preloader

Sanatçı Sohbetleri: Deniz Say

25.04.2022
Sanatçı Sohbetleri: Deniz Say

Yazı Boyutu:

“İleri dönüşüm” kavramını resimlerinin ana teması olarak benimseyen ressam Deniz Say ile hem eserleri hem“Dönüşüm” ve “Döngü” isimli sergileri hakkında konuştuk.

Sanat pratiğinde atık malzemelere yer verdiğini ve üretimlerinin odak noktasının ekoloji olduğunu görüyorum. Çalışmaların sanat hayatının başlangıcından itibaren böyle miydi? Seni bu atık malzemeleri kullanmaya yönlendiren şey ne oldu?

Atık diye adlandırdığımız nesnelere hep farklı gözle baktım ben. Onlar benim için atıktan ziyade yeniden hayata karışmayı bekleyen, yeni bir hikâyenin parçası olmak için sabırsızlanan nesnelerdi. Çocukluğumdan beri biriktirdiğim, atamadığım pek çok malzeme vardı atölyemde ve yaklaşık 10 sene önce, bu malzemeleri sanat yapıtlarına dönüştürme fikri ortaya çıktı. Atık malzemelerden bir şeyler yaratmak, geleneksel sanat malzemelerinden eserler üretmekten daha heyecan verici geldi bana. Bu eserlerin çevre bilincine duyarlılığı da en büyük çıkış noktamdı aslında…

Sanatçı Sohbetleri: Deniz Say

Ömrünü tamamlamamış olan pek çok malzemeyi her gün çöpe atıyoruz. Her şeyi çok hızlı bir şekilde tüketiyoruz, her geçen gün dünyanın kaldıramayacağı kadar çöp üretiyoruz. Buna engel olmak için hepimize ayrı ayrı iş düşüyor. Ben de bu anlamda küçücük bir katkı da olsa çöpe atılacak nesneleri “ileri dönüştürerek”, onlara sanatsal ortamda yer vererek aslında hala ne kadar güzel ve işe yarar olduklarını kanıtlamaya çalışıyorum. “Birinin çöpü, bir başkasının sanat eseri olabilir” diyerek bu çevresel soruna estetik bir yaklaşım getiriyorum da denebilir. Bu konuda farkındalık yaratabiliyorsam, insanları yaptıkları israfla ilgili düşünmeye teşvik edebiliyorsam ne mutlu bana…

Son dönemlerde sıkça duyduğumuz “Sürdürülebilir Sanat”ı nasıl tanımlarsın?

“Sürdürülebilirlik”, bugünün ihtiyaçlarını gelecek nesillerin ihtiyaçlarını riske atmadan temin etmek şeklinde ifade ediliyor. Sanatta sürdürülebilirlik ve ekolojik tahribat kaygısının ortaya çıkış zamanı 60’lı yılların sonu. Hem kullanılan malzemeler, hem de işlenen temalar göz önüne alındığında Arte Povera, ilk sürdürülebilir sanat hareketi olarak değerlendirilebilir. Gündelik yaşamdan sıradan malzemeleri sanatsal ortama taşıyan Arte Povera sanatçıları, geleneksel uygulamaların ve malzemelerin kısıtlaması olmaksızın kendilerini ifade etme olanağı buldular.

Land Art ve ekolojik sanat gibi çeşitli dallara ayrılan sürdürülebilir sanat, temelde insanın doğa üzerindeki etkisini fark ederek onunla olan ilişkisine bakış açısını inceleyen ve sorgulatan eserlerden oluşuyor. Sanatçılar, üretim yaparken işin doğa üzerindeki etkisini derinlemesine düşünüyorlar.

Dünyada da doğayı korumaya yönelik faaliyetlerin giderek artmasıyla sanat da bu konuda duyarsız kalamıyor ve ister istemez de sanatçılar yaratma faaliyetlerinde bu konuyu da ele almaya başlıyorlar. Türkiye’deki sanat ortamını bu konuda nasıl değerlendiriyorsun?

Dünyanın sınırsız doğal kaynağa sahip olduğunu düşünen insanoğlu, sonsuz bir tüketim anlayışının mümkün olmadığını kavradı son yıllarda. Bu da hem ülkemizde hem de yurt dışında çevre bilincine duyarlı sanat eserleri üretilmesine yol açtı diyebiliriz. Sanatın halkın bilincini ve duyarlılığını arttırmak gibi bir misyonu da var neticede. Sanatçı, kullandığı malzeme ve yaptığı işlerle dünyanın gidişatına olan duyarlılığını göstermeli bence. Son senelerde çevreci bir yaklaşımla eserler üreten Türk sanatçılara daha fazla rastladığımız bir gerçek.

Sanatçı Sohbetleri: Deniz Say
Sanatçının “Döngü” isimli sergisinden bir eser
Sanatçı Sohbetleri: Deniz Say
Sanatçının “Döngü” isimli sergisinden bir eser

Sürdürülebilir sanat konusunda şu ana kadar seni dünyada ya da ülkemizde de etkileyen bir proje oldu mu?

Günümüz çağdaş sanatçıları, sürdürülebilirlik konusuna pek çok farklı açıdan yaklaşıyor. Bazı sanatçılar çevre meseleleri ile ilgili doğrudan mesaj vermeyi tercih ediyorlar, bazıları daha dolaylı olmasına rağmen insanlığı sürdürülebilirlik üzerine daha fazla yönlendirebiliyorlar. Örneğin İstanbul Modern tarafından Haziran 2016’da düzenlenen “Yok Olmadan” sergisi, doğayı ön plana çıkarıp çevresel farkındalığı arttırmayı amaçlamıştı ve bence çok başarılıydı. Dünyanın büyüyen plastik sorununa dikkat çekmeyi amaçlayan Romuald Hazoume’nin tamamen atılmış plastik benzin kaplarından yapılan ‘Afrika Maskeleri’ni, tüketim döngüsüne eleştiri getirmesi açısından başarılı buluyorum. 1992’de Lin Evola tarafından başlatılan ‘Barış Melekleri’ projesi de silah vb paslanmaz çelik malzemeleri eritip metal melek heykeller yaparak barış için, silahların tamamen kalkması için bir farkındalık yaratmak adına önemli bir proje bana göre.

Atık malzemelerle üretim yapan seni en çok etkileyen ve ilham aldığın bir ya da birkaç sanatçı var mı?

Jane Perkins var mesela, atık malzemelerle dünyaca ünlü sanat eserlerini yeniden yorumluyor. Leo Sewell’in buluntu nesnelerle oluşturduğu asamblajları, Michelle Reader’ın atık malzemelerden oluşturduğu heykelleri bence çok başarılı. Arte Povera sanat akımının öncülerinden Jannis Kounellis’in malzemede sınır tanımayan eserleri benim için son derece ilham verici…

Sanatçı Sohbetleri: Deniz Say
Sanatçının “Dönüşüm” isimli sergisinden bir eser
Sanatçı Sohbetleri: Deniz Say
Sanatçının “Dönüşüm” isimli sergisinden bir eser

Yakın bir zaman önce açmış olduğun kişisel serginde ve yeni açılan bu serginde yine atık malzemelerle yaptığın eserler çoğunlukta. Bize bu sergilerinden biraz bahsetmek ister misin?

Kişisel sergilerimde işlevselliğini yitirmiş ve artık fazlalık olarak görülmeye başlanmış olan nesnelerin yeniden hayata kazandırılması olarak tanımlanan ‘ileri dönüşüm’ kavramını ana tema olarak işliyorum. İnsanların çöp, benimse hazine olarak gördüğüm pek çok atık malzeme (örneğin şişelerin etrafına geçirilen fileler; çeşit çeşit ambalaj kağıtları, kartonlar, mukavvalar; kullanılmayan giysiler, ayakkabılar ve daha niceleri ) sergideki sanat eserlerinin içinde yerlerini buldular. Eserlerim aslında ilk etapta renkleri ile dikkat çekiyorlar.Fakat izleyiciler daha dikkatli ve keşfetme amacıyla baktıklarında, kullanmış olduğum malzemelerin aslında her gün karşılarına çıkan nesneler olduğunu görüyorlar ve bu onlarda şaşırma ve tatlı bir tebessüme, bende de tarif edilmez bir mutluluğa yol açıyor…

Sanatçının yeni eserleri, Projehane önderdiğinde, Four Seasons Bosphorus Otel’degerçekleşen “Döngü” adlı 6. kişisel sergisinde sanatseverlerle buluştu. Sergi 16 Mayıs’a kadar ziyaret edilebilir.

Feride Çelik
Feride Çelik Tüm Yazıları