preloader

İş Dünyasında Sürdürülebilirlik Anlayışı: Duygu Yılmaz, Biolivearge

07.05.2023
İş Dünyasında Sürdürülebilirlik Anlayışı: Duygu Yılmaz, Biolivearge

Yazı Boyutu:

Farklı sektörlerden isimlerle sürdürülebilirlik yaklaşımlarını konuşuyoruz. Etki odaklı iş modellerinden paydaş seçiminde dikkat edilmesi gerekenlere kadar iş hayatındaki sürdürülebilirlik anlayışını, Biolivearge Kurucu Ortağı ve CEO’su Duygu Yılmaz anlatıyor.

Kurumunuz için sürdürülebilirlik ne anlama geliyor, sürdürülebilirlik yaklaşımınızın temelinde hangi hedefler var?

Merhabalar, biz sanırım Türkiye’de ilk sürdürülebilirliği konuşan ekibiz diyebilirim. Bizim hikâyemiz 2014 yılında başladı. Yola zeytinyağı fabrikalarının atıklarından biyopolimer ham madde üretmek için çıktık. Yaklaşık 10 yıldır sürdürülebilirlik kavramı üzerinde sürekli yeni R&D çalışmaları yapıyor ve yeni ürünler üretiyoruz. Biz akademik, teknoloji ve mühendislik tabanlı bir ekibiz. Bizim için sürdürülebilirlik en esas konu ve zaten yola çıkış amacımız diyebilirim. Şöyle ki dünyada ilk defa zeytinyağı fabrikalarının atıklarından biyopolimer buluşu gerçekleştirdik ve bugün hem ülkemizde hem de Silikon Vadisi’ne uzanan bir hikâyemiz var. Burada en önemli hedefimiz fabrikaların atıklarından ve hiçbir kullanım alanı olmayan atıklardan malzeme üretimi üzerine yoğunlaşıyoruz. Yeni jenerasyon veya ileri malzeme teknolojisi olarak adlandırılan teknolojimizin en büyük hedefleri sadece son ürün değil tüm üretim prosesimizin sürdürülebilir, doğru atık yönetimi ve minimum karbon salımı üzerinden çalışıyor olmasıdır.

En büyük hedefimiz ise bu alanda özellikle malzeme ve gıda alanında çalışan tesislerin çıkardıkları atıkların yüksek mukavemet değerine sahip dünyada ilk kullanım alanı olan teknolojiler ile üretilmesidir. Bunun yanı sıra 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın 17 ilkesinden 11 tanesini doğrudan destekliyor ve tamamen döngüsel ekonomi kapsamında çalışıyoruz. Bu alandaki teknolojimiz Silikon Vadisi’nde, birçok global üniversite ve bilim kuruluşunda birincilik elde etmiştir.

Değişim için önce ruhen sürdürülebilirliği benimsemeliyiz. Dünyaya tüketmeye gelmediğimizi anlatmak, bu anlamda öncü olmak ve yeni nesilleri yüreklendirmek en büyük hedefim.

Etkili sürdürülebilirlik çalışması yapmak için doğru paydaş seçimi çok kritik. Paydaşlarınızı belirlerken nelere dikkat ediyorsunuz?

Paydaşlarımızı ve çalıştığımız firmaları seçerken en çok dikkat ettiğimiz husus çalıştığımız üründe doğru claim (etki, iddia), bunların doğru sayısal veriler ile açıklanması, sadece ürünümüzü PR alanında değil tamamen etki oluşumu üzerinde kullanmasıdır. Kullanılan ürünlerin insan ve doğa ile teması bizim için çok önemli. Bizim hem Türkiye’de hem de globalde birçok üniversite, akademik çalışma, sosyal etki alanında çalışan tesislerle iş birliğimiz mevcut. Burada en önemsediğimiz, en önemli hedef maksimum biyolojik malzeme ile maksimum dayanımsal özellikler oluşturabilecek malzeme üretimidir.

İş Dünyasında Sürdürülebilirlik Anlayışı: Duygu Yılmaz, Biolivearge

İş dünyasında etki odaklı iş modellerine geçişi görüyoruz. Bu konuda sizi en çok hangi konular heyecanlandırıyor?

Daha öncede söylediğimiz gibi ülkemizde atık yönetimi ve biyomalzemeler alanında 2014 yılında buluşumuzu duyurduk. O dönemlerde bizim sosyal etkimizi ve sürdürülebilirliği firma ve kurumlara anlatmak çok zordu. Çoğu zaman anlattıklarımız karşılık bulamıyor ya da dünya neden böyle ürünlere ilgi duysun yaklaşımı mevcuttu. 2015 yılında Paris Barış Konferansı’nda belirlenen Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndan sonra ilkeler doğrultusunda ülkeler ve kurumlar yavaş yavaş bu alanda farkındalık oluşturmaya başladı. Artık eskisi kadar kendimizi anlatmak zor olmuyor bu umut vaat edici, özellikle iş dünyasında artık etki odaklı çalışmalar ve modeller üzerinde case’ler üretilmeye başlıyor, çalıştığımız kurumlar bu konuda farkındalığı yüksek ürünler üzerinde çalışıyor. Bunun yanı sıra beni en çok heyecanlandıran ise; gerek akademi, start-up ve yatırım çevresi artık bu konudaki işleri ve girişimcileri desteklemeye başlıyor. Özellikle İleri Malzeme Teknolojisi yüksek anlamda ilgi görmeye ve fütüristtik çalışmalar karşılık bulmaya başladı. Bu gerçekten bizleri çok heyecanlandırıyor.

{151936}

Sürdürülebilirlik geniş bir alan ve sürekli güncel gelişmeler oluyor. Hem değişimi takip etmek hem de beslenmek için kitap, film, kişi, kurum önerilerinizi alabilir miyiz?

Aslına bakarsınız spesifik şu kişi veya kitap önerisi vermek zor. Bu kapsamlı ve biz daha çok rakamlara dayandırılan alt yapılar üzerinde çalışıyoruz. Sürdürülebilirlik konusunda bilgi kirliliği de ne yazık ki çok yüksek. Özellikle kendi alanımızda malzeme alanı, atık kullanımı ve atıklardan malzeme üretimi işin içerisine girince biz daha çok teknik çalışmaların detaylarına inip hesaplamalar sonucunda verilerle çalışmaya önem gösteriyoruz. Örneğin bugün PHA, PHB dediğimiz bakteriyel fermentasyon ile üretilen malzeme türleri mevcut, biz üretim prosesinde daha fazla enerji harcayan, daha fazla yatırım miktarı gerektiren teknolojilerden uzak durmaya çalışıyoruz. En önemlisi yüksek verim ve düşük maliyet olduğu için özellikle yabancı teknolojik çalışmaların temellerine daha çok bakıyoruz. Crunchbas oluşumuna üye olunmasını çok önemsiyor özellikle Cornell, Binghamton, MIT (Massachusetts Teknoloji Enstitüsü) alt yapısındaki çalışmalara dahil oluyor ve bu alandaki birçok akademik alanda çalışan hocalarımızla bilgi ve deneyimlerimizi arttırmayı çok önemsiyoruz. Biz daha çok hayata geçen, kullanılan, sertifikalandırılmış süreçleri önemsiyor ve ABD ve Avrupa’daki bu alandaki test ve sertifikasyon kuruluşlarından akademik çalışmaların onaylanmış sonuçlarını baz alarak ilerletiyoruz. Onarım Atölyesi, Sürdürülebilirlik Adımları ve Arkhe Proje kapsamında yapılan çalışmaları takip ediyoruz. Arkhe Proje kapsamında 3 yıldır gönüllü mentörlük veriyor ve yeni girişimcilerin yetişmesini çok önemsiyoruz.

Siz bireysel olarak hayatınıza sürdürülebilirliği nasıl dahil ediyorsunuz?

Sürdürülebilirlik hayatın her alanında olması gereken bir gereklilik, geldiğimiz bu çağda ne yazık ki bizi en çok rahatsız eden bilinçsiz fazla üretim ve tüketim çılgınlığı diyebilirim. Ben kendi hayatımda gerek ev gerek iş hayatımda değiştirmeyi ve yeni bir şeyler almayı bırakmakla başladım. Örneğin, artık her şeyi onararak hayatımdaki kişisel kullanım alanlarımı oluşturmaya devam ediyorum. Değişim için önce ruhen sürdürülebilirliği benimsemeliyiz. Dünyaya tüketmeye gelmediğimizi anlatmak, bu anlamda öncü olmak ve yeni nesilleri yüreklendirmek en büyük hedefim diyebilirim. Minimal yaşayarak, sadeleşerek ve doğanın sesini dinleyerek her şeyi çözümlemeye başladığımızı gördüğümüzde, hikâye bizi güzel yerlere götürmeye başlıyor.

SADE
SADE Tüm Yazıları