Türk Mücevher Tasarımcıları: Be.Gem Jewellery
Yazı Boyutu:
Modern ve zamansız parçalarla öne çıkan Be.Gem Jewellery‘nin tasarımcısı Begüm Polat ile markasını ve tasarımlarını farklılaştıran detayları konuştuk.
Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
İstanbul’da doğdum, büyüdüm. İstek Acıbadem Lisesi’ni bitirdikten sonra Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri Fakültesi’nden mezun oldum. Üniversitenin ilk yılında HRD Anterp’in vermiş olduğu pırlanta eğitimini tamamlayarak, pırlanta uzmanlığımı aldım. Eğitim sürecim devam ederken okul içerisindeki çeşitli kulüplerde etkinlik gösterdim. Moda ve kozmetik sektöründe bulunmak ilgimi oldukça çekiyordu, bu sebeple Sabancı Üniversitesi Moda Kulübü başkanlığını bir süre üstlendim.
Bununla birlikte sektörel birçok isimle bir araya gelme fırsatı elde etmiş ve ne yapmak istediğime daha net karar vermiştim. Pandemi dönemiyle bir PR şirketinde staj yapmaya başladım, sonrasında yurt dışı fırsatlarını değerlendirmek üzere bir süre Amerika’da bulundum ve bir kurumsal firma deneyimim oldu.
Mücevherlere olan tutkunuzu ne zaman fark ettiniz?
Mücevherlere olan tutkumu fark etmem, çocukluktan itibaren babamın kuyum atölyesinde geçen zamanla başladı. Farklı metallerin, taşların ve tasarım unsurlarının benzersiz kombinasyonları, bu alanda bir tutkunun filizlenmesine neden oldu. Her bir mücevherin arkasında bir hikâye ve anlam olduğunu görmek, beni bu sanata daha da bağladı.
Bununla beraber pırlanta piyasasında dünyaca kabul görmüş pek çok firmanın pırlantalarını sertifikalandırmak için tercih ettiği laboratuvarlardan birisi olan HRD Antwerp’in Belçika onaylı uluslararası bir eğitiminden geçtim. Taşların içerisinde olarak ve onları hissederek ancak pırlanta uzmanı olunabildiğini fark ettiğim noktada mücevherlere karşı olan tutkum daha da derinleşti.
Markanızın kuruluş sürecini anlatır mısınız?
Okul yıllarımda çalışma hayatıyla fazlasıyla içli dışlı bir durumdaydım. Vakit buldukça da Kapalıçarşı taraflarında bir pırlanta toptancısının yanında taş analizi yapıp, bilgilerimi taze tutmaya çalıştım. Okulumun son yılında global bir kozmetik şirketinde işe başladım. Fakat aklımda hep kendi markamı oluşturma fikri olduğu için bir süre sonra kozmetik sektörüne severek veda edip mücevher dünyasına girdim.
40 yıldır altın ve nazar boncuğu ile uğraşan, birbirinden değerli takılar üreten zanaatkâr bir baba sayesinde küçüklüğüm sürekli olarak değerli taşlar ve altınla geçti. Çemberlitaş’taki atölyesinde geçen çocukluğum aslında ben farkında değilken Be.Gem’in temellerini atmış. Kapalıçarşı’dan yeni dünya düzenine uzanan bir noktada ve genç jenerasyonun içerisinden birisi olmam ve almış olduğum eğitimler Be.Gem’in genç ruhunu yaratıyor. Bunu yaparken de yıllarını bu mesleğe vermiş bir atölyeyi arkasında hissetmek ve Türkiye’nin en genç pırlanta uzmanı unvanıyla bu işi yapıyor olmak Be.Gem’e güven veren en önemli etmen.
Halihazırda ürünlerimizi sadece online platformda, kapsamlı ve kullanıcı dostu bir web sitesi üzerinden sunuyoruz. Web sitemizde, zengin ürün yelpazesiyle müşterilerimize benzersiz ve özel tasarımlarımızı sunuyoruz. Ayrıca, güncel koleksiyonlarımızı ve özel fırsatlarımızın takip edilebilmesi için Instagram hesabımızı oldukça aktif tutuyoruz. Burada, mücevherlerimizin detaylı fotoğraflarını paylaşıyoruz, böylece müşterilerimiz ürünlerimizi yakından inceleyebiliyor ve stil ihtiyaçlarına uygun seçimler yapabiliyorlar.
Mücevher tutkunlarının hayallerindeki pırlantayı bulmalarına yardımcı olmak, estetik ve zarafeti bilgi kirliliği olmadan bir arada sunmak ise en büyük arzum. Bu tutkuyla, müşterilerime kişisel pırlanta danışmanlığı hizmetimi de en iyi şekilde sunmaya çalışıyorum.
Keşfetmeye hazır mısınız? Mücevherlerin büyüleyici ışıltısına yakından bakmak için hemen tıklayın!
Markanızı 3 kelimeyle anlatın desek?
Markayı kurarken alışılagelmiş mücevherat firmalarının aksine rahatlığı ön plana koymak istedim. Işıltılı mücevherler kullanmak isteyen, genç ve farklılıklardan korkmayan stil düşkünü genç kadınlar markanın ana ilham kaynağı oldu. Renkli ve zamansız tasarımları, klasikleşmiş nazar boncuğuna katılan modern çizgileri ve gündüzden geceye günün her anında kullanılabilmesi ile Be.Gem estetik anlayışıyla ruhunu ortaya koyuyor.
Be.Gem’i 3 kelimeyle tanımlamam gerekirse; modern, zamansız ve renkli diyebilirim.
Koleksiyonlarınızı hazırlarken nelerden ilham alıyorsunuz?
Bence mücevherlerimizi değerli kılan şey; onların madeni kadar bizdeki anıları ve hikâyeleri. Bu yüzden Be.Gem koleksiyonlarının da hikâyeleri mevcut. İlk koleksiyonumuz Lilibeths; kraliçe Elizabeth’in genç kızlığından ölümüne kadar olan süreçte vazgeçemediği incilerinden esinlenerek oluşturuldu. Eski ve yeniyi harmanlayarak oluşturulmuş bu koleksiyonda Be.Gem’in gözünde her kadın birer Lilibeth.
İnternet sitemizde bazı klasik modellerimiz mevcut, onları bir koleksiyon içerisinde değerlendirmiyoruz fakat takıların isimlerini dikkatli incelersek, geçmiş dönemde birçok kişinin çocukluğundaki unutulmaz çizgi film kahramanları olduğunu görebiliriz. Bu takı modelleri de aynı isimleri gibi aslında hepimizin aşina olduğu klasikleşmiş modellerin modern yorumu olarak değerlendirilebilir.
Kapsül koleksiyonlar şeklinde beğeniye sunduğumuz piercinglerimizin her biri kendi hikâyesini barındırıyor. Çoğunlukla kendi hayatımdan yola çıkarak belli temalar oluşturuyorum. Yelken sporu ile ilgilenirken deniz, kum, güneş üçlemesinin hayatımdaki önemi, marin temasını çıkardı. Bundan sonraki süreçte de Be.Gem koleksiyonlarında her zaman kendimden ufak bir parça katarak canlı ve yaşayan bir marka hissini devam ettirmek istiyorum.
Be.Gem’in genç ve enerjik ruhunu daha da güçlendirmek için büyük bir heyecan ve mutluluk duyuyorum. Be.Gem, sadece mücevherler değil, birer hikâye, ifade ve en önemlisi genç ruhlu kadınların tarz yansıması olmak ve birlikte parlamak istiyor.
Gelecekte mücevheri nerede görüyorsunuz?
Zamansız ve sürdürülebilir tasarımların değeri gittikçe artıyor. Güzel olduğu kadar anlamlı ve geçmişi ifade eden mücevherleri genç jenerasyona taşıma misyonunu benimsiyorum. Bu şekilde, mücevherlerimiz sadece bir aksesuar değil, aynı zamanda aile hikâyelerinin bir parçası olacak ve zamansız şıklığı günümüzden geleceğe taşıyacak.
Hayatınızın sonuna kadar tek bir mücevher takmak zorunda olsanız neyi seçerdiniz?
Annemin nikahında taktığı benim için manevi değeri yüksek olan pırlanta küpeleri tercih ederdim. Bu özel anı, kendi tarzım ve kişiliğimle birleştirerek günlük hayatımda hep yanımda tutardım. Bunu, sadece bir mücevher takma değil, aynı zamanda hayatımızda önem verdiğimiz kavramları her gün biraz daha güçlendirmek olarak görüyorum.
Mücevheri en güzel taşıyan kadınlar sizce kim?
Mücevherlerin güzelliği; kişisel zevklere, tarzlara ve taşıyan kişinin özgün enerjisine bağlıdır. Bu nedenle, mücevheri en güzel taşıyan kadınları belirlemek, oldukça kişisel bir konu. Ancak benim için kişisel tarzını iyi bilip kullanan, kendine güvenen ve seçtiği parçalara anlam yükleyen kadınlar mücevherleri en güzel şekilde taşıyan kişilerdir.
Örnek vermem gerekirse, aklıma ilk gelen isim Zendaya Coleman. Son dönemlerde genç yaşına rağmen stil sahibi ve sofistike bir görünüme sahip. Moda dünyasında marka yüzü olarak yer alması, genç kitleyi etkileme gücüne sahip olduğunu gösteriyor. Zendaya, aynı zamanda farklı tarzlara uyum sağlayabilen ve mücevherleri şık bir şekilde taşıyan isimlerin başında geliyor.
Çok sevdiğinizi birine hediye edeceğiniz mücevher hangisi olurdu?
Eğer çok sevdiğim birine özel bir hediye seçmem gerekiyorsa, Be.Gem’in zamansız inci kolyelerinden birini tercih ederdim. İnci konseptini zarafetle buluşturarak şıklığı ve sofistikasyonu bir araya getiriyor. Özellikle Candy adlı inci kolyesi, Be.Gem’in zarif tasarım anlayışını en iyi yansıtan parçalardan biri. Bu kolye, incinin doğal güzelliği ile modern dokunuşunu birleştirerek hem klasik hem de çağdaş bir estetik sunuyor. Sevdiklerimle paylaşmak için mükemmel bir hediye seçeneği olurdu çünkü Lilibeths’in inci kolyeleri sadece şıklığı değil, aynı zamanda anlamı ve özel bir hikâyeyi de beraberinde getiriyor.