Küratör Sohbetleri: Zeynep Öztürk

Küratör Zeynep Öztürk ile DG Art Project’te gerçekleşen “How U Feel?” sergisi üzerine keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Serginin konsepti ve teması hakkında bize biraz bilgi verebilir misiniz? Bu sergiyi düzenlerken ne tür ilham kaynaklarından yararlandınız?

Ezgi Güneştekin’in işlerini ilk olarak kendi atölyesinde gördüm. Parlak, canlı, hareketli, ritmi yüksek eserler hepsi. Resimler çok parçalı, geometrik formlar, karikatürize edilmiş figürler ve neon renkler, aynı zamanda da kontürler çok yoğunlukta. Aslında bu kadar renkli eserleri sanat galerisinde yerleştirmek çok riskli olabiliyor ama Ezgi Güneştekin sergisi için şöyle bir rahatlık oldu; galerinin 2 bölüme ayrılması bize kolaylık sağladı. Canlı ve parlak renkli olanları bir salona, daha parçalı ve kahverengi ağırlıklı tonlarda olanları ve içinde dokular olan, daha karikatürize edilmiş çalışmaları da küçük salona ayırdım. Bu bizim avantajımıza oldu diyebilirim. Eğer hepsi için büyük bir salon olsaydı belki yerleştirmede zorlanabilirdim. Ezgi Güneştekin de yerleştirme sonunda “Hocam, çok enteresan. İlk çalışmalarım küçük salonda kaldı, sonrakiler büyük salonda kaldı” dedi. Böylece Ezgi Güneştekin’in sanatta nasıl ilerleme gösterdiğini kendi gidişatını nasıl yönlendirdiğini, görmüş olduk. Güneştekin; daha minik parçalardan, detaylardan lekelere geçiş ve neon, parlak renklere geçiş yapmış son çalışmalarında. Onun eserlerine bakınca renkler ve leke değerlerinden ilham alıyorsunuz. Ben de lekelerin daha geniş olduğu parçaları büyük salonda topladım, ilk çalışmaları olan ve daha küçük leke parçalarına sahip olanlar da küçük salonda kaldı.

Sergide yer alan eserlerin seçim süreci nasıl gerçekleşti? Hangi kriterlere dayanarak eserleri seçtiniz?

Ezgi Güneştekin’in son 4 yılda yapmış olduğu tüm eserleri, ilk dönem ve son dönem çalışmaları olarak bu galeride sergileniyor. Güneştekin’in yapmış olduğu bütün eserler hiçbir ayrım olmaksızın sanatseverlerle buluşmuş olacak.

Sanatçının eserlerinde izlediği yolculuk hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Sanatçımız resim yaparken dinlemiş olduğu müziklerden çok etkileniyor ve genelde R&B Hip-Hop tarzı dinlerken resimleri ortaya çıkıyor. Hatta çalışmalarını yaparken dinlediği müziklerin listesi de DJ tarafından sergi açılışı boyunca çalınacak.

Serginin izleyici üzerinde yaratacağı etki hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sanatçı, çalışmalarını yaparken dinlediği müzikleri eserleriyle bağdaştırıyor ama bunu seyircilerin yapmasını istemiyor çünkü her seyirci, esere baktığında kendi manifestosunu kendi yazsın istiyor. Yani kendi duygularıyla müziği dinlerken resmetmiş olduğu o geometrik formlar, figüratif çizimler, araçlar ve süper kahramana benzer figürler aslında sanatçının kendi ruh hâlini anlatıyor ama seyirci bunu izlerken farklı şeyler hissetsin ve herkes kendinden bir şey bulsun istiyor.

Sergiye hazırlanırken karşılaştığınız zorluklar veya beklenmedik durumlar oldu mu?

Sergi hazırlık sürecinde hiçbir aksilik olmadı. Tam tersi, çok olumlu ve hızlı ilerleyen bir sürecimiz oldu. Şimdiye kadar DG Art Project bünyesinde yapmış olduğum tüm sergilerde sanatçılarla iletişimimiz hep pozitif ilerledi. Profesyonel ekiplerle ilerlemek, çalışmak her zaman her yerde işinizi kolaylaştıran bir olgu. Yaptığımız her sergi sürecinde de kurumlumdan, planlamaya, tanıtımdan duyurulmasına kadar arkamızda her anlamda çok profesyonel bir ekip var. Bu yüzden sanatçılarımızla veya sergilerimizle ilgili hiçbir sorun yaşamıyoruz. Tabii sanatçı ve küratör arasındaki enerji de önemli. Ne mutlu ki Ezgi Güneştekin’de olduğu gibi şimdiye kadar sergi küratörlüğünü üstlendiğim tüm sanatçılar ile enerjilerimiz tuttu.

Küratörlük yaparken kendinizi sanat eserlerine nasıl bağlı hissediyorsunuz? Kendi sanatsal bakış açınızı sergiye nasıl yansıttınız?

Ben de bir sanatçıyım. Benim de yaptığım resimler, katıldığım karma ve kişisel sergiler var. Dolayısıyla küratörlük kariyerimde karşılaştığım tüm eserleri, kendi eserlerim gibi görebiliyor, o eserlerin yaratım süreçlerini kendim yaşamış gibi hissedebiliyorum. Küratörlüğünü yaptığım her sanatçının eserini de kendi eserlerim ve kendi kişisel sergim gibi heyecanla karşılıyorum. Ben aslında eserlerin her birine, bir hediyeyi paketleyip süsler gibi yaklaşıyorum. Sergilerimizi, sanatseverlerle buluşturmadan önce yaptığımız hazırlıkları bitirdiğimde ortaya çıkan işten büyük mutluluk duyuyorum.

Ben genelde sergi kurulumunda bazı eserlerin renkleri ve bu eserlerin asıldığı duvarların rengi arasında bir uyum olmasına önem veriyorum. Galerinin duvarlarını ve hatta zeminini, her sergi öncesi sanat eserine göre renklendiriyoruz. Aslında bu şekilde eserlerin, duvarla bütünleşmesini sağlıyoruz. Bu anlamda önemli bir adım atıyoruz çünkü duvarlar ile eserlerin birbiriyle uyumu önemlidir.

Gelecekteki sergi projeleriniz veya sanatçılarla yapmayı umduğunuz iş birlikleri hakkında bize biraz ipucu verebilir misiniz?

Ezgi Güneştekin ile bu sezonu kapatıyoruz. 3 aylık bir dinlenme sürecinin ardından yine aynı tempoyla DG Art Project’te sanatçılarımızla bir araya geleceğiz. Tüm sanatseverleri, yeni sergilerimizde ağırlamak için epey heyecanlıyız. Planlanan iş birliklerimizle eylül ayı sonunda dönüş yapacağız.

{262825}