekseninde yaratılmış artizanal işçiliklerden geçiyor.

Keyifli ve içinde yaşayana mutluluk veren bir mekan yaratmanın sırrı sizin için nelerden geçiyor?

Ev sahiplerini gerçekten anlayarak, kendi çizgimiz ile onların yaşam rutinin kesiştiği ortak bir noktada buluşmaktan geçiyor.

Kurguladığınız mekanlardaki banyolar, kullanılan malzeme ve aksesuar seçimleriyle özgün bir çizgiye sahip. Banyo tasarımlarındaki vazgeçilmezleriniz ve dikkat ettiğiniz hususlar nelerdir?

Bir mekanın ne özenle yapıldığını anlamak için gidilmesi gereken yer tuvaletleridir. Bir tuvaletin tasarımı ne kadar başarılıysa geri kalan iç mekanın tasarımı da o kadar başarılıdır sözü heralde fazla yer etmiş ben de…

Gelecek projeleriniz arasında neler var?

Son olarak Fethiye’de Akdeniz’in ruhunu yansıtan Kukina Le Jardin isimli çok güzel bir restoran projesi yaptık. Levent’te butik bir ilaç firması için ofis projemiz var. Acarkent’te sürpriz bir projemiz var, çok cesur bir iş olacak. Beykoz Konakları’nda ve Kemer de devam eden konut projelerimiz var. Genelde projelerimizi belli bir zaman çizelgesine göre programlıyoruz aynı anda 3-4 iş yapan mimarlık ofisleri gibi değil, her mekanda gerektiği kadar zaman geçirerek ilerliyoruz.