Monaco Gezi Rehberi: Joel Garault
Yazı Boyutu:
“Bir yemeğin karakteri, malzemelerine saygısı ve güzel bir görünüşü olmalı” inancına saygılı olan Joel Garault, 15 yaşından beri yemek pişiriyor. 1985 yılında La Palme d’Or Restaurant’ta Christian Willer ile çalıştığı sürede ilk Michelin yıldızını kazandı. 1988 yılından beri de Hotel Hermitage Monte Carlo’nun mutfağını yöneten şef Joel Garault, dünyanın en zengin ülkesi Monako önerilerini OGGUSTO için özel olarak yazdı.
Monako’da nerede kalınır?
“Conde Nast Traveller tarafından, Monako’nun en iyi oteli seçilen Hermitage’da kalın. 1900’lerin başında tamamlanan ve Akdeniz’in sonsuzluğa bakan oteli; zerafeti ve mükemmel servisi ile göz kamaştırıyor.”
Lüks ve romantizmi buluşturan Hermitage Hotel Monte Carlo’da kalmak, büyülü bir dünyaya adım atmakla neredeyse eşdeğer. Otel, şık Pagnol süiti, Monako Limanı’na bakan terası ve kış bahçesi içindeki lobisiyle mükemmel bir ambiyans yaratıyor. Ayrıca 1900’lerin başında yapılan ve Monte Carlo’nun kalbi durumunda bulunan bu otelde 20 kilonun altındaki köpekler de kabul ediliyor.
Monako’ya gitmişken mutlaka gezilip görülmesi gereken yerler nereler?
“1863’den beri Monako için her şeyin başladığı yer olan Casino’yu görmeden asla dönmeyin. Oyun oynamayanlar için bile eski dünyanın görkemini hissetmek ve insanları gözlemlemek için bir rulet masasının yanında zaman geçirmek şart.”
Monte Carlo Casino’su; 150 yılı aşkın tarihi, efsanevi dekoru, sıralı masa oyunları ve makinalarıyla her bölgeden misafiri çekiyor. Monako’nun zenginliğiyle örtüşen binanın ihtişamı görenleri hayrete düşürüyor. Kışın görkemli binasının içinde, yazın ise Riviera’nın panoramik manzarası eşliğinde açık havada oynamak mümkün.
1910’dan bu yana dünyanın en önemli okyanus müzelerinden biri olan ve Monako kayalıklarının üzerinde yer alan Okyanus Müzesi’nde 200 farklı omurgasız familyadan gelen 4000 çeşit balık görülebilir. Çok uzun bir süre Kaptan Cousteau tarafından yönetilen Okyanus Müzesi, denizle ilgisi olmayan insanları bile etkileyebilen bir güzelliğe sahip. Müzenin alt katındaki iki salonda akvaryum bulunuyor. Burada çeşitli tropikal balıkları, köpek balıkları, deniz atları ve müren balıkları gibi balıkları görmek mümkün. Üst katında ise kurucusu Prens Albert’in topladığı deniz ürünleri ve koleksiyonları yer alıyor. Bir bölümünde deniz kabuklarından yapılan sanat eserlerinin olduğu müzede, Türkiye’den gelen deniz kabuğuna işlenmiş bir minyatür de bulunuyor. Ayrıca müzenin teras katından muhteşem Monako manzarası da izlenebiliyor.
Prens Rainer’in eski otomobillerinin sergilendiği müzede, otomobil tarihine tanıklık eden Bugatti Type 35’den Citroen DS3 WRC’ye kadar 100 klasik arabayı görmek mümkün. 1950’lerin sonlarında otomobil hayranı Prens Rainier III, eski arabaları biriktirmeye başladı. Yıllar boyunca koleksiyonu çok büyüdü ve sarayının garajı yüzlerce model olan arabalarını taşımak için küçük kaldı. Daha sonra, Prens Rainer’in kişisel otomobil koleksiyonundan oluşan ve “Monaco Top Cars Collection” ismiyle de bilinen müze, 1993 yılında halka açılıyor. 1903 model De Dion Bouton’dan 2013 model Lotus F1’e, Rolls Royce, Lincoln, Ferrari, Maserati, Lamborghini, Alfa Romeo ve Lexus koleksiyonun en güzel arabalarını oluşturuyor. Monte Carlo yarışında görülen yarış arabaları ve Monako Grand Prix’ten Formula 1 arabaları da unutulmamalı.
{77697}
Şehirde kendinizi şımartmak için yapabileceğiniz aktiviteler neler?
“Uzun bir rönovasyondan sonra yeniden açılan 7000 m2’lik Les Thermes Marins’in Akdeniz’in mavi sularına bakarken “Exclusive Day” SPA uygulaması ile şımarın.”
SPA her zaman güzel olsa da, Les Thermes Marins’de yaşayacağınız bir SPA keyfi unutulmaz olacak. Bir çok uygulama arasından “Exclusive Day Spa” uygulaması; peeling, hızlı duş ve 60 dakikalık masaj üçlüsü gibi sinerjik tedavi yöntemleri ile dinlenme ve yenilenme sağlıyor.
Monako’da ne yenir?
“1930’ların şıklığının simgesi Monte Carlo Bay Oteli’nin şefi Marcel Ravin aslen Martinik’li. Blue Bay Restaurant’ta Karayip’lerin o egzotik lezzetlerini Akdeniz mutfağı ile birleştirerek farklı lezzetler yaratıyor.”
Marcel Ravin, bir Michelin yıldızı, yaratıcı aşçılık stiliyle ve harika tecrübesiyle restaurantı yönetiyor. İster panoramik manzaralı terasında isterseniz açık mutfağın karşısında oturun, Blue Bay siz yemek yerken unutulmaz aşçılığını sunuyor.
Monako’nun tepesinde yer alan eski şehirde bulunan Aurore özellikle hızlı yenecek öğle yemekleri için ideal bir destinasyon. Fransız Rivierası’nın en görkemli bölgelerinden biri olan Monako’yu gezen turist gruplarının, öğle ve akşam yemeklerinde sıklıkla ziyaret ettiği yerdir Aurore. Lokal ajanslar tarafından ödüllendirilen restaurant, Grimaldi Sarayı, Monako Katedrali ve Okyanus Müzesi yakınındaki Monako’nun en önemli turist bölgesi olan Rocher’da bulunuyor.
Monako’ya gitmişken denemeden dönmeyin denilen şey nedir?
“Kapalı pazar yerinde sadece öğlene kadar açık olan Roger’ın tezgahında Socca yemeği unutmayın. Nohut unu ve zeytinyağından oluşan bir çeşit ekmek olan Socca’nın tutkunları arasında okul öğrencileri de düşesler de var.”
Nohut unu, su, zeytinyağının karışımıyla büyük tavalarda ve odun ateşinde pişirilen bir sokak ekmeğidir Socca. Monako’dan Nice sahillerine uzanan yolculuğunda; yaş ve statü ayırımı gözetmeksizin herkese hitap etmesi, Socca’yı, Fransız Riviera’sının sembolü haline getiriyor.
Monako’da nerede alışveriş yapılır?
“Monako’nun tarihçesi ve değerlerinin pullar üzerinden takip edileceği Pul Müzesi’ni gezmek ve kendi resminizin basılı olduğu pulları koleksiyonunuza katmak güzel bir anı olarak kalacaktır.”
Kişiselleştirme örneklerinin belki de en şahanesidir kendi resminizin basılı olduğu bir pul. İki showroom’dan oluşan “Stamp and Coin Museum”da ana oda, 1641 yılından bu yana paraların kronolojisini ve 1885’den bu yana Monegasque pullarıyla geçici tematik sergileri sunuyor. Müzede, 60 yılı aşkın bir süredir Monako damgalarını bastıran bir bakır levha gravürüne hayran kalabilir ya da prenslikte kullanılan sardunya ve Fransız pullarını görebilirsiniz.
Masa süsleme sanatının en güzel örneklerinden sayılabilecek olan ve Monako Prensliği’nin davet sofralarını süsleyen Manufacture de Monaco’nun porselenleri ile evinize dönün. Prens Rainier III’ın Erich Rozewicz’e sunduğu fırsatla 1973’te porselen atölyesi olarak kurulan Manufacture de Monaco, o günden beri masa, dekoratif eşya ve hediye için çok yüksek kalitede koleksiyonlar üretiyor. Altınla donatılmış tabaklardan kristal bardaklara, Swarovski kristalleri ile dekore edilmiş kül tablaları butiğin nadide örneklerinden yalnızca birkaçı. Monako’nun bu eşsiz sanatından bir parçasının sizin de sofranızı süslemesini sağlayın.
Monako’ya Giderken…
Monako Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Monako’ya Ne Zaman Gidilir?