preloader

İklim Kriziyle Mücadelenin Yollarını Kıvılcım Kocabıyık Anlatıyor

İklim Kriziyle Mücadelenin Yollarını Kıvılcım Kocabıyık Anlatıyor

Yazı Boyutu:

İklim krizinin hikayesini kapsayıcı bir şekilde anlatmak ve kültürel dönüşüme öncü olmak için yola çıkan Yuvam Dünya Derneği’nin Başkanı Kıvılcım Pınar Eğilmez Kocabıyık sürdürülebilir yaşam üzerine konuştuk.

İklim Kriziyle Mücadelenin Yollarını Kıvılcım Kocabıyık Anlatıyor

Kıvılcım Pınar Eğilmez Kocabıyık

Dünyanın kaynaklarına saygılı bireyler olmak için neler yapmalıyız? Günlük yaşam için vereceğiniz tavsiyeler ne olur?

Öncelikle şu anki durumu kendimize dert edinmemiz, sonra ise sorunları öğrenerek çözüm yollarına yönelmemiz gerekiyor. Dünyanın kaynaklarına saygılı olma niyetindeki bireylerin bir araya gelerek yaratacağı kolektif hareketin farkında olmalı; bu hareketin önce kültürel sonra küresel dönüşümü tetikleyeceğini hep hatırlamalıyız.

Dert edinmek ve öğrenmekle beraber alışkanlıklarımızı da değiştirmemiz şart. Bu değişim bir anda ve tastamam olmak zorunda değil, bir yerden başlayarak zamana yayılan ve dönüşüm geçiren gelişim çok daha etkili olabilir. Küçük adımlarla başlayarak alışkanlıklarımızı sorgulamalı, dünyaya etkisi anlamak adına karbon ayak izi filtresinden geçirmeli ve elimizden geleni yapmalıyız. Doğayla bağ kurmak da büyük önem taşıyor. Biz de doğanın bir parçasıyız, temasımız arttıkça bu zihnimizde daha çok yer eden ve harekete geçirici bir faktör oluyor. İklim krizi tüketimin tetiklediği bir kültür krizi. Daha çok düşünmeli, gerekmedikçe tüketmemeliyiz. Elimizdekileri değerlendirmeli, yeniden kullanmalı, kullanamıyorsak dönüşüm yolları aramalıyız.

Hareket şeklimiz çok önemli. Kısa mesafelerde yürümeyi ve bisiklet kullanmayı alışkanlık haline getirmeliyiz. Orta ve uzun mesafelerde ise ulaşımımızı sürdürülebilir kılmak için yollar aramalıyız. Olabildiğince toplu taşımayı tercih etmek, mümkünse elektrikli araç kullanmak, aynı yöne giden yakınlarımızla araç paylaşımı yapmak, uçak yerine karayolu ulaşımını tercih etmek çok önemli adımlar.

Bir diğer önemli başlık ise beslenme. Gıdayı israf etmemeli, bitki bazlı beslenmeli, yerel ve mevsiminde tüketmeliyiz. Daha fazla öneri için Yuvam Dünya olarak yayınladığımız İklim Dostu Yaşam Rehberi’ne web sitemizden göz atmanızı tavsiye ederim.

Yaşadığımız bu çağda, dijital karbon ayak izimize de dikkat etmemiz gerekiyor… Nedir bu dijital karbon ayak izi? Emisyonları azaltmak için neler yapmalıyız?

Dijital karbon ayak izi; verilerin üretimi, kullanımı ve cihazlarla dağıtımı boyunca ortaya çıkan sera gazı emisyonlarının karbondioksit eşdeğeri cinsinden ifadesi anlamına geliyor. Dijital yaşamımızdan kaynaklı emisyonlar günlük hayatımızda yer alan beslenme, ulaşım, tüketim gibi başlıklar altındaki yaşam tarzımıza kıyasla çok daha az olsa da bu alanda alabileceğimiz önlemler var. Kullanmadığımız cihazları prizde bırakmamalı, uyku modunda bırakmaktansa tamamen kapatmalıyız. E-posta kutularımızı düzenli olarak temizlemeli, depolamayı azaltmalıyız. “Tümünü yanıtla”, BCC ve CC’leri gerekmedikçe kullanmamalıyız. Bir diğer önemli kısım ise elektronik atıklar. Bir dijital ürün bozulduğunda yenisini almak yerine öncelikle tamire başvurmak, tamiri mümkün değilse geri dönüşüme vermek çok önemli.

“Dünyanın kaynaklarına saygılı olma niyetindeki bireylerin bir araya gelerek yaratacağı kolektif hareketin farkında olmalı; bu hareketin önce kültürel sonra küresel dönüşümü tetikleyeceğini hep hatırlamalıyız.”

Yuvam Dünya’nın mottosu “Krizlerle baş etme becerimizi arttırmak…” Dünyayı iklim krizinin etkilerine karşı güçlendirmek için hangi yolları izliyorsunuz?

Yuvam Dünya, iklim krizinin hikayesini kapsayıcı bir şekilde anlatmak ve kültürel dönüşüme öncü olmak için yola çıkmış; ülkemizin önde gelen şirketlerinin yeni nesil liderleri, sanatçılar, bu krizi anlatmak için yola çıkmış aktivistler, sivil toplum gönüllüleri, bilim insanları, iletişimciler ve sanatçılar bu amaç için buluştuğu bir dernek. Çalışmalarımız ile iklim krizinin geleceğe değil bugüne ait bir sorun olduğunu ve bu kriz ile mücadelede her birimizin çözümün bir parçası olduğunu anlatıyoruz. Bireylerin bir araya gelerek yaratacağı kolektif hareket özel sektör ve hükümetler de dahil olmak üzere tüm düzeylerde dönüşüm yaratacak bir etken.

Projelerimizi; eğitim, yayınlar, özel sektöre yönelik dönüşüm ve toplumsal etki olarak üç temel başlık altında gerçekleştiriyoruz. Eğitim tarafı, hem bizim hem de gelecek nesillerin bu krizin sonuçlarına dirençli bir şekilde uyum gösterebilmeleri ve bu krizin beraberinde getirdiği fırsatları da görmesi ve buna uygun bir gelecek tasarlayabilmeleri için büyük önem taşıyor. İklim değişikliğinin okul öncesi, ilk ve ortaokul öğretim programlarında yer alması için MEB ile bir eğitim projesi üzerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İklim krizini ve yaratıcı hikaye anlatıcılığı yollarını keşfetmek üzere gönüllülerimizle sürdürdüğümüz Yuvam Dünya İletişim Gönüllüleri Programı’na heyecanla devam ediyoruz. Araştırma ve raporlar yayınlıyoruz. Haftalık dijital iklim ve kültür dergimiz Dünyahali’ni ve İklim Dostu Yaşam Rehberi gibi yol gösterici rehberler ile farklı alanlarda iklim dostu dönüşümün nasıl olabileceğine dair yol gösteriyoruz. Dünyanın önde gelen iklim kitaplarını dilimize kazandırdığımız Yuvam Dünya Kitaplığı adında uzun vadeli bir kitaplık projemiz de var.

Satın Al

Yuvam Dünya olarak iklim krizinin önemli aktörü özel sektörün dönüşümü bizim için elbette kritik öneme sahip. İklim kriziyle mücadele ve azaltım süreçlerinde başlıca rol hükümetlere ve özel sektöre düşüyor. Bu doğrultuda her yıl özel sektör ile “İklim Krizi ve Sürdürülebilirlik Zirvesi”ni gerçekleştiriyoruz. Bir yandan da özel sektör ile döngüsel ekonomi ve çalışan kültürü dönüşüm programları üzerine önemli projeler gerçekleştiriyoruz. Şirketlerde dönüşümün sadece üretim bazında kalmayarak her düzeyde gerçekleşmesi için çalışıyoruz.

Kültür, değişimde önemli bir role sahip. Kurucu üyemiz sevgili Nil Karaibrahimgil için Yuvam Dünya için söylediği, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın seslendirdiği “Uyan Anne, Uyan Baba”, kolektif bir hisle mesajlarımızı ateşledi. Diğer yanda sporun da, en geniş anlamıyla kültürümüzün oluşumunda payı olduğundan hareketle bir “İklim Dostu Spor Hareketi” başlattık. Spor, mesajlarımızı çok fazla kişiye kapsayıcı ve coşkuyla aktarabileceğimiz bir alan ve etkisi gerçekten çok güçlü.

İklim kriziyle mücadelede Z kuşağının duruşunu nasıl gözlemliyorsunuz?

İlk başta şunu belirtmek gerekiyor ki iklim krizi, en temelde bir kuşaklararası adalet sorunu. Yani bizden önceki kuşakların ve biz yetişkinlerin, hayat tarzları, tüketim alışkanları, üretim tercihleri ve dünyaya bakışları, bugün büyümekte olan kuşakları tehdit ediyor. Ve ne yazık ki onlar, bu büyük tehdidi yaratmadılar. Buna karar vermediler, bu konuda bir tercih şansları yok. Biz onlara büyük bir kriz miras bırakıyoruz. Hiç istemesek de böyle.

4-5 yıldır, İsveçli genç Greta Thunberg’le başlayan ve tüm dünyaya yayılan iklim ve okul grevlerinin ve Fridays for Future gibi hareketlerin söylemeye çalıştığı da tam bu: “İster zengin olalım ister yoksul; çeşitli seviyelerde bu çevresel krizden herkes nasibini alacak. Ve evet siz büyükler bunu yarattınız, daha da kötüsü bunu bugün durdurabileceğiniz halde durdurmuyorsunuz ve bize geleceksiz bir dünya bırakıyorsunuz.” Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum çünkü kolektif bir hareket yaratmak için talep etmeye ihtiyacımız var. Z kuşağı iklim eylemi konusunda çok aktif, kendilerini ifade etmek için farklı yollar deniyor ve gezegenin geleceği için sorumluluk alarak büyük çaba veriyorlar. Yarattığımız sorunu, yine onlara sormadan danışmadan, onlarla birlikte hareket etmeden çözmemiz hem zor hem de yeni bir tür adaletsizlik olur. Gençler bu tür yukarıdan konuşmalardan hoşlanmıyor ve hoşlanmamakta da haklı. Başka bir dünyaya ihtiyacımız var ve bu dünya, dönüşümü boyunca birçok fırsatı ve yeni iş alanlarını da beraberinde getirecek. Dolayısıyla biz hem onlara fırsatlar konusunda alan açmalı hem de hep birlikte hareket etmek, onları anlamak için elimizden geleni yapmalıyız.

Çevre bilincini arttırmak için bize kitap ve belgesel önerileri verir misiniz?

Christina Figueres ve Tom Rivett-Carnac’tan “Seçtiğimiz Gelecek”, David Wallace-Wells’ten “Yaşanmaz Bir Dünya” ve Prof. Dr. Levent Kurnaz’dan “Son Buzul Erimeden”i öneririm. Yuvam Dünya Kitaplığı’nın ilk iki kitabı Mike Berners-Lee’den “Muz Ne Kadar Kötüdür?” ve ikinci kitabımız, bir karikatür kitabı olan İklim Krizinin ABC’si” de bu konuda bir bilinç kazanmak isteyen herkes için iki önemli baş ucu kitabı.

Yuvam Dünya’nın WaterBear Network ve Earthrise Studio iş birliğiyle yayınladığı “The Breakdown” serisi iklim krizini anlatan çok açıklayıcı ve çarpıcı bir belgesel. Bununla birlikte “David Attenborough ile Gezegenimizden Bir Yaşam”,“Gezegenin Sınırları”, “Kiss the Ground” ve “Ahtapottan Öğrendiklerim” de harika içerikler, tavsiye ederim.

Yuvam Dünya’nın son dönemlerdeki projelerinden bahseder misiniz?

Çocuklar ve gençlerin hazırladığı “İklim Dostu Okul Rehberi” çok yakında hayata geçecek heyecan verici bir projemiz olacak. Bireysel karbon ayak izimizi hesaplayıp azaltım için kullanıcılara rehber olacak karbon ayak izi uygulamamız “İz Bırakmayanlar” da heyecanla çalışmalarını tamamlamak üzere olduğumuz bir başka projemiz. Yuvam Dünya Kitaplığı’nın üçüncü kitabı, iklim krizine çözüm mekanizmaları sunan “İklim Krizinden Kaçış”ın yayını için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kurumsal şirket dönüşümü projelerimiz farklı eğitimler ve etkinliklerle devam ediyor. Haftalık iklim ve kültür dergimiz Dünyahali’nin farklı mecralarda içerik yayınını sürdürmesi için ise kapsamlı hazırlıklara başladık. Üniversitelere çok daha fazla odaklanmaya başladık, iklim krizinin beraberinde getirdiği dönüşüm ve gelişim fırsatlarını mümkün olduğunca gösterebilmek için gençlere yönelik projeler geliştiriyoruz. İçinde bulunduğumuz dönem, farkındalık çalışmalarını yeni bir zemine oturtmanın tam zamanı.

Cemre Bosnalı Zeydanlı
Cemre Bosnalı Zeydanlı Tüm Yazıları