preloader

Sanatçı Sohbetleri: Annette Louise Solakoğlu

19.10.2022
Sanatçı Sohbetleri: Annette Louise Solakoğlu

Yazı Boyutu:

Eserleri uluslararası alanda müze ve galerilerde sergilenen ve çok sayıda ödülün sahibi olan New York merkezli İsveçli-Alman fotoğrafçı ve film yönetmeni Annette Louise Solakoğlu ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

New York merkezli İsveçli-Alman fotoğrafçı ve film yönetmeni Annette Louise Solakoğlu, 2020 yılında IPA Gümüş Ödülü’nü kazandı ve oto portre kategorisinde 2020 Julia Margaret Cameron Ödülü’nün de sahibi oldu. En son portre serisi “Faces/Graces”, New York’ta Balter Gallery, Garrison Art Center’da solo sergisinde yer aldı. Seri, aynı zamanda kalıcı koleksiyonu için Putnam Tarih Müzesi tarafından satın alındı. Solakoğlu, son 10 yıl boyunca Vassar College ve Boston Üniversitesi’nde dersler verdi. Sanatçı şimdi de küratörlüğünü Şule Gazioğlu’nun gerçekleştirdiği “İstanbul’a Reverans” adlı sergisi ile Türkiye’de ilk sergisini gerçekleştirecek. Biz de sergi öncesi, Annette Louise Solakoğlu ile sanat yolculuğu ve sergisi hakkında konuştuğumuz keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Kendinizden ve çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz?

Fotoğraf ve film medyumlarını kullanan görsel bir hikâye anlatıcısıyım. Her iki disiplinin de birçok ortak noktası var. Fotoğrafın çekici tarafı durgunluğuyla sizi durup bakmaya zorlaması. Her iki medyumda bir hikâye anlatıyorum; sadece öyle ki bir fotoğrafçı olarak, hikâyemi anlatmak için tek bir gerçeklik ve kompozisyon dilimi seçiyorum. Sokak fotoğrafçılığında özellikle sevdiğim şey, görüntünün her zaman sübjektif ve objektif bir bileşeninin olması. İyi bir fotoğraf gerçekliğin görsel temsilini aşar ve duygularımızla konuşur. Bir film yönetmeni içgüdüsüyle tek bir kareyle de olsa izleyiciyi deneyimlemiş olabileceği anlara götüren zihinsel bir yolculuğa çıkarmayı, kendi hikâyesini yeniden yaşamasını sağlamayı umuyorum.

Sanatınıza başlama süreciniz nasıl oldu?

Babam amatör bir fotoğrafçı ve annem ise tutkulu bir sanat aşığıydı. Büyürken onlardan çok şey öğrendim. Sonrasındaysa, Berlin ve Boston’daki sanat okullarında etkin ve ilham verici hocalarım olduğu için şanslıydım.

Çalışmalarınızda hangi bakış açılarını ön plana çıkarıyorsunuz?

Çalışmalarım insanlara ve onların farklı ortamlarına, günlük hayata odaklanıyor. Fotoğraflarımla ortak insanlığımızı hatırlatmayı umuyorum.

Çektiğiniz fotoğraflarda ilham noktalarınız neler oluyor?

İnsanların günlük yaşamlarını gözlemlerken beni fotoğraf çekmeye iten genellikle küçük, sessiz bir hareket oluyor. Bir boynun hafifçe öne eğilmesi, bir diğerine yaslanan bir omuz, gölgeden güneş ışığına tek bir adım. İstanbul sokaklarında uçup giden her günü zamansız bir mertebeye çıkarmak için dingin bir şiirsellik arıyordum.

Sanatçı Sohbetleri: Annette Louise Solakoğlu
Solakoglu.Galata Bridge in Snow, Karaköy, 2021

Yaptığınız tüm çalışmalarınız arasında sizi en çok heyecanlandıran ve yeri ayrı olan çalışmanız nedir?

İstanbul çalışmam bana çok heyecan verdi ve sürecek. En iyi çalışmalarımın önümüzde olacağını umuyorum. Öğrenme serüvenim devam ediyor.

Şu an üzerinde çalıştığınız ya da çalışmayı planladığınız işleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?

Son on beş yıldır aralıklı olarak İstanbul sokaklarında fotoğraf makinemle geziniyorum ve uzun yıllar bunu yapmaya devam etmek istiyorum. Ayrıca bu kış Türkiye’nin doğusunda ve memleketim İsveç’in en kuzey bölgelerinde fotoğraf yapmayı planlıyorum.

Sanatçı Sohbetleri: Annette Louise Solakoğlu
Solakoglu.Cellist, Atatürk Cultural Center, Taksim, 2022

“İstanbul’a Reverans” adlı serginiz hakkında bilgi verebilir misiniz?

İstanbul’un mimarisi ve günlük yaşamı serginin ana temasını oluşturuyor. Küratörlüğünü Şule Gazioğlu’nun yaptığı sergide, ağırlıklı olarak siyah beyaz olmak üzere otuzun üzerinde fotoğraf yer alıyor.

İstanbul’un ikilemini ve şehrin çapraşık yapısını ortaya koyan sergi, tarihi arka planı kadrajina alırken, şehrin mimari ekosisteminin bir parçası olarak AKM, Arter ve Galataport gibi yeni inşa edilen mekânlarını da kayda alıyor, geçmişini yansıtıyor, evrimine tanıklık ediyor.

Sanatçı Sohbetleri: Annette Louise Solakoğlu
Solakoglu.Orient Express, Sirkeci Station, Eminönü, 2010

Şule Gazioğlu Art & Design Galeri ile yolunuz nasıl kesişti? Sergi fikri nasıl şekillendi?

Ortak bir arkadaş vasıtasıyla tanıştık. Şule, olağanüstü bilgili ve yetenekli bir küratör ve tanıştığımızdan beri harika, verimli bir iş birliğimiz oldu. İstanbul’da mimariye ve gündelik hayata odaklanma fikri, mimarinin son yıllarda çok tartışılan bir konu olmasından dolayı ortaya çıktı. Galataport ya da Atatürk Kültür Merkezi gibi yeni projeler hararetli tartışmaların odağı oldu. İzleyicilere İstanbul’un eşsiz mimari mirasıyla kişisel ilişkilerini ve şehrin geleceğine yönelik vizyonlarını daha fazla düşünmeleri için ilham verecek bir diyalog atmosferi yaratmayı umuyoruz.

Sanatçı Sohbetleri: Annette Louise Solakoğlu
Solakoglu.Pirates, Bebek, 2022

“İstanbul’a Reverans” serginiz için İstanbul sokaklarında gezerken sizi en çok etkileyen semt ve mimari doku ne oldu?

İstanbul’un sokaklarında yürümek bir tarih kitabı okumak gibi. Derin ve karmaşık geçmişi her köşesinde görülebiliyor. İstanbul’un ne kadar güzel olduğuna hayret etmekten kendimi alamıyorum. Bu güzelliğin bir kısmı özünde var olan ikilikten kaynaklanıyor; kaos, çile, yılgınlık, aynı zamanda güçlü yenilenme ruhu, yaratıcılık ve yaşam sevinciyle birlikte. İnsanlar tarih ve modernitenin bir arada bulunduğu muhteşem saraylar, gecekondular ve gökdelenler arasında günlük yaşamlarını sürdürüyorlar. Son zamanlarda Mimar Sinan hakkında bir kitap okudum ve Süleymaniye Camii gibi şaheserlerine hayran kaldım. Aynı zamanda Türkiye’de cami tasarlayan ilk kadın olan Zeynep Fadıllıoğlu’nun Şakirin Camii’nin modern mimarisinden de çok etkilendim.

Önemli sembolik yapıların ötesinde, Kocamustafapaşa’nın işlek caddelerinde durup soluklanan kadınlar, ya da Kuzguncuk’ta Boğaz’a atlayan çocuklar gibi günlük hayatın değerli anlarıyla karşılaştığım bütün mahalle sokak hayatını seviyorum. Nihayetinde duygusal olarak bağ kurduğum şey bir şehrin yapısı değil, o şehrin insanları.

Geçen kış Beykoz’da karlı bir caddede saatlerce fotoğraf çektikten sonra biri birdenbire kaldırıma bir sandalye çekti ve bana bir bardak çay ikram etti. Bu jestin (ve çayın) sıcaklığını ve tanımadığım insanların buna benzer birçok nezaket ve cömertlik anını hiç unutmayacağım.

İleriki dönemde planladığınız sergiler var mı?

“İstanbul’a Reverans” sergisindeki bazı fotoğraflar Kasım ayında İspanya’da Barcelona Foto Biennale’de olacak ve FotoNostrum Gallery’de sergilenecek.

KISA KISA

3 kelime ile çalışmalarınızı anlatabilir misiniz?

Çağrıştırıcı, şiirsel, zamansız.

Sanatçı Sohbetleri: Annette Louise Solakoğlu
Yıldız Moran

Şansım olsaydı tanışmak isterdim” dediğiniz fotoğraf sanatçısı kim?

1950’lerde İstanbul sokaklarında Yıldız Moran’a rastlamayı çok isterdim. Yıldız Moran, Türkiye’nin bilinen ilk kadın sokak fotoğrafçısıydı. Onun cesaretine, duyarlılığına ve ışığı ustaca kullanmasına hayranım.

Sanatçı Sohbetleri: Annette Louise Solakoğlu
Sally Mann

Hayranlıkla yakından takip ettiğiniz sanatçılar kimler?

Sebastiao Salgado, Sally Mann, Susan Meiselas, Alec Soth, Emin Özmen.

Sanatçı Sohbetleri: Annette Louise Solakoğlu
Dünya’nın uzaydan çekilmiş ilk görüntüsü

Gelmiş geçmiş en önemli fotoğraf sizce hangisidir?

Gerçek sanat duygularımıza hitap eder ve değişim yaratma gücüne sahiptir. Hangi fotoğraf çalışmasının önemli olduğu tabii kişiseldir ve yaşadığımız zamana göre değişiklik gösterir.

Benim için en önemli fotoğraflardan biri Dünya’nın uzaydan çekilmiş ilk görüntüsü. Hepimizin uçsuz bucaksız evrende dönen küçücük bir gezegende birlikte yaşadığımızın harika bir hatırlatıcısı olduğunu düşünüyorum.

Sanatçı Sohbetleri: Annette Louise Solakoğlu
İzzet Keribar tarafından çekilen Arnavutköy fotoğrafı

Evinizde olmasını istediğiniz fotoğraf çalışması nedir?

Geçenlerde eşimle birlikte yaşadığımız yer olan Arnavutköy’ün İzzet Keribar tarafından 1950’lerde çekilen bir fotoğrafını aldık. Her gün bu fotoğrafa bakmaktan büyük zevk alıyoruz.

Sanatçı Sohbetleri: Annette Louise Solakoğlu

Size ilham veren şehir neresi?

İstanbul.

En son ziyaret ettiğiniz 3 sergi nedir?

Depo’da Nira Pereg ve Tanja Ostojic’in sergilerini, Sadberk Hanım Müzesi’nde Felekşan Onar’ın After Utopia: The Birds’ü ve 212 Photography İstanbul sergilerini gezdim.

Instagram’da beğenerek takip ettiğiniz sanat hesapları nedir?

Aperture, Magnum Photos, Svenska Fotografers Förbund, Hasselblad Foundation, ICP, Foam Magazine, DFA, MuseeMagazine, Paris Photo Fair, Lensculture, Agence Le Journal, Cornucopia Magazine.

Sanatçı olmasaydınız hangi mesleği tercih ederdiniz?

Öğretmenlik sanırım. Öğretmeyi her zaman sevmişimdir.

Sinem Genç
Sinem Genç Tüm Yazıları