Türkiye’nin İlk Kadın Seramikçisi: Füreya Koral
Yazı Boyutu:
Türkiye’nin ilk kadın seramik sanatçısı ve çağdaş seramiğin öncüsü Füreya Koral’ın hayatı ve eserlerini keşfedin.
Füreya Koral Kimdir?
Füreya Koral, Şakir Paşa’nın ikinci evliliği olan Sara İsmet Hanım’ın dört kızından biri olan Hakkiye Hanım’ın Emin Koral ile evliliğinden 1910 yılında dünyaya gelir. Köklü ve ünlü Şakir Paşa ailesinin yedi sanatçısından biridir. Türkiye’nin ilk kadın seramikçisi ve çağdaş seramiğin öncülerindendir.
Ünlü Şakir Paşa ailesinden olan Füreya Koral, II. Abdülhamit’in sadrazamı olan Cevat Paşa’nın erkek kardeşi Şakir Paşa’nın torundur. Sözünü esirgemeyen, şahsiyet sahibi olan Cevat Paşa, bir komplo düzenlendiğinden kuşkulanıldığı için Padişah tarafından sadrazamlıktan azledilir. Kardeşinin uğradığı haksızlığı sineye çekemeyen Şakir Paşa, II. Abdülhamit’in verdiği konakta oturmayı reddederek, o zaman on Osmanlı ailesinin gönüllü sürgün yeri olan Büyükada’daki sürgün yerine çekilir.
Kısaca Hayatı
Füreya, Büyükada’daki bir Kilise ile bir Cami’nin arasında konumlanmış olan, renk renk çiçeklerle zengin doğayla çevrilmiş, kalabalık bir ailenin köşkünde doğar, büyür ve yaşar. 1914 yılında Şakir Paşa’nın beklenmedik ölümü ve arkasından Birinci Dünya Savaşı aileye çok zor bir dönem yaratır. Yine de çocukların eğitiminden taviz verilmez.
1927 yılında Notre Dame de Sion Kız Lisesi’nden mezun olan Koral; müzik, resim ve edebiyatla iç içe yaşar. Bu yüzden İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümünde eğitimine devam eder. Prof. Berger’den müzik dersleri alır.1930 yılında Füreya hüzünle sonlanacak ilk evliliğini yapar. İlk evliliğini geçirdiği Bursa’daki çiftlikte doğaya, güzelliğinden öte bereketi ve doğurganlığı açısından bakabilmeyi öğrenir.
1935 yılında Atatürk’ün yakın arkadaşı Kılıç Ali ile on üç yıl kadar süren ikinci evliliğini yapar. İkinci Dünya Savaşı’na da tanık olan Füreya o dönemde kendini avutmak için müzikle uğraşır. 1940-1944 yılları arasında müzik eleştirileri yazar, çeviriler yapar. Arayışlarını sürdürdüğü bu yıllardan sonra İsviçre Leysin sanatoryumunda uzun süre yatar. İşte burada kaldığı bu zor sürecinde yaşamına yön verecek olan seramiği keşfeder ve bir daha da ondan ayrılmaz. Yaşamının geri kalanını 26 Ağustos 1997’de 87 yaşında hayata gözlerini yumana kadar İstanbul’da seramik sanatçısı olarak yaşar.
Füreya Koral ve Annesi Hakkiye Hanım
Sanatçının annesi olan Hakkiye Hanım evde eğitim almış olan bir kadındır. O da ailenin diğer kadın bireyleri gibi piyano çalar. Birinci Dünya Savaşı yıllarında askeri hastahane olarak kullanılan Taşlık Kışlası’nda gönüllü hemşire olarak çalışmış ve Cumhuriyet’in ilanından sonra İstanbul Belediye Meclisi’nin ilk kadın üyelerinden biri olmuştur. Hakkiye Hanım, hem Cevdet ve Şakir Paşalar’ın Meşrutiyet ve batılılaşma yanlısı Osmanlı kültür ve değerlerini benimsemiş hem de vatani değerlere bağlılıkta eşi Emin Koral’ın yanında yer almış, otoriter mizaçlı, kişilik sahibi bir kadındır.
Füreya Koral ve Babası Emin Koral
Sanatçının babası General Emin Koral yedi yaşından hatim indirip hafız olmuştur. Babasının din adamı olması konusundaki isteklerine karşı koyup askeri okula yazılmış ve kurmay subay olarak Osmanlı ordusuna katılmıştır. Boğazlar kumandanı iken Kurtuluş Savaşı’na katılmış ve Anadolu’ya silah kaçırılmasını üstlenmiştir. İzmir’e ilk giren ordunun Kurmay Başkanıdır. Cumhuriyet’in ilanından sonra 47 yaşında malulen emekliye ayrılmak zorunda kalmıştır.
Füreya Koral ve Atatürk
Füreya Kılıç Ali Paşa ile olan evliliğini Atatürk’e yakın olmak için yapar. Cumhuriyet devrimleri sırasında Atatürk’ün çok yakınında yer almış ve yaşamını yeniden düzenlemede içsel ve toplumsal desteğini hissetmiştir. Tüm bu yeni oluşumları kendisine kadın olarak sunduğu şansın bilincine vararak elde etmiştir.
“Harp sonrası büyük bir coşku oldu. Atatürk sayesinde cennete kavuşmuş gibi olduk. Onun yaptığı bütün devrimleri yaşadık. Büsbütün başka bir gençlikti o zaman. İdeal diyorsanız, hakikaten büyük bir idealdi o. 15-16 yaşlarındaydım. Babam İzmir’e alındıktan sonra kumandan olarak orada oturuyordu. Atatürk nikahlandıktan sonra bizim eve gelmişti ve benim hatıra defterime şöyle bir yazı yazmıştı:
‘Füreya Hanım millete ifa edeceğin vazife mühimdir. Bunu bir an bile hatırından çıkarma. Millet senden çok şeyler bekliyor. Çalış ve ona göre hazırlan.’
Benim de içimde hep bir işe yaramak, bir şeyler yapmak isteği vardı. O zamanın atmosferi böyleydi.’’
Füreya ve Seramik
“Seramik atölyelerinde öğrendim görmeyi, ciddi olarak çalışmayı… Seramik benim için bir çalışma değil bir yaşamdı. Seramikle birlikte yeniden kitaplar, müzik, şiir, edebiyat, tiyatro yani sanat vardı yaşamımda…’’
Hastalanarak sanatoryumda geçirdiği uzun zamanı, kendisiyle baş başa kaldığı ve hesaplaştığı bir dönem olarak değerlendirir. Seramikle uğraşması eşi Kılıç Ali’nin ataerkil erkek tepkisine yol açar.
“Önceleri Kılıç Ali bu işin ciddi olduğunu hiç ama hiç anlamadı. İşte hobi yapıyorum, oyalanıyorum sandı, ses çıkarmadı. Ancak ciddi olduğumu ve bu konuda taviz vermeyeceğimi anladığı an, bütün bunlar ona çok aykırı geldi. Seramiği seçmeye karar verdiğim an, hiç taviz vermemeye de karar vermiştim. Ondan evliliği yürütemedim. (…) Bu tutkunun içinde başka bir şeye yer olmadığını anlayınca seçimimi yaptım.”
Sanatsal Seramik faaliyeti olarak ilk özel seramik atölyesini açan kişi Füreya Koral’dır. Ayrıca sanatçının 1951 yılında Türkiye’de ilk kişisel seramik sergisini açmış olması bu sanat dalında bir dönüm noktası oluşturmuş, Türkiye’de seramik sanatının önemi ve aktif yaratıcılığı ivme kazanarak 1960’larda ve 70’li yıllarda çok parlak bir dönem yaşamıştır.
Koral, Akademi’de yetişmiş, kurumsal destek almış bir sanatçı değildir. 1947’de İsviçre’de öğrenmeye başladığı bu sanatı daha sonra Paris’te iki yıl kadar seramikçi Serré’nin desteğiyle çalıştığı atölyelerde pekiştirmiştir. Türkiye’de sanatını özgür ve bireysel çabalarıyla hayata geçirmiş, dönemi için sıra dışı bir girişimle 1954’de kendi özel seramik atölyesini kurmuştur. Atölye öncesi yıllarda seramiklerini Göksu’da halk geleneğini sürdüren fırınlarda ve Eczacıbaşı’nın fabrikasında pişirir. Sonraları teknik ve biçim araştırmalarını kendi atölyesinde sürdürmüş, sanatını burada icra etmiştir.
Füreya Koral’ın Eserleri
Sanatçı seramiğe zanaattan çok bir sanat dalı olarak bakar ve tüm benliğini bir sanatçının tuvale ya da heykele aktardığı gibi aktarır. Seramiğin özel malzemesi ve oluşumlarının ortaya çıkardığı farklı formlar onu daha da araştırmacı bir sanatçı yapar.
Her şeyin bir ütopya olduğu sürece güzel olduğunu düşünen Füreya, uçma hayali kuran iki kuş heykeli yapar. Uçma hayali kuran bu kuşların duruşlarında ileriye dönük bir bilgeliğin dinginliğini taşırlar.
Füreya’nın sanat anlayışı bir kültür birikimine ve buradan yola çıkarak da özgün bir yapıya sahiptir. Seramik sanatının otantik bir yanı olduğunu düşünen sanatçı bu karakteri eserlerinde de gösterir.
Koral’ın duvar panolarında çinicilik geleneksel sanatını çağdaş bir boyuta taşır. Soyut tablolara benzeye duvar panolarını mekan ve mimari özelliklere göre düzenler, renk ve teknik detaylara titizlikle dikkat eder. Panoların her birinde sanatçının ruh hali ve benliği yansır.
Koral’ın, eserlerinde kadınlığa ilişkin duyarlılığı evler serisinde ve son dönem terakota “yürüyen insanlar” heykelciklerinde görülür. Koral’ın derinden hissettiği toplumsal mutluluk ütopyasının farklı yansımalarıdır.
Evler ve mekânlar, onun hayatı ve insan ilişkilerini algılamasında toplumun mutluluk göstergesidir. Evlerini yan yana getirip oluşturduğu mahalle kadın duyarlılığının bir mahallenin dokusunu algılamaktaki farklılığını yansıtır. Evler sanatçı için bir kadın olarak sadece gözlemlenen değil içsel olarak yaşanan imgelerdir. Dışarıyla uyumlu olan bu evlerde olumlu olumsuz her şey yansısa da genel olarak bir huzur ve güven duygusu hissedilir. Evler üzerinden geçmişle bağlantılar kurulur, mahalle özlemi ve sıcaklığı duyulur.
OGGUSTO Sanat Editörü Feride Çelik’in diğer yazılarını okumak için tıklayın.
Dünyadan en yeni haberleri ilk bilen olmak için OGGUSTO’nun haftalık e-bültenine kaydolun.