Caz: Sorarak Öğrenemeyeceğiniz Müzik
Yazı Boyutu:
<blockquote>
<p><em><span style=”line-height:1.75;”>Tarihi boyunca yaratıcı yaklaşımları ve sonsuz olasılıkları benimseyen; sürekli evrilen, genişleyen, değişen bir janr olarak caz radarımızda.</span></em><span style=”line-height:1.75;”></span></p>
</blockquote>
<p style=”text-align: center;”><span style=”line-height:1.25;”><span style=”font-size:24px;”><b><i>“Eğer cazın ne olduğunu sormak zorundaysanız, cevabı asla bilemeyeceksiniz.”</i></b></span></span></p>
<p style=”text-align: center;”><span style=”line-height:1.25;”>-Louis Armstrong</span><span style=”line-height:1.75;”></span></p>
<p><span style=”line-height:1.75;”>Müzikal bir form olan ve çoğunlukla doğaçlama icra edilen caz, Avrupa armonik yapısı ve Afrika ritimlerinden ilhamla Afrika kökenli Amerikalılar tarafında geliştirildi. <i>Ragtime</i> ve <i>blues</i> türlerinden beslendi ve çoğunlukla aksak ritimlerle, polifonik grup icrasıyla, farklılaşan ölçülerde doğaçlama ile, sıklıkla rotadan kasti sapmalarla ve orijinal ses rengi kullanımı ile karakterize edildi. Centilmenlik, cömertlik ve kardeşlik kavramlarını merkez alan bir <a href=”https://www.instagram.com/brothers1801/” target=”_blank”>Brother</a>’ın da hayatında oldukça fazla yer kaplayan cazı, 360 derece ele aldık.</span></p>
<p><span style=”line-height:1.75;”><img alt=”” src=”https://www.oggusto.com/UserFiles/Image/images/subat2020-2/00.jpg” style=”width: 730px; height: 411px;” /></span></p>
<p><span style=”line-height:1.75;”>Caz müzik için kusursuz, her şeyi kapsayan bir tanımlama yapma girişimi muhtemelen beyhudedir. Caz, 20. yüzyılın başına uzanan başlangıç noktasından itibaren, geçirdiği belirgin aşamalarla, sürekli olarak evrilen, genişleyen, değişen bir janr oldu. New Orleans stili veya <i>swing</i>, tarihi ile birlikte değerlendirince dönemi için belirli bir tanım yapmayı mümkün kılsa da, örneğin serbest caz, her zaman tanımlamaların dışında kaldı. Cazı, belirgin karakteristik özellikleri ile, bir müzik olarak tanımlama adına yapılan ilk çabalar karşımıza bazı karşıtlıklar çıkardı. Doğaçlamanın, örneğin, janrın hikayesinin çoğunda kompozisyon, aranjman ve uyum gibi bileşenler devreye girdiğinde, son derece sınırlayıcı veya genel olarak yanlış olduğu ortaya çıktı. Benzer şekilde, senkop ve <i>swing</i> için oldukça gerekli ve caza özel şeklinde kayda alındıysa da bu stiller 1920’lerin ve sonrasının özgün cazında yer bulmadı. Veya, <i>swing</i>’in senkop olmadan gerçekleşmeyeceğine kanaat getirildiyse de Louis Armstrong ve Bunny Berigan çaldıkları olağanüstü <i>swing</i>’lerde senkopa başvurmadı.</span></p>
<p><span style=”line-height:1.75;”><img alt=”” src=”https://www.oggusto.com/UserFiles/Image/images/subat2020-2/01.jpg” style=”width: 730px; height: 487px;” /></span></p>
<p><span style=”line-height:1.75;”>Caz, aslında, ne tamamen kompoze edilmiş, önceden belirlenmiş ne de tamamen doğaçlama oldu. Hatta hiçbir zaman bu ikisi olmadı. Neredeyse tüm tarihi boyunca değişken seviyelerde yaratıcı yaklaşımları ve sonsuz olasılıkları benimsedi. Ve yine de tüm bu farklı terminolojik karışıklıklara rağmen, caz anında tanınan ve diğer müzikal ifade biçimlerinden ayrılan bir janr oldu.</span><span style=”line-height:1.75;”></span></p>
<h2><span style=”font-size:20px;”><span style=”line-height:1.75;”><b>Dönemi ile Anılan Caz Müzisyenleri</b></span></span><span style=”line-height:1.75;”></span></h2>
<h2><span style=”font-size:20px;”><span style=”line-height:1.75;”><b>Louis Armstrong</b></span></span></h2>
<div class=”youtube-embed-wrapper” style=”position:relative;padding-bottom:56.25%;padding-top:30px;height:0;overflow:hidden;”><iframe allowfullscreen=”” frameborder=”0″ height=”360″ src=”//www.youtube.com/embed/fHjZQb-kGek?rel=0″ style=”position: absolute;top: 0;left: 0;width: 100%;height: 100%;” width=”640″></iframe></div>
<p><span style=”line-height:1.75;”>Caz tarihinin en önemli müzisyenlerinden birinin Louis Armstrong olduğunu iddia etmemizde bir sakınca yok. <i>Satchmo</i> veya <i>Pops</i> lakaplarıyla anılan ve janrın oluşumunda en hayati katkısı olan isimlerden Armstrong, cazı sahne ışıklarıyla tanıştıran ve çağdaşları ile onu izleyen müzisyenlere ilham olan biri. Etkileyici kişiliği, pürüzlü sesi ve ikonik trompet çalışı ile Armstrong, müziğin sadece kolektif bir atışma ile değil solo performansla da yüceltileceğini kanıtlayarak dönemi içinde devrim yarattı. Temelde kolektif olan bu müziği alıp içinde çok sayıda olasılık bulunan bireysel ifade tarzına dönüştürdü. 1925-1928 seneleri arasında grubu <b><i>Louis Armstrong’s Hot Five and Seven</i></b> ile 55 plak kaydetti. Anlamsız hecelerle söylenen <i>scat</i>’e de popülerlik kazandıran ve Ella Fitzgerald gibi vokalistlerin yolunu açan da bizzat oydu. Louis Armstrong’un centilmenlikleriyle öne çıkan Brother’ların da favorilerinden olduğuna şüphemiz yok.</span><span style=”line-height:1.75;”></span></p>
<h2><span style=”font-size:20px;”><span style=”line-height:1.75;”><b>Duke Ellington</b></span></span></h2>
<div class=”youtube-embed-wrapper” style=”position:relative;padding-bottom:56.25%;padding-top:30px;height:0;overflow:hidden;”><iframe allowfullscreen=”” frameborder=”0″ height=”360″ src=”//www.youtube.com/embed/qDQpZT3GhDg?rel=0″ style=”position: absolute;top: 0;left: 0;width: 100%;height: 100%;” width=”640″></iframe></div>
<p><span style=”line-height:1.75;”>1920’lerin orkestral caz formunun ilk ve gerçek ismi, Duke Ellington olarak anılır. Enstrümantal tınılara ve renklere olan derin hissi ve ileriye dönük sıra dışı armonik algısı, müzikal formu genişletmedeki becerisinin en önemli bileşenleri olarak kabul edilir. Önceki döneminde kimsenin denemediği birden çok notaya aynı anda basarak oluşturduğu çift tonlu ses, içgüdüsel dehasının en somut kanıtıdır. Caz tarihine bıraktığı 3000’i aşkın eser ise bir hazine niteliği taşımaktadır. </span><span style=”line-height:1.75;”></span></p>
<h2><span style=”font-size:20px;”><span style=”line-height:1.75;”><b>Charlie Parker ve Dizzy Gillespie</b></span></span></h2>
<div class=”youtube-embed-wrapper” style=”position:relative;padding-bottom:56.25%;padding-top:30px;height:0;overflow:hidden;”><iframe allowfullscreen=”” frameborder=”0″ height=”360″ src=”//www.youtube.com/embed/oslMFOeFoLI?rel=0″ style=”position: absolute;top: 0;left: 0;width: 100%;height: 100%;” width=”640″></iframe></div>
<p><span style=”line-height:1.75;”>Melodik bir yapıdan ziyade harmonik bir yapı üzerine kurulan, hızlı tempo ve doğaçlama ile karakterize edilen <i>bebop</i> stilini ortaya çıkaran isimler olarak anılır Charlie Parker ve Dizzy Gillespie. Parker’ın beste yapmaması ve notaları yazmaya fırsatının olmaması, yine de tarihin en büyük saksafoncularından biri olarak anılması, bu denklemi doğrular niteliktedir. Bu yeni gelişen stil vesilesiyle müziği dansla özdeşleşen, geçmişinden alıp hünerleri sergilemeye yönelik bir yere konumlandıran çağı da başlatmış olur. II. Dünya Savaşı’ndan evlerine dönen askerlerin çoğu cazın artık dans etmek için icra edilmemesinin şaşkınlığını yaşar.</span><span style=”line-height:1.75;”></span></p>
<h2><span style=”font-size:20px;”><span style=”line-height:1.75;”><b>Miles Davis</b></span></span></h2>
<div class=”youtube-embed-wrapper” style=”position:relative;padding-bottom:56.25%;padding-top:30px;height:0;overflow:hidden;”><iframe allowfullscreen=”” frameborder=”0″ height=”360″ src=”//www.youtube.com/embed/zqNTltOGh5c?rel=0″ style=”position: absolute;top: 0;left: 0;width: 100%;height: 100%;” width=”640″></iframe></div>
<p><span style=”line-height:1.75;”><i>Bebop</i>’tan füzyon dönemine, caz müziğin hemen her çağı içinde yaşamsal bir rolü olan olan Miles Davis, örneğin bir dönem Charlie Parker’ın grubunda çalmış ve <i>bebop</i> dönemini beslemiştir. Daha sonra Prestige firması çatısı altında <i>hard bop</i> çağını tanımlayan plaklar kaydederken <b><i>So What</i></b> ve <b><i>Milestones</i></b> gibi parçaları ile <i>modal</i> cazın öncülüğünü yapmıştır. Aynı zamanda Batı yakasının <i>cool</i> caz sahnesinde yer alan tek <i>hard bop</i> müzisyenidir. Kariyerinin sonlarına doğru yoğun olarak dahil olduğu elektronik enstrümanları kutsayan füzyon caz ile içli dışlı olmuştur ve en güzel örneklerini <b><i>Bitches Brew</i></b> ve <b><i>In A Silent Way</i></b> kayıtları ile vermiştir. Caz müziğin ruhunda taşıdığı sürekli değişimi ve evrimi müziği ile en iyi yansıtan isimdir. </span><span style=”line-height:1.75;”></span></p>
<p><span style=”line-height:1.75;”>Miles Davis’in bir diğer önemi, ilerde önemli birer caz müzisyeni olacak genç müzisyenlerden gruplar yaratmadaki eşsiz becerisidir. John Coltrane, Bill Evans, Herbie Hancock ve John Scofield onun gruplarından çıkan isimlerden sadece birkaçıdır.</span><span style=”line-height:1.75;”></span></p>
<h2><span style=”font-size:20px;”><span style=”line-height:1.75;”><b>John Coltrane</b></span></span></h2>
<div class=”youtube-embed-wrapper” style=”position:relative;padding-bottom:56.25%;padding-top:30px;height:0;overflow:hidden;”><iframe allowfullscreen=”” frameborder=”0″ height=”360″ src=”//www.youtube.com/embed/5m2HN2y0yV8?rel=0″ style=”position: absolute;top: 0;left: 0;width: 100%;height: 100%;” width=”640″></iframe></div>
<p><span style=”line-height:1.75;”>Günümüz modern cazı üzerinde en büyük etkisi olan John Coltrane, anında tanınan çalış stili ve geliştirdiği eşsiz yeni metodları ile diğerlerinden kolayca ayrılır. Neredeyse bir saate ulaşan doğaçlamaları, imzası sayılır. Ustalık eseri olarak kabul edilen <b><i>Giant Steps</i></b> albümü, janr için bir köşe taşı niteliğindedir.</span><span style=”line-height:1.75;”></span></p>
<h2><span style=”font-size:20px;”><span style=”line-height:1.75;”><b>Takip Etmeniz Gereken Çağdaş Caz Müzisyenleri</b></span></span><span style=”line-height:1.75;”></span></h2>
<h2><span style=”font-size:20px;”><span style=”line-height:1.75;”><b>Shabaka Hutchings</b></span></span></h2>
<div class=”youtube-embed-wrapper” style=”position:relative;padding-bottom:56.25%;padding-top:30px;height:0;overflow:hidden;”><iframe allowfullscreen=”” frameborder=”0″ height=”360″ src=”//www.youtube.com/embed/G55GspnNkBo?rel=0″ style=”position: absolute;top: 0;left: 0;width: 100%;height: 100%;” width=”640″></iframe></div>
<p><span style=”line-height:1.75;”>Londra doğumlu Barbados’ta yetişme Shabaka Hutchings, ödüllü bir saksafon ve klarnet büyücüsü. Birleşik Krallık’ın çağdaş caz sahnesine birbirinden farklı ve her biri janrın geleceğini şekillendirme dinamiğine sahip üç grup armağan etti; sekiz kişiden oluşan <b>Shabaka & The Ancestors</b>, dörtlü <b>Sons of Kemet</b> ve cazı punk bir tavırla elektronik altyapı ile harmanlayan fütüristik üçlü <b>The Comet is Coming</b>. Bir Brother’ın da takip etmesinin yüksek olduğu çağdaş caz müzisyeni <span style=”line-height:1.75;”>Shabaka Hutchings, belki sizin de favoriniz olabilir.</span></span><span style=”line-height:1.75;”></span></p>
<h2><span style=”font-size:20px;”><span style=”line-height:1.75;”><b>Kamasi Washington</b></span></span></h2>
<div class=”youtube-embed-wrapper” style=”position:relative;padding-bottom:56.25%;padding-top:30px;height:0;overflow:hidden;”><iframe allowfullscreen=”” frameborder=”0″ height=”360″ src=”//www.youtube.com/embed/LdyabrdFMC8?rel=0″ style=”position: absolute;top: 0;left: 0;width: 100%;height: 100%;” width=”640″></iframe></div>
<p><span style=”line-height:1.75;”>Cazın genç jenerasyonla yeniden bağ kurmasının nedenlerinden biri, bu Los Angeles doğumlu saksafoncunun 2015 tarihli dönüştürücü albümü <b><i>The Epic</i></b>’ten başkası değil. Ruhani cazın bir havarisi gibi çaldığı saksafondan yayılan ustalıklı melodi, janrın tarihsel düzlemde yaşanan gelişmelerle ne denli bütünleşik ve bu gelişmelere verdiği reaksiyonun ne kadar zengin sonuçlara gebe olduğunun bir göstergesi.</span><span style=”line-height:1.75;”></span></p>
<h2><span style=”font-size:20px;”><span style=”line-height:1.75;”><b>Makaya McCraven</b></span></span></h2>
<div class=”youtube-embed-wrapper” style=”position:relative;padding-bottom:56.25%;padding-top:30px;height:0;overflow:hidden;”><iframe allowfullscreen=”” frameborder=”0″ height=”360″ src=”//www.youtube.com/embed/i6-SwIM7UEc?rel=0″ style=”position: absolute;top: 0;left: 0;width: 100%;height: 100%;” width=”640″></iframe></div>
<p><span style=”line-height:1.75;”>Paris’te doğan ve Amerika’da büyüyen davulcu/besteci Makaya McCraven, groove-yönlü avangard cazı hip-hop tavırla çalarak cazın geleceğini belirlemeye ant içmiş isimlerden biri. Doğaçlama yeteneği ile duyduğu gururla üç canlı kayıt albüme imza atan McCraven’in hedefi müziği teknik olarak değil sosyal olarak meydan okunan bir platform haline dönüştürmek.</span></p>
<p><span style=”line-height:1.75;”>{772495}</span></p>
<h2><span style=”font-size:20px;”><span style=”line-height:1.75;”><b>Dünyanın En İyi Caz Kulüpleri</b></span></span><span style=”line-height:1.75;”></span></h2>
<h2><span style=”font-size:20px;”><span style=”line-height:1.75;”><b>Village Vanguard, New York City</b></span></span></h2>
<p><span style=”line-height:1.75;”><img alt=”” src=”https://www.oggusto.com/UserFiles/Image/images/subat2020-2/Village%20Vanguard%2C%20New%20York%20City%20.jpg” style=”width: 730px; height: 410px;” /></span></p>
<p><span style=”line-height:1.75;”>Caz müziğin cazibe merkezi New York’un mihenk taşı <a href=”https://www.villagevanguard.com/” target=”_blank”>Village Vanguard</a>, tüm dünyaya örnek olacak niteliklere sahip. Bu bodrum katındaki alana ulaşan merdivenlerin basamaklarından inmeye başladığınız anda, kendinizi caz tarihinin içinde buluyorsunuz. Bill Evans’tan Bran Mehldau’ya, Sonny Rollins’ten Joe Lovano’ya birçok ünlü ismin sahne aldığı kulüp, 1935’ten beri aynı adreste, 178 Seventh Avenue South, Greenwich Village’da jcazseverlerle buluşuyor. Daha etkileyici olan ise, kulübün 80 senedir aynı isim tarafından idare edilmesi. Lorraine Gordon, kulübün kurucusu Max Gordon’un dul eşi.</span><span style=”line-height:1.75;”></span></p>
<h2><span style=”font-size:20px;”><span style=”line-height:1.75;”><b>Preservation Hall, New Orleans</b></span></span></h2>
<p><span style=”line-height:1.75;”><img alt=”” src=”https://www.oggusto.com/UserFiles/Image/images/subat2020-2/Preservation%20Hall%2C%20New%20Orleans.jpg” style=”width: 730px; height: 459px;” /></span></p>
<p><span style=”line-height:1.75;”>Cazın doğduğu yer olan ve Blue Nile, Spotted Cat, Irvin Mayfield’s Jazz Playhouse gibi mekanlara ev sahipliği yapan New Orleans’ta cazın köklerine inmeyi başaran en iyi kulüp, <a href=”http://www.preservationhall.com/” target=”_blank”>Preservation Hall</a>. Müziğin köklerinin kahramanlarına adanan kulüp, 1961’den beri gelenekselliğine bağlı kalarak etkileyici ve davetkar bir çizgi izliyor.</span><span style=”line-height:1.75;”></span></p>
<h2><span style=”font-size:20px;”><span style=”line-height:1.75;”><b>Bimhuis, Amsterdam</b></span></span></h2>
<p><span style=”line-height:1.75;”><img alt=”” src=”https://www.oggusto.com/UserFiles/Image/images/subat2020-2/Bimhuis%2C%20Amsterdam.jpg” style=”width: 730px; height: 547px;” /></span></p>
<p><span style=”line-height:1.75;”>Amsterdam’ın bir kıyısına yaslanmış olan neredeyse transparan Muziekgebouw’da (Müzik Binası) yer alan <a href=”https://www.bimhuis.nl/” target=”_blank”>Bimhuis</a>, tartışmasız Avrupa’nın en iyi caz kulübü. Akustiği mükemmele en yakın seviyede kurgulanmış olan mekan, sahnede olan biteni görmeniz için de ideal bir şekilde tasarlanmış. Uluslararası caz ustalarının canlı performanslarını dinlerken görsel bir şölen deneyimine de tanıklık edebilirsiniz.</span><span style=”line-height:1.75;”></span></p>
<h2><span style=”font-size:20px;”><span style=”line-height:1.75;”><b>Blue Note, Tokyo</b></span></span></h2>
<p><span style=”line-height:1.75;”><img alt=”” src=”https://www.oggusto.com/UserFiles/Image/images/subat2020-2/Blue%20Note%2C%20Tokyo.jpg” style=”width: 730px; height: 411px;” /></span></p>
<p><span style=”line-height:1.75;”>Söz konusu alt kültüre ulaşmak olduğunda Tokyo, dünya üzerindeki ender şehirlerden biri. Ve bu şehir New York’un efsanevi caz kulübünün bir şubesine de ev sahipliği yapıyor. Şık, lüks ve sofistike bir şekilde tasarlanmış olan <a href=”http://www.bluenote.co.jp/jp/” target=”_blank”>Blue Note</a>, Tokyolu Toshiko Akiyoshi gibi ustaların yanı sıra Amerikalı müzisyenleri de ağırlıyor.</span></p>
<h2><span style=”font-size:20px;”><strong>House of Brothers, İstanbul</strong></span></h2>
<p><img alt=”” src=”https://www.oggusto.com/UserFiles/Image/images/mart2020/My%20Post-2.png” style=”width: 730px; height: 487px;” /></p>
<p>Yalnızca House of Brothers üyelerinin ve misafirlerinin katıldığı Jazz geceleri ise İstanbul’un gıpta ettiklerinden. Bu gecelerden birine katılıyor olamasanız da sosyal medyadan yakın takibe almanızda fayda var! </p>