preloader

Philips LatteGo ile Sanatın Baristası: Ece Dizdar

04.09.2023
Philips LatteGo ile Sanatın Baristası: Ece Dizdar

Yazı Boyutu:

OGGUSTO ve Philips iş birliği ile sanatın önde gelen isimlerinden Ece Dizdar’ı Philips LatteGo ile buluşturduk. Sanatıyla ilham olan Ece Dizdar’ın rutinlerini ve hayatında kahvenin yerini izlemeye hazır olun!

“Sanatın baristası olur mu?” dediğinizi duyar gibiyiz. OGGUSTO x Philips iş birliği ile sanatın önde gelen isimlerinden Ece Dizdar’ı LatteGo ile bir araya getirdik ve sizlere kahve deneyiminin en sanatsal halini sunduk.

İlk olarak sizlere mükemmel bir kahve yapmanın yolunu açıklıyoruz. Yüksek kaliteli, aromatik kahveler demlemek en pratik şekilde Philips LatteGo 5400 ile mümkün! Ristretto’dan köpüklü cappuccino’ya kadar taze çekirdeklerden 12 kahve çeşidi yapmanızı sağlayan makinede, 12 ayardan oluşan farklı hassas öğütme çeşitleri mevcut. Aroma Extract sistemiyle de mükemmel sıcaklık, aroma ve krema elde edebiliyorsunuz. Üstelik kahve özelleştirme seçeneği sizlere kişiselleştirilmiş bir kahve deneyimi sunup 4 farklı kahve profili kaydetmenize de imkân veriyor. Yoğunluk ve uzunluk tercihinizi ayarladıysanız tek tuşla favori kahvenizi yudumlayabilirsiniz.

Bugün sizleri Ece Dizdar ile geçirdiğimiz sanat dolu günü yakından keşfetmeye davet ediyoruz. Üniversite eğitimini tamamladıktan sonra Londra’da başladığı ARTSED oyunculuk akademisi ile profesyonel kariyerine ilk adımı atan Ece Dizdar’ı birçok dizi, film ve tiyatro oyunlarıyla tanıyoruz. Kendisi aynı zamanda profesyonel seslendirici olmakla beraber yabancı oyunların çevirmenliğini de yapıyor. Müzikal tutkusunu, oyunculuk serüvenini bizlerle paylaşan Ece Dizdar’ı gelin daha yakından tanıyalım.

Son dönemlerin en iddialı oyunlarından birinde yer alıyorsun. Bize biraz oynadığın karakterden ve oyundan bahseder misin?

“1923”, hayatıma çok doğru bir yerde ansızın sızan bir müzikal. Tekrar şarkı söylemeye karar verdiğim, müzikale dönmek istediğim bir yolda beni buldu. Cumhuriyet’in 100’üncü yılında, Kurtuluş Savaşı’nı çocukların da izleyebileceği bir müzikalin içinde olmak hayal gibi. Bir öğretmeni oynuyorum. Oyun bir Kurtuluş Müzesi’nde geçiyor. Ben de öğrencilerini müzeye götürmüş, eğitimi kendine çok doğru bir yerden dert edinmiş bir Cumhuriyet öğretmenini oynuyorum.

Philips LatteGo ile Sanatın Baristası: Ece Dizdar

Özellikle tiyatroda sahneye çıkarken duyduğun heyecanla nasıl baş edersin?

Nefesimi sakinleştiririm. Yavaş sakin bir nefese geçerim. Ve oyunun şahane bittiğini hayal ederim. Bir de anksiyetik heyecanlar yaşamamak için mümkünse iyi hazırlanırım.

Antonio Banderas bir röportajında “Merak duygusu hayatta korkmadan ilerlememi sağlayan motor gibidir” diyor. Senin son dönemlerde merak duyduğun şeyler neler?

Merak benim için de tam böyle. O kadar korkusuz değilim ama ben… Merak ettiğim yolda ilerlerken biraz da korku vardır. 2500 kişinin önünde hayatınızda ilk kez bir solo şarkı söylüyorsanız, biraz da korkarsınız yapmayın. Anksiyete seviyesine çıkmaması gerek. Destekleyici bir korku. Pozitif, ileri iten bir heyecanı isteriz. Şu sıra air yogayı ve daha iyi şarkı söylemeyi merak ediyorum.

Aktris olmaya karar verdiğin günlere döndüğünde “Aktris olmak istiyorum” dedirten şey ne oldu?

Ben 12 yaşında müzikal oyuncusu olmak için çıkmıştım yola. 2006’ya kadar da bu tutkum devam etti. Beni tanıyanlar bunu çok iyi bilir. Daha sonra uzaklaştık. Ta ki bu yıla kadar. Şarkı söylüyor, hareket ediyor ve akıyor olma hali, etrafımda dansçılar ve orkestradan oluşan bir meslek, bir oyun alanı hep hayalimdir.

Philips LatteGo ile Sanatın Baristası: Ece Dizdar

Bir sanatçı olarak senin için “isyan, başkaldırı” ne demek?

Bize sunulan normun ötesine bakmak. Hep soru sormak. Acaba gerçekten öyle mi? Dayatılan doğruyu kabul etmemek. Ezberlememek. Bu sosyal ortamda ilişkilerimde de vatandaş olarak politik duruşumda da oynadığım karaktere bakış açımda da hep orada.

Sanatçı olduğundan hiç şüphe duydun mu?

Sanatçı çok büyük bir kavram. Böyle spesifik sorduğunuz için cevaplamaya çalışayım; ben icracı, zanaatkâr olduğumu düşünüyorum. Çoğu oyuncunun da bu şekilde olduğunu, mesleğin doğasında bunun olduğuna inanıyorum. Sanatla kan damarım kadar yakın bir ilişkim var o ayrı.

Teknoloji ve sosyal medya gibi şeylerin, insanlara birbirleriyle bu kadar saf bir şekilde nasıl birlikte olunacağını unutturduğunu düşünüyor musun?

Tam tersi tüm dünyayı yaklaştırdığını; duyguya çok daha derin, çok daha kitlesel bir yerden yaklaştırdığını düşünüyorum. Ne Mahsa Amini’yi ne Black Lives Matter’ı ne Gezi’yi ne depremleri… Bu derinlikte bilmez ve inceleyemezdik. Sosyal medya bir derya deniz. Nereye baktığınız onu nasıl kullandığınız sizin bileceğiniz iş.

Philips LatteGo ile Sanatın Baristası: Ece Dizdar

Uzun süre hayat verdiğin bir karakterden sonra o karakterden çıkman ne kadar zaman alıyor? Bugüne kadar canlandırdığın karakterlerden sende kalıcı olan parçalar oldu mu?

Karakterden çıkamadım gibi bir durum olmuyor. Oluyorsa sağlıksız bir çalışma metodu uyguluyorum demektir. Ancak şunu söyleyebilirim size; bazen uzun zaman oynadığınız bir karakter, bir döneminizi temsil ediyor ve o karakter zaman aşımına uğruyor, sizin için bitiyor ya da hatırlayınca his olarak o döneme gidiyorsunuz. Öyle bağlılıklar olabiliyor.

Sanatın eleştiri potansiyelinin dışında dönüştürücü bir gücü olduğunu düşünüyor musun? Ya da sorunun en başına şunu koyalım; sanat eleştirmeli mi?

İyi sanat – her dalda – eleştirmez, soru sorar. Soruyu ortaya bırakır. Sorunun cevabını arayan kişi dönüşür, mecburdur buna.

“… gibi bir karaktere hayat vermeden ölmek istemem” dediğin bir karakter var mı?

Araştırmayı merak ettiğim yerler var evet. Bir tür özel ihtiyaç sahibi bireyi oynamak isterim. Ya da demans gibi zihinsel bir engellenme veyahut beyin kimyasında farklılık olan bir bireyi.

Favori kahven nedir? Günün hangi saati için “Kahvesiz yapamam” dersin?

Kahveyi genelde sadece sabah saatlerinde, iki fincan sade filtre kahve veya Americano olarak alırım. Yanına da eşlikçi olarak meyveyi tercih ederim.

Sanat bu hayatta kalma yolculuğunda yardımcı oldu mu?

Ben başka bir hayat hayal dahi edemem.

Pop quiz başlıyor…

En sevdiğin film?

Body and Soul.

Bir motto seçecek olsaydın…

Kendini kimseyle, kimseyi kimseyle kıyaslama.

Peki, olmazsa olmazım dediğin bir şey var mı?

Dostlarım.

Tatil için favori destinasyonun?

Kuzey Ege.

Kahvesiz olmaz, senin favori kahven hangisi?

Sade filtre kahve veya Americano.

En sevdiğin, favori sanatçın?

Hangi sanat dalı? Çok geniş soru.

Bugüne kadar aldığın en iyi nasihat?

“Erkeklere çok vakit harcama, kız arkadaşlarına yoğunlaş.” – Ayşen Gruda.

Bir kişide önce neye dikkat edersin?

Dinlemeyi becerecek kadar şefkatli olup olmadığına.

En son hangi kitabı bitirdin?

Adam Philips, “Kaçırdıklarımız: Yaşanmamış Hayata Övgü”

Tek bir süper güce sahip olacaksın, tercihin ne olurdu?

Tüm sahipsiz sokak hayvanlarını refaha kavuştururum.

En çok kime gülersin?

Sevgilime.

Sanatçı olmasan ne olurdun?

Madem olmadım ki zor ihtimal. O zaman Work and Travel yapabileceğim herhangi bir şey. Yeter ki yolda olayım.

En sevdiğin film/dizi karakteri?

Madem seçmek zorundayız; Phoebe Buffay.

*Bu içerik Philips iş birliğinde hazırlanmıştır.

Banu Seyhan
Banu Seyhan Tüm Yazıları