Çevre Dostu Ahşap: Tufetto

Tufetto, tasarımların dünyanın her yerinde aynı standartta kolayca üretilebilme hikayesidir… ​Ezgi Akarsu ve çevre dostu markası Tufetto hakkında sohbet ettik.

Ezgi Akarsu

Tufetto markasının arkasındaki isimleri tanımakla başlayalım isterseniz… Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Ben Ezgi Akarsu, Mimarım. 2009 yılında İTÜ mimarlık bölümünden mezun olduğumdan beri aktif olarak mimarlık yapıyorum. 2015 yılında Tufetto ile ilgili çalışmalarımıza başladık. 3 kardeş ve ortak olarak Tufetto’yu geliştirmeye devam ediyoruz.

Ben tasarım ve ürün geliştirme sürecinden sorumluyum, Alev Akarsu, satış ve operasyon bölümünden sorumlu, Fatih Akarsu yazılım ve üretim sürecinden sorumlu.

Tufetto hangi motivasyonla doğdu, yola nasıl çıktınız?

Tufetto tüm detaylarıyla yapılan tasarımın dünyanın her yerinde aynı standartta kolayca üretilebilme hikâyesidir. Temel motivasyonum üretimle tasarım sürecini birbirinden ayırmadığım bir model yaratmaktı. Mimari projelerde tasarım ve üretim süreci çok uzun ve bu süreçte çok fazla girdi var. Tasarladığınız bir yapı çok fazla farklı yorum ile sonuçlanabiliyor. Kendi yaşam prensiplerimizle tasarım ve üretim modelini birleştirdiğimizde Tufetto ortaya çıktı.

Sizin için tasarımda sürdürülebilirliğin olmazsa olmazları nelerdir?

Sürdürülebilirliğin olmazsa olmazı kalite, kullanıcı dostu tasarımlar ve çevresel uyum. Doğal denge hayatın her alanında önemli, sürdürülebilirliği sağlayan bu dengeyi bozmadan doğaya uyumlu çalışan tüm varlıklardır.

Üretim sürecinizden bahseder misiniz? Tufetto’yu diğer mobilya ve aksesuarlardan ayıran en önemli değerler neler?

Başlangıçta bir ürün tasarlamak yerine üretim ve tasarım modeli tasarladık. Bunu yaparken amacımız dijitalleşmenin avantajını kullanarak hem tasarımcı hem de zanaatçı olabilmekti. Tufetto ürünlerini bilgisayar ortamında tasarlıyoruz, cnc veya lazer makinalarından çıktılarını alıyoruz. Tüm ürünler birbirine geçme yöntem ile monte ediliyor, ahşap dışında farklı bir bağlantı malzemesi kullanılmıyor. Kullandığımız ahşap malzeme fsc (malzemenin endüstriyel amaçlı yetiştirilmiş, sosyolojik ve ekolojik olarak koruma altında olmayan ormanlardan sağlandığını gösterir) ve ekoloji sertifikalı, 1. kalitedir.

Tüm ürünlerimizi ömürlük görüyoruz. Kullanımdan kaynaklı yıllar içinde ürünler deforme olur veya hasar görürse parça değişimi sağlıyoruz. Bu kategorideki ürünlere farklı bir bakış açısı getirerek sürdürülebilir yaşamı destekliyoruz.

Ürün çeşitliliğinizi ve seçkinizi neye göre belirliyorsunuz? Üretim modeliniz sizi bu anlamda sınırlıyor mı yoksa kendi özgür alanınız içinde mi tasarlıyorsunuz?

İlk ürünlerimizi tasarım ve üretim modelimizi geliştirebilmek amaçlı belirledik, olabildiğince çok çeşitli üretim ve geçme yöntemi denemeliydik ve farklı ürünler olmalıydı. Bu süreçte modeli öğrendik, geliştirdik, problemleri çözdük. Şu an bizim için kolay olan bu süreç oturtana kadar bizi çok zorladı.

Web sitemizde şöyle bir bölüm var: ‘Aradığınız ürünü hiçbir yerde bulamadınız mı, gelin biz tasarlayalım.’ Bunu okuyan çok sayıda takipçimiz bize değişik taleplerle geliyor, biz de ağırlıklı olarak bu talepleri takip ediyoruz. Bazı ürünleri de kendi ihtiyaçlarımıza yönelik tasarlıyoruz. Sınırların genişleyebilmek için bir araç olduğunu düşünüyorum. Üretim modeli bazı konularda bizi zorlayarak gelişmemizi ve yenilenmemizi sağlıyor.

Instagram hesabınızda “Neden çevre dostu ürünler tercih etmeliyiz?” diye bir soru sormuşsunuz. Bunun cevabını sizden alabilir miyiz?

Çevre dostu olmak uzun zamandır üzerinde içsel olarak çalıştığım bir konu farkındalığım arttıkça çevreye duyarlı olmayan her şey beni rahatsız etmeye başladı. Sevgi nezaket ister; kendimizi, doğayı ve tüm canlıları sevdiğimiz için çevre dostu ürünleri tercih etmeliyiz. Bu sebeple tüketim alışkanlıklarımızı her gün gözden geçirmeliyiz. Uzun soluklu olan bu süreçte kendimiz ve çevremiz ile şiddetsiz bir iletişim kurabilmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Tufetto’ya özel ürünlerin yanı sıra bir de iç mimari proje tasarımları gerçekleştiriyorsunuz. Sürdürülebilirlik ve mimari ilişkisini nasıl kuruyorsunuz, bize işin bu yönünden de bahseder misiniz?

İç mimari tasarımlarımızı yaparken hem kurgusal hem de teknik anlamda minimum enerji tüketeceğimiz sistemleri tercih ediyoruz. Var olan bir mekânı tasarlarken koruyabileceğimiz her mobilya ve dokuya özenle yaklaşıyoruz. Kaliteli ve uzun ömürlü malzemeler kullanarak zamansız mekânlar tasarlıyoruz ve ağırlıklı olarak 2. el mobilya kullanıyoruz.

Siz kendinizi bilinçli üretim tarafında konumlandırıyorsunuz, peki ya bilinçsiz tüketim; bunun önüne nasıl geçilebilir?

Bilinçsiz tüketimin azalması için toplumda empati yeteneğinin artması gerekiyor. Bu uzun ve zorlu bir süreç eğitimle ve hepimizin çabası ile gerçekleşebilir. Çevreye olan hassasiyetimizi bu konulardaki iletişimimizde de kullanmamız bilinçli tüketimi çekici hale dönüştürebilmemiz için önemli. Herkesin elinden geldiği kadarıyla başlaması başlangıç için yeterli olacaktır, devamı kendiliğinden gelişiyor.

Dünyada ve Türkiye’de sürdürülebilirliğin geleceğini nasıl görüyorsunuz; bu bir heves mi, yoksa nihai değişimin ayak sesleri mi?

Bence bu bir zorunluluk. Aslında bu doğal dengenin bozulması, doğada dengede olmayan hiçbir şey uzun süre yaşayamıyor. Mesela birçok insan sağlıklı beslenmeye hasta olduktan sonra başlamak zorunda kalıyor. Şu an dünya hastalanmış durumda bu yüzden bu konuda hükümetlerin ciddi önlemler alması, yaşam biçimlerimizin yeniden kurgulanması gerektiğini düşünüyorum.