Sanatçı Sohbetleri: Hande Şekerciler ve Arda Yalkın
Yazı Boyutu:
Türkiye’nin ilk Sanat Danışmanı ve Sevil Dolmacı Art Consultancy Kurucusu Sevil Dolmacı, Hande Şekerciler ve Arda Yalkın ile sanat üzerine yaptığı röportajını OGGUSTO’da kaleme aldı.
Eserlerinizin çıkış noktası nedir?
Açıkçası “haydi, şimdi de şu konuda bir eser yaratalım” diye başlamıyoruz hiçbir işe ama şunu söyleyebiliriz; ne üretirsek üretelim, sonuçta, bir şekilde yaşadığımız hayata, sosyal çevremize, deneyimlerimize bağlanıyor konular. Bu nedenle sadece estetik olarak bir şey söyleyen işler, pek bize göre değil diyebiliriz. Bu şekilde sadece estetik kaygılarla başladığımız projeler bile bir noktada bambaşka şeylere dönüşüyor. Bunun en yakın örneğini temmuz ayında ABD’deki bir misafir sanatçı programında yaşadık. İçeriğine dair herhangi bir düşünce geliştirmeden, deneysel olarak başladığımız bir CGI-Performans-Müzik enstalasyonu projemiz, LGBTBQ + haklarına ve görünürlüğüne katkı sağlamayı amaçlayan bambaşka, politik bir yöne döndü. Kabaca, insanın yarattığı teknoloji ve kendisi ile olan mücadelesini işliyoruz diyebiliriz.
Kullandığınız malzeme ve teknikten bahsedebilir misiniz?
İkimiz için de “ustalık” kavramı çok önemli ve ikimiz de klasik döneme çok büyük bir hayranlık besliyoruz. Bu nedenle, eserlerimizi üretirken kullandığımız teknik ve teknolojilere hâkim olmak için çok fazla çalışıyoruz, -mümkün olabildiğince- üretimimizin her aşamasını kendi stüdyomuzda, kendi başımıza gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bu şekilde çalışınca, klasik yöntemlerin yanı sıra 3d modelleme, animasyon, vfx, motion capture ya da video gibi birçok alanda uzmanlaştık, buna bağlı olarak da eserlerimiz çeşitlendi. Dolayısıyla spesifik bir üretim yöntemimiz yok. En uzun süredir devam eden serimiz “Impossible Sculptures”. Bu seride, gerçek hayatta üretilemeyecek heykelleri 3D ortamda tasarlıyoruz ve onları bilgisayar kontrollü ışıklı kutuların içinde sergiliyoruz. Sanırım yakında bu serinin videolarını da üretmeye başlayacağız. Tek ve çok kanallı videolarımız var, birçoğu uzun zamandır devam eden prodüksiyonlar ve yakında tamamlanacaklar. Video ve fiziksel heykelleri birleştirmeye çalıştığımız işlerimiz var. Yakın zamanda, insan bedeninin hareketlerini sayısallaştırıp, bu veriyi kullanarak eserler üretmeye başladık ve bu amaçla ufak bir Motion Capture stüdyosu kurduk. Bunun yanı sıra, birçok disiplinden sanatçılarla ortak işler üretmeyi seviyoruz ve müzik ile ilgili örneklerini bu kış göreceksiniz.
{772359}
Sanat fuarları, müzeler ve bienallere gider misiniz? Favori sanat rotalarınızı paylaşır mısınız?
Sanatın üretici kısmında olduğumuz için nereye gidersek gidelim ister istemez sanat rotasına dönüşüyor zaten. Mesele şu anda senenin büyük kısmını geçirdiğimiz ve yeni işlerimiz üzerinde çalıştığımız NY’a gitmek hiç listemizde bile yokken 2017’de Arda’nın büyük bir video-enstalasyon işinin kurulumu ve sergilenmesi için gittik. Gittiğimiz her şehirde müzeler en çok vakit geçirdiğimiz yerler. Kendi üretimlerimizde çıkış noktası olarak kullandığımız kompozisyonları, renkleri yakından görüp etüt etmek çok besleyici oluyor. Favorilerimiz: İstanbul Arkeoloji Müzesi, The MET, Pompidou. Güncel sanatı takip etmek içinse galeri ve fuarlara da denk geldikçe mutlaka gitmeye çalışıyoruz.
The Metropolitan Museum of Art
Etkilendiğinizi düşündüğünüz usta isimler var mı? Eserlerinizde bu ustalara referanslar var mı?
Bizim üretimlerimizin neredeyse tamamı klasik sanat ve Rönesans ustalarının çalışmaları üzerine kurulu diyebiliriz. İkimiz de güncel sanatta moda olan içerik olmadan sadece görsellik ve teknolojinin estetiği üzerine kurulu işlerden çok haz etmiyoruz. Bu ustaların kompozisyonları ve incelikli işçiliklerini örnek alarak çağdaş bir ikonografi kurmaya çalışıyoruz. Bu bağlamda bütün işlerimiz mutlaka az ya da çok klasik sanat eserlerine referanslar içeriyor.
{771174}
Para limitiniz olmasa almak istediğiniz eser ne olurdu? Neden?
Hiçbir limitimiz yoksa bir eser almak yerine kafamızdaki eserleri üretmeyi tercih ederiz galiba.