preloader

Başarılı İşveren Markaları: Demet Akman, L’Oréal Türkiye

03.05.2023
Başarılı İşveren Markaları: Demet Akman, L’Oréal Türkiye

Yazı Boyutu:

İşveren markası; işverenin sunduğu ekonomik, psikolojik ve fonksiyonel faydaların toplamı olarak karşımıza çıkıyor. Peki, şirketler işveren markası süreçlerini nasıl kurguluyor ve nelere dikkat ediyor? L’Oréal Türkiye’nin İnsan Kaynakları Direktörü Demet Akman anlatıyor…

Şirket istikrarı ve çalışan mutluluğu söz konusu olduğunda, konu ilk önce işveren markası oluyor. Özellikle pandemi sürecinin bu konuda çok etken olduğu konuşuluyor. Pandemi ile neler değişti ve işveren markası olmayı siz nasıl tanımlıyorsunuz?

Pandemi süreci, pek çok alanda köklü değişiklikleri beraberinde getirdi. Bu alanların başında da şüphesiz insan kaynakları geliyor. Pandemiyi çalışanlarına yatırım yaparak değerlendiren şirketler, bu dönemde ciddi kazanımlar elde etti. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çalışan gelişimine yatırım yapmak, işveren markası şirketler için en önemli kriterler arasında yer aldı. Diğer yandan performans ve liderlik değerleri de değişime uğradı; liderlik eğilimlerinin daha belirginleştiği bir dönem oldu. Yeni fikirler için yaratıcı ekipler, ilham ve bilgiyi artırma adına çalışanlara yatırım gibi bazı yeni değerler ortaya çıktı.

Kurumsal stratejisi ile insanı odağına koyan bir şirket olarak, biz de yeni sürece hızla uyum sağladık. Yeni düzene geçişle birlikte çok daha fazla esneklik ve buna bağlı olarak verimlilik sunduk. Çevik yapımız, yeni çalışma düzenine geçişte de ön plana çıktı. Gerek pandemi dönemindeki deneyimimiz, gerekse çalışanlarımızdan aldığımız geribildirimlerle yeni çalışma modelimizi oluşturduk. Çalışan deneyimini ve esnekliği merkezine alan, uzaktan çalışmanın verimliliği ile ofislerde çalışmanın sinerjisini harmanlayan bir model uyguluyoruz. Bu modelle, uzaktan çalışmanın getirdiği özgürlük ve verimliliği, ofislerde olmanın getirdiği ortak çalışma kültürü ve sosyal ortam ile entegre ediyoruz. Çalışanlarımıza hem uzaktan çalışma imkânı tanıyor hem de inovasyon, ortak akıl, birlikte çalışma ve ekipler arası sosyal etkileşim için ofislerimizi kullanma imkânı sunuyoruz.

Başarılı İşveren Markaları: Demet Akman, L’Oréal Türkiye

L’Oréal Türkiye’de daha iyi bir iş-özel hayat dengesini önemsiyoruz. Bu kapsamda hayata geçirdiğimiz önemli yenilikler de oldu. Yüz yüze ve dijital toplantılarımızın daha etkin bir şekilde gerçekleştirilmesini ve daha konforlu çalışmamızı sağlamak adına birkaç önemli uygulamamız bulunuyor. Haftanın belirli zamanlarını toplantısız zaman olarak ayırıyoruz ve bu zamanlarda çalışanlarımızın haftayı planlaması ve gelişimlerine odaklanmaları için pek çok eğitim ve öğrenme olanağı sağlıyoruz. Ayrıca çalışanlarımızın ihtiyaçlarını ve onlar için önemli olan konuları tartışmak, sürekli gelişimlerini desteklemek, performanslarını artırmalarını sağlamak için CONNECT uygulamasını hayata geçirdik.

Yaz boyunca cuma günleri saat 14.30’da paydos ediyoruz ve ayrıca yaz döneminde belirli bir süre içinde istediğin yerden çalış uygulamasını hayata geçirerek çalışanlarımıza daha fazla esneklik tanıyoruz.

Kendimizi rahat ve güvende hissedeceğimiz, hem toplantılarımız hem molalarımız için keyifle kullanabileceğimiz, açık ve kapalı alanında keyifli ve esnek çalışabileceğimiz, sürdürülebilirliği de önceliklendiren yepyeni sosyal-ortak buluşma alanımızı da kullanıma açtık.

Çalışanlarımızın sağlığı, güvenliği ve mutluluğu, konforlu bir şekilde çalışabilmesi, bizim en önemli önceliğimiz. Onlardan aldığımız geri bildirimlerle şekillendirerek, yeniliklerimize ve yatırımlarımıza devam ediyoruz.

{142750}

Yeni kuşağın şirket seçiminde marka algısının ve çalışana kattığı değerin ön planda olduğunu düşünüyor musunuz? Yeni kuşak nasıl bir işveren markası görmek istiyor?

Z kuşağı, görev alacağı şirketten kendisine eğitim ve gelişim fırsatı sunmasını bekliyor. Çalışmak istediği şirketleri seçerken çevresel ve toplumsal fayda projelerini destekleyenleri, kendileri ile aynı amacı benimseyenleri tercih etmeye özen gösteriyor.

Değişimleri çok hızlı yaşadığımız bir dünyadayız ve L’Oréal Türkiye, bu değişimlere paralel olarak çalışan gelişimi ve yeni yetkinlik kazandırma konularına öncülük eden bir şirket. Gençlere hızlı bir öğrenme ve gelişim imkânı sunuyoruz. Onlara alan açıyor, kendi koltuklarını büyütmelerini sağlıyor, bir start-up gibi çalışma ortamı sunuyoruz. Bu ortamı eğitim ve gelişim programlarımızla besliyor ve zenginleştiriyoruz.

En iyi iş gücüne sahip olmak için verilen yetenek savaşında; çalışanlarımızı çatımız altında mutlu ve gurur dolu bir şekilde tutmak ve yeni yetenekleri ailemize dahil etmek için tüm insan kaynakları politikamızı çok daha rekabetçi ve çekici hale getirdik. L’Oréal Grup içinde birden çok ülkeye, Türkiye’den 40’a yakın yeteneğimizi ihraç ettik. Her yıl dünyanın 60 ülkesinde 1,8 milyon gencin katılımıyla yapılan Universum En Çekici İşveren Araştırması’nda, Türkiye FMCG sektörünün 1 numarası seçildik. Bu prestijli sıralamada zirvede yer almamızın pek çok sebebi var. L’Oréal Türkiye olarak çalışanlarımıza, kişisel gelişimi destekleyen yenilikçi çalışma ortamları, farklı kariyer fırsatları, kişisel ve mesleki gelişime yönelik eğitimler ve kişiselleştirilebilir yan haklar sunuyor, her zaman birlikte güçlü olduğumuzu hissederek ekip ruhuyla çalışıyoruz. Gençlerin istihdamına verdiğimiz önemi staj programlarımızla destekliyoruz ve her yıl yaklaşık 100 öğrenciye uzun dönemli staj imkânı sunuyoruz. Uzun dönemli stajyerlerimizin yaklaşık %20’si, L’Oréal Türkiye’de tam zamanlı çalışma imkânı elde edebiliyor.

Günümüzde dijitalleşme, çalışan perspektifinde bir farklılaşma değil gereksinim haline geldi. Bugünün dünyasında küreselleşme ve dijital teknolojilerdeki gelişmelerin de katkısıyla şirketler ve çalışanların daha da yakınlaştığı, iç içe olduğu bir gerçek.

İşveren markası uygulamalarını geliştirirken odak noktalarınız neler? Hep merak edilen bir diğer nokta da şu; pazarlama ve tanıtım faaliyetleri bu odağın neresinde ve şirketler çalışan için yarattıkları değeri dış dünyaya ne kadar yansıtabiliyorlar?

Uygulamalarımızı hayata geçirirken, insan odaklı yaklaşımımız ve iş hayatında değişen ihtiyaç ve talepler belirleyici rol oynuyor. Sürdürülebilirlik, kapsayıcılık, eşitlik, çeşitlilik, etik, dayanışma, teknoloji ve yenilikçilik gibi kavramlara olan bağlılığımız bize rehberlik ediyor. L’Oréal Türkiye, en değerli kaynağını çalışanları olarak gören ve insan kaynağına düzenli olarak yatırım yapan bir şirket. Çalışanlarımıza sunulan yan haklardan yeni uygulamalara, yurt dışına gönderilen ekip arkadaşlarımızdan geliştirilen yenilikçi İK projelerine kadar, yatırım anlamında attığımız pek çok adım bulunuyor.

Bununla birlikte, yaptığımız çalışmalar kadar bu çalışmaları doğru anlatabilmek de bizim için çok kıymetli. Kapsamlı bir iletişim faaliyeti yürüttüğümüzü belirtmek isterim. İletişim kanallarının sınırsız olduğu, pazarlama ve tanıtımın hiç olmadığı kadar yoğun olduğu bir dönemdeyiz. Bu nedenle çalışanlarımıza sunduğumuz imkânları en etkili şekilde yansıtabilmek bizim için önem taşıyor.

Başarılı İşveren Markaları: Demet Akman, L’Oréal Türkiye

Çalışanların dijital dünyadaki varlıklarının ve aktif paylaşımlarının süreçleri desteklediğini biliyoruz. Siz tüm bu markalama çalışmaları kapsamında çalışanlardan kurumsal birer influencer yaratma konusunda ne düşünüyorsunuz?

Günümüzde dijitalleşme, çalışan perspektifinde bir farklılaşma değil gereksinim haline geldi. Bugünün dünyasında küreselleşme ve dijital teknolojilerdeki gelişmelerin de katkısıyla şirketler ve çalışanların daha da yakınlaştığı, iç içe olduğu bir gerçek. Biz de buradan hareketle önemli adımlar atıyor ve yaşanan değişime ayak uyduruyoruz. L’Oréal Türkiye’de en etkili marka elçilerimizin çalışanlarımız olduğunu söylemekten mutluluk duyuyorum. Tabii çalışanlarımızın eğitimlerine, kişisel gelişimlerine ve performanslarını artırmaya yönelik yaptığımız yatırımlar da onlarla aramızdaki bağı güçlendiriyor.

Başarılı işveren markaları; çalışanın mutluluğu, şirket aidiyeti ve bağı, etkin dijital kanal kullanımı ve fikir liderliği konularında ışık tutarken bu konuda örnek aldığınız kişileri, faydalandığınız kitap ve podcast’leri bizimle paylaşır mısınız?

Bu konularda o kadar çok kaynak var ki. Benim özellikle son dönemde takip ettiğim Josh Bersin yayınları ve podcast’leri, David Green’in dijital İK konularında makale ve podcast’leri, Harvard Business School Managing The Future of Work ve Adam Grant podcast’lerini sıralayabilirim.

Gamze Nurluoğlu
Gamze Nurluoğlu Tüm Yazıları