Sürdürülebilir Türk Moda Markaları: Souq Samurai

Akdeniz kültürü etrafında kurgulanan sürdürülebilir Türk moda markası Souq Samurai’nin kurucuları ile sohbet ettik.

Bize markanızı ve kuruluş sürecini anlatır mısınız?

Souq Samurai’i tutkunu olduğumuz, hayatımızın önemli noktalarını şekillendiren Akdeniz kültürü etrafında kurgulamak istedik. Bizi bir arada tutan zengin doğu ve batı elementlerini sentezlemeyi seviyoruz. Souq Samurai yaptığımız seyahatler ile bu kültürde geçen çocukluk anılarımızı birleşimiyle başladı.

Koleksiyonlarınızı tasarlarken nelerden besleniyorsunuz?

Seyahatlerimizi ilk sıraya yerleştirebiliriz, gittigimiz her rota bizim için yeni bir yol rehberi. Akdeniz kültürünün kendi içindeki değerleri, el işçiliği, yaşayış ve giyim tarzı bize ilham veriyor. Bütün bu elementler ve çocukluk anılarımızda canlanan görüntüler bizi etkiliyor. Eskinin usta terzilerinin mirası olan vintage kalıplarından yararlanarak yeni görüntüler yaratmayı seviyoruz. Bu bizi hem daha çok araştırmaya yöneltiyor hem de güncele takılıp kalmamızı önlüyor. Müzik, filmler ve takibimizde olan yayınlar destekleyicimiz oluyor. Bazen dostlarla yapılan keyifli bir sohbet de pek çok arastırmadan daha etkili ve besleyici olabiliyor. Souq Samurai dünyası bizim için pek çok şeyin sentezi ama onu mümkün olduğu kadar yalın bir dille anlatmaya çalışıyoruz.

Bilinçli bir üretici olmak için ne yapmak gerekir?

Bilinçli bir üretici olmak yaratılması muhtemel faydanın ne kadar önemli olduğunu anlamakla ve insana değer vermekle başlıyor. Bunun en önemli konularından biri iş gücü piyasasına erişim zorluğu olanlara imkan sağlamak. Bundan sonrası doğru bir “cycle” oluşturmak. Tüm süreç, daha sürdürülebilir / geri dönüştürülmüş kaynaklardan elde edilen iplik ve kumaşlarla doğaya ve insana saygılı koşullarda üretim yaparak başlıyor. Sevkiyatlarda kullanılan enerji kaynaklarını minimum seviyede tutarak ürünlerin mağazalara ve depolara ulaşmasını sağlamak ise ikinci adım. Sonraki adım mağazalarda ve ofislerde gün boyu kullanılan enerjiyi ve atıkları kontrol atında tutmak. Son adım ise en önemlisi; ürün tüketiciye ulaştıgı noktada tüketiciyi ürünün doğru kullanımı ile ilgili bilgilendirmek. “Cycle” ancak tüketici gerektiği noktada ürünü geri dönüşüme kazandırdığında tamamlanmış oluyor.

Uzun ve zor bir süreç gibi görünse de günümüzde en büyük perakendeciler de artık bu koşulların peşini bırakmıyor. Üreticinin kullandığı su miktarından, arıtmasına, kullandığı kimyasallardan, fabrika düzenine kadar her noktada belirleyici olup kontrol sağlanıyor. Websitesi sunucularında ve ofislerinde kullanılan enerjilerin bile çok büyük kısmı geri dönüştürülmüş kaynaklardan geliyor.

Çevre konusunda daha fazla farkındalık yaratmak için sizce ne gibi adımlar atılmalı? Bu noktada tüketicilere hangi görevler düşüyor?

Sağduyulu bir şekilde radarlarınızı açtığınızda harekete geçenlerin olduğunu görebilirsiniz. Geri dönüşüm, yeniden kullanım ve sürdürebilirlik konusu en sıcak konu başlıklarından biri. Bugünlerde gerçekleşen İstanbul Bienal’inin konusu bile 7.kıtayı oluşturan atıklar ve çöpler. Toplumu eğitmek ve farkındalıklarını artırmak için birçok güzel proje, tv programları, belgesel, film ve sergiler açılmaya başlandı. Farklı demografilerden aktivistler bu konudaki merakı arttırıyor.

Bu anlamda, Souq Samurai oluştururken üretimimiz için gerekli olan kumaşlarımızın yüzde %90’nını yeniden üretmek yerine hali hazırda üretilmiş 1.kalite üretim fazlası kumaşlardan tasarlamaya ve bu kararımızı misyon edinmeye karar verdik. Kumaşlara unutulduğu raflardan ikinci bir şans verip yeni tasarımlarımızla tüketiciye sunma fikri bize heyecan veriyor. Ürünlerimizi tasarlarken uzun süreli kullanıma uygun olmalarına önem veriyoruz. Önümüzdeki dönemlerde de bu bilince katkı sağlayacak projelere destek vermek istiyoruz.

En büyük görev tüketiciye düşüyor. Sağduyulu üretim yapan, geçmişe, geleceğe, zanaatkarlara, sanata ,sanatçılara değer veren kurumları ve markaları desteklemek çok önemli. İhtiyaçlarımızı iyi belirlememiz, düşünerek alışveriş yapmamız, seçimlerimizi sevmemiz, kaliteye önem vererek daha az tüketmemiz ve geri dönüşüme daha fazla önem vermemiz gerekiyor. Dokunduğumuz her ürünün bize gelene kadar uzun bir hikayesi olduğunu unutmamak gerekiyor. Nasıl bir hikayeye dahil olmak istediğimiz tamamen bizim seçimimiz.

Siz farkındalığınızı hayatınızın hangi döneminde yakaladınız?

Gözde: İlk seyahatimi Oslo’ya yapmıştım ve o dönem çöplerini ayırıyor olmaları ilk dikkatimi çeken noktaydı. Çöplerini işleyen ve bundan gelir sağlayan bir ülke olması bakış açımı değiştiren nokta oldu.

Ceren: Yurtdışında yaşadığım dönemde okulumun en büyük fakülte binasında geri dönüştürülmüş enerji kaynakları kullanıyordu. Ama sanırım bendeki en büyük farkındalık Hollanda’da yakın bir arkadaşımın evinde yediğimiz akşam yemeği sonrasında evin içindeki 4 ayrı başlıktaki çöpü kullanmak zorunda kalarak başladı.

Günlük yaşamınızda, evinizde çevreyi korumak için neler yapıyorsunuz?

Gözde: Az ve öz yaşamaya çalışıyorum. İhtiyacım kadarını satın almaya özen gösteriyorum. Kullanmadığım malzeme ve eşyalarımı onlara daha çok ihtiyacı olan kişilere ulaştırmaktan mutluluk duyuyorum. Çöplerimi özenle ayırmaya çalışıyorum. Fırsatım olduğunda ise lokal özenli üreticilerden alışverişimi yapıyorum.

Ceren: Ihtiyaca yönelik alışveriş yapmaya ve alışveris yaptığım markalarla ilgili bilgi sahibi olmaya özen gösteriyorum. Günlük hayatımda basit ama ciddi fark yaratan degişiklikler yapmaya çalışıyorum. Sebze ve meyveleri mevsimine göre lokal üreticilerden almak, kahveyi ve suyu kendi termosuma doldurarak ofise götürmek, plastik poşet kullanmamak, kullanmadığım kıyafetleri geri dönüşüm kutularına atmak gibi aslında herkesin kolaylıkla yapabileceği şeyler.

Souq Samurai icin benzer minik dokunuşlar yapıyoruz. Paketlemelerimizde mümkün olduğu kadar minimal ve geri dönüştürülebilir malzemeler kullanıyoruz. Bu ay ajandamızda paketlemede kullandığımız malzemeleri günlük hayatta kullanmanın yollarıyla ilgili kısa videolar çekmek var.

Gelecekte sürüdürülebilir modanın yerini nerede görüyorsunuz?

Sürdürülebilirlik gelecekteki en önemli gelişim alanlarından biri. Günlük hayatta sıkça kullanmaya başladığımız bir kelime haline geldi. Mağaza zincirlerinin, comtemporary markaların, tasarımcıların, sanatçıların ve hayatın içindeki herkesin bu alandaki çaba ve adımlarını görmek heyecan verici. Özellikle sektör liderlerinden gelen bu duyarlılık üretim ayağını da çok daha sürdürebilinir ve doğa dostu olmaya itiyor. Bu algı oturdukça alışveriş alışkanlıkları değişecek ve tüketici daha çok sorgulamaya ve araştırmaya başlayacak. Yakın gelecekte sadece tekstilde değil, sanayinin her alanında bu algının hakim olacağına ve bunun bir trend olmanın ötesinde bir yaşam tarzı olacağına gerçekten inanıyoruz.

Ceren Turan Kimdir?

New York’ta Tekstil Gelişimi ve Pazarlama bölümlerinden mezun olduktan sonra, yüksek lisans derecesini Columbia Üniversitesi Pazarlama bölümünden aldı.Türkiye’nin en büyük ve saygın tekstil markalarında alım ve tedarik bölümlerinin başında çalıştıktan sonra kendi markasını kuran Turan’ı hayatta canlı tutan şeyler olabildiğince gezmek ve wi-fi olmayan noktalarda keşif yapmak.

Gözde Nadire Bıçaklı Kimdir?

Markanın tasarımcısı Gözde Nadire Bıçaklı, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde ve New York’ta Moda Tasarımı bölümlerinde eğitim aldı. Moda tasarımcısı olarak çeşitli markalarda çalışan Bıcaklı’nın aradığı şey ise güzel olanın peşinde koşmak ve onu bulmaya çalışmak.