Elektrikli Otomobillerin Geleceği Hakkında 5 Madde
Yazı Boyutu:
Elektrikli otomobillere geçişteki en hızlı yıllardan biri 2021 olurken, 2022’nin sonlarına doğru ise eksponansiyel artışa şahit olmaya başladık.
Bir başka deyişle, 2020’de ülkemizdeki otomobil pazarının yüzde 0,1’ini bile zor bulan tamamen elektrikli otomobiller, 2021’de yüzde 237,2’lik yükselişle toplam pazarın yüzde 0,5’ini oluşturdular. 2021 Türkiye elektrikli otomobil pazarında en fazla araç satan marka ise 842 adetle BMW oldu. Ocak-Eylül 2022 aralığına baktığımızdaysa; bu oranın bir önceki yıla göre yüzde 160 artarak 1.560 adetten 4.056 adetlere geldiğini görüyoruz. Tüm artış doğrultusunda, 2023’de bu oranın çok daha fazla olacağına şüphe yok. Hızlı yaşanan bu dönüşümde elektrikli otomobillerin geleceği hakkında 5 maddeyi sizler için derledik.
1. Daha Uzun Menzil

Elektrikli otomobiller ile ilgili en büyük handikap genellikle sundukları menzil olarak nitelendiriliyor. İçten yanmalı motorlara sahip yani benzinli ya da dizel motorlu otomobiller, depoları tam dolu olduğunda kolaylıkla 1.000 km’ye ulaşabiliyorken elektrikli otomobillerde şimdilik bu menzillere ulaşabilen çok az seçenek mevcut. Öte yandan elektrikli otomobillerin ağırlıklı olarak şehir içinde kullanıldığı düşünüldüğünde menzil kaygısı aslında yersiz bile sayılabilir. Yine de gerektiğinde uzun yol yolculuklarına çıkarken menzil kaygısını kimse yaşamak istemiyor.

Bu durumun farkında olan otomotiv üreticileri, batarya teknolojilerinin sürekli gelişimi için yatırımlarını sürdürüyorlar. Bundan birkaç sene öncesine kadar, tam şarjlı haldeyken 150-250 km seviyesinde olan elektrikli otomobil menzilleri günümüzde kolaylıkla 300-400 km’yi geride bırakabiliyor. Sadece 2-3 yıl sonra bu geliştirmeler 1.000 km’nin üzerinde menzil sunabilen elektrikli otomobilleri görmemizi sağlayacak. Ayrıca yazılım güncellemeleriyle de mevcut otomobillerde menzil uzatılabilme seçenekleri gelecek. Şarj edilebilen hibrit seçenekli otomobiller ise bir süre daha menzil kaygısı olmadan her iki ihtiyacı da buluşturan ara modeller olmayı sürdürecekler.
2. Daha Hızlı Şarj

Ev tipi prizlerden yapılan şarj, aktardıkları düşük kapasitedeki enerjiden dolayı, her elektrikli otomobil sahibinin en son seçeneği gibi algılanabilir. Özellikle de kapasitesi yüksek bataryaları barındıran otomobillerin standart prizden şarj olma süresi onlarca saati geçiyor. Ancak şunu da unutmamak gerekiyor ki, otomobillerin en fazla sabit kaldıkları zamanlar, gece yarısı evde ya da ofise gidildiği zaman iş yerlerinde gerçekleşiyor. Bu sebeple hem evlere hem de şehrin pek çok noktasına hızlı şarj istasyonları kuruluyor veya Wallbox denilen ara şarj ekipmanları evlere ya da iş yerlerine yerleştirilerek daha verimli bir enerji aktarımı hedefleniyor. Bu şarj istasyonlarının enerji aktarım kapasiteleri değişkenlik gösterdiği gibi, otomobillerin elektriği depolama kabiliyetleri de şarjın süresini belirliyor.

Elektrikli otomobillerin ne kadar sürede şarj olduğuna dair veriler, yakın döneme kadar 0’dan tam şarja kadar açıklanırken, şimdilerde yüzde 10-15’den yüzde 80-85 seviyelerindeki dolum süresinde açıklanıyor. Çünkü bataryalar bu aralıkta daha hızlı doluyor, tam şarj için geriye kalan yüzde 10-15’lik alanın tamamlanması ise yavaş ilerliyor. Ayrıca batarya ömrünü uzatmak için de böylesi bir öneride bulunuluyor. Bu çok alışıldık bir durum. Yakın dönemde bu alandaki çalışmaların hızlanmasıyla elektrikli otomobiller çok daha kısa zamanlarda gerektiği kadar enerjiye sahip olabilecek.

Örneğin; Yeni BMW iX, yüksek güçlü ev dışı şarj istasyonlarında 10 dakikalık şarj ile 100 km menzil üreten bataryalara sahip. Ayrıca 40 dakikadan daha az şarj süresiyle maksimum pil doluluğuna ulaşabiliyor. Eğer pratik BMW Wallbox kullanılırsa Yeni BMW iX, tam doluluğa 8 saatten kısa sürede ulaşabiliyor. Gelecekte bu rakamların çok daha kısa süreceğini şimdiden söyleyebiliriz.
3. Çevreci Malzeme Kullanımı Arttırılıyor

Elektrikli otomobiller sadece kullanımda değil, üretimleri esnasında da düşük karbon ayak izi bırakmalılar. Özellikle batarya üretiminde yenilebilir enerji kullanılması gerekirken, kullanımı tamamlanan bu bataryaların geri dönüşümü de hayati önem taşıyor. Bu noktada aracın batarya harici malzemelerinde de olabildiğince az fosil kaynaklı hammaddeye odaklanılıyor. En son teknolojiyle bir araya gelen, doğal ve geri dönüştürülmüş malzemelerin yaygın kullanımı otomobillerin her alanında kendini gösteriyor.

Örneğin; Yeni BMW iX’in ham madde ve üretim yöntemleri seçilirken sürdürülebilirliğe odaklanıldı. Yeni BMW iX’in FSC sertifikalı ahşap ve kapı panelleri, koltuklar, orta konsol ve zemin panellerinin yüzeyleri, yüksek oranda geri dönüştürülmüş plastikten üretiliyor. Koltuklar ve gösterge paneli için kullanılan derinin yüzeyi doğal bir zeytin yaprağı özü ile işlenirken, böylelikle çevreye zararlı üretim kalıntıları önlenmiş oluyor. Aynı zamanda bu özellik, deriye yüksek kaliteli ancak doğal bir görünüm de kazandırıyor. Yeni BMW iX’in paspasları da plastik şişelerin geri dönüştürülmesiyle elde edilen malzemeyle üretiliyor.
{773701}
4. Çeşitlilik Artıyor

Özellikle Avrupa’nın, sokakları dar şehirlerinde yıllardır mikro boyutlu elektrikli otomobiller kullanılıyor. Bu durumu değiştiren araçlardan ikisi BMW i3 ve BMW i8 idi. Şehir hayatına uyumlu, tarz tasarımı ve pratik kullanımıyla şehrin her alanında dikkat çekebilen BMW i3, geri dönüştürülmüş malzemeleriyle de sürdürülebilirlik vurgusu yapıyordu. i3, yaklaşık 10 yıllık üretim serüveninden sonra bayrağı diğer BMW modellerine devrediyor. BMW’de elektrikli otomobil seçenekleri her yeni gün çeşitleniyor. Kompakt bir şehir otomobili olan BMW i3’ün ardından, kompakt bir SUV olan BMW iX3, bilinen X3 özelliklerini 0 salınım ile sunmaya başladı. Bu modelleri geçtiğimiz yıl lüks bir SUV olan BMW iX takip ederken, D segmentindeki Gran Coupe’nin tamamen elektrikli kardeşi BMW i4 ile çeşitlilik arttı.

Pek çok otomobil üreticisi gibi BMW de elektrikli model çeşitliliğinde bunlarla yetinmeyecek ve her sınıfta tamamen elektrikli seçenekler sunacak. Bunlara dair en yeni konseptler arasında BMW Vision M NEXT, BMW Concept XM ve BMW i Vision Circular bulunuyor.

BMW Vision M NEXT, gelecekte BMW i8 modeline dair ipuçları taşırken, markanın spor otomobil geleceğini de gösteriyor.

BMW Concept XM ise BMW’nin Amerika’daki fabrikasında üretmeye başladığı yeni tam boy SUV’si BMW XM’e dair fikirleri paylaştığı ilk kavram otomobiliydi. Yeni BMW XM, BMW’nin M Departmanı tarafından geliştirilen ilk elektriklendirilmiş M Yüksek Performans Aracı olmasıyla da bir ilki gerçekleştirdi.
5. Her Türlü Kullanımda Mobiliteye Geçiş

Gelecekte sadece elektrikli otomobillerle değil, bu otomobillerin dahil olduğu bir mobilite ekosisteminin içinde hareket edeceğiz. Akıllı telefonlarımız üzerinden, A noktasından B noktasına ulaşmada en verimli seçenekler uygulama üzerinden hesaplanarak sunulacak. Örneğin, evimizden çıktığımızda ilk olarak yürüyeceğiz, sonrasında araç paylaşım sistemli bir otomobili dakikalık olarak kiralayacağız. Elektrikli bu otomobilin şarjı tam olacak.

Trafiğin elverdiği noktaya kadar otomobille ulaştıktan sonra bisiklet tercih ederek şehir içinde yolculuk yapabileceğiz. Mobilite kapsamında sadece otomobillere odaklanmayan otomotiv üreticileri, bisiklet, elektrikli scooter, elektro motosiklet gibi alternatifleri de geliştirirken, araç paylaşımı, yazılım uygulamaları, kişisel datanın korunması alanlarında da ciddi yatırımlar yapıyorlar. Geleceğin ulaşım alışkanlıklarında tek bir otomobile sahip olmak yerine, mobilite ekosistemi içinde hizmet almak istediğimiz seçenekleri değerlendireceğiz.

Yeni mobilite ekosistemi içerisinde araç tipi sınıflandırmalarında da yenilikler yapılması bekleniyor. Artık bir ulaşım aracını sadece bisiklet ya da otomobil olarak sınıflandırmak güçleşeceğinden, tek bir yetki belgesiyle tümünü kullanabilme yetisi elde edebileceğiz. Bu konudaki kilit konu, söz konusu araçların satın almada değil belki ama ulaşılabilir olmasına ek olarak, kullanıcı dostu arayüzleri olacak. Örneğin, debriyaj, vites topuzu ya da manuel şanzımanlı bir otomobil belki de kalmayacak; bunun yerine koltuğuna yerleştiğiniz gibi hareket etmeye hazır bir elektrikli kabinde seyahat edeceksiniz. Bunun bir sonraki aşaması ise tamamen kendi kendine hareket eden otonom araçlar olacak.

BMW’nin bu alanda da alternatifleri mevcut. BMW i VISION AMBY ve BMW MOTORRAD VISION AMBY gibi konseptler, “adaptif mobilite” kavramından esinleniyor. Bu iki tekerlekli elektrikli araçlar, farklı yol tiplerinde kullanıma yönelik üç hız seviyesi sunuyor. Tahrik sistemi; bisiklet parkurlarında 25 km/s, şehir merkezindeki yollarda 45 km/s ve çok şeritli yollar ile şehir dışındaki bölgelerde de 60 km/s’ye kadar hızlara olanak tanıyor.